Açık hava
Evde uyuklamak mı iyi yoksa bahçeye gidip güneşi açık havayı kucaklamak mı ? Uyuşukluğu
üstümden atmlıyım .İki katlı bahçeli evimizin geniş balkonunda abdest alıp biraz rahatladım
Gerçi evimizin önü de arkası da küçük de olsa bir bahçe sayılırdı.
Beynimden çıkaramadığım bin bir türlü sorularla namazımı kıldım. Kızımla arkadaşları, yeni
bir iş öğrenmenin sevinciyle bir yandan el bezi örüyorlar , bir yandan türkü söylüyorlardı..
" Ben bahçeye gidiyorum" dedim kızıma.Evin altını üstüne getirmeyin güzelce oturun E mi?
dedim ..
Başıma yazmamı baş bağlama yaptım .Boğazımdan bağlarsam sıkılıyorum .Hele otuz derece sıcakta dayanılmaz .Bizim sokağın balkonlarında balkon sefası yapanları arkamdan bakıyor
lar biliyorum . Gene annesigilin bahçesine gidiyo diyorlardır ..
Çaya doğru koşar adım yürüyorum . Benim küçük çay kıyısında ,gömleğini atletini çıkarmış
önümden kaçmaya başladı .." Nereye oğlum , gel dövmeyeceğim. Gel canım , gel hadi ! "Şim-
di çocuklarıma bir fiske vurduğuma bile pişmanım ama o zaman öyle sinirlerimi tepeme yı-
ğarlardı ki bir kaç kez indirirdim .Dayak yemeyeceğini anlayan oğlum , az kuşkudan sonra yanıma koştu . " Sıcaktan terledikte üstümüzü çıkardık" dedi .Oğlumun üstünü giydirirken
" Bahçeye gidelim olur mu ?Baban da oraya gelecek , dedenle soyma soyacak, taşıyacaklar"
dedim .
Geçen yıl gezgin satıcıdan aldığım naylon terliklerimle suya girdim . Oğlumu sırtıma bindir-
miştim .Bir elimle onu tutuyor ,diğer elimle de dividin uzun eteğimi.. Çocuğumun üstüne yattığı uzun saçlarımın dibi acıyordu .bulanık dizime değmeyen çay suyundan geçtik .Kar-
şıya vardığımızda çay bendine oturup , ayaklarımı kuruttum .Oğlum durmadan konuşuyor-
du .Babam kısa kollu giydiğime kızmasın diye, üstüme hırkamı almıştım .Güneş yakıyordu ..
Bentlerin ilerisideki kahvaneyi geçince hırkamı çıkarttım .Koluma aldım .biraz rahatladım.
Bahçenin babamın ,ağaç dallarından çatarak yaptığı kapısından girdik .Bahçe kıyısındaki kavaklardan , hemen hemen yarısını kaplayan elma ağaçlarından gelen ılık ılık gelen esintiy-
le yürüdük .
İnekle buzağıyı ,aşağıya ,ayvalıklara bağlayan. babam, ilerde kiraz ağacına düşen kavağı
düşürmeye çalışıyordu .Bizi görünce seslendi
-Nazik , yavrum , yukarıdan küreği getirivir ..
Olur diye bağırdım babamın işitmesi için .
Annem bahçenin en yukarısında ot yoluyordu .Yanına vardığımda " Çok şükür bugün iş az
oruçluk bi yandan , güneşin altında çapa yapmak hiç çekilmiyo ." Pek iş yapmadığım halde
boğazım kuruyo . "
- Hava bugün sıcak! Baksana ,esinti bile sıcacık , diyerek babamın istediği küreği aramaya
koyuldum .Babam vişnelerin oraya bak demişti , bulamadım . " Armudun yanındaki vişne da-
lına bak ! " diye seslendi annem .Kürek oradaydı . Arkamdan ,"Babanın kürekle ne işi varmış
diyen annemi yanıtladım ."Herhalde kiraz ağacına düşen kavak ağacını indirmeye çalışacak
Babam küreği elimden alırken sordum :
- Nasıl indireceksin ? Ağaç çok yüksekte .
- Kolay kızım . Bunu kavağın altına dayanak yapacam , kavak yere kayacak ..
Babam elleriyle kavradığı başka bir ağaç dalını gösteriyordu .Biraz da sıcaktan sanıyorum babamın sözlerinden bir şey anlamadım .Kavağın yere düşen kısmını tutarak kaldırdık .Babam altına küreği dayadı . Gerçekten yukarıya doğru havalanan kavak çıtırda
yarak kırılan bir kaç kiraz dalının üstünden kaymıştı .Babam kavağı sürükleyerek, düzlük bir yere getirdi .Tahrayla kabuklarını soymaya başladı .
Elma ağaçlarının altından geçerek annemin yanına gittim .Annem ot yolmayı bırakmış , otla
rı çuvala doldurmaya çalışıyordu ." Şu çuvalı aç da otları koyalım bari " dedi.. Onun sorması
na fırsat vermeden , babamın kavağı indirdiğini söyledim . Şimdi de soymaya başladı , dedim ..
