Evlerden Biri
Yollar; iki yanlaında evler, ince cılız,çocuk olanlar, sarışın , gençkız , ürkek oğlan.. Deve
sayısız kavramda evler..
İnce cılız çocuk evde ,yaşlı bir kadın oturur, bütün kızları kocada. Ev tek katıl ahşap,ta-
vanı düşük,pencere pervazları kara boyalı , ak sıvasına karşın..
Sarışın kız onun tepesinden bakar; iki katlı . Orada üç kardeş oturur,bir de ana banaları oğulların.
Ürkek oğlan ise bu iki evin karşısında bahçesi dut ağaçlı,asmalı ,tek katlı iki penceresi ve kapısı yola karşı. Yaşlı bakkal karısı . Oğlu ve gelinleriyle oturur,kavga döğüş.
Deve dört katlı.Geçen yıl yapıldı.İki kardeş yaptırdı. Babadan kalma arsaları satarak. Uğ-
raştılar, amele gibi çalıştılar . Bana kalsa ,güzel bir işe girer ,iki amele tutardım. Hıh ! Ace
mi adamlar! Görse görse ne iş görür.O ıh, mıh deyinceye kadar usta işi götürür.Leb deme
den leblebiyi anlar. Bizimkiler az bez yorulmadılar emme, yoldan geçen de bu koca apart-
mandan gözünü ayıramıyor.
Bizim ev çok gerilerde kaldı sanki.. Oysa dev apartmana ekli hem de iki katlı. Bizimki dev
dediğim evin sahiplerinin ortanca kardeşleri. Önce bizim evde onlar otururlardı. Küçük
kardeşle biz üst katta büyük abi ise alt katta .
Evler öyle böyle,dirlik düzen olmalı içinde. Duvarlar dışarıya dışarıya itmemeli insanı. Gün
ışığından umutlanıyorum.Kucağımda bebenin biri ,diğeri eteğimde.Çocukların tüm yükü o-
muzlarımı ağdırıyor.Şu ılıman şubat güneşi gibi olmalı içerisi de. Bütün bedenimde sızı;sızı
işlemiş her yanıma. Kulağımda sesler, çevremdeki insanların sesleri. Dost çevremin, anne
baba ,kardeş,koca sesleri bunlar. Hiçbiri çekilesi değil Durmadan ağlayacağım,bin de bir
umut boğazımı tıkamasa.
Ah güzelim güneş ! Ilıman şubat güneşi bir gün olsun kimseyi umursamadan"ama saygılı"do
laşmak isterdim. Şu altında sereserpe uzanmış evler gibi. Şu her yöne giden yollar gibi.
Göğsüm sana açık dimdik yürümek isterdim..
Nasıl unuttun kadın olduğunu.Bir eve kapadılar seni.Yoz , duyarsız insanlar."Aman diyim
gızım gocana sarıl" Bu sözler ne denli yaralayıcı. İşte bana hazırladıkları gelecek .Bu söz
bana hazırladıkları geleceğin de özeti."Boyun eğ ! Kadın ,daima aşağıdan alır. Sesini kes.
Konuşma.Sen kadınsın." Sen insansın , diyenle karşılaşmak isterdim.
Beş dakika ben de sırtüstü uzanıp dinlenmek isterdim.Daha iyi çalışabilmek için. Yüzüme
resim gibi bir gülümseme bile iliştireyim demiyorum artık.Elimde olmadan iç sıkıntım yüzü-
me yansıyor."Kocamdan sürekli gördüğüm de bu."Kendi kendine gülerken yakalasam kaşla
rını çatar.İçimden" Hay senin kaşın gözün batsın" demeden edemem.Bu tür sözleri de söy
lemesem , düşünmesem çıldırabilirim.
Kocam mutfağa girdi çıktı .Oturma odasının açıla kapana yalama olmuş kapısını özenle aç-
tı kapadı.Geldi, benim oturduğum divanın karşısına oturdu.Gözleri bende ,yüzü iyice asık
artık çığırından çıkacağı belli.Ellerini sobanın borusunda ısıtıyor.Gözleri bende .avına atıl
maya hazır bir kaplan gibi.Bir baykuşça bakıyor. Onun gözlerinden ürküyorum ama kork-
muyorum.Ne de olsa bir hayvanı andırıyor.İnsan her zaman hayvanlardan güçlü olmuştur.
Bu yıpranık sinirle insan olmayı becerebilsem.Gücümün sonuna mı geldim.Yoksa daha ilk a-
dımlarında mı ? Güçlü olmam gerek ! İki yavrum var, bir de canım.Başka kimsem yok .Anne
baba, kardeş.arkadaş; hepsi birer görüntü.Gözlerimi kapayınca ben de görüntü değil mi-
yim ?
