- 10322 Okunma
- 24 Yorum
- 0 Beğeni
*BİR BARDAK ÇAY İÇMEK İSTİYORUM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Türkiye’de çay içmek, İngiltere’deki beş çayından veya Japonya’da özenle hazırlanan çay ikramlarından biraz farklıdır. Daha az karmaşık ve daha çok sadedir. Tıpkı Türk insanı gibi.
Çayınızı alıyorsunuz, isteğinize göre bir ya da iki şeker atıyorsunuz, sonra da çay kaşığıyla karıştırırken çıkarabildiğiniz kadar ses çıkarıyorsunuz.
Bardağı ucundan tutuyorsunuz, yavaşça küçük bir yudum alıyorsunuz, çünkü çok sıcak.
Ayrıca, en az birkaç bardak bu çaydan içmek zorunda kalacağınızı aklınızdan çıkarmıyorsunuz. Tıpkı patates cipsi gibi, bir tane yerseniz ve ardından birkaç tane daha yemek zorunda olduğunuz gibi.
Türkiye’de, günün her saatinde bardak bardak çay içebilirsiniz.
Benim gözümde bu bir bardak çay Türkiye’yi temsil ediyor.
Türk çayı için tavşankanı derler; Siyah ya da yeşil değil, kırmızıdır. Tıpkı her vatansever Türk’ün damarlarından akan kan gibi. Tıpkı göklerde gururla dalgalanan bayrakları gibi. Eşsiz güzellikteki halıların kırmızı yünü gibi. Tıpkı ilkbaharda açan ateş kırmızısı laleler gibi. Lalelerin şekli, kendisine çok benzeyen bu çay bardağı gibidir tıpkı.
Türk çayı sıcaktır; Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi. İçinizi ısıtan coşkulu müzik gibi. Yemekleri, şehirleri, spor takımları, hayatlarının her anındaki yaşama sevinci gibi.
Türk çayı demlenir; Bir Türk, sallama çayı çay saymaz. Karadeniz Bölgesinde yetiştirilen çay, Türkiye’nin her bir köşesinde sürekli demlenir. Her daim sunulmaya hazırdır.
Türkiye’de “Kahvaltı hazır!” denmez, “Çay kaynadı!” denilir.
Çay, Türkiye gibi bir lezzettir. Miras, kültür, tarih, gelenek ve birçok etnik grubun bir araya gelip kaynaşması gibi. Türk olmak demek, Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş olmak demektir.
Türk çayı sadedir, berraktır; Tıpkı bir Türk’ün yüzü gibi. Her zaman anlaşılabilir, bir şey gizlemez, komşularına açtıkları kalpleri kadar berraktır.
Türk çayı sürekli içilebilir; Çay keyfinin bitmesi imkânsızdır. Bütün gün boyunca içebilirsiniz. Çayın altı sabahtan akşama kadar her zaman açıktır. Ülkenin dağları, ovaları, doğal güzellikleri ve çalışkan insanları kadar cömert.
Türk çayı müzik gibidir; Müzik kültürü ile yetişmiş ve birçok yetenekli müzisyeni barındıran bir ülkedir Türkiye. Türkiye arabeskten pop’a, pop’dan halk müziğine kadar uzanan bir çizgide çok renkli bir müzik yelpazesine sahiptir. Yine de çay bardağına kaşığın temasıyla çıkan şıngırdama sesi başka hiçbir şeye benzemez. Eğer bu sesin bütün Türkiye’de, evlerden çayhanelerden, iş yerlerinden ve ülkenin her köşesinden yükseldiğini hayal ederseniz, bunun ülkenin milli senfonisi olduğunu da söyleyebilirsiniz.
Türk çayı arkadaş canlısıdır; O hiçbir zaman yalnız içilmez. İllâ ki yanında biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şeydir çay. Türkler tek başlarına, yalnız iş yapmazlar. Başkalarıyla birlikte olmayı severler. Geniş düzlüklerde aileleriyle ve hayvanlarıyla sıcak ilişkiler geliştirebilmiş ataları gibi. Hayatı, başkalarıyla paylaşarak, değerli kılınan bir şey olarak görürler.
Türk çayı dolaysızdır; Kolayca demlenir ve bu yönüyle, Türklerin hayatı yaşamak için seçtikleri tarzı yansıtır. Çayın yanında bir şey bulunmayabilir ama her zaman Türklerin hayat tarzının temelleri olan saygı ve sevgi ile ikram edilir.
