- 1235 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
DOĞRUYU KABULLENMEK ŞART
Kapitalizmin sömürüsüne ve ürün paylaşımındaki haksızlığına karşı çıkmayan ya da görmezden gelen her kurum, sınıf, kişi ve ideoloji insanın insanı sömürmesini ve baskı altına almasını onaylamış oluyor.
...MENFAAT SÖZKONUSU OLUNCA CAN UCUZDUR.
Son yıllarda egemen olan kapitalizm, önce insanı ezip yoksullaştırdı. Yalnızlaştırıp yobazlaştırdı. Sonra da sürüleştirdi, yani insanı insan yapan bütün değerlerin üstüne basıp geçti.
Kapitalizmin sömüren ve kaymağı yiyen kesiminin rahatlığı, ezik ve cahil gençlerde özenti yarattı, kısa yoldan kazanç sağlama, zengin olma ve hayatını kolaylaştırmanın yollarını arattı. Kimi tarikatlara, cemaatlere, kimisi partilere esir oldu. Mütevazi aile çocukları dahi uyuşturucu, fuhuş, hırsızlık vs.. çetelerine karışarak nemalanmanın yollarını aramaya başladı. İnsanları beleşçiliğe itti. Gözünün açıldığını sanan gafiller, Allah adına sermayenin tümüne konmaya başladı.
Ülkenin en büyük metropolünün en güzel semtlerinden olan ve (...) cemaatinin ikamet ettiği sokaklarında; ‘’Cumhuriyet Çıkmazı’’ "Tayyip Sokak",” Fetih Sokak" ; işyerlerinde “ Miraç İnşaat Emlak”, “Oruç Ticaret” gibi tabelalara rastlanabilmektedir. Dini kullanarak ticari rant elde etmek adına her türlü yolu deneyen bu insanlar din tüccarlığında sınırları aşmış durumdadır. Devlete meydan okuyarak, yakında "NAMAZ A.Ş" veya "KURAN TİCARET", “ AHİRET HİZMETLERİ” gibi isimleri de kullanmaktan çekinmeyeceklerdir.
İran, Mısır, Cezayir, Pakistan, Afganistan, Endonezya ve çağdaş yobazıyla Müslümanlığı lekelenen Türkiye’de şeriatı kendi çıkarlarına göre uygulayanların yaptığı katliamları ve kadınlar üzerinde uyguladıkları baskıyı her ne kadar saptırsalar da bilmeyen yoktur. Bu iletişim çağında artık mızrak çuvala sığmamaktadır.
Sorumluluğunu bilen bir çiftçi, nasıl ki kilerde olanı tüketmekle değil, yeniden üretmekle yükümlüyse, şehirlerde köylerde, herkes elinden geleni yapmalı, tembelliği bırakıp, ben de varım diyerek, üst üste, yan yana koymalı aklını, fikrini, becerisini. Yeni çözümler üretmeli.
Aklı hür, vicdanı hür insanlar var olduğu sürece, insan gibi yaşama alternatifi hep var olacaktır. Yeter ki halk eğitim yoksunluğundan kurtulabilsin. Ne yazık ki yobazlık, insanımızın cahilliğinden nemalanmaktadır, aydınlanmasını engellemektedir. Kirli ellerin girmediği kurum- dershane, üstüne salya akıtılmadık yasa, içi boşaltılmadık kasa kalmadı nerdeyse.
İller, ilçeler, kasabalar, köyler harita üzerinde inanç farklılıklarına göre kırmızı noktayla işaretlendi. Kimilerine hizmet, kimilerine eziyet ona göre yapıldı. Şuanda da din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılmasındaki amaç; arsıza, hırsıza, ahlaksıza rollerini iyi oynama avantajını sağlamaktır.
Eskiden de var olmakla birlikte, son yıllarda daha da büyüyen ve ne acıdır ki, çoğunluğu gençlerden oluşan bir yobaz akımı başladı. Kendinden olmayanı yok sayan, ortadan kaldırmaya çalışan, bir akım. Özgürlüğüne düşkün olan ülke genci, şimdi insan doğasına aykırı bir baskı altındadır. Düşüncelerini eyleme dökemeyen, ‘’hayatı avuçlarında kalmakla kaymak arasında kararsız’’ bir gençlik yetiştiriyoruz.
Sanırım bozanlar daha çok olduğu için, bir türlü iç içe yaşamayı beceremiyoruz.
