Doç. Dr. Bekir Sami ÖZSOY: EDEBİYAT ARAŞTIRICILARI ve GELENEĞE BAĞLI ŞAİRLERİN DİKKATİNE !...
EDEBİYAT ARAŞTIRICILARI ve GELENEĞE BAĞLI ŞAİRLERİN DİKKATİNE !...Yrd. Doç. Dr. Bekir Sami ÖZSOY
İnsanoğlu yaratıldığı ilk günden beri iyi ve güzeli arama peşinde olmuştur. Güzel sanatlar da bu aramaların sonucunda ortaya çıkmıştır. Şiir, insan ruhunda meydana gelir; insan ruhuna hitap eder.
Şiir nedir? sorusunu yönelttiğiniz kişi kadar şiir tarifi elde edersiniz. Arşivimizde öğrencilerimizden topladığımız 6237 ayrı şiir tarifi mevcuttur. Ancak en güzel tarifi Ankara Üniversitesi öğretim üyesi değerli bilim adamı Prof. Dr. Saadettin KOCATÜRK yapmıştır. Bu tarif tarafımızdan biraz daha geliştirilmiştir ve “Başlangıcından Günümüze Örnekleriyle Türk Şiiri” adlı yayınımızda:
“Şiir, insan ruhunda tezahür eden bedii zevklerin belli kurallar dahilinde ses ya da yazı ile dışarıya aksetmesidir.”olarak tanımlanmıştır.
Yiyecek ve içecek , uyku, gündelik işler vb… insanın bedenine yönelik iken şiir ve müzik insanın ruhuna hitap etmektedir. Şiiri meydana getirenler sıra dışı kişiliğe sahip kişilerdir.Bugün hayatta olmasalar da isimleri ve eserleri yüzlerce yıl yaşacaktır. Aprınçur Tigin, Çüçü, Pratyaya Şiiri, Kiki, KülTürkan, Asıg Tutung, Çısuya Tutung, Sınglu Seli Tutung, Yusuf Has Hacib, Dede Korkut, Hoca Ahmet Yesevî Yunus Emre, Mevlâna, Hacı Bektaşî Velî, Hacı Bayram-ı Velî, Karacaoğlan, Köroğlu, Kerem, Ferhat, Aşık Garip, Ali Şir Nevaî, Cem Sultan, Hayam, Sadi Şirazi, Molla Camî, Ebu Ala el Muarri, Goethe, Malharbe, Shakeaspare, Hoca Dehhani, Aşık Paşa, Zati, Necati, Nizamî, Muradî, Adlî, İkbal, Avnî, Muhibbî, Fuzuli, Yahya, Baki, Nefî, Şeyh Galip, Nabî, Şenlik, Huzurî, Mahzuni, Maksudî, Cevlani, Müdami, Efkarî, Yetik Ozan, Kocaman, İhsani, Mizahi ve daha ismini sayamadığımız çok sayıda değerli şairimiz vardır. Onların adına toplantılar, anma törenleri yapılmaktadır. Eserleri üzerinde yapılan araştırmalar bilim dünyasında değer bulmaktadır. Şairlik ve şiir işte bu bakımdan insanlarımız arasında çok kıymetlidir. Şairlerin bazı sözleri hayat kanunu gibi dünyanın her yerinde kabul görmektedir.
Mevlâna’nın “Gel ne olursan yine gel, rubaîsi
Yunus’un “Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan
Şer’an evliya olsa hakikatte asidir” beyiti
Muhibbi’nin “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” beyiti
Sadi’in “Ey güzel elindeki hançeri kalbime vurup beni öldürme, zira kalbimde sen varsın kendini öldürürsün.” anlamına gelen Farsça beyiti ki orijinali;
“Me keş hancer mekeş bada der sine-i men
Cün ter dili tu uftad”
şeklindedir.Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Türk şiirinin asıl vezni hece; nazım birimi dörtlüktür. İslamiyete kadar böyle gelmiştir. İslamiyeti kabulümüzden sonra İran vasıtasıyla şiirimize gelen yeni vezin aruz ve bu vezinle yapılan nazım şekilleri de edebiyatımızda yerini almıştır. Ancak asıl veznimiz ve nazım birimimiz terk edilmemiş, yaşamaya devam etmiştir. Tanzimatla birlikte batıdan alınan nazım şekilleri ve temalarla meydana getirilen şiirler de edebiyatımıza girmiş, Tevfik Fikret’in “La grève des forgerons” (Demircilerin İsyanı) adlı şiir hakkında yazdığı makale ve çeviri serbest nazım denilen şiir olarak kabul edilen ya da edilmeyen sözlerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Herhangi bir kuralı olmadığından şiir tarifine uymamaktadır. Biz de böyle kuralı olmayan sözlere “şiirimsi” diyebiliriz. Çünkü kuralsız hiçbir şey gelişmez, ilerlemez. Bu yüzden Türkiye’deki şiir diğer Türk Cumhuriyetlerindeki şiirden ileri değildir.