Saldırmaya hazırlanıyor. Ellerini iyice ısıttı.Kaşlarını olabildiğince çattı.Güleyim mi ağlaya yayım mı bilemiyorum. Dışardan biri görse durumumuza kahkahalarla güler.
Sesi birden patlıyor :
-Niye dökmedin suyu ?
-Ne suyunu ?
-Mutfaktaki suyu ?
-Ha o mu ?
-Yaa o !
Gülümsemeye çalışarak yüzümdeki alaylı biçimi bozmak istiyorum.
-Dökerim birazdan.
-Ne zaman, diyor ağzını bir tarafa eğerek. Onun bu hali sinirlerimi etkiliyor sanıyorum .
Kendimden beklemediğim halde :
-Canım istediği zaman !
Ayağa fırlıyor :
-Sana da canına da başlarım şimdi.Şimdi kalk diyom .
Ellerini vurur gibi havada sallıyor.
-Dur kalkacam gız! Sana suyu dök diyom mu ? Şimdi bulaşık yıkayacam , suyu da dökerim.
sen kadın işine ne karışıyon.
Gız diye özellikle diyorum. Benim adımı bile söylemeyen, sürekli gız diye hitap eden bu ada
ma sözde ders veriyorum. Ne anlar! Kaç kez söyledim bana adımla seslen diye . Şunu vir
gız ,bunu getir gız ..Ne yapıyon gız? Sen irkek işine burnunu sokma gız ! gendini ne sanı-
yon gız .Aynı kasabadanız. Böyle konuşulduğunu biliyorum .En çok köyden gelenler kullanı
yor bu sözcüğü . Benim annem, babam birbirlerine isimleriyle seslenirler. Hem bu sözcük
o kadar da kötü değil ama kişiye göre dilde kabalaşıyor..Bazen bu sözcükte kişiyi okşayı
cı bir yan da bulunuyordu. Söyleyen ve işiten memnundu. Ama bizimki öyle mi ya..
Gız dediğimi hiç duymamıştı."Sen kadın işine ne karışıyon " demem yetti de arttı.Dişlerini
sıktı. Yumruklarını kaldırarak üstüme yürüdü :
-Sen diyon gız !.
-.......
-Sen demek istiyon açık söyle ..Açık oynayalım..
Ben de dişlerimi sıktım .Konuşmaktan daha beter aşağılayıcı bir biçimde yüzüne baktım.
Vurmak için kalkan elleri sıkıl öylece burnumun dibine ,benden ses alamayınca yere indi .
-Sen gitmiyon mu şimdi ?Ben mi dökecem suyu ,hohh! Garıya da bak ! Hıh, hıh, hıh ,ben su
dökecekmişim. Ben ben diyerek kendi gözünde adeta devleşiyordu. Erkek adam su mu dö
kermiş !...
Ben , ben diye avuçladığı göğsünü ,ellerini düşündüm bir an..işe yarar ne yapmışlardı..Te
kelden aldığı sigaraları satmayıp eve yığmaktan başka..Az da olsa yaptığım işlerle yıpran-
mıştım.
-Sen döksen ne olur ama sana su dök diyen yok ..
Yanlış söylemiştim. Birden ayağa kalktı. Boruları devirmek amacıyla hızla elini soba boru-
suna vurdu. Ters le biçiminde duran borular sallandı, neredeyse devrilecekti. Oturduğum yerden fırladım :
-Aman diyeyim dur ! Borular devrilecek !..
Zavallı kızım divanın bir köşesine bükülmüş korkarak bize bakıyordu.Bizden utanç duydu-
ğu belliydi. Oğlum küçüktü ; beşikte uyuyordu.. Bir yandan onu sallayarak uyutmuştum.
İyiki o uyudu. Bir tanelerim benim , canım yavrularım..
Eski bir hikâye - Nazik Gülünay
YORUMLAR
Yalcin Temiz
AYSE 09
tabiki hepsi değil bazı mustesnaları var da
sayılı olalı
glenay
Yorumuna çok teşekkürler canım , sevgiyle kal..
ne çok yaşanıyor böyle sahneler...kadın kendini arıyor...insan yanını yani...öykü bilinen sonla...alışılagelmiş sonla bitiyor...böyle bitmesin artık öyküler...öykü mü gerçek...yaşadıklarımız mı öykü karışıyor...
bence bu öykü...öykü düzeyinde de olsa yani...kafanızın gerisindeki eksik kalan yanlarının tamamlanmasını bekliyor...ihtiyacım var buna...
sevgi ve saygılaımla...
glenay
devamı doğaldır, yaşandı ve bitti. Sonuç ayrılık .Saygı ve sevgi olmayan
yerde evlilik yürür mü ?
Yorumunuza çok teşekkürler, selâm ve saygılar..
glenay
Selâm , sevgi ve saygımla..