Rasim'i dinlemek-2 "Avucu delinen adamın öyküsü"
Rasim anlatıyor; babam birgün kahvede yalnız başına oturan bir adam görüyor. Adamın avuçları delinmiş elleri dikkatini çekiyor. Yanına oturup bir çay söyledikten sonra ellerindeki deliklerin sebebini soruyor. Adının Mehmet olduğunu öğrendiğimiz yabancı adam hikayesini anlatmaya başlıyor... Mehmet 1. Dünya savaşında Suriye cephesine savaşa gönderilen bir askerdir. Yıllar süren savaş Mehmed’i bunaltmış. Nişanlısınında özlemine daha fazla dayanamayarak, kaçıp eve dönmeye karar vermiştir. Mehmet aylarca yürümeyi göze alarak memleketi olan Iğdır’a doğru yola koyulur. Haftalar aylar süren zorlu yolculuğun ardından köyüne ulaşır. Saçı sakalı birbirine karışmış, kir pasaktan elbiseleri saçı ve sakalı bit içinde kalmış açlıktan bitkin düşmüştür. Köyün yakınlarında rastladığı bir çobandan onu babasının evine götürmesini ister. Mehmet evin kapısına geldiğinde o kadar değişmiştir ki annesi ve babası onu bu halde tanıyamaz ve dilenci sanır. Babası hanım bir çorba ısıt misafirimiz karnını doyursun diye seslenir. Annesi merakla kapıya gelirken, Mehmet titreyen bir sesle; anne baba benim oğlunuz Mehmet der... Anne ve baba hıçkırıklarla birazda rüyayla gerçek arasında bir şaşkınlıkla sarılır Mehmet’e. Anne bir kazanda su ısıtıp mehmet’in kirli ve bitli elbiselerini suda kaynatır ve su ısıtıp yıkanmasını sağlar. Mehmet biraz toparlandıktan sonra anne ve babasına nişanlısını sorar. Anne baba bir iki gün onu oyaladıktan sonra acı gerçeği söylemek zorunda kalır... Nişanlın bir gün köyün kızlarıyla *kereng toplamaya gitmişti. Ermeni bir subay atıyla ordan geçerken onu gözüne kestirip Ermenistan’a kaçırdı derler...
Devam edecek...
*Kereng, doğuda kök kısmı haşlanıp yemeği yapılan yaprakları dikenli bir bitkidir...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.