- 560 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Camlak Cömlek Patlamis
Durdum. öylece bakakaldim, karsimda ki aynaya.
tüm düsüncelerimin cesetleri, ölü birer kokuyla yansidilar kalbime.
korkmaya basladim aklimdan. aklimi çelen seytandan.
seytana uyan benligimden. benligimi eline alan nefsimden.
nefsime sahip cikamayan benden...
her seyi oracikta birakip, ayrilma karari aldim hayatimdan.
kendimi aradim önce; korkarak bulamamaktan.
gördüm ki siginmis, oturuyordu küskünlügünün koynunda.
esyaymis, yiyecek giyecekmis, hiç ugrasmadim bile.
bir küçük kalbim vardi kirmizi puantiyeli, attim ona ruhumu
ve öylesine bir hafiflikte basladim, yolu bana uzanan yolculuguma.
..
iki ayakli topraklarda salindim, binler alemlerden gectim.
Günes’in Ay’in etrafinda dolandigi Dünya’lar kesfettim;
ama ben hep, göçebeydim..
ne kadar uzaklassam da kendimden, ne kadar yaklassam da özüme;
yorgunlugumun dilsiz lisani bana, yollarin bitmekten yoksun bir küre seklinde
oldugunu ima ediyordu adeta.
her hüzün rüzgarinda, savrulan huzur çicekleklerim, döküyordu mutluluk yapraklarini birer birer. bazen, baska baska alemlerde acmak icin dagiliyordu sevinc tohumlarim.
bazense, zamansiz tomurcuklanmanin bedelini ödüyorlardi kurayarak.
ögrendiklerimin, görüp duyduklarimin büyüklügünün önemi yoktu,
zira benim meselemin büyüklügü, benligimin minyatürlügüne sirlanmis,
bir ayna hükmündeydi.
öyle sehirler gördüm ki kimi zaman misafir oldum;
korkmadan açtim kirmizi puantiyeli kalbimi, cikardim giyindim tertemiz ruhumu.
soluksuz yari ölümlerim oldu, huzura uyandim gercek hayattan.
öyle yerlerde bulundum ki, bulutlar, gökyüzü sahiline atiyordu, sönük yildiz tozlarini.
isiktan yoksun gecelerde, Gunes’in sicak sesi kavurdu kulaklarimi.
oralarda gecirdigim zamanlarimi hatirliyorum da simdi;
sevgi açi fakirliginde, sefkat damarlari kesilmis, iki ayakli diyarlardi gördügüm.
...
sona yaklasmistim. goruyordum gölgesini kendimin, duyuyordum sesini, mirildandigi
yalnizlik ninnisinin. derken adim atamaz oldum. geri donemez. saga sola bakamaz oldum.
bulanan bünyemin, bahane kulpu olarak, yolun mesakatli olusunu, bahane secmistim kendime. ama degildi biliyordum.
Zira ters oturmustum koltuguma, Nasreddin Hoca misali..
merakimin oyunuydu bu bana, anliyordum.
arkasini, ötesini berisini düsünmekten, olmadik ayrintiya takilan gözlerimin,
takâti kalmamisti daha fazlasini görmeye.
bir yanda, cilvesi nazinda gizli, süzülen bir gelin edasinda ki ruhum,
bir yanda, arsizliginin adina, çocukluk sifati giydirmis nefsim..
bu gürültülü sessizlikte, sagir olmanin kaçinilmazligina inanmistim .
dileklerim oldu, bu yollarin sahibine. isteklerim oldu, yardim meleklerine.
anlamadim sonra ne oldu. koca bir at gözlügü takmis gibi
kisitli bir alanda önümü görürken, anladim ki her yeri ayni bu yollarin.
öne arkasi sagi solu sobelenmis.
camlak çomlek patlamis. bosuna edindigim endiselerim varmis.
acizligimdeki kudreti farkeden benligim, siyrildi sonra
küskünlügünden, kostu geldi bana dogru.
kalbimin agzini actim ardina, son kez cikardim rugumu.
sefkatle temizledim, sevgiyle süsledim onu.
daha da gitmedim kendimden uzaklara.
ögrendim cünku heryer bende gizli; herkes bendim zira.