Bunun sonu ne olacak. Dini maske yapıp, inancı saptırıp, abartıp, zorlaştırıp daha üst düzeye yerleştirdiklerinde, insanlar daha mı iyi geçinecek. Değişen ne olacak, Hırsızlık bitecek mi, dünya güzelleşecek mi. Açlar doyacak mı? Saptırılmış din; “insanoğlunun dünya yaşamını düzenli kılma” görevini yapabilecek mi?
Bu çağda bile tepesinden aşağı erzak atılan bir toplum değil miyiz?
Gaye bu olmamalı…
Yanlışa sarılmak, doğruyu bilerek inkar etmek, sonuçta insana ne kazandıracak. Bu bir açmazdır, bu bir tuzaktır alavere dalaveredir. Bunlara alet olanlar cahildirler, bilimsellikten yoksuldurlar. Toplumun bilinçlendirilmesi gerekir. İnsanlar birbirlerini bilgilendirmelidir. Ama gerçeklerle, doğrularla bilgilendirmelidir. Bana neciliğin, bencilliğin bir yana bırakılması gerek.
Bin yılı aştık geldik.
Felsefeyi-bilgiyi reddettik geldik.
Çocuklarımızı/geleceğimizi kurtarabildik mi.
Neden yanımızda sürükleyerek tarikatlara cemaatlere esir ettik. Beyinlerinin eritilip boşaltılıp, mankurtlaştırılmalarına izin verdik.
Neden oyuna geldik.
Birileri bakışlarımızı başka yöne çevirtmek için, yükünü daha rahat tutmak için, ülke ve ülke halkı üzerinde oyunlar oynadı. Her sene bir değerimiz öldürüldü. İnsanlar toplu halde katledildi. İnsanlar acıya terk edildi, uyutuldu, oyalandırıldı.
İşte geldiğimiz nokta…
İnsanlar, kurumlar, topraklar satılıyor. Ülke çırılçıplak olmadan
diyoruz ki:
Hala bir karış toprağın, bir komşun, bir sokağın, bir çarşın, alışveriş yaptığın bakkalın ve üstüne örtündüğün yorganın varken, bir sevdalı gibi davran ve kaynat damarlarındaki kanı.
Ayrım yapmadan, sar sarmala insanı.
Vatanını-toprağını
Geç olmadan, geç kalmadan
Sar sarmala ki,
En azından yarınların hülyalarıyla yastığa başını koyduğunda, kendinle baş başa kaldığında, vicdanınla hesaplaşmanda boynun bükük, yüreğin ezik kalmaz.
Müsadenizle
YORUMLAR
Bu yazı bir ideolojik "KÖRLÜK "yazısı olup,tipik bir niyet okumadır.
Yabancılara mal satışı 1934 yılında çıkan kanunla olmaktadır.Bunu bile bilmeyene ne denir ki...
Müsadenizle
Kolay gelsin...
Sevgili Müsade ...
Yazını, yazıya yapılan yorumları ve bu yorumlara verilen yanıtları tek tek dikkatle okudum...
Konu, konunu önemi, toplumsal oluşunu ve geleceğin ışığı olarak değerlendirdim bu süper düşünce ve ifadenizi..
Sizi candan kutluyorum.
Çağıl ( Çağdaş demiyorum ! )Türkiye'mizin bugünü ve yarını için değer olacak insan profili çok iyi ve doğru tesbit edilerek bir bir işlenerek okuyucuya sunulmuştur.
Bu böyle biline,
Bu böyledir de ...
Kutluyorum sizi ..
selam ve saygılarımla..
Müsadenizle
Yüreğinizin ve düşüncelerinizin aydınlığını, güzelliğini dökmüşsünüz sayfama
Teşekkür ederim, hep var olun...
Saygılar, selamlar
HACER HANIM, TARİKAT MENSUBU OLDUĞUNUZU SÖYLÜYORSUNUZ.
BU KÖR ZİHNİYET YÜZÜNDEN GELİŞEMİYORUZ, BU TARİKATLAR VAR OLDUĞU SÜRECE DE GELİŞMEMEYE DE MAHKUMUZ. UMUTMAYIN Kİ İÇİNDE YAŞADIĞINIZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ KABİLE VE TARİKAT DEVLETİ DEĞİLDİR, BİZLER DE BU SÖZDE PEYGAMBERLERİN KULU DEĞİLİZ BİZLER HALKIZ HALK, ÜMMET DEĞİLİZ. BU CAHİLLİKTİR, KÖRLÜKTÜR, DOĞRULARI GÖRMEMEKTİR.
