Sevmek ve Sevmemek Arasında
Seviyorum kendimi,hiçbir zaman bırakamıyacağım,ayrılamayacağım, unutamayacağım için. Başka bir şansım olmadığına göre kendimi sevmek en iyisi.Seniyse yanımda değilken bile atamadığım,unutamadığım,senden kurtuluşum olmadığı için sevmiyorum.Bazen ağır geliyorsun bana.Her an yanımdaymışsın gibi hissetmeme,bunun doğru olmadığını bildiğimden şizofren olmaktan korkmama neden oluyorsun.
Peki neden nefret edemiyorum senden?Bilmiyorum,maymundan geldiğimi bile anlıyorum ama başımı bu kadar döndürmeni anlıyamıyorum.Şu satırları yazarken bile acaba evrimle dalga geçmeme kızmış mıdır?diye ürküyorum.Oysa gizli bu satırlar,en yakın arkadaşım bile okumayacak yine de şişede saklanmış bir mektup gibi sana yüzmesini istiyorum bu satırların.
Tasavvufta bir inanış vardır.Der ki:”Kişi evreni anlayıp,hakka ulaşmada gideceği yolda bir yoldaşa ihtiyaç duyar.Bu iki yoldaşın ruhları birbirinin aynası ve tamamlayıcısıdır.”Kendimi tasavvufa tüm benliğimle adamasam da-filmlerdeki romantik söylemlerde olduğu gibi-,ikinci yarım olmandan korkuyorum.Sana bakarak evreni anlamak,tüm olabilmek fazla tatlı geliyor bana… Gerçekten fazla!
Alışkın değilim ki canım,cicim,aşkımlı muhabbetlere.Korkuyorum o tek düzelikten,boşluktan,ilişkiden.Biliyorum seninle sıradan bir şey yaşayamam.Adı klasik ilişki olursada kendime saygı duyamam.Kırıtmalar,kıskançlıklar,,klişeler o kadar anlamsız görünüyorlar ki!Bazen sana bakıp;”Hayır sevmiyorum sadece basit bir takdir duygusu bu.Hem kalbim deli gibi atmıyor,midem aptal işler peşinde değil.”diyorum.Kimi kandırıyorum ki?Hastanelik olmazsam,görünce bayılmazsam kabul etmeyeceğimi biliyorum.Keşke vücuduma hakim olabildiğim gibi kalbime de hakim olabilsem.İnan altın vuruşa razıyım ama bağımlılık aşaması kahrediyor beni.
Çocukluğumdan beri iki farklı dünyada yaşarım.Biri daima istediğindem azını veren ve algıya göre şekillenen gerçek dünya,ikincisiyse geceleri uğradığım anavatanım hayallerim.Bugüne kadar hiç sorun olmamıştı.Hem kendi yazıp,oynadığım filmler Aşk-ı Memnudan daha kaliteliydi,hemde ufkum açılıyordu.Bazen aynı hayal beynimi işgal ediyor,süslü cümlelerle beynimde yankılanıyordu.Alıyordum elime kalemi başlıyordum hikayelerimi yazmaya.Farklı kapılar ve zamanlar açılıyordu önümde.Bilim adamlarıyla ilgili hayaller kurduğum zaman küçük bir labaratuar açmıştım kendime,hayallerim değişmeseydi şu an birkaç kanun adımı taşıyor olurdu heralde.
Sonra sultan,büyücü,helenistik dönem filozofu,devrimci,tiyatrocu ya da hepsini birden oldum.Hayallerimin belli bir kısmı silüet halinde,buğuluydu.O kısım kalemimle doldurduğum ve benim için kutsal olan kısımdı.Oysa artık sen koşuyorsun bana,çapkınca sırıtma hemen,sadece romantik hayallerim yok,geleceğimle ilgili başarılarımda perde arkasından koşup sen geliyorsun hemen
Böyle işgal ediyorsun beni,sadece sevmekle değil hayatla hatta ölümle ve sonrasıyla bile bağdaşıyorsun.Mesela cennetteysem tüm Nurilerim sana benziyor hatta bana kıyak geçmişler bir Nurim de sensin.Tüm kavramlara sızıyorsun.Hadi anladık ruhumun bir parçasısın ve eksiksin de kavramları ele geçirip beynimi de alıyorsun elimden?
Aptalca davranışlarımında kökeninde bu var zaten.Seni atmak istiyorum.Pek çok kez ittim seni.Pişmanım ama yine olsa yine acizce sığınağımda kalıp iterdim seni,sonunda ağlasam bile.Evet tarihim aptal bir tekerrürden ibaret
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.