- 1585 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KİMERA OLİMPİYAT ATEŞİ
Olimpia, Pythia, Nemea ve İsthmia… M.Ö 776… Özünde olimpiyat oyunları dört ayrı kişi için dört ayrı isimle anılmaktadır.Delfi mabedi civarında düzenlenen Pyhtia oyunları Tanrı Apollon adına, Nemea oyunları Tanrı Herakles adına, Isthmia oyunları Tanrı Posedion adına, Olimpia oyunları ise Tanrı Zeus adına düzenlenirdi.Her bir oyunun kendine özgü ödülü vardı; mesela Apollon sevdiği perinin defne ağacına dönüşmesinde duyduğu üzüntüye ithafen defne dalı armağan ederdi yarışmacılara.Herakles sarmaşık dalı, Posedion da çam dalını seçmişlerdi.Tanrı Zeus’un verdiği ödül ise; kendi kutsal korusundan koparılmış zeytin dalıydı.Zeytin dalı barışın, dostluğun, kardeşin, özgürlüğün ve huzurun yani asıl olimpiyat oyunlarının simgesi olarak kabul edilirdi.Olimpiyat ateşi de tanrıların ölümsüzlüğüyle olimpiyatların da ölümsüz kılınacağının ve sonsuza dek Tanrı Zeus adına yapılacağının göstergesiydi…
Olimpiyat ateşi hiç sönmez; çünkü o ateş ağzından alevler fışkıran, aslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu KİMERA adında bir canavarın yerin yedi kat dibindeki gövdesinden kaynak almaktadır.Kimera’nın yalnızca dili toprak yüzeyinde kalmıştır.Genç bir prens olan Bellerus’un; köyleri, kentleri yakıp yıkan Kimera’yı büyük bir kahramanlıkla yerin yedi kat dibine sokuş hikayeleri anlatılır mitolojide…Kimera’dan kurtulmanın büyük sevincini yaşayan yerli halk Tanrı Zeus’a şükranlarını dile getirmek için olimpiyat oyunlarını bir gösteri şeklinde sunmaya başlar.
Olimpiyat dönemlerinde Olimpia benzersiz bir sanat, kültür ve tarih olaylarına tanık olurmuş İzleyenler sadece sportif etkinlikleri değil, devrin tanınmış tarihçilerini, şairlerini, şarkı sözü yazarlarını, heykeltraşlarını da izlermiş.Çıplaklık, eski olimpiyatların belirgin özelliklerinden biriymiş.Bu yüzden olimpiyatlara rahibeler dışında asla bayanlar eşlik etmez seyirci olarak bile kabul edilmezlermiş.Ancak, Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlık resmi din olarak kabul edilince çıplaklık olimpiyatlardan kaldırılmış.
Olimpiyat ruhu sporculara, yarışma sırasında elinden gelenin en iyisini yapmayı ve bu çabayı kendi içinde bir başarı olarak görmeyi öğütler.Kazananlara övgü şiirleri yazan, ünlü Yunan şair Pindar’a göre, olimpiyatları kazanmanın bedeli ömür boyu yemek parası, dört atlı bir araba, tiyatrolarda ön sıralarda biletlermiş.Genel düşünce ise birinci olmak her zaman bir ayrıcalık değildir; hedef, elinden gelenin en iyisini yapmak ve kendini aşmaktır.Önemli olan kazanmak değil, katılmaktır deyimi olimpiyatın asil ruhundan köken almaktadır…
Olimpiyatlar 2000 yılında Sydney’de, 2004 yılında Atina’da düzenlenmiştir.Bu yıl Pekin’de düzenlenen olimpiyatlar 4 yıl sonra da Londra’da düzenlenecektir.Türkler ilk olarak olimpiyatlara 1908 yılında katıldı.Oysa ki olimpiyat oyunlarının Anadolu’ya ait olduğu ve ilk olarak Ege ve Güney kıyılarında oynandığı hemen hemen tüm tarihçiler tarafından kabul görülen bir gerçektir.Öyle ki bugün Yunanistan’da Olimpiyat Ateşi büyüteçten süzülen güneş ışığı ile yakılmaktadır.Bu demek oluyor ki sürekli yanan bir ateşleri yoktur; çünkü Kimera’nın gerçek yanan ateşi bugün Antalya’nın Finike ilçesinde “Yanartaş" ve “Çıralı" olarak adlandırılan kayaların oyuklarından kıvılcımlar saçan ateştir.Baklava, lokum, Karagöz-Hacivat gibi kültürel değerlerimizin patentini elimizden almaya çalışan Yunanistan’ın sahiplendiği olimpiyat oyunları neden aslında bizim olmasın?
08.08.08 tarihinde gece saat 8’i 8 geçe Pekin’de başlayan olimpiyat oyunları açılışında tek kelime ile mest olduk.8’in özellikle itina içinde seçilmesinin nedeni, Güney Çin dilinde 8 rakamının “fa" olarak seslendirilmesi ve “fa" nın aynı zamanda zenginlik-bereket anlamına gelmesi.Adeta bir gökkuşağı yağmuruna tutulan katılımcılar aynı zamanda Yunan mitolojisi ile karışan Çin mitolojisi ile de çok etkileyici bir kültür mozaiğine tanık oldular, orda olmayı arzuladık tüm ekran başında tutuklu kalanlar olarak!Yazının icadından Çin Seddi’ne, Çin mitolojisinde yeri bulunan perilerden pusulanın bulunuşuna kadar Çin’e ait her şeyin “Kuş Yuvası" dedikleri Ulusal Stadyum’da canlandırılması bize bir tarih yolculuğunun kapılarını açtı.Tarihin en yüksek katılımlı olimpiyat oyunu olmasına bu durumda şaşmamak gerekir.Dileriz ki; bir yıl da Olimpiyat Oyunları Türkiye’de düzenlenir ve biz de olimpiyat oyunlarının gerçek sahipleri olarak kendimizi bu büyüleyici ortamda çok daha güzel temsil ederiz.Belki de Güney sahillerimizden diğer bir deyişle Zeus’un korusundan topladığımız zeytin dallarını sunarız yarışmacılara! Neden olmasın?..
Düşünceleriniz mürekkep iziniz olsun, Hoşça Kalın!...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.