- 809 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HATASINDAN DÖNEN ASLAN
Meram Bağları’nda mı desem, Mevlânâ çağlarında mı? Bir yaz günü çalışırken kendi işinde, bir serçe belirmiş arıcığın peşinde. Canını kurtarmaya çalışan arı, kaçarken aslana çarpmış. Yanlışlıkla iğnesi onun kulağına batmış. Aslan öyle kükremiş ki; yer gök inlemiş, dağ taş dinlemiş...
Arının yaptığı saygısızlığa öfkelenen aslan, Alaaddin Tepesi’ne astırmış bir ferman. Fermanda şöyle yazıyormuş: “Bugünden sonra ormanda yaşamak, bütün arılara yasak! Eğer bir arı yakalanırsa kanatları koparılacak!”
Olayın üzerinden bir gün geçince, ormanın ileri gelenleri çıkmışlar aslanın huzuruna:
- Efendimiz! Siz ki bu ormanın kralısınız. Büyüklüğünüzü öfkeyle değil de merhamet ve hoşgörüyle gösteriniz, demişler.
Ne kadar yalvarsalar da aslan nefret tepesinden inmemiş, arılara olan öfkesi bir türlü dinmemiş.
Bir gün sonra da kraliçe arı gelmiş:
- Efendimiz! Etmeyin, eylemeyin! Bağışlamak büyüklüğün şanındandır. Hem sizi sokan arı o an ölmüştü, cezasını oracıkta bulmuştu, diye yalvarmış.
Aslan öfkeyle kükremiş yine:
- Defolun ülkemden saygısızlar! Çekip gidin de vızırtınızdan kurtulayım!
Kraliçe arı son olarak:
- Sayın kralımız! Bizleri küçük görmeseniz iyi olur. Biz gidersek ormanın düzeni bozulur, demiş.
Bunun üzerine aslan bir ferman daha yayınlamış: “Ormanın her yerine ağlar gerilsin! Ona takılan arıların kanatları kırılsın!”
Aslanın dediği hemen yapılmış. Bunun üzerine arılar uçup gitmiş ormandan. Sadece arılarla kalmamış gidenler. Önce ağlara takılmaktan korkan kelebekler, sonra da sincaplar ve maymunlar ayrılmış. Bir müddet sonra da kuşlar uçup gitmiş.
Bütün bunlar olurken ay doğmuş, güneş batmış; kış mevsimi de bitmiş. Ayılar esneyerek uyanmış kış uykusundan. Ormanda bal bulamayınca canları çok sıkılmış. Onlar da göçmüş başka ülkelere.
Günler uyumuş, aylar büyümüş ve bahar bütün güzelliğiyle gelmiş ormana. Çiçekler ovada rengârenk açılmış, her tarafa mis kokular saçılmış. Çiçekler boş yere beklemiş arıların gelmesini. Onlar gelip konmayınca çiçek tozlarında kaynaşma olmamış. Ağaçların dalları meyvelerle dolmamış. Çevre köylerdeki ağaçlar da aynı durumdaymış.
Aç kalan köylüler, hayvanları avlamak için ormana gelmeye başlamış. Anlayacağınız bir inat yüzünden her şey alt üst olmuş. Mutluluk bu ormana gelmiyor, kimsenin yüzü gülmüyormuş.
Günlerce olup bitenleri sessizce izleyen Güngörmüş Fil, aslanın huzuruna çıkıp şöyle demiş:
- Güçlü kralım! Ülkemizin tadı tuzu kalmadı. Birçok hayvan yurdundan yuvasından oldu. İnanıyorum ki, siz de bu duruma üzülüyorsunuz. Çünkü ağaç, yaprağıyla gürler. Böyle giderse yöneteceğiniz kimse kalmayacak. Büyük kralım! Yeteri kadar cezalarını çektiler. Artık arıları affetseniz ve ormandaki ağları kaldırtsanız…
Güngörmüş Fil’e hak veren aslan, arıları affetmiş. Yine kuşlar uçmaya, sevgi çiçekleri açmaya, meyveler olmaya, petekler dolmaya başlamış. Ayılar yavrularını balla besliyor, mutluluk çiçekleri bütün ormanı süslüyormuş.
Aslan da aynı hatayı kimse yapmasın diye, ormanın girişine şunları yazdırmış. “Hatadan dönmek erdemdir.”, “Hatasız dost arayan dostsuz kalır!”
Bestami YAZGAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.