Fransızlar şiirlerinin 13.asırda Malharbe tarafından ortaya konulan kurallarını değiştirmemiştir. İngilizler Shakespeare’nin şiirlerinin hiçbir kuralıyla oynamamıştır. Almanlar, Ruslar aynı şekildedir. Arap ve Fars dünyasında durum aynıdır.
Edebiyat araştırmalarına gelince teori ve bilgiler hep ithal edilen bilgilerdir. Kendimize kendi gözümüzle bakmadan edebiyat araştırması yapmaktayız. Edebi sanat araştırmalarında da yaklaşımımız benzerdir. En eski edebiyatımızın temelini oluşturan Hak Edebiyatımızı hiçe saymaktayız. Halk Edebiyatımız üzerinde yapılan çok değerli çalışmalar da vardır. Ancak Halk Edebiyatında Şekil ve Tür olarak yapılan çalışma sayısı bir elin parmakları sayısınca ya vardır ya yoktur. Bu alanda ilk çalışma 1926 yılında Ahmet Talat ONAY tarafından yapılmıştır. Aradan 43 yıl geçmiş Hikmet DİZDAROĞLU ilk çalışmaya benzer bir çalışma yapmıştır. İkinci çalışma çok tepki toplamıştır. Şekil ve Türü yalnızca Tür ifadesiyle izah etmesi ve yanlışlarından kaynaklanan en büyük tepkiyi o zaman genç bir bilim adamı olan Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU vermiştir. Şekil ve Tür konusunda Prof. Dr. Cem DİLÇİN’in Örnekleriyle Türk Şiir Bilgisi adlı eserinde bilgi vardır; ancak eksik ve yanlıştır. Bunu kendisi de kabul etmektedir. Yanlışlar tarafımızdan düzeltilmiştir. 2005 yılında kendisiyle görüştüğümüzde bana: “Aşığım başkası tenkit etse canına okurum. Sen hem şâir hem âşık hem de akademisyensin. Sana kızmam. Ben babam rahmetli Dehri DİLÇİN’e bu çalışmayı ithaf ettim. Telif hakkını da Türk Dil Kurumu’na verdim. Babamın teyzesinin oğlu Ahmet Talat ONAY’dan 1963 de aldığım malzeme ile bu eseri yazdım, başka da yazan olmadı.” demiştir. Buna Prof. Dr. İsmail PARLATIR Bey de şahittir.
Şekil ve Tür konusunda Dr. Mehmet YARDIMCI doğru bilgiler vermektedir. Ayrıca Dr. Doğan KAYA hususta doğru bilgilere sahiptir. Şekil ve Tür konusunda başka çalışmalar da yapılmalıdır. Hemen hemen kırk yılımızı verdiğimiz şiirimiz için bu elzemdir. Ezberimizde binlerce şiir mevcuttur. Buna rağmen Şekil ve Tür konusunda bizim de eksiklerimiz olabilir.