Türk çayının acelesi yoktur; Yoğun bir günün ortasında asude ve dingin bir ortama çağırır insanı. Bu dinginlik yaşam tarzlarına yansımıştır. Türkiye’ye gittiğinizde öğreneceğiniz ilk ifadelerden biri “problem değil”dir.
Çay, yavaş yemek yeme hareketinin önemli bir öğesidir.
Çay, demokratik bir içecektir, herkes içebilir.
Türk çayı barışçıdır; Nereye giderseniz gidin, ofislerde, evlerde, iş yerlerinde size bir bardak çay mutlaka ikram edilir. Bu ikram aynı zamanda size bir barış mesajı ulaştırır. Ve XIII. Yüzyıl’ın büyük sufî şairi Mevlâna Celalettin Rumî’yi hatırlatır: “ Gel tanış olalım yavaş yavaş, bu çayı içer gibi. Gel şu günün hayhuyunu bir kenara koyalım ve birbirimizi tanıyalım. Gel bir bardak çay paylaşalım, belki kaynaşırız çayın sıcaklığıyla ve dostluğunuzla. Haydi, Gel hayatı paylaşalım!”
Yukarıdaki ifadeler, bir yabancının Türk çayı hakkındaki gözlemleri, ve bu gözlemlere dayanarak Türkler ve Türkiye hakkındaki değerlendirmeleri.
Bir yabancı hakkımızda böyle düşüncelere sahipse;
NEDEN SAHİP OLDUĞUMUZ DEĞERLERİN KIYMETİNİ BİLEMİYORUZ?
NEDEN ÇAYI DÖKE SAÇA İÇİYORUZ?
NEDEN BU GÜZELLİKLERİ DOYASIYA YAŞAMIYORUZ?
BEN DE KEYİFLE BİR BARDAK ÇAY İÇMEK İSTİYORUM.
Bekir GÜÇLÜER
Yazımı "Günün Yazısı" seçerek beni onurlandıran "Seçki Kurulu"na teşekkür ederim.
YORUMLAR
İçtiğimiz çayın bir kültür olduğunu ve her yönüyle bizi anlattığını ifade eder çok ama çok güzel bir yazıydı.Günü fazlasıyla hak etmiş...
Ha bir de bizim Erzurumda kıtlama şekeriyle içilir bu canım çay... Yıllar önce yazmıştım bu şiiri kabul buyurun lütfen...
KITLAMA ÇAY’I
Gelirse demli çay,ey güzel dostum !
Şekerin kıtlama, değilse içme
O çaydan hasılı, muradı kastım
Efkar’ı dağıtmak, değilse içme
İçilir mest’ane, kıtlanır şeker
Sohbetler edilir,sohbeti çeker
Şifadır derdine, balgamı söker
Sökmezse ilkinde,son’u da içme
Erzurum şeker’i,olursa olsun
Kıtlama olmaz ki, diğeri kalsın
Biri boşalmadan, öbürü dolsun
Nefessiz kalırsın, zor ile içme
Yarenlik amacın,çaylar araçtır
Kaç bardak içtim ki,saatin kaçtır ?
Semaverde çayın,o başa taçtır
Lavaş’ı dürüm et,yavanda içme
Her vakit içilir, hiç yok denilmez
Kıtlama verilir, kaşık verilmez
Sultan’ı sofradır,onsuz serilmez
Gönülsüz gelirse,o’nu da içme
Tabağı altında,bardak hellidir
Demini almışsa,renkten bellidir
Tepsiler çeşitli,allı güllüdür
Gülen yüz değilse,bal olsa içme
Selim ADIM
bekir güçlüer
Geçen günlerde yazmış olduğunuz "Gubban Olim" başlıklı şiirinize yaptığım yorumda " Erzurum'da hâlâ kıtlama çay içiliyor mu" diye merak etmiş sormuştum. Bugün bu sorunun cevabını yine sizden öğrendim.
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.
Şiiriniz, beni ayrıca onurlandırdı.
Saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ,yorumunuz ve güzel temennileriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
“ Gel tanış olalım yavaş yavaş, bu çayı içer gibi. Gel şu günün hayhuyunu bir kenara koyalım ve birbirimizi tanıyalım. Gel bir bardak çay paylaşalım, belki kaynaşırız çayın sıcaklığıyla ve dostluğunuzla. Haydi, Gel hayatı paylaşalım!”
biz bakar körlerin gözüne çayı kaşığıyla soktunuz ne de iyi ettiniz..:))
tebriklerim günün yazısına hayata kattığınız bilinçli erdemli sevi yürekli eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız insanlık adına şanssınız...
sevgim saygım selamlarımla..
