ALLAH'I NİÇİN ANIYORUZ
Merhum Abdullah ARIĞ’ın bir emekli hukukçu olarak kaleme aldığı kitabın adı ALLAH’I NİÇİN ANIYORUZ. Müellifimiz, İzmir’de Adalet komisyon başkanlığı da yapmış olan ve 1973 yılında yaş haddinden emekli olmuş. Kitabın aslında, bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıkları halde bazı insanların değişik ortam ve yayınlarda, zikir meclislerini ve zikir yapan gönül ehlini tenkit etmelerine cevap verme düşüncesiyle zaman zaman aldığı notlardan ibaret olduğunu önsözü okuyunca anlıyoruz. Çok değer verdiği ve üstad olarak nitelendirdiği Hacı.Mehmet AKHAN Efendi’nin telkin ve ısrarları ile de kitap haline getiriliyor. Kütüphanemde bulunan bu kitap 480 sayfadan meydana geliyor ve 1986 yılında Bahar yayınlarından çıkmış. 1991 yılında da Seha yayınevinden çıkan baskısının da olduğunu öğreniyorum.
Allah’ı Niçin Anıyoruz adlı kitabımız, sırasıyla:
• Zikre dair Ayeti Kerimeler,
• Zikre dair Hadisi Şerifler,
• İtirazcının, itiraz delillerinin yanlışlığını açıklayan bölüm,
• Zikrin, hukuken yasak olmadığının açıklanması,
• Zâkirlerin evlerde kıldıkları nafile namazlarına itirazlara cevaplar,
• İslâm büyüklerinin zikra dair görüşleri
Olmak üzere altı bölümden meydana geliyor. Şimdi ilk bölüm olan zikir ile ilgili ayetlerden bazılarının mealini alacağım. Allah Teala:
• Ahzap Suresi 35. Ayeti Kerimesinde mealen: Allah Teâlâ’yı çok zikreden erkek ve kadınlara Hak Teâlâ, mağfiret ve ecri azim hazırladı.
• Aynı Surenin 42. Ayeti Kerimesinde mealen: Ey müminler Allah’ı çok zikrediniz ve O’nu sabah akşam tespih ediniz.
• Nisa Suresi 103. Ayeti Kerimesinde mealen: Ayakta iken, otururken de ve yanlarınız üzerinde iken de zikir ediniz.
• Bakara Suresi 152. Ayeti Kerimesinde mealen: Siz beni zikredin ki ben de sizi anayım.
• Aynı Surenin 200. Ayeti Kerimesinde ise mealen: Hacca müteallik ibadetlerinizi bitirdiğinizde, cahiliye döneminde babalarınızı andığınız gibi ve hatta daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı zikrediniz.
• Ra’d Suresi 28. Ayeti Kerimesinde mealen: Onlar ki iman etmişlerdir ve kalpleri Allah’ın zikri ile yatışır.
• Ankebut Suresi 103. Ayeti Kerimesinde mealen: Ve Allah’ın zikri, taatlerin en büyüğü ve faziletlisidir.
• İnsan Suresi 25. Ayeti Kerimesinde mealen: Rabb’ının ismini sabah akşam zikret habibim. Allah’ın zikrine her vakit devam et.
• Cuma Suresi 10. Ayeti Kerimesinde mealen: Allah Teala’yı yer yüzüne dağıldıktan sonra da zikredin.
Gibi daha çok sayıda Ayeti kerimelerin meal ve tefsirleri sıralanmış. İkinci bölümden de konu ile ilgili birkaç Hadisi Şerif meali alalım. Şöyle ki:
• Her kim sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikrullah ile meşgul olur, sonra da kerahet vakti çıkınca iki rekat namaz kılarsa, tamam, tamam, tamam Hac ve umre sevabı gibi olur.
• Toplantınızın hakkını eda ediniz. Şöyle ki; Meclislerinizde Allah’ı çok zikrediniz, yolunu şaşırmışlara yol gösteriniz ve haram olan kadınlara bakmayınız.
• Zikir, sadakadan ve oruçtan da hayırlıdır. Üç taife insanlar, şeytanın ve onun askerlerinin şerrinden korunmuşlardır: Birincisi, gece ve gündüz Allah’ı zikredenler, ikincisi seher vaktinde istiğfar eyleyenler ve üçüncüsü de Allah korkusundan ağlayanlar.
• Sabah ve akşam zikretmek; Allah yolunda bir harbe girip, kılıcı kırılıncaya kadar savaşmaktan hayırlıdır.
• İçinde zikir yapılan ev diri, zikir yapılmayan ev de ölü gibidir.
