- 721 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİFRE ERGENEKON
12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir evde başlayan Ergenekon Operasyonu dalga dalga yayılarak büyüdü. Askerler, polisler, bürokratlar, siyasiler, iş adamları...birçok isim gözaltına alındı birçoğu tutuklandı.
İlk başlarda ülkede varolduğu söylenen Susurluk süreci ile aydınlanmaya başlayan o
meşhur ’derin devlet’ yapılanmasının ortaya çıkarılacağını düşünmüştük. Sistemin
kendilerine verdiği yetkileri kendi çıkarları için kullanan, mafyalaşan bu yapıların ortaya
çıkarılarak devlet içinden temizlenmesi hükümetin bu ülkeye büyük bir hizmeti olacaktı.
Gözaltı süreçleri, gözaltına alınan kişiler ve binlerce sayfalık iddianameler bize bunun
böyle olmadığını gösterecekti. Yapılan ’derin devlet’ in tasviyesi adı altında ülkenin
AKP ideolojisine göre şekillendirilme operasyonuydu. Hükmümet taraf olmayanları
bertaraf etme operasyonuna girişmişti...
Bu ülkede irticai faaliyetlere en sert tavrı kimin koyduğunu hepimiz biliyoruz.
geçmişten gelen geleneksel yapısıyla TSK Kubilay’dan günümüze irticai yapılanmalara
karşı Kemalizm’in yıkılmaz kalesi konumundaydı. İşte ülkeyi dönüştürmek için yapılacak
operasyonun şifresi belli olmuştu ’Ergenekon’...
TSK halkın en çok güvendiği kurum olmakla beraber aslında mükemmel bir kurum da
değildi. Otuz yıldır bitiremediği bir terör, geçmişte yaptığı ABD yanlısı darbeler,
şeffaflık konusunda içinde bulunduğu eksikler ile kötünün iyisi durumundaydı. Tabiki
Ergenekon Operasyonu yapılana dek...
28 Şubat sürecinde meşru hükümeti görevden uzaklaştırarak bin yıllık bir süreci
başlattığını sanan Batı Çalışma Grubu aslında kendi sonunu hazırlıyordu. ABD ile uzlaşan
irticai hareket Milli Görüş gömleğini çıkartarak Pensilvanya’ya yerleşiyordu.
Sadece beş yıl sonra irtica yeni gömleği ile tek başına iktidar oluyor ve intikam
operasyonuna başlıyordu.Küresel konjüktürde Türkiye’nin rolü ABD’nin Ortadoğu
politikalarına taşeronluk edecek İslam ülkelerine liderlik yapacak bir ülke olmaktı.
Bu rolün için TSK’nın devre dışı bırakılması gerekiyordu tabiki bu yapılırken AKP
iktidarının tahtı sağlamlaştırılacaktı.
Dünya da özellikle bzim gibi gelişmekte olan ülkelerde basın her zaman en etkili silah
olarak kullanılır. Toplumu manipüle edecek bilgi akışı işte bu basın yoluyla sağlanır.
Bunu kanıtlayan binlerce CIA raporu mevcuttur. AKP önce kendi medya gücünü o
oluşturma yoluna gitti. İşte Ergenekon belgelerinin gizlilik kararı olmasına rağmen
belirli kesimin gazetelerinde boy boy yayınlanmaının nedeni budur.
Asker darbeci, demokrasi karşıtı, din düşmanı gösterilerek halktan koparılmaya
başlanmış yapılan yalan yanlış haberlerle bu büyük ölçüde sağlanmıştır. Bugün
demokratikleşme adı altında yapılan askerin beklenen demokratikleşmesi değil TSK
nın ABD stretejilerine göre yeniden şekillendirilmesidir. Asker şeffaflaştırılmak
yerine adeta yerle bir edilmiş gizlisi saklısı kalmayan perişan bir hale getirilmiştir.
Yıpratılan TSK’nın yerine halkın güvenini kazanacak ona alternatif olacak bir kurum
belirlenmiş miydi? Tabiki, yıllardır Polis teşkilatının içinde örgütlenen malum cemaatin
altın nesilden memurları Ergenekon Operasyonu adı altında TSK’nın itibarsızlaştırılması
operasyonunu birinci elden yürütmüşlerdir. Cuma namazına giden, halkın içinden temiz
yüzlü çocuklardan oluşan halkın Polisi dinsiz orduyu izaya getiriyordu. Polisin içinde
malum cemaatin imamları vasıtasıyla emir komuta sağlanmaya başlanmıştı. Adeta AKP
Polis içinde kendi derin yapılanmasını kurmuş F Tipi yapılanmasını kurgulamıştı.
İşte polisin terörle mücadelde ve Ergenekon - Balyoz soruşturmalarında asker üzerine
bu denli gitmesinin tüm sebebi buydu. Alternatif ordu polisti...
Ülke içinde Kemalist yapının en önemli kurumlarından biride yargıydı. Kemalist
statükonun korunduğu hatta mevcut hükümetin, iktidar partisinin kapanmaktan son anda
kurtulduğu süreç bu Kemalist yapının ürünüydü. Kemalist yargının büyük sorunları vardı
ağır işliyordu, güven sorunu mevcuttu...İşte hükümet bu açıklardan yararlanarak yargının
ve HSYK’nın yapısını değiştirmek için harekete geçti. Zaten yargı içinde kısım kısım yer
alan malum cemaatin altın nesillerinin yargı üzerinde egemen kılınması 12 Eylül
referandumu ile halkın desteğiyle yapıldı. Yargıda yeşil devrim halkın koşulsuz
desteğiyle yapılıyor Ergenekon’un dalgaları Balyoz gibi askerin başına inmeye hazırdı
artık. Operasyon iyice amacından saparak muhalifleri tasviye operasyonuna işte bu
aşamadan sonra dönüştü. AKP nin yargıcı AKP nin polisiyle beraber fütursuzca
hücuma geçti...
Yasama ve yürütmeyi elinde tutan iktidar partisi, koşulsuz iktidarına muhalefet
gösterebilecek devlet kurumlarını tasviye yoluna gitti. İşte Ergenekon Operasyonu
AKP’nin demokrasi tramvayının önünü açmak için yapılan bir plandır. İçinde ABD
AKP ve malum cemaat bulunmaktadır. Ülkenin ABD menfaatlerine göre dönüştürülme
sürecinde gözümüzün önünde yargının ve askerin pasifize edilmesi asla bir demokratik
leşme olarak adlandırılamaz. Silivri Cezaevinde yatan gazetecilerin, basılmadan topla
tılan kitapların, suçu sabit olmadan görevden alınan askerlerin bulunduğu bir ülkede
asla demokratikleşmeden söz edilemez. Demokratikleşme farklı seslerin garantisini
sağlamaksa bu yapılan farklı seslerin sesini kısma operasyonudur ve antidemokratiktir...
Tek adam düzenine giden bir ülkenin rotasıdır...