- 1124 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
EL DEĞMEYEN SICAK HABERLER
Hava sıcaklığı mevsim sıcaklığının üzerinde olur da gündem hiç altta kalır mı? Yurtta ve dünyada yaşanan sıcak gelişmeler saat başı bizlere sunuluyor hem de dumanı üzerinde. “Taze bunlar! Soğumadan alın güzel ablalar, yakışıklı ağabeyler!
İzninizle size bir şey sormak istiyorum “Haberlerin başına geçtiğinizde üzerinize garip bir tedirginlik çöküyor mu yoksa bu sadece bana mahsus bir şey mi?” Size de mi oluyor. Oh be! Rahatlattınız vallahi beni!
Gelelim haber saatlerine. Koltuğumuza kuruluyoruz ve kumandamızı ekrana doğru alelacele tutuyoruz. Biliyoruz ki mutlaka bir yerlerde bir şeyler oldu. Zaten olmasa adı da haber olmazdı ya neyse biz devam edelim.
Yüzümüze, doktora tahlil sonuçlarımızı uzattığımızdaki tedirgin ruh halimiz ciddi ciddi yerleşiyor.
“Doktor Bey pardon adını ne koydunuz?”
“Anlayamadım! Neyin adı?”
“Şey hastalığımın adı! Korkulacak bir şey var mı?”
“Önemli bir şey yok, ilaçlarınızı düzgün kullanırsanız bir şeyiniz kalmaz.”
Bu haber nasıl da iyi gelir insana. Önce “şükür yarabbim” dersiniz. Ardından hayata kaldığınız yerden devam etmek için sabırsızlanırsınız. Ama şu haberleri sonuna kadar dinleyip de şükredeniniz var mı? Şahsen ben çok mutsuz oluyorum. Hatta başıma ve mideme ağrılar giriyor. Bazen de kaslarımda seğirmeler meydana geliyor.
Spikerler, ellerindeki haberlerin kasvetinden midir nedir yas evinden sesleniyor gibiler karşımızda. Birbiri ardına dizilmiş haberleri izlerken her defasında “Aman Allah’ım!” diyorsunuz “Dünya felç, çözümler kangren, uzlaşma yolları tıkalı, önümüzde koca koca taşlar, kanamaya devam eden ve bir türlü kapanmayan yaralar. Hey doktor! Pardon sayın spiker yoksa topluca ölüyor muyuz ne? Hiç umut yok mu? Şans faktörü falan, bilet milet alsak yok yok öbür dünya için değil burası için!
Sıcağı sıcağına önümüze sunulan haberler elimizi olmasa da içimizi öyle bir yakıyor ki. Kimine inanmak istemiyoruz. Şu meşhur “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” atasözü kafamızı karıştırıyor. Soru işaretlerinin çengeli asılıyor yüzümüze. Sonra “Yok canım. Olmaz, olamaz hatta olmamalı” diyoruz yüksek sesle. Her gün bir yaşımıza daha giriyoruz. Vakitli vakitsiz büyüyoruz hayretlerimizle, acılarımızla. “Erken bunama” değil bizi “erken büyüme” yaşlandırıyor.
En çok da şehit haberleri kor bir ateş gibi düşüyor içimize. "Bu son olur inşallah!" temennilerimizle şehitlerimizi uğruna canlarını koydukları, nöbet tuttukları toprağımıza defnediyoruz. Gözyaşlarımızın yarısı dışarı yarısı içine akarken başımızı dik tutuyoruz. "Şehitler Ölmez! diyoruz en güçlü sesimizle. "Sınırları damarlarındaki asil kanla çizilmiş bir ülkenin vatandaşı olarak “ O sınırlar kolay elde edilmedi ki, kolay silinsin" diyor mücadeleci yanımız.
Şiddet, cinnet, ihanet ne bu Allah’ım yardım et. Hele tecavüz! Faillerinin derisini yüz! Yakalanıp götürülürken hepsi saklıyor yüzsüz yüzlerini kirli parmaklarının arkasına.
Halk olarak tabi ki haklı olarak insana daha doğrusu insanlığa yakışmayan bu tür eylemleri gerçekleştirenlerin cezalarını çekmesini istiyoruz.
Teknolojinin altın çağını yaşadığı bir dönemde dünya üzerinde hâlâ açlık ve sefalet çekenlerin bulunduğunu bilmek de üzüyor bizi. Uygarlık nasıl bir güneş ki bir yerlerde hep doğuyor bir yerlerde hep batıyor.
Kararan içimizi acaba ne ağartabilir ki? Ben en iyisi yazımı bir köşeye bırakıp şöyle güzel bir müzik açayım. Hatta bir de bayram şekeri atayım ağzıma. Oh be dünya varmış! Siz de alır mıydınız?