Bakın hanımefendi, dinde en önemli referans o dinin peygamberdir ve hiçbir peygamberin bir mezhebi veya tarikatı yoktur ki bunlara da izin vermez. Çünkü dinde bir bütüncülük vardır, din tüm insanlara eşit ve aynı gelmiştir. Yöreden yöreye değişmez, ayrılmaz, bazı gruplara tolerans veya üstünlük sağlamaz, bizler ve ötekinler gibi kendi içinde ayrılmaz ya da bölünmez. Aklınızı başınıza toplayın, insanları kandırmayın, yazık.
Unutmayın ki, bazılarının şirke götüren ritüellere sahip olmasının gözden kaçırılmaması gereken,sonsuz cehenneme sürükleyebilecek özelliğe de sahip yol tutuştur tarikatçılık.. Dikkat etmak gerek. Yasaktır yasak, Allah hepimizi bu cahillerden korusun. Bu devirde de tarikatın ne gibi bir görevi olabilir. Bilgi her yerde, ona ulaşmak mümkümdür.
Kandırmayın çoluk çocuğu, beyinlerini yıkayıp hayvanlaştırmayın, yazıktır.
Toplumda üşünemeyen insanların başkaları tarafından kullanıldığı, günümüzde neye hizmet ettiği açıkça ortaya çıkan, siyasi yapıları olan, toplumun bölünmesine neden olan örgütlenme biçimi olan bu TARİKAT VE MEZHEPÇİLİK İLAHİ DİNLERİN BAŞ VE TEK DÜŞMANIDIR.
DİNDE EN ÖNEMLİ REFERANS O DİNİN PEYGAMBERLERİDİR
ZAMANIN KENDİNİ PEYGAMBER SANAN DİNCİ ŞARLATANLARI DEĞİL
Saygılar...
Müsadenizle tarafından 10/23/2011 7:30:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
önce şunu söyleyeyim ben carşaflı değilim ikincisi acıkla çarşaflıya olan saygım eşit ben insanların kıyafetiyle yargılamam
ikisinede saygım vardır.Ha sevmeye gelince ikisindede saygısız insanı sevmem.
bu ülkede herkesin birbirini sevme mecburiyeti yok ama herkesin yaşamına saygı göstermek mecburiyetindeyiz.
şünüda söyleyeyim siyasetle işim olmaz ben doğru bildiğim davada giderim.
mesele çarşafın yakılması değil mesele ikiyüzlülük meselesi.
evet mesele dediğiniz o tekbir getirilerek yakanlar varya bencede o sadece islama zarar vermek islamcılar yapmış gibi göstermek işte bunların hepsi meydana çıkacak er veya gec.
bir insanı öldürmek yada bir insana zarar vermek,hangi kitapda,hangi sünnette,yangi,takvada yada hangi fetfada var
siz onu süyleyin.yıllardır oynanan oyunların adına dinçilik diyemessiniz.
ben sizin hakeret eddiğiniz cemaatin birine gönüllü katılıyorum ve yardım sever bir kuruluşta gönüllü çalışıyorum tam onbeş yıl oldu,bırakın insan yakmayı ,dini,dili,ırkı ve ya fikri ayrı olsada sevmeyi.yardım etmeyi,düştüğünde kaldırmayı öğrettiler ve bu dört gurupdanda arkadaşlarım var bu sırf türkiyedende değil.
benim size olan tepkim bilmediğiniz cemaatler ve terikatler için ahkam kesmeniz.
yokmu aralarında bozuklar var tabi ama bu dinin bozukluğu değil bunu araç olarak kullananların bozukluğu.
o zaman insanlar kör gezmeyecek doğruyu ve yanlışı ayırt edecekler.
kimseye saygısıslık yapmam kimseyede kendime saygısızlık yatırmam.
saygılarımla
Müsadenizle
Hani el oyası ile nakış nakış işlenen, göz nuru dökülen türkülerde dillenen yemeniler. 21 yüzyil ve Türkiye´de yaşananlar. Evet, bir şeyler yanliş, gercekten bir seyler doğru degil.
Bugünün kadınlarının kapalılığından bir şey anlamıyorum. Yüzlerinde bir ton boya türbanı allı pullu-janjanlı-cafcaflı, pamuk topuzlu sıkmabaşlı, ambalajlı ve eteği transparanlı oldular. Bu kapanma şekli ne kitabımızda, ne kültürümüzde, ne de örf ve adetlerimizde var.
Kadınlarımızı tanıyamıyorum artık
Benim anladığım TÜRBAN-TESETTÜR-KARAÇARŞAF Türkiye Cumhuriyetinin simgesi olan ay yıldızlı al bayrağımızı yok etmek için üretilmiş SAPIK YOBAZ SİMGESİDİR...
Gerçekleri gören gözlere selam olsun...
