- 1412 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Merhaba - II - (Benden Size Zarar Gelmez)
Şimdi avuçlarımda yoksul düşlerim ve düşüşlerim. Şimdi, kollarım arasında o nankör sensizlik ! gurbetim. Ve çıyan ısırığı sancısında titreyen ellerim ! ecelim. Merhaba hayattan elediklerim, merhaba. Şimdi, ay tanrıçası teninde dolaşıyor nefesim.
Dönekliğim ağlayan bir bebek içimde ! rezilce. Ve ütopyamız, hangi okyanusta rotasız gemi ! karaya vuran.
Bütün sancılarım kerpeten arası et . Odalarımı aydınlatıyor bakışlarındaki renk cümbüşü ışık. Kalktığımda olmayacaksın biliyorum ! hadi şimdi git. Gördüğüm, fahişe kokusu sinmiş yatağımda rezil, kırmızı iki dudak olsun ! kanayan. Sen anlamasan da, elbet çıkar sarı saçlı bir yosma ! beni anlayan. Merhaba borç taktığım kumar masam, merhaba. Son restimi çekiyorum, budur beni bu masaya bağlayan.
Şimdi, ellerine susamış bu bedeni mumya suratlı gecelerin kollarına bıraktım. Nikotin kokan parmaklar dolaşıyor rüzgarına pervane saçlarımda. Sarkık göğüslerindeyim kaldırımların, ıslak, kaygan ve kokun, ciğerlerimi kabartan. Merhaba dört kollum, dokuz tahtam, merhaba. Yokluğun musalladır gidişi hatırlatan.
Gidiyorum, yaşanmışlıklarımı vebal bırakıp ! gidiyorum. İçimde viran olmuş şehrini toz bulutlarına süpürüp ve emip yüreğimden aldığın çocuğu sana bırakıyorum. Gidiyorum, bana çizdiğin yolları olmayan haritada; kırık, dökük ! fırtınada sandal umutlarımla, beni bekle dediğin ülkene sığınıyorum.
Mülteci ruh ve mülteci isteklerle geldim kapına. Ne olur şecereme bakma. Düşmeden, geceye karışmadan gündüz düşlerim, çekip al beni. O kadar susadım ki memnu bağrına.
Yanaklarımda azgın sellerin şırıltısı ! kıvrılarak akıyor, hasretinle çöle dönmüş, deprem topraklarıma. Merhaba tenimde tuz, göğsümde hançer. Şimdi, nemim yetmiyor tarlalarıma.
Biliyorum, hiçbir zaman anlamadın anlayamadın beni. Tutamadım içimde sen olmuş seni. Kırdım, dağıttım, tarumar ettim bütün vazolarını. Ama geri tutamadım ! tutamam dudaklarından, dudaklarımı.
Şimdi, sevdanı beyaz rüzgarların koynuna salıyorum. Bütün masumiyetin saklansın bir bilinmeze. Ama sakın darılma, ağlama. Hak vereceksin bir gün bu hayırsız çömeze.
Nerene baksam duvar, barikat. Nereden geçsem cam kırıkları ! tabanlarımı yaran. Yolların kapalı uçuk düş yolculuklarıma. Ve nerenden yakalasam ! hasret. Hangi fırtınana kapılsam alabora umutlarım. Şimdi, avuçlarımda sadece bir hiç sakladıklarım. Merhaba aslında olmayanım, merhaba. Kazıyamam geçmişi senin kadar güçlü değil tırnaklarım.
Ben gidemem sen git. Uzaklaş esaretin gölgesindeki ülkemden. Sen özgürlüğe aç beyaz güvercin, ben kafeste kuş kalayım.
Biliyorum, aklımda söylediklerim, teranelerim. Rakı sofrasına meze yaptığım hayallerim. Beline ol orta kılıcı vurduğum, parçalayıp yüzüne fırlattığım kelime. Aklımda biliyorum, serzenişlerim. Şimdi, sen / hani sahi sen olan sen ! öptüğüm kadın. Yanağımda buğusu saklı kalan nefes, bedenime ağırlığı çökmüş ten evet sen olan sen. Merhaba yastıklarımı darmadağın eden iksir, merhaba. Emanet enerjini taşıyamaz bu beden.
Söyle şimdi, ne yanın kuzey, ne yanın güney ! pusulanda ibre hangi yön.? Nereden yağar saçlarıma kar, lodosun hangi sahilden tırmanır tepelerime ! sinsice.
Şimdi söyle, hangi mevsimin bahar ! kollarımda yeşeren. Hangi mevsimin kış kardelene can veren. Hangi mevsimin yaz yanaklarında yediveren. Evet şimdi söyle, hangi mevsimin hazan ! umutlarımı söndüren.
Merhaba dört mevsim, yedi bölge. Merhaba, vatanım, hasretim, namusum, şerefim ! merhaba uğrunda kan dökeceğim ülkem.
* MERHABA Farsça bir kelime olup asıl anlamı ‘’ benden size ( sana) zarar gelmez’’ dir.
SÜRECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.