GURBET VE KARA HABER
Uzaktasınız memleketten yılardır.Memuriyet kazınmış kaderlerinize,ya da başka türlü bir gurbetlik şekli.İstesenizde yırtamıyorsunuz kaderin bu kalın duvarlarını...Razı oluyorsunuz başınıza gelen her neyse..
Sütüyle beslendiğiniz,ilk gıdanızı size sunan sevgili annenizden uzak,baba şefkatiyle sizi ilk defa kucaklayıp bağrına basan babanızdan uzak,aynı sofraya kaşık sallayıp aynı odalarda uzun kış geceleri geçirdiğiniz bacı ve kardeşlerden uzak bir hayat...
Hoyrat esen memleket rüzgarlarını dahi özleyen bir beden, nasıl kaba olabilir gurbet ellerde.Hasretlik inceden inceye sızlatır onun kalbini,kılcal damarların tüm vücudu kaplaması gibi kılcal duygular yumuşatır katı kalpleri, gurbetin hamur kazanında...
Nelere özlem duymaz ki insan,sevdiğini kaybettiğinde yaşadığı anlar sızlatır onu derinden derinden.Kara haberler gelir korkusu ile yaşar insan gurbet eller de.Gecenin bir vaktinde ısrarla çalan telefon hayra yorulmaz bizim ellerde.Anlarsın ki bir kara haber gelecektir acı acı acı çalan o telefonun diğer ucundan."Hayırdır inşallah" diyerek uzanacak ellerin titreyerek ahizeye.Karşından gelen yarı boğuk bir sesle bir tanıdık sana haber verecek gecenin bir yarısında belki.Korktuğun başına gelecek.Geceler daha da zifiri olacak senin için.Yalnızlığın bin kat daha artacak,çaresizliğin had safhaya ulaşacak.En yakın bildiklerin dahi medet edemeyecekler sana.Sığınacak bir liman arayacaksın azgın dalgalarla boğuşan o karmaşık hayallerin içinde.Ya anan,ya baban,ya bacı,ya gardaş,ya da bir sevgilinin acı haberi yıkacak seni o an...Diz üstü çökeceksin kimselerin görmediği bir anda,ellerinden düşecek ahize. Karşı tarafın haykırarak"alo,alo"diye ısrarla seselnişini duymayacaksın bile.Sağırlaşacak kulakların o an.Bedenin bir çuval yığını gibi boşalıverecek yere.Gözlerinin ferleri sönecek,hemen ardından hıçkırıklara boğulurken sanki bir acı bir senfoniye eşlik eder gibi gözyaşların eşlik edecek bu hıçkırıklara.Ne en yakın bir dostun duyacak,ne de en yakın komşun duyacak o an ki hçkırıklarını...
Ahlar çekerek,vahlar çekerek geçmişin derinliklerine gideceksin bir an.Zaman tuneli dipsiz bir kuyu gibi seni götürebileceği en uç noktadaki hatıralara kadar yetirmeye çalışcak.Teslim olacaksın hatıralarına,"evet diyeceksin" bir yargıca itiraf eder gibi "evet tüm bu hatıraları acısıyla,tatlısıyla ben yaşadım"diyeceksin.Kaçamayacaksın vicdanına gerçekleri itiraf etmekten,seni kimseler duymasa bile...
Bir bilen var diyeceksin,beni benden daha yakın bilen.Diyeceksin ki O na "kalplerini kırmış isem affet ne olur,iyilikler benim olsun kırgınlıklarım tamire muhtaç,tamir et kırgınlıklarımı ne olur" ...Cevap gelmeyecek sana o an ..ta ki belirlenen vakte kadar,bilemeyeceksin.. dünyadan üzgün gönderğin insanların sende ne derece hakları kalmıştır,bilemeyeceksin, seni zorunlu terkedenlerin üzerinde ne tür izleri vardır.Bilsende mahkemeden karar çıkmadan aklanmayacağım korkusu saracak o titreyen yüreğini.
O halde gelin sevdiklerimiz gitmeden ,elimizden pır diye uçmadan üzmeyelim onları,ana ,baba,bacı,gardaş,eş,sevgili farketmez.Yürek yürektir hepsinde çarpan.Senin yüreğinden farklı olmayan.Sen üzülmeyi nasıl dilemezsen,gel sende kimseyi üzme ,bir gece ansızın kara haberini almadan...(Talipname’den)
Talip KAZGI
1 ŞUBAT 2012 Çarşamba
KÜTAHYA
YORUMLAR
kaybettiklerinin ardından insan nereye giderse gitsin gurbet hiç bitmiyor sıla sevdiklerin yanındaysa sıla onlar yoksa gurbet heryer gurbet.Yazınız çok duygulandırdı beni aldı götürdü abilerimle yaşadığım o küçük ama sıcak odamıza.annemin üzerimizi örtmeye gelmesini bekleyişimizi sonrayanağımıza konan o müfşik buseyi