• Kalpler demirin paslandığı gibi paslanır, onun cilası Kur’an okumak ve Allah’ı çok zikretmektir.
• Bir şeyi çok seven, onu çok anar.
• Başkaları sizi kınasa, ayıplasa da çok zikrediniz.
Evet, bu gibi hadisler uzayıp gidiyor.
Üçüncü bölümde İbn-i Mesut’un(r.a), sesli zikir yaptıkları için mescitten çıkarılması
şeklinde rivayet edilen olayı, farklı olarak aslında sahabelerin mescitten çıkarılma sebebinin sesli zikirden dolayı değil, aşırı bağırmalarının yanı sıra yakışmayan hal ve durumlarını görmüştü de ondan dolayı men etmiş olduğunu, Şırat-ül İslam adlı eserden naklediyor. Yoksa sahabenin büyüklerinden olan İbn-i Mesut’un, “Camilerde Allah’ın zikrine mani olanlardan daha zalim kim olabilir?” mealindeki Bakara suresinin 114. Ayeti kerimesini bilmiyor anlamına gelir ki, bu da o insana yapılan bir iftira olduğunu delilleriyle açıklanıyor.
Dördüncü bölümde ise zikrin hukuki boyutu incelenmiştir. Anayasa’nın 19.
maddesinde özet olarak her türlü dini ayin ve törenin serbest olduğunun yer aldığı belirtiliyor. 677 sayılı Kanun ile tekke ve zaviyeler kapatılmıştır. Ancak günümüzde Yahudiler havra ve sinagoglarında, Hıristiyanlar kiliselerinde ve Müslümanlar da camilerinde ibadetlerini yapmaktadırlar. İslâm Dini’nin mübarek gün ve gecelerde icra edilen bir töreni bir ayini olan mevlitler sohbetler bir kısıtlama olmadan yapılmaktadır. Hatta yine bir ayin töreni olan ve bu hafta içinde düzenlenen Mevlevi’lerin Konya‘da ki Şeb-i Aruz törenleri ve geçen haftalardaki Bektaşi’lerin Cem ayinleri Kanunen yasak olsa idi, bu her iki ayin törenlerine devlet protokolü iştirak ederler miydi? Belli dönemler halinde devam eden bu programlar senenin belli zamanlarında özel törenlerle halka da açılmaktadır. Mevlevilerde Aralık 17 si içinde olan hafta ve Bektaşilerde de 10 Muharremin içinde olduğu hafta özel bir öneme sahiptir. Dileğimiz diğer Mevlevi ve Bektaşiler gibi gayeleri sadece Allah’ın sevgisini kazanmak olan toplumumuzda temsilcilerinin hayli fazla bulunduğu diğer ekollere de bu imkânın tanınması…
Beşinci bölümde ise Kadir, Berat, Regaip ve Miraç gibi mübarek gecelerde vakit
namazlarının dışında mescitlerde ve evlerde cemaatle kılınan Tespih ve Teheccüt gibi nafile namazların kılınmasının dinen sakıncalı olmadığı inceleniyor. Konu çok detaylı ama bu bölümden sadece iki Hadisi Şerif mealini alacağım.
• Peygamberimiz(s.a.v) Hz Abbas(r.a) a hitaben buyuruyor ki: “Ey Amca, 300
tekbirli bu Tespih Namazını kılarsan işlediğin günahların evveli ve ahiri, yenisi ve eskisi, hatalısı ve taammütlüsü, küçüğü ve büyüğü, gizlisi ve aşikaresi mağfiret olunur. Muktedir olursan bu namazı her gün kıl, hergün kılamazsan her Cuma’da, olmazsa ayda bir kere kıl. Onu da yapamazsan senede bir kere kıl, onu dahi yapamazsan ömründe bir defa kıl.”
• “Bir namaza gelip de cemaatle farz kılındığını görürsen onlara uyup beraber kıl, şayet farzı kılıp ta gelmişsen yine imama uyup kıl, senin için nafile olur.”
Altıncı bölümde ise İslâm âlimlerinin zikir ile ilgili görüş ve tavsiyeleri yer
almaktadır. Başta müellif olmak üzere kitabın hazırlanmasında emeği geçen herkese sağlık ve afiyet, ahrete göçenlere de rahmetler diliyorum.
Evet, çok sayıda temel eserlerin incelenmesi ile hazırlanan bu eseri şimdiye kadar okuma fırsatınız olamadı ise okumak için gecikmeyiniz diyorum.
Dilinizden ve kalbinizden zikir ve şükür eksik olmasın dileklerimle…