Şimdi saygın bir sanatçı kimliği ile müzisyen, şair ve fikir adamı olarak tanıdığımız, fakat hiç karşılaşmadığımız, bir defa televizyonda gördüğümüz kardeşimiz Osman ÖZTUNÇ’tan söz etmek istiyoruz. Kendisini Fuat Azgur Paşa’nın Mehmedim şiirini türkü olarak söylemesi ile tanıdığımızda takriben yirmi iki yirmi üç yaşındaydı. Sonra Milli Geceler ve Anma Programlarında afişlerde gördük.1968 doğumlu Tokatlı olduğunu biliyoruz. Bir ara İzmir’e taşındığını duyduk. Kendisinin de şiirleri olduğunu ve Ze-Mahşer mahlasını kullandığını değerli bilim adamı hocam Prof. Dr. A.Berat ALPEKİN’den öğrendim, çok sevindim. Hocam bana ZeMahşer ozanın yeni bir uygulama ortaya koyduğunu söyleyince güldüm. Şiirlerin bazılarını bana gösterdi. Önce baktım pek bir şey anlamadım. Şiirler 19 hece 22 hece 26 hece hatta 30 hece sayısını aşıyordu. Bu hece sayısıyla ortaya konmuş şiirlere şimdiye kadar yalnızca Ahmet Talat ONAY merhumun çalışmasında rastlamaktayız. Bunlar zaten şiirimizde var dedim.Bazı şiirlerin ise bir kısmında b,m,p,f,v seslerinin kullanılmadığı “Lebdeğmez” Dudak değdirmeyen kelimelerden diğer kısmının ise normal olduğunu fark ettim. Bu da olabilir diye düşündüm. Günlük hayat telaşı ile fazla ilgilenemedim. Kitaplığımı düzeltirken şiirler yine elime geçti.bundada bir hikmet vardır diyerek bu sefer İyice tetkik ettim ki şiirler aynı zamanda şifreli. Gerçekten de şiirlerde daha önce edebiyatımızda ve şiirimizde olmayan, hiçbir yerde de örneğine rastlamadığım bir özellik vardı. Onları elimin altında dursun diye ayırdım.Akademisyenliğimin ciddi ve disiplinli çehresi ozanlığımın yüreğimin derunundaki ince sızısı yine yeniden depreşmişti. Daha sonra muhterem dostum Hacı Nihat SÖNMEZ (Ozan Nihat) beni aradı. Osman ÖZTUNÇ seninle görüşecek telefon numaranı verdim dedi. Çok sevindim. Osman Bey’le görüştük. Kendisi benden Şekil ve Tür konusunda bilgiler istedi.Kendisine “Şekil, bir şiirin çizgilerle gösterilmesi; Tür ise içerisinde anlatılan düşünce ve konuyu ifade eder.” sözleriyle izah etmeye çalıştım. Daha sonra şiirlerin şifresinden bahis açtığımda güldü ve Yaptıklarını anlatınca bende sevindim. Yaptıkları gerçekten de bir yenilik. Şöyle ki Divan şairlerinde görülen Tahmis, Taştir, Murabba Terbii’yi çağrıştıran; ancak onlara uymayan oldukça farklı bir uygulamaydı. Şekil olarak yeni pırıl pırıl bir uygulama… Ancak çok zor olan bir uygulama ismi ZeMahşerdi, bunu bu gün ancak Mürsel Sinan, Maksut Feryadi, Osman Feymani (belki), İmami, Temel Türabi, Kazanoğlu, Recep Ateş (Cefakar) … gibi aşıklarımızın gördükten sonra icra edebileciği bir uygulama.
Ne yapmış Osman ÖZTUNÇ bir koşmasını veya divanını almış ve farklı ayak ile bu şiirin mısralarının her birinin başına veya sonuna koşma veya divan şeklinde ulama yaparak iki ayrı şiiri tek şiir haline getirmiş.
Yazdığı bir varsağı veya semaîyi almış aynı şekilde iki şiiri bir şiir yapmış. Ancak vaz geçilmez kurallar da koymuş, tanımını da yapmıştır. Biri kendi ozanlık geleneğindeki ismi Ze-Mahşer diğerleri ise ismini koyduğumuz Ze-Mahşer (DÖNGEL) ve Ze Mahşer (KUCAKLAŞMA) şiirin nasıl yazılacağını da tarif etmiş. Şimdi hiçbir şeyine müdahale etmeden bu şiirlere üç örnek verelim.
ZeMahşer Türk Halk Edebiyatında yüz yıllar sonra yeni kazandırılmış bir nazım şeklidir, üç şiir bir arada kendi kalıplarını muhafaza ederek oluşturulmuştur.şiir divan ve iki ayrı koşma olarak bir aradadır. Yüzyıllar sonra edebiyatımıza kandırılan bu muhteşem nazım şekli bulucu ozanın ismi olan ZeMahşer ile adlandırılmıştır, Bir ilktir.
