YAŞADIĞININ FARKINA VAR
Sakin bir mahallenin derme çatma olan tek katlı evinde yaşayan Hüseyin Amca karısı öldüğünden beri yalnız yaşıyordu.Hafif kamburu olan,zayıf,esmer,yetmiş yaşlarında,yüzünde geçen zamanın derin izlerini taşıyan yaşlı bir balıkçıydı.Hayatındaki tüm olumsuzluklara karşın gözlerinden parıltı,yüzünden gülümseme eksik olmazdı.
2011 yılının Temmuz ayı günlerden Pazartesiydi.Hüseyin Amcanın eşinin ölümünün üstünden yaklaşık beş sene geçmişti. O gün evlilik yıl dönümlerinin yirminci senesiydi.Yaşlı adam her zaman ki gibi sabah erkenden kalktı kahvaltısını yaptı.Karısının mezarını ziyaret etmek için yola çıktı.Alışkanlık haline getirip düstur edindiği mutlu yaşam felsefesinin de getirdiği alışıla gelmişlikle kuşlara ’günaydın’ dedi güneşi selamladı çiçeklere tebessüm etti.Ve karısının mezarına vardı onunla konuştuktan sonra adını ’Rüzgar’ koyduğu emektar teknesine doğru yol aldı.
Balık tutmaya hazırlanıyordu ki deniz kıyısında yalnız başına oturan bir adam dikkatini çekti.Şık görünümlü ,sarışın,oldukça yakışıklı bir gençti.Suratının asık olması ihtiyarın garibine gitti. Her şeye sahip gibi görünen bu adamı bu derece mutsuz eden sebebi merak ederek yanına yaklaştı ve ’merhaba’ dedi.Gençse karşılık vererek yanını işaret edip oturabileceğini söyledi.Yaşlı adam usulca yanına ilişti ’iyi bir dinleyici olduğum söylenir istersen seni bütün içtenliğimle dinleyebilirim’ dedi.Genç adam söze girdi anlatmaya başladı.’Sıradan bir gündü,işe gittim, patronumdan günlük azarımı işittim.Masama oturdum çekmecemi açtığımda bir fotoğraf albümü dikkatimi çekti senelerdir bakmamış olmalıyım ki üstünde tozlar birikmiş.Albüme göz atmaya başladım.Her fotoğrafta daha bir mutlu daha bir hayat doluydum.Etrafımda dostlarım ve beni seven insanlar vardı.Sonra dönüp kendime baktım seneler beni yormuş ,olduğumdan beş yaş daha yaşlı mutsuz ve işkolik bir insan olup çıkmışım.Seneler ben farketmeden geçmiş saçlarımda tek tük beyazlar çıkmış ve gözümün kenarında kırışıklıklar baş göstermiş.Meğer zaman ne çabuk geçmiş ama ben kendimdeki değişikliğin bile farkına varamayacak kadar boş yaşayan bir insan olmuşum’.Genç sözünü bitirdi Hüseyin Amca tebessüm ederek samimi bir cevap verdi.
-’Bak evlat sen işinle ilgilenirken dünya dönmeye zamansa akmaya devam ediyordu.Ara sıra başını kaldırıp etrafına baksan olan bitenin daha erken farkına varabilirdin’.İlerden şık giyimli bir hanımı işaret ederek’ bu kadın her gün bu saatte bu yoldan geçer köşedeki mendil satan çocuk her seferinde gülümseyerek, ’günaydın’ diyerek onu karşılar oysa farkında bile değil’.Modern bir otomobili göstererek devam etti’ şu araba geçenlerde yavru bir kediye çarptı aldırış etmedi, edemedi çünkü arabasının müziğinin sesini sonuna kadar açmış kendi dünyasına başını gömmüştü.Sen ve senin gibi iş bağımlısı insanlar zamanın aktığının yaşamın devam ettiğini anlamıyor seneler sonra kendilerine dönüp bir bakıyorlar ki yaş almış başını gitmiş.O yüzden sen birazda olsa şanslısın en azından yaşadığının yeni de olsa farkına vardın.Kimse bakmakla görmek arasındaki o ince çizgiyi fark etmiyor,fark edenlerse senin gibi nadir insanlar oluyor ne yazık ki’........
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.