- 1394 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
KAÇIŞ -7
Meltem’in damarlarındaki kan sanki bir anda çekilip gitmişti. Vücudunda hissedebildiği tek yer başı ve ensesiydi. Şakakları zonkluyordu resmen. Ayağa kalkmak istedi fakat bir türlü başaramadı. Dirseklerini masanın üzerine koyup başını avuçlarının arasına yerleştirdi. Eliyle yüzünü iyice kapattı. Bir kaç saniye sonra avuçlarının içi gözyaşı gölüne dönmüştü.
Banyodan çıkan Erhan, bir yandan başını kuruluyor bir yandan da Meltem’i izliyordu. Sonra yavaş yavaş adım attı ve Meltem’in arkasında durdu. Sandalyeyi geriye doğru çekip yanına oturdu.
“Güzel değil miydi geçirdiğimiz saatler. Şimdi bu hüngür hüngür ağlamak da nereden çıktı?
Meltem’in boğazındaki düğüm çözülmüyordu ki Erhan’a cevap versin. Tekrar ağlamaya başladı. Sonra derin bir nefes aldı ve “Benim Eskişehir’e gitmem gerek. Alt komşumuz aradı. Ben gittikten sonra karışmış ortalık! Moralim sıfır!“
Erhan, Meltem’in başını göğsüne doğru çekti ve uzun saçlarının arasında parmaklarını dolaştırdı. Sonra alnına bir öpücük kondurdu. Kulağına “Git o zaman. Benim yapabileceğim bir şey var mı?“ diye fısıldadı. Başını hayır anlamında salladı Meltem.
Çıkarlarken Meltem’in gözü bavuluna takıldı fakat eğilip almak gelmedi içinden. “Her ne olursa olsun Eskişehir’de kalmayacağım“ dedi içinden. Terminale gidene kadar her ikisinin de dudakları kıpırdamadı. Erhan “Eskişehir için en erken kalkan otobüs için bir kişilik yer istiyorum. Bayan yanı olsun. Mümkünse şoför arkası olsun lütfen“ dedi görevliye. Meltem’e biletini uzatırken “Unutmak istediğini, her gün hayat tezgahına çıkarıp bıçak bilevler gibi bilevlemeyeceksin. Bırak anıların körleşsin. Kullanılamaz hale gelsin“ dedi kaşlarını çatarak. Meltem birkaç damla gözyaşını ne kadar tutmaya çalışsa da gözpınarlarından taşırıvermişti.
“İstanbul’dan Eskişehir’e gidecek yolcu otobüsümüzün hareket saati gelmiştir“
Son sözü kaptan söylemişti işte. Üstüne ilave bir cümleye gerek yoktu. Meltem, Erhan’ın boynuna atıldı ve “Geleceğim tekrar. Tabi istiyorsan!“ dedi .
“Bekliyorum seni. Hadi iyi yolculuklar“
Karşılıklı el sallamalar yerini sessiz ve uzun bir yola bırakmıştı. Meltem, cama yasladı başını ve Erhan’ın son söylediği cümleyi düşündü.
“Öğrenmek adına yaptığım en büyük hamle zaten hep unutmak oldu. Oyuncaklarla değil geleceğimle kandırıldım. Elime tutuşturulan çocukluk, cebime sıkıştırılan ergenlik, dilime sürülen anne baba sözcükleri hepsi yalandı. Öğrendiğimde bütün gerçekler kemikleşmişti ama yüreğim o kadar yumuşaktı ki. Umurunda mıydım onların! Bütçeyi zorladığı için hesaptan düşülen altıncı çocuk yine bütçesi kısıtlı bir aileye birinci çocuk oluvermişti işte. Hepsi bu! Annem ve babamın dayım ve yengem olduğunu öğrendiğimde benim için iki tarafta ölmüştü. Peki neden ağlıyorum! İnsan yengesi için endişelenemez mi canım! Of Allah’ım of“
“Kızım pek bi derinden of çektin! Daha yaşın kaç başın kaç! Hele gel benim yaşıma da o zaman of çek!
Meltem, başını sesin geldiği tarafa çevirdi. Saçlarında tek tük siyahı kalmış, yanakları çökmüş, dudakları sönmüş balonu andıran kadınla göz göze geldi. Tam bir şeyler söyleyecekti ki dilinin ucuna gelen yaşından olgun cümleyi geri çekti. Yaşlı kadın bir süre daha konuştu ve ikili olmayan diyaloğunu kesmek zorunda kaldı.
Bir gün önce hayata kız olarak bakıyordu şimdi ise kadın. Yüzüne bakınca hiç bir şey anlaşılmıyordu ama ruhu neler anlatıyordu neler. Çok zamansız, hazırlıksız, duygusuz, alelacele yaşamıştı bu geçişi. Şimdi ne olacaktı : “Erhan’a benimle evlenecek misin? diye nasıl soracaktı. Erhan zorla evine götürmemişti ki onu.“
“Soğuktan donduk kardeşim. Artık kapatsanız şu klimayı“ diye muavine seslenen yolculara inat Meltem üzerindeki hırkayı çıkarmış, kollarını dirseklerine kadar sıvamıştı. İçinde buhar kazanı varmış gibi boncuk boncuk terliyordu.
