- 4696 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKİYE DE TRAFİK KAZALARI YİNE DE AZ OLUYOR
Şartlarım tuttuğu için ehliyet imtihan komisyonunda görev alma kursuna hortumcu müdürlerin isteği olmadan katılmıştım.
Daha ilk yazılı imtihan komisyonundaydım. Müracaat edenleri içeri alma tamamlandı ama biri hızlı hızlı geldi ve son anda yetişti. Geleni gören özel kurs sahipleri ve hortumcu büyükler hemen secdeye kapandılar. Bir masanın tanrısı olduğu belliydi. Ben şaşırdım ve kişiyi takibe başladım.
Benim görevli olduğum sınıf da imiş sırasına oturdu. Fazla değil yarım saat sonra aynı kişi kağıdını verip çıktı. Ben arkasından söylemeye çalıştım, “daha vakit var, yanlış doğruyu götürmüyor” diye ama nafile. Adam dinlemedi bile gitti. Benim aklım başıma geldi, kendi kendime “bir yaş tahtaya basarım” diye düşündüm. Verilen kağıttaki işaretli cevap sayısını saydım ve yanımda görevli arkadaşa da saydırdım. Üç çeşit olan sorulara yirmi üç, on yedi ve diğer sayıda azdı, şimdi hatırlayamadım.
Verilen süre bitti, kağıtları topladık, memura diğer sınıflardaki görevlilerle birlikte teslim ettik. Benim sınıfta olan ilçe M.E.Md.ğü şube müdürü de üç imtihanın birinden hiç soru işaretlememişti. Benim ilk görevim olduğu için işlem sırasını bilmiyordum.
Bizi toplu halde rüşvet olan öğle yemeğine götürdüler. Burası gölün ortasındaki adanın en güzel restorantıydı. Herkese istediği türden en güzel balık yemekleri ısmarlandı. Yemekler yendi, ilçeye döndük üzerine kaymaklı kadayıf da yenildi.
Mesai başladı kağıtları imzalamamız istenince ben hemen o küçük tanrının kağıdına baktım. Yediğimiz balıkların ve kaymaklı kadayıfların, ilk olduğum için bilmediğim daha nice rüşvetlerin bedeli ödenmişti. Yani bu kişi tamamını işaretlemediği üç imtihanın üçünü de kazanmıştı, kazandırılmıştı. Tabi o kazandırılırda bizim şube müdürü kazandırılmaz mı? Oda hepsinden başarılı olmuş.
Benim kafa dank dedi. Aylar sonra tekrar görev yazılmış gittim. Bu sefer direksiyon imtihanı yapılacak- tı. Gelenlerin imtihanı yapıldı bitti. Bir tane dosya kaldı. Merak edip baktım, isim aynı kişinindi. Neden geleme diğini sorup araştırdım. Üstelik bu son hakkıydı yani tekrar yazılılara girerek başlaması gerekiyordu.
Trafik kazası geçirdiği için kolu kırılmış ve bunun için direksiyon imtihanlarına katılamamış. Görevini sorduğumda da en büyük şoku yaşadım. Bize yakın bir ilçenin Cumhuriyet Savcısı olduğunu söylediler.
Bizim şube müdürü belki ilk hakkında almıştır onu bilmiyorum ama belli bir üst makamdaki kişiler böyle ehliyet alırsa veya verilirse daha büyüklerin nasıl ehliyet aldığını siz takdir edin.
Böyle olunca da trafiğe tam uygun olmayan karayollarımız her gün kan gölü olmakta, bence az bile oluyor. Ondan sonrada açılan ağızlar kader deyip geçiyor. Allah “kötülük emretmez” kulun hiç mi suçu yok? Bence tevekkülden sonrası kaderdir.
Bir Fransız atasözünde “insanlar hayatın beğenmediği yönüne kader der” diye okumuştum.
Bakkaldan ekmek alır gibi ehliyet alırsak sonuç böyle olur. Az çok hepimiz şoförüz. Hangimiz trafikte tüm kurallara uyuyoruz? Ben başta olmak üzere uyan pek yok. Ondan sonra da gözyaşları.
Gelin hep beraber aklımızı başımıza toplayalım, kurallara tam uyalım. Ondan sonra kader diyelim.
Bu olayları yaşadıktan sonra “bir daha bana imtihan görevi vermeyin” diye talimat verdim ve memnuniyetle uydular.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
14/12/2007
YORUMLAR
Anlattığınız hikaye bence çok ibret verici. vede kesinlikle doğru.Bu tür olaylar maalesefki var. Ancak. kurallara uyma konusunda sizinde umursamaz tavrınız olduğunu anladım .Bu beni üzdü. Keşke. Trafik kurallarına genelde uyduğunuzu söyleseydiniz.O zaman bu yaşadığınız olayın etkisi daha fazla olurdu. yinede tşk.