- 473 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Güzellik Yapana Daha Güzeli Vardır
Toplumda bilinen iyilik anlayışı güler yüzlü olmak, yoksullara para vermek, hoşgörülü ve anlayışlı olmak gibi özellikler içerir. İnanan insanlar için ise her konuda olduğu gibi bu konudaki kıstas da Kur’an’dır.
İyilik yapmak, içinde Allah aşkı ve korkusunu taşıyarak, vicdanını kullanarak yaşamının her anında Allah’ı en çok hoşnut edecek davranışlarda bulunmaktır. Allah, yaşamının temelini Kendi rızası üzerine kuran ve bu nedenle sürekli iyiliklerde bulunanları seveceğini ve onlara iyilikle karşılık vereceğini birçok Kur’an ayetiyle müjdeler:
... Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)
Kur’an’la haber verilen güzel ahlak özelliklere sahip insanlar, yaptıkları iyiliklerin karşılığını dünyada ve ahirette kesinlikle alacaklardır. Kur’an’da da haber verildiği gibi, “…Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır…" (Zümer Suresi, 10)
Rabb’imiz, dünyada da güzel bir yaşamı, her dönemde inanan kullarına yaşatır. Gerçek anlamda iyi insanlara hem dünya hem de ahiret için vaat edilen güzel yaşam, tüm nimetlerde artış anlamındadır. Hesapsız rızık verici olan Allah, "Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?" (Duha Suresi, 8) ayetiyle bildirdiği gibi Peygamberimiz (sav)’in üzerine de nimetlerini yaymıştır.
Gerçek şu ki, Allah zerre ağırlığı kadar haksızlık yapmaz. (Bu ağırlıkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kılar ve Kendi yanından pek büyük bir ecir verir. (Nisa Suresi, 40) ayetiyle haber verildiği üzere, her iyilik kat kat artarak sahibine dönecektir.
İnanan insanlar için dünya malının hiçbir değeri yoktur. Nefislerinin bencil tutkularının ardında hırsla koşmazlar. Canlarını ve mallarını Rabb’leri uğrunda satarlar. Alışverişleri ve ticaretleri Allah’ı anmalarını, kulluk görevlerini engellemez. Allah’ın sınamak amacıyla yarattığı görüntülerle yüzleşme zamanlarında sabır ve tevekkül gösterirler. Tam bir teslimiyetle teslim olur, asla şikayette bulunmazlar.
Allah, inanan insanların samimiyetlerine ve bu güzel ahlaklarına karşılık olarak onları daima rızıklandırır, güzel ve temiz nimetler içinde yaşatır. Ancak bu nimetler onların dünyaya bağlanmalarına değil, aksine cennete duydukları özlemin artmasına vesile olur.
İnsanların hemen hepsi dünya hayatının kısalığının farkındadır. Ancak pek çok insan bu kısacık hayatı, kendilerince tadını çıkararak, dolu dolu yaşamayı ister. Akılcı bakan azınlık ise dünya hayatının gerçeğini görür. Yaşamın çok kısa olması, bu samimi insanlara ölümü ve Rabb’leri huzurunda sorgulanacakları günü hatırlatır. Bu ‘kuşluk vakti’ kadar kısa yaşamda gönülden iyiliklerde bulunan insanlar, sonsuza dek sürecek güzelliklerle karşılık göreceklerinin bilincindedirler. Bu, Allah’ın vaadidir ve kullarına “Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır…” (Yunus Suresi, 26) ayetiyle vaadini haber verir.
Bunun ne kadar büyük bir ödül olduğunu anlayabilmek için ‘sonsuz’luğu anlayabilmek gerekir; ancak bunu aklımız tam olarak kavrayamaz. ‘Sonsuz’, asla bitip tükenmesi olmayan bir süre. Kuşkusuz bu, ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran Rabb’imizin rahmetinin genişliğini kavrayabilmek için de üzerinde derin düşünmemiz gereken bir örnek. Her ne kadar tam olarak kavrayamıyorsak da, sonsuzluğu bir “göz açıp kapama süresi” için feda edebilir miyiz?
Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 26)
Fuat Turker
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.