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ tarafından 12/4/2011 7:43:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz, değerlendirmeleriniz ve beğeniniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Amerikalı hikaye yazarı Katharine Branning, Türkiye yi anlattığı kitabının tanıtımında Türk Çayını öyle bir anlatmış ki, yaptığı sunumu gururla izlemiştim. Sanırım 2 gün öce izlemiştim.
Gerçekten izlemeye, dinlemeye değer bir sunum olmuştu. Ve bu sunumu yazınızda paylaşarak bu sunumun ulaşmadığı bir çok kişiye ulaştığınız için size teşekkür etmeliyim.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ,değerlendirmeleriniz ve ilginiz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Bahsettiğiniz sunumla ilgili düşüncelerimi de sizinle aşağıda paylaşıyorum.
ABD'li Katharine BRANNING'ın yazdığı " Evet Bir Bardak Çay İstiyorum" isimli kitabını tanıtmak için bir toplantıda yaptığı konuşma internette dolaşıyor.
İlk bakışta bizim değerlerimizi anlatan bir konuşma gibi görünse de kitabın yazılış maksadı; Türkiye’ye Amerikan çıkarları doğrultusunda tam tabiriyle GAZ VERMEK.
Yazar konuşmasında bunu şöyle açıklıyor: " Bu kitabı yazmamdaki amacım, Türkiye hakkındaki ÜMİDİMİ Amerikalı kardeşlerimle paylaşmak. Türkiye bölgenin yükselen bir değeri olarak bizlere rasyonel, entelektüel ve barışçı yüzünü gösterebilir ve DAHA İYİ BİR GELECEĞİN İNŞASINDA TAŞIYICI BİR ROL ÜSTLENEBİLİR..."
Görüleceği gibi Amerikan menfaatleri doğrultusunda geleceğin inşasında bize rol biçiyor.
Sahip olduğumuz değerleri güzel gözlemlemiş, dersini güzel çalışmış ve gözlemleri doğrultusunda da değerlendirmede bulunmuş.
Ben de, bu konuşmayı deşifre ettim (çözümledim) ve bir yazı haline getirdim. Yazarın yaptığı konuşmadaki bazı ifadeleri Türkçe söylenişleriyle yeniden düzenledim. Konuşmanın son bölümlerini yazıma almayarak (Kitabın yazılış maksadını açıkladığı bölüm) Türk Çayı ile ilgili değerlendirmelerini kullandım.
Konuya böyle bakınca, söyledikleri hoşumuza gitse de kitabın yazılışında ki maksat çok farklı.
destina*mltm
"Bunun için kitabımın adını “Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum” koydum. Türkiye’nin Ortadoğu’daki barış yapıcı rolü üzerine çok tartışma var. Ben bir siyaset bilimci değilim, ben hikayeler anlatırım. Ama barış dolu bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu kitabı yazmaktaki amacım, Türkiye hakkındaki ümidimi Amerikalı kardeşlerimle paylaşmak. Türkiye, bölgenin yükselen bir değeri olarak, bizlere bölgenin rasyonal, entelektüel ve barışçıl yüzünü gösterebilir. Ve daha iyi bir geleceğin inşasında taşıyıcı bir rol üstlenebilir. O halde benimle beraber bir bardak çaya ‘Evet’ diyin ve iki ülke arasındaki diyaloğa ‘Evet’ deyin.”
İki ülke arasında ki diyolağa evet deyin, derken aslında gurur duymalıyız. İçten pazarlıklı her konuyu kenara koyun bence sayın Bekir GÜÇLÜER.
Nedeni ise; bu hanım efendi çayımızı anlatsa da, ülkemizin binbir türlü güzelliğini anlatsa da anlatmasa da binbir türlü üstü kapalı planlar programlar dönüyor.
Bir film de antalya çöl gibi gösterilirken, bir sunumda bir çay ile göklere çıkartabiliyorlar... Kaleme değen sözleri, sunuma değen sözleri değerli. Bence bakış açınızı biraz yumuşatın bu hanımefendiye karşı.
Zira dediğim gibi türkiye övülse de övülmese de; üstü kapalı bir çok şey var.
Umarım anlatmak istediğimi iyi bir şekilde dile getirebilmişimdir.
Amacım sizi kırmak değil, gördüğüm bir emeği takdir etmektir. Ve teşekkür ederim..
bekir güçlüer
Gayet açıklıkla dile getirdiğiniz değerlendirmeniz için teşekkür eder, tekrar saygılarımı sunarım.
