- 852 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OKUYUP KAYMAKAM OLACAKMIŞ
OKUYUP KAYMAKAM OLACAKMIŞ
Kasabanın kaymakamı sabah geç saatlerde gelip Rutin işlerini yaptı. Gazetelere şöyle bir göz gezdirip bir kenara bıraktı. Çayını kahvesini içti. Önüne gelen birkaç evrakı imzaladı. Canı sıkılmaya başladı. Ellerini pantolon ceplerine sokarak odasında dolaşmaya başladı. Pencerenin önüne geldi. Bir süre pencereden dışarıyı seyretti. Caddede sağa sola sakin sakin gidip gelen insanların dinginliğini arada bir acele işi olanlar bozuyordu koşar adımlarla giderken. Çoğu kaba saba ,güneşten rengi atmış giysileri ve yanık tenleri,kocaman köşeli ,rengi belirsiz şapkaları ile köylülerdi.Sabah güneşin doğuşu ile kalkan bu insanlar birkaç köyün yolcusunu toplayarak kasabaya gelen külüstür dolmuşlarla. Traktör üstlerinde ya da kamyon kasalarında kasabaya gün doğarken gelirler,dükkanlar ve devlet daireleri açılana kadar bir kahveye girip çay içip sohbet ederlerdi. Kadınlar ise geldikleri araçlardan indikleri yere en yakın kaldırımın üzerine çömelerek getirilen eşyaları beklerlerdi sabırla.
Onları izlerken köylerden birisine günübirlik,amaçsız bir gezinti yapmak geldi aklına. Hem can sıkıntısı geçerdi hem de halkın derdini dinlemiş olurdu.
Özel kalemini çağırdı.
- Bu gün önemli bir ziyaretçimiz ya da randevumuz falan var mı?
-Yok efendim.
-Öyle ise mal müdürünü,milli eğitim müdürünü bir ara bakalım,işleri yoğun değilse bir gezintiye çıkalım birlikte.
Az sonra içeri giren özel kalem müdürü,her ikisinin de müsait olduklarını gelebileceklerini bildirdiklerini haber verdi.
-Öyleyse şoföre haber ver cipi hazırlasın. Ha, sende bizimle geleceksin,sende hazırlan.
Biraz sonra cipin kapıda hazır olduğunu haber verirler. Aracın yanına vardığında müdürlerin ikiside hazırlanmış kaymakamı bekliyorlardır.
Hoş beşten sonra arabaya binerler ve kaymakam hemen özel kalem müdürüne ;
- Nereye gidelim Eşref bey? Sen buraları iyi bilirsin.
- Kuzeydoğudaki köylere gidelim efendim. Orada aşiret köyleri var,misafiri çok sever-
ler. Hizmette kusur etmezler. Hem ayrıca sözleri sohbetleri de dinlenir.
- Aklından geçen belirli bir köy var mı?
- Yok efendim.Hangisi olsa fark etmez. Hava güzel mevsim de bahar nasılsa her taraf
güzel ve göz gönül açıcıdır.
-Oldu ,öyle ise kılavuzumuz sensin.
Kasabayı hemen hemen ikiye bölen devlet karayoluna çıkıp oradan doğuya doğru ilerlerler.
Giderek evler seyrelir . Nihayet çıkarlar kasabadan.Yolun sağ tarafında selvi kavaklar göğe doğru yükselir yemyeşil ama sol tarafta ve kavakların gerisinde ağaçsız ama yeşil arazi uzanmaktadır.Kavakların yaprakları şavkıyordu hafif bahar yelinde ve yüzlerce tür çiçeğin kokusun, taze ot kokusunu toplayıp getiriyordu rüzgar. Aracın açık camlarından içeri giren bu havada kekik kokusu,adaçayı kokusu.iğde kokusu bazen öne çıkarak mest ediyordu insanı.
Bahçelerde tarlalarda çalışan insanlar görülüyordu ara sıra. Çalışanların içinde ek ketenleri taa uzaklardan belli olan kadınlar hemen ayırt edilebiliyordu.Ancak eğilip doğruldukları fark edilebiliyordu.Ne iş yaptıkları pek anlaşılmıyordu.
Böylece suskun geçen on onbeş dakika şosede ilerledikten sonra sağa köy yollarına saptı cip.
Sarsıntılar yolcuları rahatsız etse de dinlendirici yeşilliğe bakarak avunuyorlar,işyerinin sıkıcı havasından kurtulduklarına seviniyorlardı.Arkalarında kalın,boz bir toz bulutu bırakarak yavaş yavaş gidiyorlardı tarlaların,çayırların arasından. Uzak dağların doruklarında hala beyazlıklar vardı.Kar tümüyle erimemişti demekki. Ekinler ,arpalar diz boyu sivrikti.
Zaman zaman yol kenarlarında yanından geçtikleri erik ağaçları gelinler gibi bembeyaz çiçek içindeydiler. Sanki yolculara el sallıyorlardı esriklikten titreyen dalları.
Eşeklerine binmiş tarlaya giden veya tarladan dönenlere rast geliyorlardı ara sıra. Mutlaka
ya omuzlarında,ya da eşeklerinin üzerinde bir heybeleri, ellerinde kazma ,çapa,kürek ve ya bir deynek bulunuyordu. Erkekler genellikle eşekler binmiş kadınlar yaya durumdaydılar.
Biniti görenler yolun kenarına çrkilip ellerini kaldırarak araçtakileri saygıyla ve merakla selamlıyorlardı.
Yer gök bayram sevincindeydi.Çayırlık alanlarda kuzuların,buzağıların,sıpaların annelerinin etrafında hoplayıp zıplayarak dolaştıkları görülüyordu. Fazla yüksek tepeler ve dağlar olmadığı için yolları pek dikleşmiyor,hafif iniş ve yokuşlarla devam ediyordu.
