- 899 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Allah'ın Üzerimizdeki Nimetini Analım
Allah’ın kulları üzerinde çok büyük nimetleri vardır ancak pek çok insan bunu düşünmez ve şükretmez. İnsanlar çoğu zaman, sahip olduklarını kaybettiğinde değerini anlar ve kıymet bilmediği günler için pişmanlık hisseder.
Sadece nefes almak dahi başlı başına bir nimettir. Böbreklerin kanı süzmesi, kalpteki kanın pompalanması, midenin yediklerimizi öğütmesi, barsakların boşaltıma hazır hale getirmesi vs... Bütün bunları kendi kendimize yapmak zorunda olsak, o zaman dünyevi hiçbirşeyle ilgilenemezdik. Çünkü yaşamımızı sürdürmek için gerekli herşeyi kontrol etmekten başka birşey düşünmeye ve yapmaya zamanımız kalmazdı.
İki böbreğimiz yaşamımız boyunca vücudumuzda dolaşan kanı temizler. Süzdüğü maddenin bir kısmını vücuda geri gönderir, kalanını da işe yaramadığı için vücuttan atar. Bu işlemlerin hepsi, milyarlarca insanın her birinde aynı şekilde gerçekleşir. Hücrelerin tüm bunları yapacak akla kendi kendilerine ya da tesadüfen sahip olduklarını iddia etmek elbette mümkün değildir. Hücrelere bu aklı veren, nasıl davranmaları gerektiğini onlara ilham eden herşeyi kontrolü altında tutan Allah’tır. Allah’tan başka bir güç yoktur.
Böbreklerin işlevlerini yitirmesi ya da yetersiz kalması durumunda da yerine vücudun arıtma sistemi olarak çalışmak üzere diyaliz makineleri geliştirilmiştir. Boyutları böbreklerle kıyaslanamayacak kadar büyük olan bu makinelerde, doğduğumuzdan beri kontrolümüz dışında çalışan iki küçük böbreğin yaptığı işlemler 4 ile 6 saat arasında yapılır. Üstelik bu işlemlerin çoğu hastaya haftada iki veya üç kez uygulanır. Ancak en etkili diyaliz makinesi dahi hastanın ömrünü yalnızca bir kaç yıl uzatır ve iki böbreğin yerini asla tutmaz.
Allah bizim için vücudumuzda her an birçok mucizevi işlem yaratır. Daha annemizin karnında tek bir hücre halinde iken, bir süre sonra bizi oluşturan hücrelerin kimi kalp olmaya karar verir, kimi göz olmaya karar verir. Şuursuz hücrelerin biraraya gelerek son derece kompleks organlara dönüşmesi Allah’ın izni ve dilemesiyle olur. Allah’ın emri ile kalbe dönüşen hücreler, son nefesimizi verene kadar atmaya devam ederler. Şuurlu olmadığımız uyku halinde dahi kalp hücreleri atmaya devam eder, bir kesintiye uğramaz. Bu, Allah’ın dilemesi ile gerçekleşen büyük bir mucizedir. Eğer nefes alma işlemini gerçekleştiren biz olsaydık, asla uyuyamazdık. Zira şuursuz uyku halinde nefes almayı hatırlamamız mümkün olmazdı.
Allah’ın devamlı kalbi attırması, nefes aldırması, tüm organlarımızı bizim kontrolümüz dışında çalıştırması çok büyük nimettir. Zira bizim, ne kalbin düzenli attırmaya gücümüz yeter, ne nefes alıp vermeye, ne de vücudumuzdaki kirli kanı süzmeye. Allah, nimetin devamlılığını sağlayarak insanlara merhamet etmektedir. Yüce Allah’ın yaratması, ayetlerde şu şekilde bildirilir:
Rabbinin Yüce ismini tesbih et, ki O, yarattı, ’bir düzen içinde biçim verdi’, takdir etti, böylece yol gösterdi. (A’la Suresi, 1-3)
Allah pek çok ayetinde insanların çok az şükrettiğinden bahseder. Bu yazı bizler için şükürü hayatımıza ciddi anlamda sokmak için bir başlangıç olsun ve sahip olduğumuz her nimete durmaksızın şükredelim inşAllah.
De ki: "Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz?" (Mülk Suresi, 23)
YORUMLAR
Allah'ın bize verdiği nimetlerin kadrini bilemiyoruz maalesef...Ne zaman ki insan elindeki nimeti sağlığı kaybediyor o zaman diyor bir gözün şükrünü yerine getiremeyiz diye..
İnsanoğlu sağlıkta şükrünü yerine getiremiyor...Hastalıklarında verilen nimetin kadrini anlıyor..
Ve Bediüzzaman'ın bu sözünü çok çok beğenirim...
"Allah'ı hatırlatan dert Onu unutturan maldan ve evlattan daha hayırlıdır"..
Sıkıntı anında bunu düşünerek verilen hastalıkların imtihanların hakkımıza hayırlı olduğunu düşünürsek şükredenlerden oluruz İnşaAllah..
Unutmayalım Firavun'un başı ömründe bir kez ağırmamıştır..Rabbim sıkıntıyı sevdiği kullarına veriyor....
Güzel bir paylaşım yapmışsınız..Umarım ibret alabilenlerden oluruz..Emeğinize sağlık...