Farkında olmadığımız o kadar çok değerimiz var ki, çay da bunlardan biri. Artık öyle benimsemişiz ki, hep iç içe olduğumuz için bir gün yitirebileceğimiz in farkında bile değiliz. Hep bizim ya(!)
Bu konuya Şaban Bey çok güzel açıklık getirmiş. Değerlerimizi bizlere tekrar hatırlattığınız için çok teşekkürler Bekir Bey, saygılar.
bekir güçlüer
Sayfamı ziyaretiniz ve kıymetli değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Güzel ve dinlendirici bir konu
Dingin bir anlatım.
Türkler çabuğu, kolayı ve kestirme yolları severler.
OysaTürk çayının ve Türk kahvesinin hazırlanması oldukça ayrıntılıdır ve emek ister.
Çayımız ve kahvemiz bize özgüdür.
Ne yazık ki, son senelerde komşu ülkeler kahvemize sahip çıkıyorlar.
Kutluyorum
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Huzur Üçgeni(Cam Su Çay)
Cam suya came olur billûr bakışlı dilber.
Bir huzur üçgeninin rengi ziyadeleşir.
Haz perisi gülümser boy verir anda gülfer.
Bu huzur üçgeninde yudumlar badeleşir.
Bir semaver masala başlar hüsnü anlarda.
Demliğin edasında tevazu şekillenir.
İnsan huzura erer bu güzel zamanlarda.
Bu manzarayı gören ahraz olsa dillenir.
Bazı dem sükût olur hâli ikrara sebep.
Buğulu iklimlere efsane nüzul eder.
Efsaneyi dinlerken muhabbet kavidir hep.
Gönül imecesiyle kaybolup gider keder.
Cam su çay üç kafadar zamana ipek düğüm.
Ateşin hasedini bertaraf eder bu hâl.
Bize edayla gelir an gelir nazlı begüm.
Hiç beklenmedik anda gerçeğe döner muhal…
Ankara,24.11.2011 İ.K
kadiryeter
Saygıdeğer Ustalarım; birinizi ararken ikinizi birden aynı sayfada buldum... ne hoş buluşma.
Yazınıza engüzel yorumu yazacak usta, gereğini yapmış. Bana, yoruma yorum yazmak düşer...
İnsanın rûhunda Millî Duygu dolduğunda, her nimeti böyle; çay gibi anlatır.
Sağ yanımda, büyükçe bir melâmin tepsi ve içinde, krom tabağı içinde ilk bardak çayım; yanında, iki kulaklı ve kalaylı bakır şekerlik; içinde, kristal şeker, bir şeker kaşığı ve kaşığın üzerinde;"Bugün Allah için ne yaptın" yazısı.
Her iki Ustama, Hürmedle Selâm ederim... Afiyet Olsun, Efendim.
kadiryeter Kadir Yeter. 04.12.2011- TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=88681
bekir güçlüer ve zakir vasat mutedil'e
zakir
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve güzel bir şiirinizle beni onore ettiğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Sayfamı ziyaretiniz ve kıymetli değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
zakir
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Çay keyfiniz bol olsun. Afiyet olsun.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Bu keyiften geri kalmamak için yedek bir çaydanlık gerek!
çaysadım... Oktay Şafak
evvet bu kelime geldi aklıma çaysadım yazıyı okuyunca...
dingin bir güne kapı aralamanın en yakın tanımıydı bu yazı...
çok değerli bir paylaşımdı...
tebrikler...
Mehtap ALTAN tarafından 12/4/2011 12:54:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Çay keyfiniz bol olsun. Afiyet olsun.
Ayda bir kaç bardak çay içen biri olarak okuduğum yazınızdan, tiryaki olup çıktım sanırım...
Benzetmeleriniz ne hoştu sayın yazar...
Haklı gururunu yaşayın bence güne gelen yazınızın...
Saygılarımla...
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Varlığından ve değerinden haberdar olabilmek için, yokluğunu yaşamak gerekiyor(! )Bolluk içindeyiz ya, neleri yiitrdiğimizin bile sorgulamasını yapabilecek durumda değiliz. Çünkü bu ülkenin nimetleri gerçekten saymakla bitmeyecek kadar çok...
Bilincimize kazımamız gereken bir şey var: Bakmak ile görmek aynı şey değil! Bakmak bilinçli bir istençli eylemdir; dikkat edersiniz, görmek ise istenç dışıdır.Tıpkı fotoğraf makinasının objektifi gibi göz her şeyi görür, fakat algılamak dikkatlice bakmayı gerektirir. Biz görüyoruz ama neyi gördüğümüzün bilincinde olamıyoruz. İlla birinin gözümüze sokması gerekli!