Az ilerilerinde ,yol ile çayırın birleştiği yerde bir karartının başında dikilen bir insan silueti
seçiliyordu.Birkaç dakika sonra adamın yanına vardılar. Adam el kaldırıp durmalarını istedi.
Kaymakam şoföre durmasını söyledi.
Uzaktan yerde gördükleri karartı bir dişi eşekti ve yeni yavrulamıştı daha.Bunu gören kaymakam yanındakilerin duyabileceği bir sesle;
-Şuna bir şaka yapalım da biraz neşelenelim bari. Epeydir konuşmuyoruz. Dedi.
-Kaymakam bey,şaka yapacaksanız dikkatli olun.Bu insanlar nüktedandır,lafın altında da kalmazlar.Alacağınız yanıt sizi yerin dibine de batırabilir,göğe de çıkarabilir
ona göre. Der mal müdürü.
Kaymakamın keyfi yerindedir,kulak asmaz bu sözlere.
-Nasılsın hemşerim? Ne oldu? Yardımcı olalım.
-Eşeğim kunnadı.Heybemde biraz ağırca.Beni şu köye kadar alırsanız makbule geçer.
- Adın ne senin hemşerim?
- Üseyin, Topalın Üseyin derler bana.
Topalın Üseyin’i alırlar arka koltuğa.Heybesi dizinde ,şapkası elinde,süklüm püklüm oturur
müdürlerin yanına.
- Tekrar selamın aleyküm,ağalar hoş geldiniz.
- Hoş bulduk Hüseyin Ağa.
Yanıtlayan kaymakamdır. Devam eder.
- Hüseyin Ağa ,eşeğinin doğurduğunu söyledin.Gözün aydın. Oğlun mu oldu kızın mı?
Hüseyin Ağa diğerlerinin gülüşmeleri arasında;
- Sıpa erkek,efendim. Der ve susar.
Biraz sonra köye ulaşırlar.Hüseyin gelenlerin kimler olduğunu öğrenmiştir. İneceği zaman:
-Buyrun Kaymakam Bey,benim eve gidelim.Bir soğuk ayranımızı için. Biraz soluklanın.
Kırk yılda bir gelirsiniz. Hanemizi şenlendirin. Ben muhtara haber salarım.
- Yok Hüseyin Ağa gelmeyelim. Şöyle köyün ortasına doğru bir gidelim. Sen bize muh
tarın evini göster yeter.Nasipse bir dahaki sefere inşallah.
Hüseyin Aga onlarla birlikte tarif ederek muhtarın evine kadar beraber gider. Muhtar evin önünde oturmuş bir taşın üstüne küreğe sap takmaya uğraşmaktadır. Aracı görünce elindekileri bırakıp cipe doğru gelir.
- Hoş geldiniz kaymakamım,hoş geldiniz müdürlerim.Safalar getirdiniz.
- Hoş bulduk muhtar. Şöyle bir dolaşıyorduk,buraya kadar gelmişken bir halinizi ha-
tırınızı soralım,bir eksiğiniz isteğiniz var mı bakalım dedik.
- Hele bi enin arabadan.Birer ayranımızı,bir acı kahvemizi için.Ecik diinenin,yorulmuş
sunuzdur. Ataş almıya mı geldiniz?
Muhtar bir yandan,Topalın Hüseyin diğer yandan kaymakamı ikna ederek indirirler arabadan. Getirilen sandalyeler bir ağaç gölgesine yerleştirilir ve buyururlar.Ayranlar gelir. Terden nemlenmiş yüzleri kurur. Rahatlarlar. Bu arada havadan sudan sohbet devam etmektedir. Oradan buradan derken,kalkıp gideceklerine yakın kaymakam birazda gönlünü kırdığını düşünerek onun gönlünü almak amacıyla:
Hüseyin Ağa ,Muhtar, köy olarak bizden bir isteğiniz var mı? Mümkün olan bir şey ise
Elimizden geleni yapar hellederiz sorununuzu.
- Sayın Gaymakamım, haddim olmayarak sizden bir iricada bulunacaam.
- Estağfurullah. Hüseyin Ağa .Derdini söylemeyen dermen bulamaz .Neyse söyle,çe-
kinme.
-Ben gendi adıma deel köy adına isteyecem. Hatta bir değil iki şey.İlkin bizim köyün okulu yok.Bir okul ilazım bize.Eski okulumuz ahardan bozmaydı,eski. Bir gün çocukların başına yıkılacak deyin ödümüz kopuyo. Yağmur ,kar,sook hep içerde. İkincisi de demin beraber geldiğimiz yol beş köyün ortak yoludur. O yola bir bakım,mümkünse asvalt dökülmesini istiyom. Eğer olursa hepimiz dua ederiz size.
-Hüseyin Ağa,yolu anladım da okulunuz iyi kötü varmış.Hiç okulu olmayan köyler var.
Yeni bir okulu ne yapacaksınız?
Topalın Hüseyin’in beklediği fırsat çıkmıştır karşısına. Yanıtı yapıştırır:
- Sayın böyüğüm,okulu nedeceez olur mu?Demin yolun kenarındaki gördüğünüz yeni doğan oğlum okusun da kaymakam olsun diye istiyorum okulu.
Kaymakam kızarır,bozarır,bir iki yutkunup bir şeyler söylemek ister ama bir şey diyemez.Ya-
nındakilerin hepsi yere bakmaktadır.
Kendini toparlayan kaymakam bunu hak ettiğini düşünerek:
- Söz veriyorum Hüseyin Ağa,okul için elimden geleni yapacağım sizin okul için .der.
Bir sene sonra köy yeni bir okula kavuşur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.