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Sıra geldi yazıları okumaya. Ama heberleri dinlemeyi değil, hep felakaetler acaba hiç iyi haber dinleyemeyecek miyiz?
Sanırım müzik en iyisi. Tebrikler, yazı çok güzel anlatım güzel..Sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
İnsanlar içinde bulundukları hali izahta bazen zorlanırlar. Kendi icadettikleri şeyleri bile bir süre zihinlerinde olağanaştırıp galubeladan beri böyleymiş gibi kendilerini kaptırıp giderler. Oysa insan mola vermeli arada bir muhasebe yapmalı. "Ben neyim ve bu hal neyin nesi?" diye. Ama sizi size bırakmazlar, doğruları biri sizler adına kotarır, sonrada;"yersen bu !* yemesen, sen bilirisn zaten yenecek başka bişey de olmaz. Hani misafir evsahibine tabidir; ev sahibi şöyle buyurun deddiğinde sizin başka türlü tavır almanız önemli bir neden yoksa zordur.Biz bütün basın, yayın kuruluşlarından gelen bilgiler ve tavırlarla askariden bu misafirin pozisyonunda kalırız.Zaten hiçbir anlamda dahlimizde olmaz. Güçlüler dünyasının emriyle haber? Kötülükten neşet eden şey olarak bize ulaştırılır. Oysa dünyada ne kadar güzel şeylerde olur değilmi ve ne çok ihtiyacımız vardır bunlara aslında. Ama, siz kötü bakmaya ve kötü düşünmeye mecbursunuz."Siz köpeği ısırırsanız !" haber olur diyorlar ya. Bu, şu anlama geliyor sanırım; bişey normalin dışına çıkmışsa, haber değeri taşıyor. Normal olanı duymak gibi bir lüksümüz yok. Bu aslında hergün ruhumuzun dinamitlenmesi anlamına geliyor. Bu anlamda iyi bir tv.izleyicisi değilim.Haberleride basına dayalı olarak seçer dinlerim. Genelde hayatı kendi gözlemlerim ve kitaplardan tanımayı yeylerim.Zaman geçtikçe kötü bişey yapmadığımı da yine kendi tecrübelerimden anlıyorum.
Ah sayfanızı daha çok ihlal etmiyim, çünkü kızanlar oluyor.
Güzeldi efendim.Selam,saygı...
Aysel AKSÜMER
hyazici58
Merhaba,anlamlı ve akıcı bir usluple anlatmışsınız...güncel...içimizden...bazen bakıp da göremediklerimiz...tebrikler değerli şair/yazar dostum...yüreğinize sağlık...
Aysel AKSÜMER
Keşke ara ara geçmişin haber bültenlerini olduğu gibi yayınlasalar. Spikerlerin felaket tellalı kıvamında verdiği haberleri tekrar dinlediğimizde hatırlayacağız ki günlük hayatımız sözü edilen felaketlerden pek de etkilenmemiş. Bugün de öyle olacak, yarın da. Yıllar sonra bugüne baktığımızda o haberleri değil, arkadaşımızla yaptığımız kavgayı, kızımızın diploma törenini ya da takımımızın şampiyonluğunu hatırlayacağız. Su akacak, izi kalmayacak.
Normalde kurgusal yazılar yazmanızı istiyorum ama bugünkü yazınız son derece kıvamında. Kendini okutuyor. Açtığınız o müziğin tadında olmuş. Saygılarımla.
Aysel AKSÜMER
Bayram müziği olsun ama...
biraz raks..
biraz tango..
ve birazda oyun havası..
Adamın içi açılır valla :))
Saygımla şair..
Aysel AKSÜMER
haber seyredemeyenlerdenim canım... eziliyor içim tercuman olmuşsun duygularıma.....
sevgilerimle...
aldım bile o şekerden sen gibi sevgi dağıtıyor tadı ...
Aysel AKSÜMER
Bir gazetede düzenli olarak köşenizden yazacak durumdasınız. Sözün bir yerden başlayıp, bambaşka bir yerinde duran maksadına doğru giden yolculuğu müdavimlerinizi çalışmalarınız için heveslendirirdi bana kalırsa.
Aysel AKSÜMER
Siz hâlâ seyredecek/dinleyecek haber bulabiliyorsanız yine de şanslısınız demektir.
Ben bulamıyorum. o sebeplede televizyon açık olduğu halde bakmıyorum, bakamıyorum.
Şişirilmiş, yalan, birilerinin borazanlığını yapan haber ve yorumlara bakmak, bani yoruyor ve utanç veriyor.
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.