ZeMAHŞER
Dert sorucu oldum yara sarıcı dünyayı dolandım yok imiş gülen
Siyah bahtından davacı renk düştü her kime vardıysam yaralı çıktı
Yar vurdu kırbacı firkattır ucu rastlamadım yar ile murat alan
Feryadımdan bir acı Ahenk düştü hayal ile düşü karalı çıktı
Nuru ezanlıma kiri zanlıma medet Allah bırakma kimsede ah
Dini imanlıma zarı kinlime senden gelir ne gelirse eyvallah
Talihi alnıma ahdü gönlüme eylemem şikayet edemem eyvah
Yol ver kılcı kanlıma cenk düştü cengaver bu yolcu nereli çıktı
Şah ZeMahşer ağlar karalar bağlar ZeMahşer yar olan yakmaz dediğim
Yıkılsın şu dağlar Zülümlü çağlar niyetim dileğim kurban adağım
Ey derinler sığlar ,Ey sadık sağlar çalım çırpım köküm dalım budağım
Ciğerime kızgın tığlar denk düştü yongam alev ateş çıralı çıktı
Dert sorucu oldum yara sarıcı -- Dünyayı dolandım yok imiş gülen
Siyah bahtından davacı renk düştü -- Her kime vardıysam yaralı çıktı
Yar vurdu kırbacı firkattır ucu-- Rastlamadım yar ile murat alan
Feryadımdan bir acı Ahenk düştü --- Hayal ile düşü karalı çıktı
Nuru ezanlıma kiri zanlıma ----- Medet Allah bırakma kimsede ah
Dini imanlıma zarı kinlime------ Senden gelir ne gelirse eyvallah
Talihi alnıma ahdü gönlüme ------ Eylemem şikayet edemem eyvah
Yol ver kılcı kanlıma cenk düştü ----- Cengaver bu yolcu nereli çıktı
Şah ZeMahşer ağlar karalar bağlar---- ZeMahşer yar olan yakmaz dediğim
Yıkılsın şu dağlar Zülümlü çağlar ------- Niyetim dileğim kurban adağım
Ey derinler sığlar ,Ey sadık sağlar----- Çalım çırpım köküm dalım budağım
Ciğerime kızgın tığlar denk düştü ---- Yongam alev ateş çıralı çıktı
Tür ZeMahşer ( Döngel)
A-Tek mısra halinde iki ayak açılır
B-Yol veren -Ayağı açan aşık,en son bentte Mısrayı dönen Aşığın ismini tapşırmak zorundadır.
C-En az 2 koşma 1 divan olarak işlenir.
Ç-Usulün dışına çıkmadan Tercih edilen hece sayısı kullanılır
D-Varsağı,dudakdeğez,semai vb.çeşitlemeler le icra edilebilir.
Örnek:
1.AŞIK=Hasmımla bir kuytu inde görüştüm dergahına yüz süreyim masumum eyvah bana
2.AŞIK=Ter basar yanarım ulu mizanda gelip değecek kah bana eceli nikah bana
1.AŞIK=Nefsi emmarede cenge giriştim yar yaraladı bağrımı kaldı biçare lokman
2.AŞIK=Kuldum cebelleştim çok su-i zanda yardımcıdır Allah bana şahidim bu ah bana
1.AŞIK=Handa hamamlarda bulamam felah ah bana kılmaz teselli acı çareler acı
2.AŞIK=İçimde her günah çarpışır ah ah değme felek her dertlinin derdindeymiş imiş ilacı
1.AŞIK=Yaradanım nasip eyle bu sabah olurmu ulu divanda yar yarindan davacı
2.AŞIK=Bir mürşide bent olayım ezanda insaf eyle günah bana firkati mübah bana
1.AŞIK=ZeMahşer yıkılsın çöksün inlesin firkatı mübah eyler yar yolundaysa ZeMahşer
2.AŞIK=Sülbü insan kamil olan anlasın kırılır çarkı dünyanın ne şer kalır nede er
1.AŞIK=Yer gök sendelensin ruhlar ünlesin yarın mahşer günü sana selam verir peygamber
2.AŞIK=Hal ve ahval garipçedir ozanda ayan bana agah bana yar serveri şah bana
