Fazıl(a) Say(gı)!..
Müzik enstrümanı deyince benim ilk aklıma gelen bağlama olur. Hadi davulu, zurnayı, kemanı da biliriz de, piyano, en son aklımıza gelecek müzik aleti… Piyanoyu sadece birkaç kez görmüşlüğüm ve dokunmuşluğum var.
Tabi bu müzik bilgisi bana ve bana benzeyen kişilere ait.
Dünyada, özellikle de Avrupa’da en gözde müzik aletleri piyano ve gitardır.
İşte; Türkiye’den çıkıp da, Dünya çapında bir piyano ustası ve bestecisi olmak da kolay bir şey değil.
100 yılda birkaç tane zor çıkar.
Bunlardan birisi de Fazıl Say.
Piyano, benim ve benim gibilerin pek ilgisini çekmez ama; Dünyanın tanıdığı bir piyano ustasının bizden çıkmış olması çok ilgilendirir.
Hangi dalda olursa olsun, tüm Dünyanın tanıdığı, Türkiye’nin adını olumlu yönde duyurmuş kaç kişimiz var?
Avrupa’nın Türkiye’ye ve Türkler’e nasıl baktığını hepimiz biliyoruz çünkü…
Biz her ne kadar kendimizi çağdaş, yüzü batıya dönük, modernleşme yolunda hızla ilerleyen bir ülke olarak tanımlasak da, Avrupalının bizi nasıl gördüğü belli.
Avrupa’da karşılaştıkları Türkler’e en çok sorulan sorular neler alt alta bir sıralayalım isterseniz:
-Sizin ülkenizde kızlar okula gidebiliyor mu? Türban takmayan kızlara ceza veriliyor mu?
-Evlerinizde elektrik var mı?
-Sizin ülkedeki erkeklerin 4 karısı olabiliyormuş, doğru mu?
-Türkiye’de bütün kamyonlar Maşallah şirketininmiş, doğru mu?
-Sizin ülkenizde itfaiye var mı?
-Türkiye’de trafik suçu işleyenlere kaç kırbaç vuruluyor?
-Türkiye’de Ermenileri kesenler, Kürtleri öldürenler kahraman sayılıyormuş doğru mu?
…
Daha neler… Bu sorular ve onlarca benzeri yakıştırmalar hep yaşanmıştır, yaşanıyor…
Ama bir Nazım’ı, bir Yaşar Kemal’i, bir Orhan Pamuk’u, bir Fazıl Say’ı tüm Dünya tanıyor ve böyle büyük sanatçıları, yazarları, şairleri ülkesinden kovulan, cezaevine atılan, sürekli yargılanan kişiler olarak algıladıklarından; Türkiye’ye mâl etmek yerine, onca olumsuzluk içinden çıkmış sadece birkaç kişi olarak görüyorlar.
Biz de, bu değerlerimize sahip çıkmak varken; onları dışlayınca; Avrupalılar, algılarında ne kadar haklı olduklarını böbürlenerek söyleyebiliyorlar.
Dünyaca ünlü besteci piyanist Fazıl Say diyor ki; “Sanatçı, alnında ışığı ilk hissedendir’ özdeyişini, ‘Sanatçı, karanlığın tehlikesini ilk hissedendir’ anlamında da düşünebiliriz. Bu iktidar, bana ve müzik sanatına şimdiye kadar dostça davranmadı. ‘Metin Altıok Ağıtı’ adlı oratoryom dolayısıyla, iktidarın ilk kültür bakanı, çeşitli yöntemler kullanarak eserin sansür edilmesini sağladı. Bu olayı, hiç unutamıyorum.
Müzik sanatını küçümsemenin başta gelen örneklerinden biri, Milli Eğitim Bakanlığı’nın önceki yıl okullarda müzik ve resim derslerinin kaldırılması girişiminde bulunmasıdır. Bizim milli eğitim sistemimizden sanat eğitimi dışlanamaz. Başka bir olumsuz örnek ise Türkiye’nin bugün on bin müzik öğretmeni açığı bulunduğu halde, lisans öğrenimini tamamlayan genç müzikçilerimizin öğretmen olmasını önlemek için engeller icat edilmesidir. Bunlar, basının ve halkın gözünden kaçmış olabilir ama, müzik benim mesleğim; benim gözümden kaçmadı.
Orta Çağ karanlığı, bütün aydınlar gibi beni de kaygılandırdırıyor. En çok da gelecek kuşaklar için kaygılanıyoruz. Eğer, günün birinde karanlık güçler Cumhuriyetimize ve ulusal değerlere hayat hakkı tanımazsa, kızımı alıp Türkiye’yi terk edebilirim.”
Evet; “kızımı da alıp gidebilirim” diyor Dünyaca ünlü sanatçı.
Ve, iktidar partisinin en yetkili adamlarından birisi, her ne kadar “ananı da al git” demediyse de, “Giderse saygı duyarız çok üzüntü duyacağımızı düşünmüyorum. Bir Fazıl Say, 5 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına eşit değildir” diye resmen kovdu Say’ı…
Elbette herkes “Say”gı duyar insanların kararına. Elbette insan olarak bir Fazıl Say, 5 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına eşit değildir. Ama böylesine talihsiz bir açıklama yapan 5 Mir’e eşit, hatta daha fazla olduğu kesin Fazıl Say’ın…
Yurttaşların insan gibi yaşayacağı koşulları sunmazsanız, sanatlarına Say’gı duymazsanız, Ortaçağ karanlığını dayatmaya çalışırsanız, bu gibi tepkilere de Say’gı göstermek zorundasınız.
