- 724 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RÜZGAR VE YAĞMUR: İKİ SIRDAŞ
İki farklı dünya,iki öz şurup,özgünlük… rüzgar ve yağmur :iki sırdaş adında bir başlık bizi nereye götürsün istersiniz… Doğaya,erimiş kar sularına,topraktan utangaç şekilde başını yeni çıkaran kardelenlere,uğuldayan dal ve yapraklara,savrulan toz zerreciklerine,eğilip kalkıp şekil değiştiren ve yıkılır gibi olan ağaçlara ve daha neler nelere…
Açıkça ifade etmeliyim ki, rüzgar beni dinlendiren,huzura kavuşturan,kendime getiren yüce bir kamet gibi anlamı yüksek bir kavramdır. Onu hayatından uzak tutmaya çalışanlar, egzoz horultularında depresyona girmeye adım atmışlar demektir. Bütün canlıların o uhuvvetli sesi derinden dinlemeye, onunla adeta kendinden geçmeye hakkı vardır. Hem de rüzgar hepimize yetecek kadar geneldir, hiç kimsenin kanatlarında kendini kaybetmez. O,bazı zamanlar bukle bukle saçları sağa sola savuran adeta bir sevgidir.
Rüzgarı nereden bulabiliriz diye bir sıkıntımız olmasa da,onun kendini ifade etmekten mutluluk duyduğu birkaç özgün yer de yok değildir.
Bunlardan biri de elbette ki denizlerdir…Orada suyla öyle bir dans eder ki, izleyenleri adeta kendinden geçirir. Suların havada kıvrımlar çizip tekrar yerine dönmesine yol açan bu sahipsiz kral, su damlacıklarını dalgaların arasına katar ve savurur. Öyle içten, duru ve masalımsıdır ki, rüzgar ve dalgaların bu gösterisini sörf yapanlar dışında izleyenler de vardır.
Bizim öykündüğümüz ve özgürlükle özdeşleştirmekten onur duyduğumuz varlıklardır onlar. Onların adı kuştur; her rengi, boyutlusu ,uçmasıyla kendini tanıtan çeşitleri vardır. Şimdilik kuşlara girmeyelim, zira çok geniş ve edebi bir yazıyı hak etmektedir kuşlar. Rüzgarı unutmadım, tekrar buradayım. Ne demiştik…rüzgar huzur demektir,mutluluk demektir,elbiseyi balon misali şişirip serinleten hoş bir resimdir de o. Kırda esen rüzgarın tadını anlatabilecek bir sözcük demeti ise bulamıyorum. O aynı zamanda minnacık çocukların etrafında estiğinde dengelerini kaybettiren, komikliklere neden olan güzel bir duygu başlangıcıdır.
Hiçbir kayanın üzerine çıkıp da kendinizi unutarak bütün gücüyle esen herhangi bir rüzgarı dinlemedinizse …Kesinlikle dinleyin,şehrin stresinden o kadar uzaklaştırır ve içinizi neşeyle doldurur ki, anlatılamayan,yaşanması gerekli olan bir duygudur bu… Onun sevenlerin üzerindeki etkisi ise bir başkadır. Eğer erkekseniz kısa saçlarınızı hırpalarcasına değişik yönlere savuran bir güneş gibidir. Kızlardaki rüzgar çok daha tatlıdır…O upuzun saçlarını öyle güzel dalgalandırır ki, gözlerinin önünü kapatarak ne biçim bir sevgiyi, güzelliği onlara yansıtır. Bir erkek için hayatta yaşaması en güzel olan duygu,sevdalandığı yüreğin saçlarının gözlerinin önünü kaplaması ve kızında bunu düzeltmek için uğraşırken durduğu ve baktığı anlamlı bakıştır…
Bakın rüzgara daldık yağmuru az daha unutuyorduk… Yağmuru anlatmaya da dilim varmıyor, içime bir hüzün, değinilmesi gereken bir gizem, umut…geliyor. Damla damla yağarak gittikçe hızlanmaya başlayan yağmurun değerini inkar etmek için, deliliği dahi geride bırakmak gerektir. Yağmuru sadece bizleri sırılsıklam eden, çamurlu yolların nedeni olarak göremeyiz değil mi…O da rüzgarın kardeşlerinden biridir; tabii ki bazı huyları da ona benzeyecektir.. Evet, benzerlikleri çoktur, ilki de huzuru içinize doldurması, olumlu duygularla kaplamasıdır. Hafif ayazlı bir ikindi sonrası cama çarpa çarpa toprağa kavuşan yağmurun tadının ne ölçüde güzel olduğunu bilmeyen yoktur. Bu havada buğulanan cama ismimizi, sevdiğimiz birinin adını yazmayı asla unutmayız…
Genelde sobada ateşin çat çat diye ses çıkarmasını da en fazla yağmurun sayesinde bulabiliriz. Bu tadı inkar etmek kolay mı…yöreye göre patatesten kestaneye kadar envai çeşit nebatatın kabuklarından ayrılarak sobanın üzerinde ağladıkları bu yağmurlu gün ve geceleri ,nasıl diyeyim özlüyorum… Artık, çocukluğundan kalan o sıcacık odalarda, üşümememiz için elinden geleni yapan babamın anamın, kavga etmekten bıkmadığım kardeşlerimin dününü özlüyorum.. çok fazla hem de… Neyse yağmuru da hatırımızda tutalım.
Öyle ya, sıkıntıdan köpürürken kendimizi kırlara attığımız bir günde, saçlarımızdan vücudumuza doğru ıslaklığın yayıldığı o yağmurlu günler ne kadar güzeldir ,öyle değil mi…Hele ki bir de deniz kenarındaysanız, rüzgarla yağmurun bir birine karışıp ortalığı dehşete düşürdükleri o anlarda, ikisinin mutluluğunu izleyip de kendinden geçmeyen birileri var mı dersiniz… Orada ilk olarak kıyıya savrulan bembeyaz köpüklerden oluşan tuzlu suyu izler ve derinlerden bir bakışla karşılık veririz.
Deniz kenarına gelip de hayal kurmaları,terk edilmeleri,geçmişin hatıralarını dikkate almamak ne ölçüde affedilir bilemiyorum. Bundan dolayı, biraz değinmek istiyorum. Aslında,yağmurlu havada köpüren denizi izlemek öyle herkesin yaptığı bir uğraşı da değildir. Kimi o kadar derinlere gitmeyi başaramadığından, kimi aklına getiremediğinden, kimi de bundan korktuğu için bunu yapamaz. Eğer bir gün ikindi sonrası ,akşama yakın bir vakitte öyle yerlere giderseniz, karşınızda yıpranmış kağıt tomarları gibi acıyı kanıksamış, ondan kurtulmaktan ümidini büyük ölçüde yitirmiş canları görürsünüz.
Allah hepsine şifa versin, gerçekten zor, gerçekten derin, gerçekten yıkıcı…
Artık sonlara yaklaştığımı hissediyorum. Çünkü yazacağım kelime demetleri azalmaya başladığında, içimde bir boşluğun oluşmaya başladığını ve derinden bir amaçsızlığın çepeçevre kuşattığını o kadar derinlerden gelen bir sarsıntıyla hissediyorum ki, bünyem yoruluyor. Evet rüzgarı ve yağmuru konu aldığımız bu şirin kelime demetlerini, umarım israf ederek sizlere zorluklar yaşatmamışımdır.. Esen kalın…
08: 14 07/12/2011 Hasan BİNBUĞA K.MARAŞ/ELBİSTAN
Karşıyaka /Şemikler/
6265/2 Sokak…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.