Hasmımla bir kuytu inde görüştüm ---- Dergahına yüz süreyim masumum eyvah bana
Ter basar yanarım ulu mizanda---- Gelip değecek kah bana eceli nikah bana
Nefsi emmarede cenge giriştim ---- Yar yaraladı bağrımı kaldı biçare lokman
Kuldum cebelleştim çok su-izanda----- Yardımcıdır Allah bana şahidim bu ah bana
Handa hamamlarda bulamam felah----- Ah bana kılmaz teselli acı çareler acı
İçimde her günah çarpışır ah ah --- Değme felek her dertlinin derdindeymiş ilacı
Yaradanım nasip eyle bu sabah ----- Olurmu ulu divanda yar yarinden davacı
Bir müşide bent olayım ezanda ------ İnsaf eyle günah bana firkati mübah bana
ZeMahşer yıkılsın çöksün inlesin --- Firkatı mübah eyler yar yolundaysa ZeMahşer
Sülbü insan kamil olan anlasın---- Kırılır çarkı dünyanın ne şer kalır nede er
Yer gök sendelensin ruhlar ünlesin -- Yarın mahşer günü sana selam verir peygamber
Hal ve ahval garipçedir ozanda ---- Ayan bana agah bana yar serveri şah bana
Tür :ZeMAHŞER (Kucaklaşma)
A-Her iki aşık ayrı ve tek ayak kullanarak tercih edilen hece sayısını bozmadan tek mısra üzerinde bendi tamamlarlar,eser koşma veya divan olarak açılır(varsağı,semai,dudakdeğmez vs.)
B-Son bentlerde aşıklar mahlaslarını tapşırırlar
C-Kullandıkları hece sayısına göre İki aşıktan kendilerine ait birer koşma ve bir müşterek koşma yada divan oluştururlar.
Örnek:
1.AŞIK -Bozuldu düzenim, kavli kararım, 2.AŞIK-Felek can evime bıçak sürdü de
1.AŞIK-Gece gündüz darda kaldım sen yokken 2.AŞIK-Çaresizlik başa bela neyleyim
1.AŞIK-Derim ki kendime neyi ararım 2.AŞIK-Yarin ahı yüreğimi yardı da
1.AŞIK-Ne sonsuz efkârda kaldım sen yokken 2.AŞIK-Çaresizlik başa bela neyleyim
1. AŞIK-Sana suçlu demem, diyemem çünkü 2.AŞIK-Dermanım yok derman ümide küstüm
1.AŞIK-Riyakâr gömleğin giyemem çünkü 2.AŞIK-Yokluk çığlığını bağrıma bastım
1.AŞIK-Soframda lokmayı yiyemem çünkü 2.AŞIK-Evvel avu yuttum, ahir kan kustum
1.AŞIK-İntizarda, zarda kaldım sen yokken, 2.AŞIK-Çaresizlik başa bela neyleyim
1.AŞIK-Neylim ki ömrüme çile yar oldu 2.AŞIKBu aşk gülü değil kahır yoluymuş
1.AŞIK-Çile bana izzet, çile ar oldu 2.AŞIK-Bir efsunlu elden sihir doluymuş
1.AŞIK-Çile bu canımda bahtiyar oldu 2.AŞIK-Bir yudum su dedim zehir gölüymüş
1.AŞIK-Kara kışta karda kaldım sen yokken 2.AŞIK- Çaresizilk başa bela neyleyim
1.AŞIK-ZeMahşer ağlasa gözyaşı selden 2.AŞIKTaşar da ZeMahşer içini döker
1.AŞIK-Merhamet dilenmez adüden elden 2.AŞIK-Yırtar sinesini yeniden diker
1.AŞIK-Dönme döneceksen vardığın yoldan 2.AŞIK-Silkeler feryadı dağları söker
1.AŞIK-Ölümle art arda kaldım sen yokken 2.AŞIK -çaresizlik başa neyleyim
Bozuldu düzenim, kavl-i kararım, felek can evime bıçak sürdü de
Gece gündüz darda kaldım sen yokken, çaresizlik başa bela neyleyim
Derim ki kendime neyi ararım, yarin ahı yüreğimi yardı da
Ne sonsuz efkârda kaldım sen yokken, çaresizlik başa bela neyleyim
Sana suçlu demem, diyemem çünkü dermanım yok derman ümide küstüm
