KIRMIZI GÜLLER BÖLÜM 18

• 3 Aralık 2011 Cumartesi 23:13:08

Anne kız biraz laflayıp yattılar .
Günler çok iyi geçiyordu Selma işine dört elle sarılıyor; her gün biraz daha iyiye gidiyordu.Kardeşleri ise dönmüşler; İkisi de çok mutluydular . Epeyce yanmışlardı .Yaşadıklarını anlata anlata bitiremiyorlar; onların neşesi Selma yı da mutlu ediyordu .Daha çok çalışma azmi veriyordu.
Bir sabah masasında yine kırmızı gülü gördü ;üzerinde kısa bir not vardı .
"Perşembe günü İzmir’e gidiyorsun ;kendini ona göre hazırla yazıyordu ."
Önce kimden geldiğini düşünemedi ; ama İzmir lafını duyunca Metin olabilir mi? diye düşündü .
Bu İzmir neydi, ne işi vardı? O bunları düşünürken telefonu çaldı.
"Efendim... tamam... geliyorum ." Müdür çağırmıştı. Odasına girdi.
" Günaydın efendim..
" Otur kızım; Metinin notunu almış olmalısın."
"Evet de... bir mana veremedim ."
"Bu sefer toplantı orada olacak ve perşembe günü gidilecek, pazara da dönüş .Kendini ona göre ayarla diye önceden bildirdi."
"Peki orada ne yapacağız? Sonra buradaki işler neler olacak ?"
"İşten çok tanışma faslı; şubeler arası elemanlar tanıştırılacak."
" Peki benden başka kimler gidiyor ?"
"Şefler, şef yardımcıları, şube müdürleri ve eşleri .6 veya 10 kişi olacak sanırım .Ha Leyla da geliyor; haberin olsun.Gerçi orada sana bir şey yapamaz ama; yinede sen uyanık ol.Yemek verilecek ona göre kendine kıyafet ayarlarsın."
"Anladım" dedi Selma" Başka bir şey var mı.? Sahi neyle gidilecek.? "
"Şirketin arabası var; onunla gidilecek."
"Peki efendim; ona göre hazır olurum..İyi çalışmalar " odasına döndü;düşünceliydi...
İlk defa böyle bir yere gidiyordu ve ilk defa evden ayrılacaktı.Sonra Otellerde kalacaklardı .İyi ki birkaç giysi almışım bak nasıl lazım oldu diye sevindi.
İki gün boyunca çalıştı; ama aklı hep gideceği İzmir deydi ."Allah’ım yardım et "diye durmadan dua ediyor" beni mahçup etme" diye yalvarıyordu.
Gün gelip çatmış; İş yerinde faliyet vardı. Gidecek olan arkadaşları "Ne götüreceğiz ? Ne giyeceğiz ?" diye tatlı bir telaş içindeydiler. Selma onların bu haline gülüyor "Ya niye bu heyecan? Onlar da sizin bizim gibi insan; siz niye böyle işi büyütüp, bu kadar hazırlık yapıyorsunuz?"
(Aslında kendisi de çok heyecanlıydı;.ama bastırıyordu .Küçük bir valiz hazırladı .Fazla bir şey götürmeyeceğim; gerekirse oradan alırım, diye düşledi.)
Annesi ve kardeşleri ile vedalasıp,.iş yerine geldi.Üzerine beyaz bir pantolon ve şık bir bluz giymiş; hafif esmer tenine çok yakışmıştı. Siyah dalgalı saçları omuzlarına dökmüş ,makyaJsız yüzünde güneş
gözlükleri ve ayağında hoş sandaletler le çok güzel olmuştu .
Arkadaşları onu görünce
"Bu ne güzellik?" demeden edemediler.
Sadece gülümsedi .Oooo siz valizleri doldurmuşsunuz .ben fazla almadım.
Gelen midibüse binerek;herkes yerini alıp,yerleşti.
Leyla son anda geldi.iyice yanık teni, bol makyajı ve kısacık bir şort askılı bir bluz vardı üzerinde .
Arabaya binince "Herkese merhaba" diye seslendi; şoförün yanındaki koltuğa oturdu ve bir daha dönüp kimseyle konuşmadı.
Selma, iki koltuk arkada çok iyi anlaştığı bir arkadaşınla oturmuştu .Yolculuk başlamış; epey uzun sürecekti.Ama yolculuk çok güzel geçiyordu Müzik dileyerek harika yerlerde mola verip yemek yediler.
Akşam yirmiüç sularında İzmir’e girdiler. Koca şehir ışık böcekleri gibiydi. Dağlarda ayrı güzellik vardı.
Beş yıldızlı bir otelin önünde durdu araba...
Kapıda Metin karşılamış; herkese ayrı ayrı "Hoş geldiniz" diyerek hatır sordu.
"Açık büfe, yemek var; dileyen yiyebilir" dendi.
Sema "Aç değilim; odama çıkmak istiyorum, müsaade ederseniz, çok yoruldum ."
İlk defa böyle yolculuk yapıyordu . Odalarını gösterdiler." isteyen yanlız; isteyen kendine eş seçebilir" dediler.