Yoksa, kapıları bir açın bakalım, kaç kişi kalır.
YORUMLAR
Görüşlerime katılmamanızın gerekçelerini bu denli düzeyli bir üslupla ve büyük zaman ayırarak açıklamanız ve kendi içerisinde tutarlı görüşlerinizi belirtmeniz beni çok mutlu etti sevgili arkadaşım. Teşekkür ediyorum. Görüşlerimiz farklı olsa da, böylesine kaliteli tartışmaların hepimize önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Sağolun.
matilgan tarafından 12/29/2007 10:52:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
Fazıl Say başka şeyler de söylemişti yanlış hatırlamıyorsam:
-İslamcılar kazandı, biz yüzde otuz onlar yüzde yetmiş
-Bütün bakan eşleri türban takıyor
-Çankayadaki davete bile beni çağırmadılar
Neresinden bakarsanız bakın, ciddiye alınacak açıklamalar değil..Baştanaşağı siyasi tarafgirlik sızmış bir açıklama..
Halkın çoğunluğunu aşağılayan bu bakış açısı için "aydın" yakıştırması ne derece doğru olur bilemiyorum?
Bütün bakan eşleri türbanlıymış, bütün değil bir kısmı olması önemli değil aslında, önemli olan insanları kıyafetleri, inançları nedeniyle aşağılamak, halkın büyük çoğunluğuna tepeden bakmak alışkanlığı..Toplumun belli kesimlerinde maalesef bu, kendini elit, üstün görme ve kendileri gibi olmayanları aşağılama alışkanlığı mevcut, çevremizde bu türden insanlar görmek mümkün...Ülkenin kadınlarının çoğunluğunun başları örtülü olduğu düşünüldüğünde, normal bir düşünce yapısının "yönetimde ilk defa halkın kendisine benzeyen yöneticiler var" demesi gerekirdi oysa değil mi?
Metin Altııok oratoryosunun sansürlendiği de meğer yalanmış...Zamanın kültür bakanı Erkan Mumcu kendisine provalar için salon tahsisi yapıldığını, ayrıca devlet orkestra görevlilerini tahsis ettiğini, ancak oratoryo içerisindeki siyasi anlamlara gelebilecek foto, görüntü eklemeleri nedeniyle oratoryonun sahnelenmesinişn üstlenilmediğini söyledi..Ama özel salon imkanları için tabii ki bir engel yoktu...Sırtını devlet imkanlarına dayama alışkanlığı , sahnelenmesinden vazgeçmeye kadar götürebiliyor demek sanatçımızı...
Okullardaki müzik derslerinin ihmal edilmesi konusu doğru belki ama o konuda da son beş yılı suçlayacak bir gelişme yaşanmadı oysa..Müzik öğretmenliği açığı bu dönemde azaltıldı, en çok kadro bu dönemde verildi oysa bakanlığın yaptığı açıklamaya göre.. Kaldı ki daha sonra kendisi yaptığı açıklamada Müzik derslerine daha çok önem verilsin diyerek o sözleri söylediğini itiraf etti...Tek taraflı görüşler bildirilmesi o yüzden karşı görüşlerin de araştırılıp ondan sonra yazıya dökülmesini etik olarak zorunlu kılıyor oysa...
Öğretmen açığı vardır ama sadece müzik derslerinde değil, bir çok derste vardır ve kadro yetersizliği vardır...Türkçe matematik, tarih, coğrafya vb. derslerindeki açıklar kadar, belki de daha azdır müzik öğretmeni açığı..Kaldı ki uzun yıllar öncesinde müzik resim beden türü dersler seçmeli görülüyor bu ülkede, son yıllara bağlamak bu durumu haklı değil...
Gelelim piyanonun ne ölçüde Türk kültürünü temsil ettiğine..
Yazarın görüşlerine katılıyorum ben de..Halkımızın en çok aşina olduğu enstrümanlar arasında değil piyano -ve keman..
Batı menşeyli müzik aletleri ve ülkemizde kendilerini seçkin olarak gören bir kesimin "batılılaşma" çabaları içerisinde daha çok ilgi gösterdikleri enstrümanlar...
Fazıl Say Batı Kültürüne ait bir enstrümanı çok iyi çaldığı için dünayda tanınıyor..Bir Türkün, bir batı enstrümanını bu denli iyi çalması batıya doğaldır ki daha çok sempatik geliyor..Arif Sağ bir saz virtüözü olduğu halde, Fazıl Say kadar batıda tanınıp biliniyor diyebilir miyiz?
Batı beğeniyor ölçüsü ancak batıyı bağlar bu anlamda..
Batıda Arif Sağ gibi bir saz üstadının değerini bildikleri zaman, burada da Fazıl Sayın halkın ekseriyetinin gözündeki değeriyle kıyaslayabiliriz ancak...
Batı kültürü karşısındaki bu mahcubiyetimizi anlamlandırmak lazım, ancak bu başlıbaşına uzun bir konu...
Bana göre Fazıl Say bu konuda çiğlik yapmıştır..
Sanat ile siyaseti birbirine karıştırmış, davet edilmedim diyerek bir yandan serzenişlerde bulunurken, diğer taraftan da "zaten o günlerde yurtdışında olmam gerekiyordu katılmam mümkün değildi" diyerek tutarsızlığını sergilemiştir...Belki de Mandela gibi, Devletin davetini reddeden bir sanatçı olma hesapları bozulmuştur, bilemeyiz bunu...
erolbasci tarafından 12/28/2007 4:45:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
erolbasci tarafından 12/29/2007 9:07:53 AM zamanında düzenlenmiştir.