- 796 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SELMA,NUR,AHMET, ZEYNEP ORTAK ÖYKÜ- 23. BÖLÜM YAZARI :AYHAN SARIKAYA
Sabahleyin; Nur ile Zeynep iki kardeş,iki yüz doksan yedi no’lu halk otobüsüne bindiler.Otobüs tıklım tıklımdı.Her zaman bu saatlerde öyle olurdu.İnsanların yüzlerinde; uyku mahmurluğunun saçmış olduğu negatif görüntü, kendisini şıp diye gösteriyordu.Bir durak sonrasında içeriye girmeye çalışan insanlar,tedirginlik içerisinde dışarıda kalmamak için ivedi davranıyorlar,sert bakışlarla içerideki insanları süzüyorlardı.Eğer biletçi ayağa kalkıp da :
- Beyler!!!... Lütfen ilerdeki boşlukları doldurunuz!
Uyarısında bulunmamış olsa; kimsenin tınlayacağı yoktu.
İlerde Gazi çiftliğinin henzemin geçidinde tren, ileri geri manevra yapınca;otobüsün içerisinde homurtular yükselmeye başlamış,herkes cep telefonun saatiyle;iş yerlerine ve okula gitmenin zamanını ölçüyorlardı…
- Tam da sırası ha!..
- Böyle şans da bulsa bulsa beni bulur…
- Metroyla gitmedik de…
Kendi kendine konuşmalar sıralanıp duruyordu…Zeynep,Sıhhiye’ye gelince kırmızı düğmeye bastı.Basar basmaz da; şoförün önünde kırmızı ışıkla “İnecek Var” ikazı yandı.Durakta diğer yolcularla birlikte inerken;ablası Nur,Zeynep’ e:
- Akşama sakın geç kalma diye fısıldadı.
Zeynep ise bakışlarıyla gerekli yanıtı ablasına göndermeyi ihmal etmedi.
Otobüs, Kızılay’a geldiğinde yolcuların tamamına yakını inmişti. Nur,iki durak sonrası okuluna yöneldiğinde; öğleden sonra buluşacağı sevgilisi Mesut geldi aklına…Şimdiden biraz heyecanlanmaya başladığını hissediyordu.Ne de olsa ilk kez sevgilisini eve götürecek,ailesiyle tanıştıracaktı.
Öğleden sonra saat: on altı…
Nur ile Mesut, randevulaştıkları yerde buluşmuşlar, ele ele cadde boyu yürüyorlardı. Havadan sudan konuşup, konuyu aile ziyaretine odaklaştırdılar:
Nur:
- Mesut, ne kadar heyecanlıyım, bilemezsin.İlk kez böyle bir şeyle karşılaşıyorum…Ailemin haberi olmadan onlara süpriz yapacağım.Sanki toplumdaki tabuları yıkıyormuşum duygusuna kapılıyorum haklı olarak…
Mesut:
- Haklısın Nur…Çoğu aileler, böyle durumları kabullenemezler…Bizler,okuyan tahsilli insanlar olarak böyle tabuları yıkmamız lazım.Ha, aklıma gelmişken sizin eve de boş gitmek olmaz diye düşünmekteyim…
Nur:
- Aman sevgilim be, senin de düşündüğün şeye bak…
Mesut:
- Olsun, yine de büyüklerin gönüllerini almak lazım. Bak, sana ne diyeceğim. Az ilerde semt pazarı var.Ben, şahsen çok severim pazarcıları.Zamanın oldukça gider,dolaşır gezerim.Alış veriş yapmasam da onlarla dostluklar kurarım.Hatta çoğunu tanımaktayım…Hadi istersen seni de onlarla tanıştırayım ha.Hem bir şeyler alırız…
Nur:
- Peki…Doğrusu ben de merak etmeye başladım.Biz çoğunlukla markete gideriz de…Neyse benim için de bir değişiklik olur…
Pazara yanaştıklarında; pazarcıların bağrışmaları duyulmaya başlamıştı.
- Hıyara gel,hıyara!...
- Armudun iyisi burada..
Tadına bakmak beleş…Gel kardeş gel…
İki sevgili, sebzecilerin aralarından giyimcilerin bulunduğu tarafa doğru yöneldiler.
Mesut, Az ilerde tezgahının altında;hiçbir şeyi umursamadan elinde kağıt kalemle kendinden geçmiş bir şeyler yazmaya çalışan pazarcıyı göstererek:
- Bak, şu abiyi görüyor musun?İşte o abi yazardır.Öykülerini,tezgahının altında yazar.Kesinlikle şimdi ilham gelmiştir ona.Tezgahın başında müşterilerle ilgilenen de hanımı.
Tezgaha yanaştıklarında, tezgahın altındaki yazarı görmemişçesine,önce hanımıyla selamlaşıp tokalaştılar.
-Ya Suzan abla, benim yazar abim nerelerde,görünmüyor;
Suzan Hanım, tezgahın altını işaret ederek, gülümsedi:
- Benim herife ilham geldi. Aşağıda yazı yazacam diye kıvranıp duruyor…
Yazar da aşağıdan konuşulanları duymuş ama konsantresi bozulmamı için sessizliği yeğlemişti.
-Peki ağbeyime selam söyle…
Oradan da ayrıldıktan sonra ise biraz önceki manzaradan farksız bir durumla daha yüz yüze kalınca; Nur, hayretten küçük dilini yutacaktı neredeyse…
Mesut, giysilerin yanında kitap satan pazarcıyla selamlaştı.
- Abi, nasılsın? Kitap satışları nasıl gidiyor…
- Nasıl gidecek be Mesut kardeşim. Millet, karnını doyurmayı düşünmekten benim kitabımı alacak mı sanıyorsun?…
-Sağlık olsun be ağbey…Moralini bozma…
Mesut, Nur’un annesine hediye olarak, pazarcının yazmış olduğu romanı aldı.
Pazardan ayrıldıklarında; Mesut:
- Gördün mü bu çilekeş insanları?O kadar geçim sıkıntısı çekmelerine rağmen; kendi kitaplarını kendi imkanları ile bastırıp ayakta kalmaya çalışıyorlar…Onlarda bu yazma tutkusu, bir hastalık derecesinde.Hiç kimse önleyemez onların bu tutkularını…
Nur:
- Ben de sanıyordum ki; yazarlar,boğazda viski içip insanların yaşamlarını yazıyorlar…
- Tabi öyleleri de var ama; onlar kendilerini halktan soyutlamış olan yazar müsveddeleri…
Yarım saat sonra metroya binip Batıkent’te doğru yöneldiler…Kısa bir süre sonra tanışma faslı başlayacaktı…
ayhansarıkaya - 11 Nisan 2010 Pazar
YORUMLAR
Nermin Kaçar
Bir nostalji hem de emek ürünü. Harikaydı Nermin'ciğim hepinize ayrı ayrı tekrar teşekkür ederim. Sizleri tanımak ne güzel. Sevgiler.
Nermin Kaçar
Yazar Ayhan ve eşi Suzan da kahramanlarla tanışmış, güzel bir bölüm, tebrikler Ayhan bey ve Nermin'ime.
Yeni öykülere kısmet...Selam ve tebriklerim ikinize de.