Gelmenin Geleceğisin Gülzen
*hayrettin taylan
Gel! !
-Bütün sevdalar k’avdan sense ateşin özüsün aşktan önce ve sonra.
Senden başka , benden başka bir başka olamaz.
Senden başka ,aşka uydu olan güzellerin tenhası olamam.
-Bile bile gidenin Yusuf kuytusundan al beni.
Gel!
-Al benili bir dünya boyala hasret gökkuşağınla. Boyanmamış yarınlarımız renkli olsun.
Görmeye görücül demlerin şifresiyim. Sözsüz kaldığım yerde bitiyorum.
Sen sözsüz aşkın kimyası.Ruhuma esil özlemler büyütüyorum.
-Delili olmasın deliliğimin. Bir akıllı da bunu yapar mı desin aşk ve aşka alıştırma yapmalar.
-
Gel de sarılayım güneşine. Yaksın benin ilk bakışın, ilk sözün, ilk isteyiş risalen.
Gülüşünün çocukları dolaşsın gönül evimde. Hem sana, hem senden kalana ulansın aşk ve kader.
Gel!
Gel de yarını ısmarladım, günü fırına verdim.Gelişinle sıcak sıcak olacak demler.
-Şimdi tüm umutlarını yaşanmışlığın sularına bırakan , bırakılmışlığın adıyım.
Gel!
-Aşk kağıdında bir gemi yap, yüzdür güleç yüzünle.
-Bırakılmış bırakmaları bindir.Ha bir de o çok istendikleri yüklemeyi unutma.
-Esrik kaldığım, esişçiğimin sunaklarında ıslat beni. Ben’e giden bütün ben’leri doyur.
-Soyunuk kalmış üst benliğimden , giyinik kalmış senli hayallere kadar
Uzansın kaderim. Yüz üstü bırakılmış reddiyelerin raptiyelerini bağrıma saplanan her kimseyse çıkar gül bayramının güleç kadını.
Gel de asl’olan aslı kalmanın kallavisi ol. Olagelmişliğin olasılıksız leğeninde yıka beni.
- Sonra aşkına çok küçük bir çocuğum. Duruladıktan sonra elma şekerimi unutma.
-Elmayı severim. Adem’den öğrendim. Şekeri de senden ,özleminden, sıcak bakışından.
Dedim ya; gelişinin şiirindeyim. Dize başında sen Dicle, dize sonunda ben Fırat. Akıyor buluşmanın Mezopotamya’sına bir günler.
Bütün günler sen. Bu yıl dünya demek sen. Saatimi de kaybettim.
Zamansızlık diz boyu . Saat tam seni benden on iki geçiyor.
-Uzaklığın kadar yanacak ayrı kalışlar.
-Öte yok, ötelenmiş ,ütülenmiş, aykırılığa ay düşürmüş düşler yok.
Sözlerimin kölesi ve ruhunun efendisiyim ben!
Susturamadığım arzu kipindeyim. Su ile derin su arasındaki surların yıkıldı.
Sol göğsüne dayandı dayanamadıklarım.Düğümlendi hasret.
Kördüğümlerini çözdü, çözülmüşlük. Çözümsüz denklemler sunan kayıpsızlığın dilinde yandı bahtım.
-Ahları kucağında sallayan ünlemlerin salıncağına bindim. Birdim, sendim, aşktım binlere karıştım.
-Sensiz uyandığım uyanışların deniz ermişiyim. Dalgaları eğitiyorum sal dideli günler için.
Yalnızlık paydoslarını salıyor üstüme. Üstsüz seni görmek isteyen hangi benliğin
Damlasıyım bilemedim .Dermansız ,fermansız, özlemler biledim giyotin seherinde.
-Sabahına az kaldı. Gün’eşin yarın doğmaya kıymetli.
-Duradursun durulanmış duruşun. Saklılar arasında büyüsün sevgi filizimiz.
Sevgi sularınla büyüt. Filiz kalmasın aşka ağaç olmalı sarılışınla başlayan hayalin geleceği.
-Feleğin eleğinden geçemeyen hangi sensizliğin güruhuyum bilemedim.
Yokluğun biraz kaderime metafizik algılar besteliyor. Ben ötesi
acıtmaz bu can içre seni isteyen anlatılamayanlar, aktarılamayan hailim.
-Yarınlara gelmiş gün görmüşlerin gül sesi seni sordu.
*Nemlerini saklayan gözleri yağmurlu seni hiç tanımadım . Bu senden kaç var ki? Ya da ağlamak kadının duygu katığımıdır bilemedim.
Dindirdim dünyayı aşkın hüzünle karışık pizza yediği erinç demlerden.
-Tutuldum sana. Adresiz, isimsiz, kitapsız, değildi sevi damlalarının.
Bırak ,aksın, içindeki her şey.
Bırak ,haykırsın hayıflarındaki keşkeler.
Bırak , yitirilmiş , mişli kokusu olan eskizleri. Sana gelmenin
domino taşları gibi yayıldım içine.
-Sevmek için sevmek değildi dirhem dirhem biriktiğim sende.
-Sevmeyi de severek, bütün sevilmelerin aşk otağı olmaktı.
Yapayalnızlığım ayrı mecrasında olsa varlığın dünyama güneş gözlüğünü taktı.
-Gülün koktu.
-Hasretine kırmızılar açıldı gül gibi. Yaprak yaprak sen oldum. Tomurcuktan aşındım senli açılmışların kanadına.
-Saat sen.
-Gün sen.
-Ömür sen.
-Ben’den bir şey kaldı. O da seni isteyen, seven ben.