ALLAH AFFETSİN 20.BÖLÜM
Azmi teskerini alıp eve dönerken ailesine,sevdiğine kavuşacağı için çok...çok mutluydu.
Ebru ise işten çıkıp doğru kayınvalidesine gitti.
Esin mutfakta oğlunun en sevdiği yemekleri yaparken ; Ayhan eksik olanları marketten alıp eli kolu dolu eve döndü.
" Sultanım iki ekmek yetecek mi ?"
" Yeter ...yeter canım bir ekmek daha var zaten."
" Anne ben salatayı yapayım mı ?"
Ona tatlı tatlı gülümsedi ...
" Ne kadar iyi olur kızıım."
Saatler bir türlü geçmek bilmiyordu onlar için.Gözleri ,kulakları kapıdaydı.
Zil çalar çalmaz hepsi fırladı.
Ayhan eşinin kolunu tuttu ve sessizce...
" Sultanımmmm....otur sen hele kızımız karşılar nişanlısını acele etme."
Ebru heyecanla kapıyı açar açmaz Azmi ile sarmaş dolaş oldular. Birbirlerini öyle özlemişlerdi ki... İster istemez arkasına baktı ; kimse yoktu ama yanakları al al olmuştu.
İkisi de elele salona girdiler. Annesi babası ayakta onu bekliyorlardı sabırsızca Öpüp koklarken hasretin acısını çıkarıyorlardı şimdi.
O akşam bu mutluluğa Ebru nun ailesi de katılmıştı.
Diğer yanda Gülümser oğlunun bulunması için o kadar dua ediyordu ki...Eşi kaç gün onunla konuşmamıştı ; ama en sonunda pes edip o da sonucu beklemeye başladı.
Televizyon ekipleri önce hangi tarihte çocuğun bırakıldığını öğrendikten sonra o zaman caminin imamı olan Kadir Beyi buldular.Önce hafızasını yokladı sonra olayı bir film şeridi gibi hatırlayarak anlatmaya başladı.
" Evet ; sabah namazını kıldırdıktan sonra cemaatle birlikte dışarı çıkmıştık ve abdest alınan çeşmelerin orada bir bebek bulmuş,polise haber vermiştik.Çocuk soğuktan üşümüş,morarmıştı.Şimdi bile o hali gözümün önünde."
Araştırmacı ,muhabir soru üstüne soru soruyordu.
" Sizinle birlikte kimler vardı yanınızda ?"
"Çok kişi..Birisi Hüsrev Amcaydı ama sizlere ömür. "
" Peki sonra o bebekten bir haber aldınız mı ?
Her anlattıklarını kağıda aceleyle yazıyordu.
" Çocuk yuvasına teslim edildiğini duydum ; ama sonrasını bilmiyorum."
Muhabir iyi bir ipucu bulmanın heyecanıyla sorularına devam ediyordu.
" Peki hangi yuvaya verildiğini bize söyleyebilir misiniz ?"
Kadir biraz düşündü; elini çenesine koydu;
" Emin değilim ama şehirdeki.......çocuk yuvası olabilir."
" Çok teşekkür ederiz efendim ; iyi günler ."
Arabaya binen gazeteci telefonla müdür yardımcısını arayarak topladığı bilgileri iletti
" Tamam şimdi emniyete gidip o tarihte bulunan bebeklerin kaydını öğrenmeye çalışırsan iyi olur."
" Hemen gidiyorum merak etmeyin."
" Sana güveniyorum oğlum ."
Azmi ile Ebru nikah işlemlerini tamamlamış gün almışlardı.İki aileyi de nikah telaşesi sarmıştı.
Nikah şekerleri seçilmiş gelinlik dikilmiş ,damatlık lacivert takım ,içine beyaza yakın gömlek ve gene lacivert minik desenli papyon gravat tamamlıyordu. Davetiyeler de dağıtılmıştı.
Ayhan Bey gene o akşam eşine
"Sultanım çocuklar evlerini kendi zevkine göre yerleştirsinler diye düşünüyorum."
Esin biraz bozulsa da sustu ve ona herzaman ki gibi hak verdi.Kendini Ebru’nun yerine koydu bir an.
" Haklısın ; galiba hep duygularımla karar veriyorum.Ama iş yaparken yorulacaklar; ben de yemek yapar yollarım onlara."
Ayhan kolunu eşinin omuzuna koyup onu kendine çekti.
" Seni her halinle seviyorum biliyor musun? Bu çok güzel bir fikir."
Ebru hafta sonu çeyizini evden çıkarırken herkes mutluluk gözyaşı döküyordu.Eşyaların hepsi kırmızı kurdele ile bağlıydı.Azmi de taşımaya yardım ederken arada nişanlısı ile gözgöze gelip sevgiyle gülümsüyorlardı.
Genç kızın arkadaşları da onlarla birlikte geldiler. Kimi ütü yapıyor,kimi çayı demliyor kimi eşyaları ,örtüleri yerleştiriyordu. Bazen müzikle birlikte neşeyle oynuyorlardı. İki aile de Yaptıkları yemekleri ,tatlıları yollamışlardı sadece.
Nikah günü sabah ezanıyla kalkmış oğlu için dua ediyordu Esin.Ayhan yarı uyanık ona baktı farkettirmeden. Azmi ise hiç uyuyamamıştı heyecandan.
Ebru da aynı duygular içinde sabahı sabah etmişti.
( Bu kapıyı açarken mutluluk,sevgi saygı ile bir ömür boyu birlikteyiz demeliyiz .Eşikten adımımızı atarken ise sabır,hoşgörü herzaman yanımızda olsun.)
