meselci'ye Mektuplar 5
.............................
Memlekete, Mardin’e yine sağanak yağışlar teşrif etti meselci.
Gel de sus. Gel de sessizliğe gömül. Gel de tepkisiz kal. Olacak şey mi suskunluk? Güzellik varsa ben susmam. Güzellik resmi geçitteyse orada olurum...
Karla karışık yağmur altında sana bu naçizane satırlarımı yazıyorum. Bitirir bitirmez dışarı çıkıp(üşümeyi ya da hastalanmayı göze alırsam), postaya vereceğim nameyi. Umarım tez vakitte ellerine ulaşır titrek cümlelerim...
Hayat zıtlıklarla dolu. Mesela kış olmasaydı yaz’ın kıymetini bilemezdik. Mesela siyahlara bürünmeseydi bulutlar; gökmavisi renkten mahrum kalırdık. Mesela acımasaydı aşktan ve dünya işlerinden kalbimiz; mutluluğa uzanamazdı ruhumuz. Yani zıtlıklarımızla anlamlar kazanıyoruz..
Bol yağışın yanında sis de var. Etraf beyaza bürünmek istiyor. Gözlerime takılan beyazın bin bir hali mevcut. Dışarıda dolaşan, gözüken insan pek yok. Dev dev yükselmiş durumdaki apartmanlar hayalet gibi duruyor. Tabiat başına gelene razı gibi bir tavır sergiliyor. Bir rüzgar sesi, kulakları korkutuyor. Çocuklaşıyorum manzara karşısında. Ya da çok korkuyorum. Ya da birazdan sonra, olacaklardan temkinliyim. Hislerim karma(karı)şık. Sıcaklığın kollarına atılmalıyım bir an önce...
Yoksa çıldırabilirim. Yoksa delirebilir, ismimi ve cismimi tanımsızlığa havale edebilirim. Hâlâ insanım meselci. Evvel Allah bu nadide vasfımı yitirmedim. Yitirmemeye özen gösteriyorum. İçkiyi hâlâ ağzıma almıyorum. Sigara desen hiç dokunmuyorum ve birinci düşmanımdır tütün mamülleri...
İyilik abidesi olmak varken; neden kötülüğün daniskası olayım? Huzur önümde dans ederken; niçin sıkıntıyı taşıyayım omuzlarımda? Haksız mıyım? Haklı değil miyim?..
Sebepsiz soruların aptal cevabı değilim meselci.
Senin gibi şiire gönül veren, edebiyatı seven ve yaşamaya pozitif bakan bir ademoğluyum...
Kal ’senden önce’ diye başlayan şiirlerinle...
.......................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
7 Şubat 2012, 15.09, Mardin