- 1440 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sesli Düşündüm
Şiir sanatı okunmaya yönelik bir sanattır. Okuyucu kaptırır kendini ve kendi okuma tarzıyla şiir akıp gider.
Ancak, pek çok sitede gerek yeni şiire başlamış şair adaylarımız yahut uzun zamandır şiir yazanlarımızın çoğu, başlangıçlarda benim de yaptığım bir hatayı yapıyorlar. Şiirin her mısrasının sonuna nokta, virgül, hatta noktalı virgül koyanlar bile var.
Noktalı virgülü nesirde kullanılması gereken bir işaret olarak gördüm hep. Şiire yakıştıramadım. Her mısranın sonuna virgül konulması da bana göre anlamsız bir gayret.
Virgül kullanılırken, aynı görevi yapan kelime ya da grupların arasında yahut cümle uzunsa özneyi ayırmakta kullanılır. İkilemelerin arasına kesinlikle konmaz. (Yavaş yavaş) gibi. Araya konulursa bu yanlış olur. Ancak ikileme değilse konulabilir.( Hayat çok yavaş, yavaş yürüyeceksin sen de.) gibi.
Ve bağlacı yerine de kullanıldığını hepimiz biliyoruz.
Şiir mısralardan ibarettir ve okuyan algıladığı duygulara göre şiirde duraksamalar yapar. Her mısranın sonuna duraklama gösteren işaret koymak bana göre şiiri topallatarak okutmaktır.
Şahsen ben şiir okurken, bazı bölümleri ard arda okurum bazı bölümleri hazmederek, bekleyerek okurum. Ama bir başkası benim ard arda okuduğum yerde okurken bekleyebilir. Bu sebeple okuyucunun hızını şairin kesmemesi gerekir.
Alıntı bir cümle veya kelime varsa tırnak içinde gösterilebilir. Özneyi ayırmak için, aynı anlam ve görevde olan sözcükleri ayırmak için mısra sonunda olmamak kaydıyla kullanılmalı diye düşünüyorum virgülü. Noktayı ise sadece şiirin sonuna yakıştırıyorum nedense. Bana göre şiirin tamamı bir sözdür. Şiir bittiğinde ancak nokta konabilir.
Özellikle serbest şiirlerde, zaman zaman benim de yaptığım ama sevmediğim yarım mısra olayı var. Kişi kendi gözünü görmez derim hep bu yüzden.
Bu gün hava
Nedense çok güzel
Bu mısraları hangi büyük maksatla böleriz bilmiyorum. Her mısra bir sesleniş olmalı ve önceki yahut sonraki mısrayla ilgisi olmasına rağmen sesleniş bir mısrada tamamen ifade edilmeli diye düşünüyorum.
Bugün hava nedense çok güzel denmesi bence daha güzel. Okurken hava’ dan sonra durma gereği hissetmiyorum bu şekliyle. Ama önceki şekliyle: Bugün hava (Duruyorum) Nedense çok güzel(Sonra burayı okuyorum.) Çok şiddetli aksayan bir atın sırtında gidiyormuşum gibi geliyor bana.
Şiirde çok kapalılığı da sevmiyorum. Muhakkak imalar, benzetmeler, söz sanatları olmalı. Ama ben şiiri okuduğum zaman abartıyı görmemeliyim diyorum.
Şair, şiirde sihirbazdır. Mucizeler yapar, olmayan şeyleri gerçekleştirir. Kabul. Ama her şeyin bir mantığı da olmak zorunda bence. Hani şiirin tamamı zaten bir sözdür demiştim ya. Şairin sihirbazlığı da bu sözün anlamı dışına çıkmamalı. Kara trenin ayaklarında yüzen kumrular gibiyim, desek bunu anlamak için ya çok büyük gayret sarf etmem gerekecek yahut burayı es geçeceğim anlamaya çalışmayacağım. Kara tren ayrılık ifade eder. Ayağı olmaz. Kumrular uçar yüzmez. Ben o zaman neye benzettim kendimi. Sadece bir ayrılık ve hasret kokusu var bu mısrada. Hepsi o. Bu tür ifadeler de bana göre yanlış.
Bir de mektup dediğim tarz var. Ondan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Şekil olarak şiire benziyor ama mısraları yan yana koyup okursanız güzel bir düz yazıdan farkı olmayan şiirler. ( Zaman zaman ben de yaparım). Bu tür şiirlere de şiir gözüyle bakmıyorum. Çünkü şairin büyücülüğünü, sihirbazlığını göremiyorum.
Kafiye konusuna gelince, ben her şiirde kafiye olmalı düşüncesindeyim. İster serbest, ister hece, ister aruz olsun.
Serbest şiirlerde aralara serpiştirilen kafiyeler, şiire bir de müzik katar. Ama her mısrayı serbestte kafiyeli yapmaya çalışmak da şiiri bozar.
Bugün hava çok güzeldi
Aniden sevdiğim aklıma geldi
Yüreğim onu çok sevdi
Neden uzaklara gitti
….
Pek çok şiirde gördüğüm bir olay bu. Sondaki bir veya iki sesi benzetirsem güzel olur düşüncesinin sonucu gerçekleşen bir olay.
Gözlerin kadar güzel
Neden hep aklıma gelirsin böyle havalarda aniden
Neden yüreğim kendinden çok onu sevdi
Yoksun şimdi, her yanım boş
İlham alırım uzaklardaki nefeslerinden…
Dersem şayet, yukarıdaki dört mısrada söylemiş olduğum her şeyi söylemiş olurum. –den ekiyle de ihtiyaç duyduğum müziği koymuş olurum. Lüzumsuz ses benzerliği yapma köleliğinden kurtulmuş, daha hür yazmış olurum.
Hece şiirlerinde de, çoğu zaman yaşadığımız sıkıntı kafiyeli kelime bulma sıkıntısıdır. Bulamayınca, iki kelimede bulduğumuz çok güzel bir kafiyeyi üçüncü kelimede tutar çöpe atarız.
kolum
yolum
bulurum
Gibi mesela. –ol ile biten kök bir kelime bulamayınca sarıldığımız bir kelime olur bulmak kelimesi. Bir de ek gelir. Kafiyeleri tutup çöpe böyle atarız. Yazık emeğe, yazık güzelliğe.
Aslında okuduğum ve yazdığım şiirler hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki…
Bu günlük bu kadar. Dostlar beni bağışlasın lütfen.
Sadece sesli düşündüm.