Riyakâr gömleğin giyemem çünkü yokluk çığlığını bağrıma bastım
Soframda lokmayı yiyemem çünkü evvel avu yuttum, ahir kan kustum
İntizarda, zarda kaldım sen yokken, çaresizlik başa bela neyleyim
Neylim ki ömrüme çile yar oldu, bu aşk gülü değil kahır yoluymuş
Çile bana izzet, çile ar oldu, bir efsunlu elden sihir doluymuş
Çile bu canımda bahtiyar oldu, bir yudum su dedim zehir gölüymüş
Kara kışta karda kaldım sen yokken, çaresizlik başa bela neyleyim
ZeMahşer ağlasa gözyaşı selden taşar da ZeMahşer içini döker
Merhamet dilenmez adüden elden, yırtar sinesini yeniden diker
Dönme döneceksen vardığın yoldan, silkeler feryadı dağları söker
Ölümle art arda kaldım sen yokken, çaresizlik başa neyleyim
Örneklerde de görüldüğü gibi iki ayrı şiirin sarmaşıp tek şiir olarak ortaya konulması daha önce Türk ve dünya şiirinde görülmemiştir. Bu bir ilktir. Sıra dışı, (yüksek seviyeli düşünce sahiplerinin) kişilerin yapacağı bir iştir. Bunu edebiyat otoritelerinin kabul etmesi ve şairlerin de işlemesi ve işleyebilmesi gerekmektedir. Şahsen kendisini tebrik eder, örneklerinin çoğalarak yaygınlaşması arzusunda olduğumu belirtirim. Açık yüreklilikle ifade etmeliyimki Amaç bilmek değil “olmak” olmalı çünkü bilen “olmadı” olan “bildi”, Ne amaçla yapılmış olursa olsun edebiyatımız adına şiirimiz adına yüzyıllar sonra yapılmış olan ve tarafımızdan Osman ÖZTUNÇ kardeşimizin mahlası olan ZeMahşer , ZeMahşer Kucaklaşma ve ZeMahşer Döngel adı verdiğimiz bu nazım şekillerini hepimiz kabullenmek zorundayız. ZeMahşeri divan haline getirilmiş aynı şairin iki koşmasından veyahut semaisinden oluşan, ZeMahşer Döngelin aynı şairin divan şeklindeki iki şiirinden ZeMahşer Kucaklaşmayı ise ayrı iki şairin iki koşması veyahut iki divanından ortaya konan tek şiir olarak tanımlayabiliriz. Başka yerlerde olsa kendisine çok değer verileceği düşüncesinde olduğumu belirtmek isterim. Yrd. Doç. Dr. Bekir Sami ÖZSOY
YORUMLAR
Tekrar Merhaba Hocam,
Yazınızın şurası dikkatimi çekmişti. "Muhibbi’nin 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' beyiti." Bu beyitin, Kanuni Sultan Süleyman'a ait olduğunu bilirdim. İlk yorumumda bunu dile getiriecektim, unutmuşum. Kısa bir araştırma yaptım, Muhibbi, Kanuni Sultan Süleyman'ın şiirlerinde kullandığı mahlasmış.
Sizin yazıda sanki ayrı bir kişi izlenimi veriyor.
Saygılarımla.
ZeMahşer
Merhaba Hocam,
Akademik kaynaklı makalenizi okurken önce sıkılır gibi oldum ama sonrasında farklı bir mecraya sürüklendim. İfade ettiğiniz gibi "...İki ayrı şiirin sarmaşıp tek şiir olarak ortaya konulması..." doğrusu benim için bir sürpriz oldu. Böyle bir bilgi ve uygulamaya ilk defa tanık oluyorum. Çok hoşuma gitti. Dünyada ilk defa böyle şiir yazan şairimizi -hocamızı-yürekten kutluyorum. Böyle bir bilgiyi verdiğiniz için size de teşekkür ederim. Şiir yazmasam da şiir okumayı severim. İzniniz olursa bu sarmaşık şiirleri kütüphanemde saklamak istiyorum.
En içten saygılarımla.