Kuaförde saçı,makyajı yapılıp gelinliği giydirildi.Diğer yanda Azmi de damat traşı olmuş arkadaşları yanında onunla şakalaşıyorlardı. Gelin arabası da mine çiçekleriyle süslenmişti. Ve hep beraber gelini baba evinden almak için yola çıktılar.
Ebru’nun beline kırmızı kurdeleyi ağabeyi gözleri dolu dolu bağladı.Annesi babası da ağlıyorlardı.Biricik kızları yuvadan uçuyordu artık...
Azmi müstakbel eşinin koluna girip merdivenlerden inerken herkes onları alkışlıyordu.Arabalara havlular bağlanmıştı Konvoy halinde yola çıkıldı.Arada yollarını kesen çocuklar onlardan para istiyorlardı.
Nikah dairesinin gelin odasına girip saatini beklemeye başladılar.İki kayınvailde salondaki misafirleri karşılamakla meşguldu.
Azmi ile Ebru elele nikah masasına alkışlarla yürürken İkisinin de anne ve babaları sevinçten ağlıyordu.
"Sayın konuklarımız bu iki gencimiz evlenmek için bize başvuruda bulunmuş ; ilgili kurumca evlenmelerinde bir sakınca görülmemiştir.
" Sayın Ebru Gündüz annenizin adı?"
" Melahat"
Babanızın adı ?"
" Cemil"
"Teşekkür ederim.Hiç kimsenin etkisi altında kalmadan Sayın Azmi Gülersoy u eş olarak kabul ediyor musunuz ?"
Ebru Azmi’ye Azmi ona baktı arkadaşları tezahürat yapıyorlardı.
" Ayağına bas.... bass.."
Ayağına hafifçe bastı ve
" Eveeeetttt !"
" Sayın Azmi Gülersoy annenizin adı lütfen."
" Esin"
"Babanızın adı"
" Ayhan."
" Teşekkür ederim.Sayın Azmi Gülersoy hiç kimsenin etkisi altında kalmadan Sayın Ebru Gündüz ü eşiniz olarak kabul ediyor musunuz ?"
"Eveeeeeeeeeeeeeeeeeetttttttt !"
"Sayın şahitlerimiz siz de duydunuz onaylıyor musunuz ?"
Nikah defterini titreyen ellerinle önce gelinle damat; ardından şahitler derken en son nikah memuru da imzaladı.
" Hepiniz ayağa kalkın lütfen."
" Herkesin huzurunda sizleri karı koca ilan ediyorum;mutlluluklar diliyorum" Diyerek evlilik cüzdanını Ebru ya verdi.
Azmi duvağını açıp onu alnından öptü. Herkes alkışlıyordu.
Görevli bir süre sonra ikaz etti.
"Salonu yavaş yavaş boşaltalım efendim,dışarıya buyrun."
Resimler çekiliyor, takılar takılıyor tebrikler kabul ediliyordu mutlulukla...
Muhabir komiserin odasında arşiv bilgilerinie bakarken bir yandan da çaylarını içiyorlardı.
" O tarihte üç tane terkedilmiş bebek dosyası var."
Orada biri kız iki erkek bebek kayıtlıydı..
" Acaba camiye terkedilen hangisi? Erkek olacaktı."
CAN DOSTLARIM ÖYKÜM SİZLERLE DEVAM EDİYOR
NEŞE KIZILYAR
YORUMLAR
yazının ilk başından okumadığım için kavramakta biraz zorluk çekiyorum inşallah zamanm el verdiği süre içersinde okumaya çalışacağım yazının konusu güzel terkedilen bir çocuk kolay gelsin
saygılarımla selamlar
GÜLDESTE
bekir odaci
saygılarımla selamlar
Vatan borcu ödenmeden gerçekleşmez bazı hayaller. Hasret yağmurlarında ıslanınca sabrın erdemiyle dolar gönüller. Bu bölümde yollar mutlu vuslat ile, takvimler mutlu sayılı günler tükenince.Dumanından kurtulmuş ufuktaki dağlar, yanakları mesken tutmuş kırmızı güller.Sitem etmek artık ne mümkün nöbetini mehtaba devreden güneşe, uykusuz gecelere sebep neşe olacak bundan böyle…
Azmi ve Ebru’nun evliliklerine, mutluluklarına şahit olmak güzeldi. Kendi hatıralarımıza da yolcuk yaptık biraz…
Diğer yandan Gülümser ile ilgili gelişmeler de merak uyandırmaya devam ediyordu…
Anlatımı güzel paylaşım için tebrik ediyor, gönül dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum…
GÜLDESTE
sürükleyici bir öykü devamını okumaya can atıyorum inanın saygı ve selamlarımla hayırlı akşamlar diliyorum neşe hanım
GÜLDESTE
GÜLDESTE
ve yine güzel bir bölümüydü öynünün...
sonunu çok merak ediyorum.
tebrikler annem, sevgimle...
GÜLDESTE
GÜLDESTE
yüreğim ağzıma geldi
tam nikahta bir şey olacak diye
merakla bekliyorum bir sonraki bölümü
kutlarım arkadaşımı
sevgilerimle
GÜLDESTE
Çok güzel bir bölümdü arkadaşım.Bir solukta okudum. Eline, yüreğine sağlık canım. Sevgilerimle.
GÜLDESTE
Hadi hayırlısı..
Sabırsızlıkla sonucu bekliyorum.
Anlatım vede içerik süper kutlarım
dost kalemi TEBRİKLER..
yunus karaçöp..yudumyunus