- 729 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞKLAR VE AŞK MEKTUPLARI
Kemal Tahir hapishane yıllarında karısı Fatma İrfan’a yazdığı mektupların birinde şöyle der:
“Sana demirlerin arasından baktığımda anladım ki seni sevmekle hakikaten şerefli ve çok nefis bir iş yapmaktayım”
Hani bazen derler ya “nerde o eski aşklar?”Bence milyon kere doğru bir cümle.Nerde o eski aşklar?Şimdiki gençler sevmenin, sevilmenin sadece bedeni zevklerden müteşekkil olduğunu sanıyor ve sevdiklerine söyleyebildikleri tek kelime “seni seviyorum”dan ibaret kaliyor.Oysa ki aşk, maddi çehresi inkar edilmese de yoğun derecede manevi yönü olan bir kavramdır.Dolayısıyla onda bir duygu denizi yahut edebiyatla yoğrulmuş geniş bir iç dünyası aramak boşuna olmaz.İşte bu cümlenin bizi getirdiği nokta edebiyat ve edebiyatçılardır.Edebiyatımızın kilometre taşı hükmünde olan yazarlarımızın,şairlerimizin eşlerine,nişanlılarına,sevgililerine v.s yazdıkları aşk mektuplarına baktığımızda aşkın bizim bildiğimizden çok farklı şeyler de söylediğini öğreniyor ve şaşırıyoruz.Aşkın şerbetini tadıyor ve aşkın deryasına dalıyoruz.Biz bunu daha önce neden düşünemedik?diye hayretle soruyorsunuz kendi kendinize.Ve sonra anlıyorsunuz ki aşkla ilgili o enfes cümleleri kuranlar sıradan insanlar değil, sözün ressamıdırlar ve kelimelerle resimler çizmektedirler adeta.Evet, aşkın o büyülü iksirinden bir nebze dahi olsun tadabilmek için sözün ustalarını okumak gerekmez mi sizcede?
Konunun bir başka boyutuna bakacak olursak,bunlar ilahi ve beşeri aşk kavramlarıdır.Eskiler beşeri aşkı ilahi aşka ulaşmakta bir basamak olarak görüyorlardı.Bu demek değildir ki sevdiklerine önem vermiyorlar,onları belli bir yerden sonra kendi hallerine bırakıyorlar.Aksine güzel olan şeylere bakıp ilahi kudretin yüceliği karşısında tekrar tekrar niyaz ediyorlar idi.Onların aldıkları terbiye,edindikleri tecrübe bunu gerektiriyordu.Konuyu dağıtmak istemiyorum lakin birkaç şeyden daha bahsetmekte yarar var.Ceddimiz dünyaya aşk eksenli yaklaşıyorlardı dedim yukarda.Evet bu aşk güzel olan her şeye karşı duyulan bir sevgi,ve yine güzel olan şeylere karşı beslenen bir duygu idi.İşte bu olumlu yaklaşımdır ki bizi hoşgörünün yücelerine çıkarıyor ve bize emsalsiz bir insan sevgisi kazandırıyordu.
Neyse,eskileri bırakıp şimdi tekrar dönelim.Demek ki aşk duygu adamlarında daha başka bir kisveye bürünüp,bize daha leziz anlar yaşatıyor.Peki kimdir bu duygu adamları?Sadece Kemal Tahir mi?Hayır.Bedri Rahmi Eyüboğlu,Behçet Necetigil,Abdülhak Hamid ve daha bir çok yerli yabancı yazar.Belki bu yazarlarımız bu mektupları belli bir endişe gütmeden,içlerinden geldikleri gibi kaleme almış olabilirler.Ama bugün bu mektupların çoğu bütün okuyuculara açıktır.Hani derler ya yazarın özeli olmaz.Galiba haklı bir söz.Okuyucu sevdiği yazarın her yazısını merak eder.Hatta yemesini,içmesini,yaşayış tarzını…İçinden bir şey onu kıvrandırır,ille öğrenecek.O bakımdan yazarların özel mektupları bile kitaplaşıyor.
Eğer sizlerde sevmenin sevilmenin o leziz büyüsüne kapılıp gitmek,aşkın derununa inmek,sevda sellerinde yüzmek istiyorsanız edebiyatımız vazgeçilmez bir rehberdir.Yok,illaki biz modern zamanların aşkından yanayız diye ısrar ediyorsanız…
Kendiniz bilirsiniz!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.