GAMZEDEYİM AZADEYİM..
"Aşkın gözü kör olsun" der büyüklerimiz.Aşk üzerine okudukça daha iyi anlıyorum bu sözün manasını.
Asırlar var ki nice aşklar yaşanmış,unutulmuş,hesaba gelmeyecek kadar.Niceleri de dillere destan olmuş akılllardan hiç çıkmayacak kadar.Türk edebiyatında olduğu kadar batı edebiyatında da bu tür ölümsüz aşk hikayelerine rastlayabiliyoruz.Ama benim konum bu büyük aşkları incelemek değil şu an.
Nice işler aşk ile başlamış,şevk ile yürümüş,huzur ile bitirilmiştir.Aşk’ın envai çeşidi vardır.Dilediğinizi yere gidip aşk dükkanından bedava aşk alabilirsiniz.Ama yükünü çekmek için, içine yüreğinizin terinden damlalar katmanız gerekebilir.Astarı fiyatını geçer de apışıp kalırsınız sonra yol ortasında.
Şairlerimiz bir dilberin bakışını bir ok’a benzetmişlerdir.O aşk okunu yiyen gönül ızdırablar içersinde uykusuz geceler,aç, susuz günler geçirir.Bazen bir sevgilinin gülüşü,manalı bir bakışı,ufacık bir hediyesi,sizi esir kendisine.Ya da bunların hiçbiri olmaksızın,sevgilinin hiç haberi dahi olmadan ona yanıp tutulmak,platonik sevdaların girdabında eriyip gitmek te mümkün olabilir.Sevglinin zülüfleri,tatlı gamzeleri,inci dişleri,efsunlu gülüşleri,yanagında ya da gerdanında gözünüze ilişen siyah inci bir beni sizi teslim alabilir,kalplerinize kelepçeler vurulur ve anahtarı da sadece o sevgilide bulunur.Çıkılmaz bir hal alır içinde bulunduğunuz durum.
Aşk ın yazarı üstad İskender PALA nın "Kitab-ı Aşk" isimli eserinde devletlü olan Tokatlı büyük şair Ebu Bekir Kani’nin bir papazın kızına olan aşkını konu edindiği "Hikaye-i Aşk" bölümünde makamına bakmasızın sevgilinin kendisine verilmesi için kendisini avlunun kapısına zincirlemesi de farklı bir klepçeleme yöntemi değildir.Aşk tır kişiyi bu hallere düşüren.Aşk ı gerçekten yaşayan divane olur derler.Divaneye de sarhoşlar gibi muamele yapılır ve yaptıklarının hesabı sorulmaz.Çünkü akıl uçmuş gönül kalmıştır sadece o içli yürekte.
Sevglinin gamzesi demiştik biraz önce.Sizi sevgiliye esir eden unsurlardan biri olarak bahsetmiştik.Şairlerimiz güzelin gamzesini bazen ok’a bazen bir cellada benzetmişlerdir.Büyük Halk ozanımız Osmaniye li Karacaoğlan "Elif" isimli şiirinde şöyle der sevgilinin(Elif’in) gamzesi için;
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif diye diye.
İşte burada Elif’in gamzeleri bir ok olup batar Karacaoğlan’ın dertli sinesine.Çıkarsa da o oku,acısı yıllar sürer tedavisi için.Tek çözümü vardır tedavinin o da kendisine o okları atan Elif’e kavuşmasıdır.Yoksa içtiği şerbetler dahi ona zehir gibi gelir.
Başka bir şiirde,Kanuni döneminin usta şairlerinden Nedim’in şu şiiri bize sevgilinin gamzesinin bir cellattan farksız olduğunu anlatır.Şöyle der usta şair ;
Afet-i can dediler gamze-i celladın için.
Sevgilinin gamzesi için canlar alan bir cellat yakıştırması yapıyor usta şairimiz.Gamze ismini koyarız bazen çocuklarımıza.Sanki gamzeli bir kız olsunda büyüyünce yürekler yakan bir güzel olsun der gibi.Gamze,gamzeleri olan bir güzel için övülesi bir durumdur.Hele de aşk şirlerine bir konu olmaya başaladı mı.O şiirde sevgilinin gamzesinden bahsedilmeden asla geçilmez.Yoksa şiir ve yazılan duygular eksik kalmış kabul edilir.
Evet,sevgili okurlarım.Hele de gamzesi olan okurlarım,kendinizle bu yönünüzle gurur duyabilirsiniz.Gamzeler sizlere Allah ın özel bir hediyesidir bunun zevkini çıkarmaya bakın.
Gamze nin oklarından az evvel de bahsettiğim gibi ancak gamzeli güzele kavuşmakla korunulabilir.O zaman,segiliye kavuştuğunuz anda sürur içerisinde "gamzedeyim,azadeyim" diyebilirsiniz.Çünkü bu size bir hak olur o zaman.Sizi esir eden gamzeye kavuştuğunuz anda azade eder sizin esaretinizi..(Talipname’den)
Talip KAZGI
9 ŞUBAT 2012 PRŞ.
KÜTAHYA