Yabancı biri yazmasaydı sanırım günün yazısı olur muydu acaba diye de kafama takılan bir soru var?!.
Çok teşekkür ederim Bekir bey paylaşımınızı kutluyorum. Saygılarımla...
bekir güçlüer
Ziyaretiniz, kıymetl ive haklı değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Mevlâna Celalettin Rumî’yi hatırlatır: “ Gel tanış olalım yavaş yavaş, bu çayı içer gibi. Gel şu günün hayhuyunu bir kenara koyalım ve birbirimizi tanıyalım. Gel bir bardak çay paylaşalım, belki kaynaşırız çayın sıcaklığıyla ve dostluğunuzla. Haydi, Gel hayatı paylaşalım!”
" GÖNÜL NE KAHVE İSTER NE KAHVEHANE GÖNÜL SOHBET İSTER KAHVE BAHANE" .. Ve kahvehaneleri ayakta tutan çay değil midir. Çay olmasaydı kahvehanelerde kapanırdı. Sıcak sohbetlerimizin görünmeyen üçüncü kişisidir Çay... Diyor çayı demliyorum..
.KALEMİNİZE SAĞLIK....SAYGILARIMLA....
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Yazınızı okuyunca, gecenin bir vakti, Çay içesim geldi. Ama yapamam, uyuyamam sonra..
Bir de çay için bu kadar methiye düzen yabancı kim miş, onu merak ettim doğrusu.
Ne güzel tespitlerde bulunmuş sağolsun :)
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Methiyeyi düzen,"Evet Bir Bardak Çay İstiyorum" kitabının yazarı ABD'li Katharine BRANNING. Ancak kitabı yazma sebebi başka!
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
çok güzeldi..
sevgili yazarım..
emeğinize sağlık..
afiyet olsun..
selamlar..
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve beğeniniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
benimde ocakta cay kaynadı okumadan önce ısıtmıştım ben tiyatro kursuna gittim sabah evdekiler demlemiş ısıtıp içiceğim baktım yazınız okuyım dedim iyikide okumuşum
Tür milleti ister fakir ister zengin ister köyde yaşasın sterse gökdelende ister cahil ister profosör her sabah kahvaltıda çay içier sonra kahve meyve suyu falan içebilir amaçay muhakkak içilir
ve çayı cam bardakta çay bardağında içmek ister içini görmelidir hatta mümkünse ince belli bardakta tıptı türkkadını gibi size yazdığım bir şiiri yollamak istedim
İNCE BELLİ
Ömrümün çaydanlığında yüreğimin demliğinde demledim seni
Kanım gibi koyudur rengin.
İnce belli bardakta yudumlayarak içiyorum seni
Biliyorum uykumu kaçıracaksın gecenin bu vakti
Olsun uykuya küs gözlerim seni içerken
Yudum yudum bardağım elimde ince belli
Sensizliğe içiyorum seni demli demli
İçtikçe içimi ısıtıyor
Buram buram tenin kokuyor
İçiyorum seni demli demli
Elimde bardağım ince belli
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Şiirinizi çok beğendim ve zevkle okudum. Yüreğinize sağlık.
(__)? TÜRK MİLLETİNE YAKIŞTIGI GİBİ BUYURUN BİR BARDAKTA BİZİM ÇAYIMIZI İÇİN SAYGILARIMLA .
bekir güçlüer
Ziyaretiniz , yorumunuz ve ikram ettiğiniz çay için teşekkür ederim.
Keyifle içtim.
semra Eşme
Baba mesleğimle bir kez daha gurur duydum yazıdaki övgüleri okuyunca...
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve kıymetli yorumunuz için teşekkür ederim.
Kıymetini bilemediğimiz ne kadar güzel değerlerimiz var değil mi?
bekir güçlüer
Yanında bir de taze simit varsa değmeyin keyfime.
Son bardakla bir de sigara tabii ki.
Esma KAHRAMAN
@ @ bunlar da simit olsun
bide sigara yapalım,
==&
:) afiyet olsun
bekir güçlüer
Aldım ve keyifle yedim... içtim.
Selam ve saygılar.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Bu güzellikleri her an yaşıyoruz ama kanıksamışız, farkında değiliz.
Yabancılar bizim değerlerimizi bizden daha iyi analiz edebiliyorlar.
Güzeldi ve tam da çay içerken okudum yazınızı.Çok güzel anlatılmış gerçekten.Çay elini ısıtır,gönlünü ısıtır.Çay sakinleştirir.Çay HAYATTIR...
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve sıcak değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.