- 2303 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HİROŞİMA
Adalarda göğüs göğüse acımasız bir savaş sürüyordu. New Meksiko’ da , bir laboratuvarda Amerikalılar asrın en yıkıcı silahını geliştiriyordu. Hiç kimse bu silahın yok etme gücünü bilmiyordu.
6 Ağustos 1945’te Amerika ilk atom bombasını Japonya’nın Hiroşima şehrine attı. Bir anda bütün şehir yok oldu ve seksen bin kişi öldü. Daha sonra radyasyonun neden olduğu yaralar ve hastalıklar yüzünden yaklaşık iki yüz bin kişi daha hayatını kaybetti.
Mitsiko Yamaka adındaki bir kız, bombanın düştüğü yerin üç yüz metre uzağında sokakta yürüyordu. Mitsiko o an için şöyle diyordu:
’ Bombanın doğrudan üzerine düştüğünü ve öldüğümü sandım. Kurtarıldığım zaman saçlarım yanmıştı. Yüzüm balon gibi şişmişti. Bluzumun neden yanıp kollarımdan aşağı doğru döküldüğünü anlayamadın. Sonra fark ettim ki, onlar benim derilerimdi. Su arayan insanlar gördüm ve su içtikten sonra öldüler. ’
Amerika kana doymuyordu. üç gün sonra Amerikalılar Nagazaki şehrine ikinci ve daha büyük bir bomba attı. İlk seferde kırk bin kişi öldü. Japonya koşulsuz teslim oldu. İkinci Dünya Harbi sona ermişti.
Bu korkunç katliam Amerikanın alnına sürülen kara bir leke gibi kaldı. Amerikalılar sayesinde dünya topyekün savaşın bedelini ve daha da kötüsü nükleer felaketin nasıl olduğunu acı bir biçimde öğrenmiş oldu.
Ümit Yaşar Oğuzcan, Yamamura adlı bir Japon delikanlısının ağzından yazdığı ’Hiroşima’ şiirinde o günlerde çekilen acıları şöyle anlatıyordu:
’ Önce bir bulut yükseldi yerden göğe doğru
Ben gördüm, Akoyito gördü, Yuhara gördü, Hisaki gördü
Yaşayanların hepsi gördüler
Şimdi yaşayanlar diyorum
Oysa ben kaldım onlar öldüler
Pirinç tarlasında kadınlar öldü
Memede çocuklar öldü
Çiçekler öldü, kuşlar öldü
Sanukiyi seviyordum
Sanuki öldü, Sanuki öldü
Ateşten top kayboldu göklerde
Ardından bir çölün sessizliği çöktü şehre
Bulutlar gitti, renkler gitti, sesler gitti
Gülerken ölmüştü babam
Anam Çiyoni ağlıyordu
Ve kızkardeşim Şahara
Ah şahara oda saçlarını tararken öldü
Şahara, ah Şahara aynada unuttu gençliğini
Ve ben Yamamura
Bizim sokaktan bir ben kaldım
Bizim sokağın ağaçları da öldü
Ve ben Yamamura
On yedi yıl geçti aradan
Hala yaşıyorum ağaçları çiçekleri görmeden
Ben Yamamura kör ve sağır
Çoktan öldüm kimse farkında değil ’
YORUMLAR
BİR KABUS VE BİR HİBAKUŞA
Tarih 6 Ağustos 1945, saatler 08:15’i gösteriyor... Hiroshima’dayız…Küçük bir Japon kız çocuğu uykusundan gürültüyle uyanıyor ve o çocuksu meraklı bakışları ile burnunu cama dayıyor kulaklarını sağır eden B-29 Superfortress uçaklarının sesine aldırmaksızın.Kentine 15 bin tonluk TNT’nin patlayıcı gücüne eşdeğer atom bombasının atıldığının farkında değil.Olanları daha iyi görebilmek için pencereyi aralıyor, annesine sesleniyor fakat annesi hala uyuyor.Küçük kızın sesi bir daha yankılanıyor evin duvarlarında ve o evde yankılanan son ses çocuğun annesini çağıran sesi oluyor…Amerikalıların ‘Little Boy’ (küçük oğlan) diye adlandırdıkları atom bombası o sabah konuk oluyor evlerine; ama hiç gitmeyecek sevilmeyen bir konuk...Çocuk, Japonların hibakuşa diye adlandırdığı ünvanı alamıyor yani nükleer bir felaketten sonra ölmeyip yıllarca genlerinde bozuklukla yaşayan insanlar grubuna giremiyor, oracıkta ölüyor…Üç gün sonrasında ise ’The Fat Man’ (şişman adam) Nagasaki’yi yerle bir ediyor ve ne yazık ki bu bombanın patlama gücü ilkinden çok daha yüksek ve 21 bin tonluk TNT’ye eşit olduğu söyleniyor!Bu bombayı atan pilot “Allah’ım biz ne yaptık!" diye yazıyor daha sonra önündeki deftere büyük bir şaşkınlık içinde…
Ellerinize sağlık...
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=84891