NE VERİRSEN ELİNLE, O GELİR SENİNLE …
Çalışmak,üretmek severek ürettiğinin karşısında emeğinizi almak…Ne yazık ki şu an ki yaşam şartlarından dolayı herkes istediği işlerde çalışamamaktadır. Çocuk yaşta hayalimiz deki yatan iş de çalışmak için zorlu sınavlardan geçen bir toplumuz. Birçoğumuz geleceğimizi iyi yaşayabilme baskısından dolayı istediğimiz hayal ettiğimiz işlerde çalışmıyoruz.Gönlümüz deki aslanı genelde eğitim savasında kaybediyoruz. Hayata bazılarımız 1-0 mağlup başlıyoruz.Ama sevdiği işi yapma şansını yakalayanlar ise 1-0 galip başlıyor.Tam terside olabiliyor sansını zorlayanlar mağlubiyeti galibiyette zamanla çevirebilir ya da galibiyetti mağlubiyette çevirebilir.
Mutlu yaşamanın en bilinen sırlarından biri ise işinizi sevmektir.Yaptığınız işe ne kadar sahip çıkarsanız o kadar çok mutluluğu ve başarıyı elinizde tutarsınız.
Fakat şu günler de kiminle konuşsam istediği işte de çalışsa , çalışmasa da yerlerinden ,konumlarından kimse memnun değil.
Herkes de bir motivasyon sorunu var .Her şeyin ayrıntılarından kaçarak,üstün körü o günü geçiştirmek için yapılan işler zamanı içindeyiz. Gülmeyen yüzler,bununla idare edin,bunu bulduğunuza şükür edin ifadeleri memleketin dört bir yanını sarıyor…Tekstil,sağlık,ulaşım hizmet sektörünün çoğu ve çalışanlarında aynı ifade var…Ne yazık ki !
Çünkü çoğunun haklı gerekçeleri var,fazla mesai , maaş ,sigorta sorunları, yöneticilerin hedef tutturma skorlarından soluksuz çalıştırması ,yetersiz ve ucuz personel çalıştırma… Ülkenin tam anlamda uygulanamayan ya da bilinmeyen işçi ve işveren yasası.Yasadaki boşluklar,eşitsizlikler…Çalıştırma yasalarına işine gelmediği için uymayan bir sürü iş veren ve torpiller…Bulduğu işte ekonomik sıkıntılar yüzünden memnuniyetsiz şekilde çalışmak zorunda olan çalışanlar , bu çalışanlardan hizmet alan müşteriler…Zorunluluğun olduğu hiçbir yerde sevgi , sevginin olmadığı yerde başarı beklenemez…
İşini yaparken mutlu bir insan gördüğümde denizde kendimi inci bulmuş gibi hissediyorum.
Sevilerek,gülümsemeyle yapılan işte başarısızlık oranı çok düşüktür.İşin hakkında bilgili ve bilinçli olursak hayatımız daha kolay ilerler.İş hayatı çok zor ,fazla dolambaçlarla dolu olduğunu biliyoruz.Yaptığın işin bilgisine ve bilincine sahipsen işine dair endişelerinde olamaz.Bunun içinde hem işverenin hem de personeline verilecek seminerlerle,eğitimlerle bilgiler yenilenmeli…Ne kadar bir konu hakkında bilgi sahibi olursak o kadar o konuya, o işe hakim oluruz.Biz bilgi almaktan kaçanların ve kulaktan duymalarla hayatımızı idame ettirmeye çalıştığımız için mutsuz çalışanlar topluluğu oluşturuyoruz.Sonra hakkımızı aramak içinde sağa sola gereksizce saldırılar da bulunuyoruz.
“Çalışmak hayat, düşünmek ışıktır.” der Victor Hugo . Hayatımıza devam etmek için çalışmalıyız. Daha iyi şartlarda yaşamak içinde elimizdeki işe sahip çıkmalıyız.Kendi işimizi küçümsemeden,bilinçli,bilgili şekilde yapılan her iş bize kaliteli yaşam sunar…
Dilek AKINCILAR
YORUMLAR
ben üniversite okuyor bir yandan çalışıyorum. çalışmazsam üniversite okuyamayacağım / çalışırsam üniversiteyi geçmekte zorluklar yaşayacağım.
neden peki?
ebeveynler üzerlerine düşen vazifeyi bence yerine getirmiyor. Acı ama gerçek... bu genelde erkek çocukları için geçerli kız çocuklarının düştüğü durum daha acıklı liseden sonra artık hayata atılıyorlar evlendirilerek.
zihniyet meselesi maalesef ki eski kafalar mı diyelim eski topraklar mı tabiri doğru olur orasını bilmem fakat bir şekilde ebeveynler evlatlarına yeterince eğitim hayatları boyunca bence destek olmuyorlar. erkek oğlu olan bir veli işte bizimkini dersanelere gönderdik bir cacık olmadı diyor ve yallah direk askerden sonra bir fabrika veya tamirciye / kız çocuğu olan bir veli benim kız çalışkan ama güvenemiyorum başına ne gelir gittiği yerde diye düşünüyor? düşünce anlayışına bak yahu senin kızının bir hedefi var çalışkan da üstelik niye engel oluyorsun?
bu da bizim ülkemize has bir durum sanırım? bu yozlaşmış düşünceleri beynimizden silmezsek daha nice yıldızlar söner bu ülkede.
saygılar