- 710 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
MASUMİYETİN ZAFERİ
Her şey yoluna girmişti.. Yıllardır çalışıp çabalamış, nihayet çocukluk aşkıyla evlenip mutlu bir yuva kurmayı başarabilmişti. Tabi ki bugüne gelene kadar da az uğraşmamıştı. Gerektiğinde aç kalıp, kıt kanaat geçinip sonunda ideallerini süsleyen o kutsal mesleğe yani öğretmenliğe de sahip olmuştu .
Her şey yoluna girmiş gibi görünüyordu. Ama bu mutlu yuvalarında onlara neşe kaynağı olacak onları hayata daha sıkı bağlayacak bir çocuklarının olmasının eksikliğini yüreklerinde her gün biraz daha fazla hissediyorlardı.
Nihayet bekledikleri gün yavaş, yavaş yaklaşıyordu. O da kocası da hep o yuvanın içinde yankılanacak bir bebeğin kahkahalarla karışık şirinliklerinin özlemiyle yanıp tutuşmuşlardı.Artık yavrularına kavuşabilmek için gün sayıyorlardı.Mutluluk vaat eden günlerin onları beklediğini düşünerek, hep o güzel günlerin hayalini kurmuşlardı.
Ama olmadı.. Bebeğini beklerken ummadık bir anda korkunç bir gerçekle yüz yüze geldi. Doğuma bir ay kala amansız bir hastalığın pençesine düştüğünü öğrenmişti. Artık kötü günlerin geride kaldığını düşündüğü, yuvalarını bu mutluluk ışığının aydınlattığı günlerde, mutluluklarının üzerine bu melun hastalık adeta bir kabus gibi çökmüştü.Bu yüzden zamansız bir erken doğumla karşı karşıya kalmış, buruk bir sevinç yaşamıştı. Bir yandan da hayatını altüst eden bu haber onu korkutmaya başlamıştı.Korkusu kendisi için değil yavrusu içindi. Ona bu kadar yaklaşmışken onu kaybetmek istemiyordu.Aslında bebeğini annesiz bırakmak istemiyordu.O; çaresiz, bir damla sevgiye aç, bakıma muhtaç yavruyu yapayalnız bu koca dünyada tek başına bırakıp, çaresiz çekip gitmek istemiyordu.Onun tek isteği hayatını bebeğine ve kocasına adamaktı. Hayatını onların uğruna feda etmek istiyordu.Ölüm onun için hiçbir şeydi. Onun bu hayattan zamansız kopmak zorunda olması ailesi için beklide bir yok oluş, bir son olacaktı.
Bu bebek onun yaşama sevinci olurken, aynı zamanda onun yeniden doğuşunun mucizesi oldu. Onu hayata bağlayan yaşama azminin dallarında o umut fışkıran bir filizdi.Bu filiz ya büyüyecek, gelişecek ya da kuruyup yok olacaktı.
Her geçen gün hastalığının tesiriyle artan sancılarına, hayallerinin uzaklaşmasına inat; o, bebeğinin adının “ÜMİT” olmasını istedi ve bir gün sonra bebeğin adı nüfusa “ÜMİT ARDA” olarak geçmişti.
Artık annesi bebeğine her baktığında hastalığın vermiş olduğu dayanılmaz acısının hafiflediğini hissediyor, hayatı bir kez daha sevmeye ve kazanmaya çalışıyordu.Kendi için değil sırf bebeği için iyileşmek istiyordu.O, bebeğe baktıkça yeniden doğmuş gibi oluyordu.Hiç ummadığı bir anda bebeği ile arasına giren o lanet hastalığa karşı tüm gücüyle savaşmak istiyordu. Bebeğinin gözlerinde gördüğü o ışık, dudaklarındaki ufacık da olsa bir tebessüm ona “ÜMİT” veriyordu. Doktorların bebeğini görmesine izin vermedikleri tedavi aşamalarında yavrusunun resmini alıp, bir an olsun yanından ayırmadan onun gözlerindeki ışığa, dudaklarındaki minik tebessüme bakıyordu. Bu, onun içinde canlandırdığı filize hayat veriyordu. Bebeğini günlerce göremediği zamanlar oluyordu. Bu ona hastalıktan daha büyük bir acı veriyordu.
Annesi ÜMİT ARDA nın resmine her baktığında içinde tükenmeye yüz tutmuş ümidin ve azmin yeniden canlandığını, içinin kıpır kıpır olmasını hayretle izliyordu.
Aradan aylar geçmiş bebeği de beş aylık olmuştu. Artık bebeğini daha sık görmeye başlamış, o melun hastalık da gücünü yitirdikçe annesi güç kazanmıştı.. Artık hastane günleri de sona erip evine, yavrusuna kavuşma zamanı gelmişti. İçini tarif edemediği duygular kaplamış, heyecanı başını döndürüyor; gözlerinin önünden, çektiği acılar bir şerit gibi geçiyordu.
Sonunda duaları kabul görmüş, annesi bebeğine, bebeği de annesine hayat vermişti..O hastalığın çaresi, tıbbın o akıl almaz, mükemmel teknoloji ürünü cihazlar yada mucizevi ilaçlarından ziyade bebeğinin gözlerindeki o masum bakış, dudaklarındaki ufacık da olsa bir tebessümdü…
Oysaki… Bin bir güçlükle çalışıp didinerek kurdukları yuvada mutluluklarını tamamlaması için özlem duyduğu bebeği, hastalık sürecinde annesine manevi bir güç olmuş, ona kazanılması imkansız bir zafer kazandırmıştı ve bu zaferin sırrı ÜMİT bebeğin masumluğunda saklıydı…
sessiz_gölge
YORUMLAR
Bir anne olarak okudukça irkildim üzüldüm...okadar güzel yazmışsınız ki ....herşey bir umutla başlar...ve ufacık bir sevgi helede bir evlat sevgisi insana herşeyi yaptırır...sizi canı gönülden kutlar başarılarınız devamını dilerim....bin bir renkli kır çiçekleriyle duygularımı gönderdim....sevgiler