Annem sıkkın :
- Bu herifte kendine iş arıyo .Bi de kavak soymak çıkardı .Soydu soydu hep dışarıya yaydı Onlar hep kaldırılıp , bahçe duvarının dibine yığılacak . İnce dallarını burada günlerce
uğraşıp kırdık . Hani eve götürecek adam nerede ? Götürsen koyacak yer yok .Bizim evle amcangilin evin arasına yaptığımız odunluk düzelecek .Üstü akıyor, bebe becik kiremitleri kırmış .Bu odunlar burada kaybolup gidecek .Geçenlerde şuraya çadır kuran çingeneler o-
dunları çalmadılarsa iyi . Geçen gün , biz Nazife’yle önlerinden geçiyoruz , güzel bir çay demlemişler , bizi çağırıyorlar birde.." Gelin hanımlar, çay için diyorlar" .Ben zaten acaba
yaktıkları odun bizim odun mu ? diye kuşku içindeyim .Çehremi eğdim , yürüdüm ..Karde-
şin , " sağolun ,şimdi içtik " dedi .
Annemin yolduğu otlar sıcaktan hemen ölmüştü .Cansız otları çuvala tepiyoruz .Annemi bu-
naldığı konudan çıkarmak için " Birazdan Abdullah’da gelecek ," diyorum .İbrahim’in gelme-
ceğini söylediğim halde , "gelirim" dedi . Nerenin kurdu öldüyse artık .Babam seni çağırdı bahçedeki kavakları taşıyacakmışsınız dedim , olur diye karşılık verdi .
Annem :
- Hani İbrahim gelmiyo , elin oğlu gelir mi?
- Gelir , gelir ..
- Daha namazımı kılmadım , sen kıldın mı ?
- Kıldım .
- Gel amcangilin oraya gidelim .Sen tulumbayı çek . Ben abdest alayım .
- Siz, kuyunun motorunu niye taktırmadınız ?
- Öyle kolay mı , hay yavrum ? Belediyeye para ödeyeceksin de ,gelip açacaklar .
Babam aşağıda avazı çıktığınca bağırıyor, bizim ne var , geliyoruz dediğimizi duymadığı
için . Ben koşarak yanına gittim . Abdullah’da gelmiş ilerde çay kıyısına babamın yıllar önce diktiği kavakların kollarını nacakla soymaya çalışıyordu . Nacak bizimkinin elinde eğreti duruyordu . Yıllanmış kavağının altında terlerini silmeye çalışan babam çok mutlu , " Ha oğ-
lum , ha yavrum " diye kavağın nasıl yontulması gerektiğini anlatıyordu .. Beni görünce :
- Nazk , yavrum . Annenle gelin de şu kavak kambaklarını bahçeye götürüvirin ..
Ben olur ,diyerek annemin yanına gittim .
Yazdıklarım burada bitiyor . Ben o günü hatıladığımda çoluk çocuk kardeşlerimle çay kıyı-
sındaki kavak soymalarını nasıl güle oynaya ve de yorularak bahçeye taşıdığımızı biliyo-
rum .Küçükler ince dalları bizler de gücümüz yettiğince kavak dallarını.
Şimdi bahçemizin yerinde yeller esiyor .Yerine apartman yapıldı . Aylar oldu ,sadece bir kez gittim. Yakında bir katına ben taşınacağım . Ağaçların olduğu yerde oturacağım .
Hep bu insan sesleriyle capcanlı bahçemizi düşüneceğim , ilerde çay kıyısında yapılan par-
kı seyrederken ..
YORUMLAR
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/29747.gif)
Ah...Kavaklar ah..kavaklar...şarkısı aklıma geldi Sezen Aksu' dan....Kısacık bir günü ve bağ bahçeyi ne güzel anlatmışsınız....
![glenay](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/84813_902h3kixp6.jpg)
glenay
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/35897_p2ubx7cf8f.jpg)
Zevkle okudum, akıcı ve duru anlatım.
Emeklerinizi kutlarım, sevgilerle
![glenay](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/84813_902h3kixp6.jpg)
glenay
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/74810.gif)
Bağ bahçe temalı yazıları çok seviyorum. Bir de sizin kaleminizin rahatlığında olunca akıp gidiyor. Satırlarınızda kendine güven seziyorum. Buralar benim mekanım der gibisiniz. Bu da yazının ayaklarını sağlam basmasına yansıyor. Yine çok güzel bir yazıydı. Tek ricam noktalama işaretlerinden önce boşluk bırakmamanız olacak. (yani olacak . değil de olacak. yazmanızı rica ediyorum)
Bahara üç dört ay kaldı sonra kısmetse yine bağ yine bahçe gezeceğiz.
Ellerinize sağlık.
![glenay](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/84813_902h3kixp6.jpg)
glenay
Yazıyı daha şimdi bitirdim .Yanlı bazı yerleri düzelttim sözde..
çimden geldiği gibi yazıyorum .Kuralım falan da yok .Değişik bir biçim isteyince deniyorum ..
Bahçemiz yerinde dursaydı buyrun , bekleri , derdim .
Çok teşekkürler ilginize ..
![glenay](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/84813_902h3kixp6.jpg)
glenay
İlginize çok teşekkürler , sevgiler..