Yol boyu otobüs; şehir levhalarını, Meltem de anılarını geride bırakmıştı. Eve doğru adımlarını atarken yüreği daha da hızlı çarpmaya başlamıştı. Nurgül, pencere kenarında Meltem’i bekliyordu. Görür görmez dış kapıyı açtı. Ölümün karanlık yüzü vardı Nurgül’de.
“Yoksa! “ dedi Meltem elini ağzının üzerine koyarak.
Nurgül, başını hafifçe öne eğdi ve kaldırdı. “Başın sağ olsun yavrum! Polis kapıyı açtığında yapılacak bir şey yoktu. Morgta bekliyor. Biz mahalleli olarak cenaze işlemlerini yaptık. Sadece defin işlemi kaldı. Seni bekledik!“
Nurgül’ün bu sözü Meltem’i geçmişe götürmüştü. “Seni bekledim yavrum! Bilirsin sen olmadan boğazımdan bir şey geçmez“
Kulağında bu söz çınlanıp duruyordu Meltem’in. “Geldim anne! Geldim!“ dedi hüngür hüngür ağlayarak. Gün artık bugündü ve günün adı hüzündü.
Nurgül sıkıca sarıldı Meltem’e sonra aniden bıraktı. “Unutmadan vereyim. Emanetin canı az olurmuş“ dedi telaşlı telaşlı.
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Acaba ne verdi. Bir mektup olabilir mi ? Güzel gidiyor Ayselim. Müthişsin. Sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Çok hüzünlü, yüreğim dayannmıyor...Hazin sona gidiyor sanırım
Heyecan devam ediyor, sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Merhaba, çok güzel gidiyor...Biraz hüzün de karıştı duygulara...Çok çok tebrik ediyorum...saygımla...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Off! yandı garibin yüreği...
O emanet neydi peki? Bekleyeceğiz mecburen :)
Aysel AKSÜMER
Anne yenge hiakyesi bizim bir komşumuzda vardı. Nasıl razı oldu o kadın nasıl dayandı oğlunun başkasına anne demesine bilmiyorum.
Bu sefer mutlu son gözükmüyor ufukta. Merakla bekliyoruz.
Aysel AKSÜMER
Merhaba Aysel Hanım,
Öykü dizisini okuyorum. Ne yazık ki benden iyi not almıyorsunuz. Önce resimden başlıyayım.
Öyküyü resimle zenginleştirmek istediğinze göre hep aynı resmi sunmanız doğru değil. Bazı kalemler, yazılarıyla uyumlu öyle resimler koyuyorlar ki, yazıyı gölgede bırakıyor. Önerim şu:
Her bölüm için uygun resim seçip koyunuz.
Günübirlik dizi öykü yazıp yayına verdiğiniz için, fazla kontrol yapamadığınızdan olsa gerek yazım, anlatım ve paragraf konularında hatalarınız var.
Ayrıca; duygu yönünden öyküleriniz biraz yavan. Buna da ağırlık verin.
Hedefinizi bildiğim için bunları dile getiriyorum. Yoksa okur geçerim.
Başarı dileklerim sizinle. Saygılarımla.
Aysel AKSÜMER
Veysel Başer
Yaptığım bu yapıcı eleştiride maksadını aşan bir bölümü bildirirseniz sevinirim.
Saygılar.
Aysel AKSÜMER
Şimdiye kadar ki eleştirileriniz gerçekten benim için çok kıymetliydi ama bugün üzdünüz beni.
Saygılarımı sunuyorum.
Veysel Başer
Tamam Aysel hanım, o ki üzülüyorsunuz, bir daha bu tür eleştiri yapmam.
Saygılar.
Acı hayatın bir yerinde yakalar insanı, güzel gidiyor arkadaşım.
Meltem de büyük bir sınavdan geçiyor, kolay gelsin, selam ve sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
çok güzel gidiyor can ben bu seriyi biriktirerek okuyorum sayfandan uzak değilim bilesin saygılar
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Oyyy :(
Sürpriz bir gelişme olmuş sevgili Aysel. Annesi bildiğimiz kadın meğerse yengesiymiş demek!
Bazı insanların kaderi daha doğduğunda kara oluyor herhalde. 6 tane doğurup sonra bakmak zor geldiği için başkasına evlatlık verilmek! Sonrası...
Ele tutuşturulmuş bir çocukluk, arka cebe sığdırılmış bir gençlik ve yıllar yılı üzerinden etkisi silinmeyecek bir hayat.
Kendi öykülerimdeki kahramanlarla hep duygusal bir bağım oluşuyor Ayselciğim. Bu kez de senin kahramanın Meltem'le hüzünlü bir bağ oluştu aramda. Bu da senin kaleminin ustalığı olsa gerek.
Kutluyorum.Kalben sevgimle...