İnsanlar, kurumlar, topraklar satılıyor. Ülke çırılçıplak olmadan
diyoruz ki:
Hala bir karış toprağın, bir komşun, bir sokağın, bir çarşın, alışveriş yaptığın bakkalın ve üstüne örtündüğün yorganın varken, bir sevdalı gibi davran ve kaynat damarlarındaki kanı.
Ayrım yapmadan, sar sarmala insanı.
Vatanını-toprağını
Geç olmadan, geç kalmadan
Sar sarmala ki,
En azından yarınların hülyalarıyla yastığa başını koyduğunda, kendinle baş başa kaldığında, vicdanınla hesaplaşmanda boynun bükük, yüreğin ezik kalmaz.
Müsadenizle
......Bırakın eleştiri yapmayı, katkı yapacak bir şey dahi bulamadım. Yaşadığımız toplumu ve olayları
o kadar net tanıyıp analiz yaptınız ki; ben ne diyeyim?
.....Sadece oturduğum yerden ayağa kalktım sizi, o duyarlı yüreğinizi ve güçlü kaleminizi alkışladım.
Önünde saygıyla eğildim.
.....Sizi kutluyor, saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Müsadenizle
Bu konuda herkes üstüne düşen görevi yapmalı, sağındakine solundakine gerçeği anlatmalı, uyandırmalı uyuyanı..
Teşekkür ederim, ziyaretiniz mutlu etti, hep var olun
Selamlar sevgiler...
Sevgili arkadaşım senin kalemini ve seni seviyorum,harika bir yazı,fakat tamamen ayrıştırılmış toplumda laik ve antilaik olarak artık yolunsonu görülüyor diyorum,'''Hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır bu satıh vatanın her yeridir'''bunları ve düşüncelerini temizlemediğimiz müddetçe ki yılları alacak rahat ve huzur bulamayacağız.tüm basını vakit buldukça takip etmeye çalışırım,bu gün ilginç bir yazı okudum zaman gazatesinin pazar ekinde okumanı tavsiye ederim,Mustafa ARMAĞAN yazmış ve rahmetli Bülent ECEVİT''i referans göstererek gençliğe hitabeyi İsmet İNÖNÜ'nün kaleme aldığı dile getiriliyor,artık o kadar sınırı aştılarki anlatamam.Güneşi mutlaka göreceğiz buna inanıyorum.
Saygı ve sevgilerimi bırakıyorum sayfana.
Müsadenizle
Güneşi mutlaka göreceğiz diyorsun, inşallah, Allah sesini duysun diyorum...Yüreğindeki umut ışıkları hiç sönmesin, hep sağlıcakla kal
Sevgiler selamlar...
haklısınız doğruyu kabullenmek zor,sızce ne yapalım?
bir yaşındaki çocuğu taciz edeni
eşini çocuklarının gözü önünde öldüreni
sevgilisinin başını kesip çöpe atanı
annesini sevgilisiyle birlikte olup öldüreni
gayri meşru ilişki yaşayıp sonrada doğurduğu cocuğu çöpe atanı
henüz 10 yaşındaki çocuğu satanı
adını namus davası koyup diri diri evladını toprağa gömen babayı
diskotekde,barda birkuytu da aşrı dozdan kendini heba eden gencecık evlatları
bütün beynini belden aşşağı çalıştıran ve etraflarda dolaşanları
kendi evladına göz diken imansızı
başkasının malında gözü olan şerefsizi
evladının rızkını kadında,kumarda içkide harcayanı
adını kürt davası diyip kendi kürt kardeşini öldüreni
komşusunun 3 yaşındaki çocuğunu öldürüp sobaya atanı
kapısına şeker için gelen minik yavruları öldüreni
daha bunlar gibi yüzlercesini sizce ne yapalım?
yada kendi evlatlarımızın böyle olmaması için ne yapalım?
birşeyler yapalım mı? yada hep başkalarınımı eleştirelim
yada menfat için çarşaflıya rozet takalım sonrada başka yerde başşürtü yakalım.
sizce ne yapalım?
saygılar
Müsadenizle
Çarşafı yakma işina gelince Hacer hanım, çarşafı yakmaya gerek yok, bu ülke insanı kimi yakacağını çok iyi biliyor, En çokta dinci şarlatanı çarşafın yerine madımakta veya maraşta veya bir başka sokakta tekbir getirerek kimleri yaktığını çok iyi biliyor. Çarşafın canı yok, yaksan nolacak, yıllardır canları diri diri yakıyorlar bu ülkede. Hiç kimsenin çıtı çıkmıyor. Üstelikte yakılanların katilleri besleniyor.
Teşekkürler Hacer Hanım
Selamlar sevgiler