Selma yine yol arkadaşı ile paylaştı odasını ;iş yerinde de çok iyi anlaşıyorlardı.
Hava çok sıcaktı; balkondan baktılar .Şehir ayaklar altında; ışıl ışıl yanıyordu. Sanki denizin kokusu geliyordu bu güzelliğe; biraz etrafı seyrettiler .Oldukça yorgundular deliksiz uyudu ikisi de...
Sabah çok güzel müzik sesi uyandırdı Sema yı; önce şaşırdı, bakındı "Nerden ?" diye.Meğer telefondan geliyordu. Daha önce duymuştu; böyle büyük otellerde müzikle uyandırılıyor diye. Arkadaşı kalkmış balkondaydı.
"Günaydın: ne zaman kalktın ?" diye seslendi.
"Yeni uyandım bende; duydun mu sesi ?"
"Evet duydum; ne güzel değil mi ?".
"Evet; çok güzeldi."
"Off ! hava ne kadar sıcak; terlemişim .Hadi duşunu al ;sıra bana gelsin. Vakit epey oldu."
Selma duşa girdi; ılık su iyi gelmişti.Çıkınca kot pantolonla; üstüne tişört giydi .
"Bu gün ne yapacağız; bir fikrin var mı?"
"Evet, bu gün gezi var; Meryemana, efes ve İzmir turu."
"Sen nerden biliyorsun ?"
"Eeee.... kızım ben meraklıyım; dün sordum müdür beye. Akşama da kokteyl ve tanışma faslı var.
Yarın da toplantı; işte tatil bitti . "
"Dur; daha başlamadan ne çabuk bitirdin ? Hadi duşa gir; bak saat dokuz olmuş bile aşağıya inelim, acıktım ben ."
Selma gece giyeceği elbisesini dolaba astı, çok güzeldi. ("iyi ki almışım" demeden edemedi.
İşleri bitince aşağıya indiler; etrafta kimseler yoktu .Komilere sordular.
"Herkes yemek salonunda" diye oraya götürdüler. Metin geldiklerini görünce ayağa kalkıp karşıladı.
"Günaydın; nasıl geçti geceniz ? Dinlendiniz mi ?"
"Evet gerçekten dinlenmişiz."
"Hadi kahvaltılıklarınızı alıp buraya gelin " dedi.
Selmacık şokları yaşıyordu açık büfede yok yoktu. Çok bir şey almadı; bilmediği şeyleri yiyemezdi.
Domates, peynir, küçük reçellerden, poğaçalardan alıp masaya gelince; Metin
"Sen bir şey almamışsın; ne bunlar?" dedi.
"Yiyeceğim kadar aldım; doymazsam yine alırım."
"Ne içersin ?"
"Çay alayım."
"Tamam" garson hemen getirmişti.
Arkadaşı başka masaya gitmiş; Selma Metin le yalnız kalmıştı.Konuşmadan kahvaltı yaptılar...
Bir ara Metin kalkıp değişik yiyeceklerden aldı.
" Bunlar çok güzel; bir tadına bak" diye çatala batırıp, uzattı.
Zorunlu oldu alması "Doydum" diyerek başka birşey yemedi.
"Bu gün ne yapacağız ?"
"Bu gün gezimiz var; Efes,Meryem ana ve İzmir turu .Akşama kokteyl var; yarın da, toplantı.
Pazar günü dönüş ."
"Biliyorum;ha aklıma gelmişken gül için çok teşekkürler ."
"Beğendin mi? "
"Evet çok güzeldi ."
"Güzel olmasını bizzat tembih ettim".dedi Metin gülümseyerek
Selma "Teşekkür ederim" dedi; sadece gülümseyerek...
"Biliyor musun; gülünnce çok güzel oluyorsun."
Selma birazcık utandı "Olabilir, Allah herkese bir güzellik vermiş,; kimi gülünce, kimi her hali ile, kimi de gönül güzeli... Demek; ben gülünce güzelim ."
Metin gülümsedi "Sen her halinle güzelsin; gönlünse ondan daha da güzel" dedi. Konuşmaları
Layla nın " Merhaba" deyişi ile yarım kaldı .Yeni geliyordu; yine çok kısa bir şort giymiş ,askılı tşört, başında şapka, ayağında spor ayakkabılar turistlere dönmüştü .
Birini arar gibiydi görmeyince "Metin Bey arabalar hazır" diye seslendi.
O da başını çevirip " Tamam; işi biten herkes binsin, geliyoruz ."
Kahvaltısını yapanlar yavaş yavaş dışlarıya çıkıyordu.
Selma da çayını bitirmişti."Gidelim mi ?" dedi.
Metin "Evet, kalkalım" kapıya doğru yürüdüler.
Leyla kapıda bekliyor; çıkanlara nereye gideceklerini söylüyordu .Selma ile Metin in geldiğini görünce sitemkar ve kızgın bir sesle
"Aferin! beyimizin işini biz yapıyoruz" diye söylendi.
Metin,sakin olmaya çalışarak "Yapma; sana yap diyen var mı?" diyerek yürüdü. Önde Selma gidiyordu; ardından yetişip omuzunu tuttu.

AYŞE KARAN

DEVAM EDECEK...