Şu an var mı ?
Şu an var mı ? Bunu kanıtlamak istiyorum .Boyum herhalde kısa .Büyük değilim . Çocuğum .
Gerçekte çocuk muyum , büyük müyüm bunu kendimde anlayamıyorum .
Tek katlı beton bir ev.Ankara’nın göbeğinde.Yerine Hacettepe hastaneleri yapılmadan ön-
ce.Belleğimde o tek katlı ev duruyor,hiç yıkılmamış.Oturduğumuz oda temiz ve düzenli.Du-
varları pembe badanalı.Uçuk pembe perdeler mavi , yeşil çiçek desenleriyle donanmış .Uslu
çocuklar gibi oturuyorum.Halam ve İzmir’li gülüşerek konuşuyorlar.İzmir’li kadın kanlı canlı
İzmir’i anlatıyor.Konuşması da o denli canlı neşeli.İzmir canlanıyor gözümde, pırıl pırıl yolla-
rı, masmavi denizi,güler yüzlü göğü, bol yapraklı uzun ağaçlarıyla.İzmir de kanlı canlı tıpkı
İzmir’li gibi. İzmir’e gidip geliyorum , hem de saniyede. Pasaporttan yolcu vapuruna binip Karşıyaka’ya geçiyorum . Denizin üzerinde, ak martı kuşları dönüyor. Bembeyaz köpükler vapurun ağzında.Yolcuların sesleri kulağımda İki orta yaşlı bayan konuşuyor :
-Karşıyaka’da bir tanıdığınız mı var ?.
-Evet .Sizlerden iyi olmasın Makbule .Kardeşimin gelini . Ona gidiyorum ,ne zamandır görme
miştim.
İzmir’linin yüzü güneşli.İzmirde güneş içindedir diye düşlüyorum.Cıvıltılıdır.Yeşili tam yeşil
mavisi tam mavidir.İzmir’li ayrılıyor İzmir’den ,ben de.Küçük oğlu Arabistan’dan yeni gelmiş
Öğrendiği sözleri duysanız şaşar kalırsınız.Dedesi büyükannesi Arabistan’lıymış .Onların ya
nına gitmiş.Arabistan çöl, deve ,sıcak.Kızgın bir güneş .Bir deve üstündeyim .Terler iniyor
şakaklarımdan aşağı.Beynim pişiyor güneşten.Kollarım halsiz, devenin ipini tutuyorum.İler-
de çöl ortasında gördüğüm su mu ?Serap mı görüyorum yoksa ? Kervancıbaşı "Dur!" diye ko mut veriyor.Develeri çöktürüyoruz.Bacaklarımızda kalan son güçle bata çıka yürümeye ça
lışıyoruz. Su su diye başlarımızı güneşin ısıttığı suya daldırıyoruz .
Nerdeyim? Arabistan’da mı ?Ne zaman geldik İzmir’den?Elimi korkarak halamın tüylü yeleği-
ne değdiriyorum .Yumuşacık yelek tüylerinde elim .Az sonra Ankara’da olmayacağım .Halam
ve yeleği var.Yelekten bir parça yün koparıyorum .Halam duydu mu acaba ? Bir kaç tel yün
daha koparıyorum .Anın varlığını kanıtlayacağım .Ânı parmaklarımla yakaladım.Yeleğin belki milyonda bir parçasını , belki yelekten kopardığım artık benim. Dileğimce kıvırırım elle
rimde.
İki kadın konuşuyor , ne olup bittiğini kavramadan. Halamın sağ tarafı bana dönük. İzmir’li
karşımda koltuklu sandalyede .Elleri, yüzü beyaz mı?Ya da bana öyle geliyor.Halam karşısın
da öyle esmer,öyle zayıfki! İzmir’linin şen sesi kahkahaları halamın cılız sesini yutuveriyor.
Ânı avuçlarım arasında ,bir yün ipliği olarak kıvırırken ,dünden hangi anlar kaldı onu düşün-
meye dalıyorum .Her gün küçük penceli karanlık odanın duvarında asılı duran, duvar saati-
nin saat başı çalmalarıyla uyanıyorum .Saatin kaç kez çaldığını dinleyip, hangi ânı yaşadığı-
mızı kavramak istiyorum.Saatin akrebi , yelkovanı birbirini kovalıyor, anlar yitip gidiyor..
Anlar bizi neye yaklaştırıyor , hep düşünüyorum.Anları yakalayıp bir kolye gibi boynumuza taksak ne iyi olurdu.Somut bir kanıt olarak hemde.İşte şu , falan gün, filan saat onu beş ge
çeden diyebilsek.Neden olmasın? Hem biz hayvan gibi yiyip ,içip ,koşup gitmiyoruz.Kişilerin
yaratıları , onların bir kolyeye inciler gibi dizilmesi değildir de ne ?
Bir kolyede bir taş ezberimde. Söyleyip durduğum şiir. "Noldu bu gönlüm noldu bu gönlüm/
Derdü gam ile doldu bu gönlüm. Halamın oğlanları ,ben bu şiiri ezbere okuyunca gülüşüyorlar.
Gülmelerine öyle kızıyorum ki ! Sözde kocaman bir şiir kitabında bula bula ezberleyecek Ha
cı Bayram Veli’nin bu şiirini mi bulmuşum .Söyleye söyleye halama da ezberlettim şiirimi.Söy
leyip gülüyor . Gülmesi acaba şiirin yaşıma göre büyük olmasından mı ?Yoksa bu şiir Hacı Bayram Veli’nin yaşadığı anlardan yapılmış inci bir kolye mi?
Ankara’daydım .Halamın tüyü yeleği elimin altındaydı.Karşımda beyaz gülüşüyle İzmir’li duru
yordu.Çubuk’ta oturduğum sedirde boynumdaki kolyeyi yokluyorum.Hala oğlunun aldığı eşarbı başıma bağlarken. Usumda noldu bu gönlüm şiiri ve başka şiirler.Karanlığımı azaltan şiir .An kalemimin ucunda.Halamın yeleğinden elimde kalan bir parça yünü yitirmeyeceğim .
Onu güzel bir yere saklamalıyım..
Nazik Gülünay - Yıllar önce yazdığım bir öykü.
YORUMLAR
Yazdıkça güzelleşiyor, güzelleştikçe yazıyorsunuz maaşallah.
Benim anlarımdan ne yapılır oturup bunu düşüneyim bu akşam, inci kolye mi, imamesi kırık bir tesbih mi?
Gerçekten çok iyiydi.
Elinize sağlık.
glenay
Çok teşekkürler ,yorumlar cesaretimi artırıyor.
selâm ve saygılar..
Yazınızı ben de beğenerek okudum. Demek ki yıllar önce de çok güzel yazılar yazıyormuşsunuz..Aynen bu gün olduğu gibi..
Selam ve saygılarımla.
glenay
Selâm ve saygımla..
glenay
toplumsal içeriği olmayan Kerime Nadir gibi yazarların etkisiyle.
sonra öykü ve ağırlıklı olarak şiir. Şiire en son karar kıldım çünkü hiçte kolay
değildi..
Size neredeyse hayat öykümü anlattım.
Selâm ve saygımla..