- 927 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Suskunluğun efendisine saygıyla, selam olsun Ulvi Arı ustaya
Gözlerim dolu, dolu izledim bu videoyu... Bir yazar olarak bile ifade edemedim sanıyorum yazdıklarımla duygularımı. Yüreğine sağlık Ulvi usta... Arada birde olsa, az da olsa içinde estetik barındıran, sanat barındıran bir şeylerde oluyor bu ülkede. www.youtube.com/watch?v=7FEwBWey3sA
İzlerken hem çok duygulandım, hem de gözlerim nekadar kirlenmiş bunca saçmalık arasında bir kez daha anladım.
Diyebildim sadece videoyu izlerken, çünkü boğazıma oturan yumru ellerime de dev bir ağırlık gibi çöküverdi. O an yazamadım başka bir şey ve işte şimdiye erteledim söyleyeceklerimi. Ulvi ustanın etkisinden kurtulmak için biraz zaman gerekliydi.
Aslında uzun zaman önce tanıştığım, ama her ikimizinde koşturmacadan durup, fırsat bulup, bir araya gelerek bir türlü ortak bir proje gerçekleştiremediğimiz ama saygıyla izlediğim bir ustadır Ulvi Arı.
Butür yazılar yazmama rağmen es geçemediğim bir meseledir de aynı zamanda Ulvi usta… Pantomim sanatını yıllarca sırtında oradan oraya çekiştire durmuş, karşılığında her sanat adamı gibi büyük bir tevazüyle kırgınlıklarını gizlemiş, yoksulluğunu saklamış onurlu bir adam. Yüzlerce öğrenci yetiştirmesi, yüzlerce gösteri yapması ve pantomim sanatını sevdirmek için onca suskunluk kullanması belki söylenebilecek en az şey onun için.
İlerleyen yaşına rağmen sanata böylesine tutunması, sanıyorum onu bu denli canlı tutan şey. Ama yinede belirtmeden geçemeyeceğim, acaba kaçımız bukadar inatçı olabileceğiz ve idealizmi böyle bir ömür boyu sırtımızda taşıyabileceğiz bilmiyorum. Videosunu izledikten sonra kaygılandım, dürüstçe söylemeliyim içimden geçeni; Ulan adam ölmeden bir şey yapmalıyım onunla, daha fazla ertelememek lazım. (Beklide kırıcı bu sözüm haklısınız, ama gerçekte bu, içimden geçen.)
Belki bir sürü insanın kafasında var böyle bir plan. ama nasılsa burada Ulvi, yaparız bir ara diye erteliyor fikrini. Oysa bukadar önemli bir sanatçının uykuda geçirdiği süre bile kayıp bu ülke için. Yapılacak öyle güzel şeyler var ki onunla Teşvikiye cami avlusunda konuşmamak için bunları yazma gereği duydum.
Ne yazık ki kör ölür badem gözlü olur ülkesinde yaşıyoruz. Ve ne yazık ki o badem gözlere artık görmüyorken bakıyoruz. Bu sefer öyle olmasın diye, suskunluğun adamına, Ulvi Arıya, Ulvi ustaya selam olsun demek istedim.
Suskunlukla konuşmak, bedeniyle konuşmak ustanın yaptığı ve şöyle bir düşününce insan soruyor kendisine… Neden? Herkesin sustuğu bir ülkede, bunca kirin pasın arasında, böyle estetik, böylesine güzel bir beden kullanımı, susarak böyle çok şey anlatmak da herhalde ustanın hakkı.
Ustalar nedense böyle mütevazi olurlar, olgun olurlar, hoş görülü olurlar ya ben okadar olgun değilim. Bu yüzden haddimi aşarak bir iki cümle kuracağım buradan. Başa uyuyan güzelimize, kültür bakanlığımıza teşekkür ediyorum, Ulvi Arı gibi bir sanatçının farkında olduğu için ve kendisini seyircilerimizle buluşturmak için harcadığı çabadan ötürü. Bu birazda bizim kabahatimiz tabi, alıştırdık gelen her bakanı, bakanlığın kapısını aşındırarak, yardım, yardım diye dilenerek. Onlarda hım… Sanatçımı, sanatmı nasılsa gelir bulur bizi, yapışır yardım dilenmek için diye rahat davranıyorlar.
İstanbul kültür başkenti seçildi ne güzel, saçma sapan baloncuklar izledik, yurt dışından gelen gösteriler… Tarihi binaları restore ettik, iyi hoş ama şehrin içinde yaşayan Ulvi arının farkına bile varmadık. Gel kardeşim, sen birde bu şehrin içinde yaşıyorsun, susta görelim nasıl bir İstanbul dayız anlayalım demediler. Demezler tabi, niye desinler, kaç Ulvi var bu şehirde yaşayan, hangisine desinler. Sonra Ulviler fark edilmezler, onlar pantomim yaptıkları için özürlü zannedilenlerdenler. Ah be abi bir ak lansaydın sende paklansaydın da fark edilseydin.
Biliyorum, ustaya bir kırk yıl daha sürüneceksin deseler eğdiremezler başını. O yine bunca yıl yaptığı gibi, susarak söyler söyleyeceğini…
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana ampulde az…
Sadece oyuncu ve pantomimci arkadaşlarımın okumayacağını bildiğim için bu yazıyı elimden geldiğince sade ve basit bir dille hazırlamaya çalıştım. Umarım birkaç kişi okurda, bir Teşvikiye hatırası olmada gider izler ustayı. Yada bir ampul yanarda bir kafada anlar, özrün susanda değil konuşanda olduğunu.
YORUMLAR
Bu gün nejat uygur un bir öğrencisi ile kısa bir sohbetim oldu.Bir cay içimlik nejat bey ve tiyatrodan televizyon dan komedi dünkanı'nından bahsettik.
İlginctir Sayın rahmetli ULVİ ARI ismide gecti birkackez sohbet içinde..
türk tiyatrosu hiçbirzaman çok değerli yerlere gelemedi,vazgecilmez olamadı demişti.
Nedemek istediğini yazınızdan sonra daha iyi anladım sanırım.
Kendi fikrim şuki;tiyatro sinema/dan daha önde olmalı bence.tiyatro kişisel gelişim sürecinde çok etkilidir.
Okul yıllarımda tiyatrolarda yer alırdım ve çok mutlu olurdum sahnede.
İnsanın kendi kabuğunun dışına çıkması oyunda olsa o zevki yaşaması ayrı bir heyecan..
Türkiye’de en çok icra edilen sanat mim’dir. Çünkü kimse konuşmuyor....alıntı ;)
ERKAN ÇELİKOL
Edeb-i Şiirsel
Yazınızdan sonra merakettim ve google/den resmini görmek istedim
sizin yazınızdanda o sitedeki yazıdanda rahmetli olmuş gibi bir hava sezinledim heralde.
bukadar sevdiğiniz insanın meslekdaşınızın hayatta olmasına sevindim.
ozaman rahmetli olmadan biran önce dizinin dibinde birkezde olsa bulunun ..
insanın ilham aldığı,örnek aldığı şahsiyetlerin toprağa ayak başması büyük şans.keşke benim önder aldıklarımda yaşamış olsa idi ..