- 692 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RAMAZAN VE İNSAN
......Ne güzel geçiyor Ramazan günleri serin ve dinlendirici sağlıklı ve huzurlu çok kimsenin beklediği cehennemsi ağustos sıcakları haberlerinin aslı astarı çıkmadı her gün rüzgar ve serinlik yaşıyorum ve oruc ibadeti kadar bana huzurlar yaşatacak başka bir şey göremiyorum.Sahilde kendimi düşüncelere bırakmış olduğum dalgaların seslerine karışan martı çığlıkları arasında zihin dünyam zaman yolculuğuna çıktı .Efendimiz peygamberimiz in yaşadığı ilk dönem peygamber olmazdan önceki günlere.Sık sık Mekke dışına çıkıyor bir dağın mağarasına çekiliyor saatlerce hayatın toplumun insanın gidişi hakkında düşünüyor .Mekke gibi bir toplumun,ibadet sosyal ve sermaye hayatının şirk kan-gözyaşı ve sömürü üzerine kurulu oluşu karşısında mekke’ye hakim bir tepe olan hıra mağarasına çekilir tefekkür ve acı ile insanın gidişine toplumun aydınlanmasına çareler çıkışlar arardı.Bir çile insanının ve aydın insanın yapması gerekeni ve bizlere de örnek olacak bir duruşu sergiliyordu.Demek insan ve toplum olaylarına hakim bir noktadan yukarıdan bakmak olayı ve manzarayı net görmenin yolu gerçekçi bir bakış açısı bulmanın noktası başlangıç yeri ilk adım.Düşünmek ve akıl yürütmek akletmek, tefekkürlere dalmak sadece ve yalnız insanın kurtarılması ve yaratanın rızasını istemek adına.En cani ve kaba bir toplumu insanileştiren bir tebliğin herhalde dünyanın en seçkin hitabı olmalı evrensel ve kuşatıcı bir kavrayışın bütün yeryüzünü heyecanlandıran ikna güzelliği kalbi ve sosyal tedaviciliği olmalı.Kolay değildi şirkin her çeşidine dalmış insanlık dışına çıkmış zulmün zirve yaptığı ve bir o kadar da ahlaki manevi çürümenin hız kazandığı bir toplumda değişim ve inkılab hareketine girişmek hiç kolay değildi. Kan ve sömürüyü tabii ve alışkanlık gören bir topluma ne yapılmalı ki çok sevdikleri bu keyfi bohemce günümüz vahşi kapitalizmini aratmayan haksız sermaye ve sömürü ve rant düzenini kolaycılığını bu rahatlığı bırakabilsinler.Bu nasıl mümkün olabilir..? di daha yüzlercesi ilave edilebilecek bu kara tablo toplumu nasıl düzlüğe çıkartılabilir.Günümüzde benzeri olumsuz ve kötü alışkanlıkların giderilmesi için dünya kadar para dökerek afiş-pankrat ve panellerle uyarı yapılan insan acaba ne kadar etkilenip değişim gösterebilmekte uyuşturucu ve alkol bağımlılığının anarşi terör ve faili meçhul cinayetlerin önüne geçilebilinmiş midir onca çalışma ve çaba verilmesine rağmen dünyanın neresinde toplumsal bunalımlar buhran ve çatışmalarda bir düşüş var en önemlisi ahlaksızlık oranlarında azalma mı gözleniyor.İşte mekke de icra edilen tebliğ ile şimdiki modern çağdaş uyarıları karşılaştırmalıyız neden mi ? 610 ile 632 yılları arasında bu kadar kısa bir süreçte az önce bahsedilen Mekke toplumu dünyanın en medeni en asil en ileri ve ahlaki ve sosyal adalet barış ve özgürlüğün vatanı olmuştur da ondan .İşte ilahi ve nebevi uyarının farklılığı seçkinliği .Yer zaman ve insan gerçeğinin göz önünde bulundurarak yapılacak uyarının ve insanı doğru tanımlayan bir fikir zenginliği ile yola çıkan tebliğin netice alamaması mümkün değildir çünkü bu metod insanın yaratıcısı ile kendi arasını barıştırmaya çevre ve toplum ilişkilerinden kendi iç dünyasına ilgilendiren ilişkilere kadar ahlaki bir arınmanın metodur .Dünyanın neredeyse merkezi sayılacak olan mekke’de başlatılan insan peygamber’in insanı anlama arındırma değiştirme ve sevginin merkezine dönüştürme harekatı kısa zamanda bedevi insanı en medeni geri olan toplumu en ileri seviyelere çıkartmıştır .İşte nebevi metot mü’min insanın değişmez metodu olduğu zaman insan ve toplum en güzel değişimi gösterecek insanlık buhran ve bunalımlarından korunacaktır temiz bir toplum, ancak temiz bir dünya görüşü ile gerçekleşebilir.Yapılacak işlerin ilkiydi insan denen meçhulün doğru şerefli asil bir kul olma gerçeğini kavraymak ancak ve sadece Rabb’ine olan kulluk gerçeğini yoksa insanın insana ya da putlaştırdıklarına kul olmayı değil ve önüne geçmekti nefsini ilahlaştırmasının çünkü nefs insanı canavardan daha canavar olmaya taşıyan en hassas merkezdir ve nefsin tezkiyesi ( arınması ) gerekir.Yapılacak iş insanı doğru kavramak yaratılışındaki fıtri rengi bulmak ve daha sonra da kalbini yumuşatacak,sahibine( yaratıcısına ) çevirecek daveti çağrıyı yapmak.Mekke’ nin insanı Allah ı inkar etmiyor hatta yerleri gökleri yaratan Allah fikrine sahip, tıpkı günümüzdeki insanın “..ne yani biz de Allah’ a inanıyoruz..’ demesi gibi ancak yaratan kudreti, hayatının dışına atarak, işlerine karıştırmayarak ve ömründen çıkartarak yerine farklı sevgi ve heyecanları getirerek gökler Allah’ın olsun yerler bizim vb. türünden söylemlerle inançlarının var olduklarını böyle açıklıyorlarlar.Dün putları kendilerini Allah’ a kavuştursun diye tazim eden insan, bu günde nefsiyle büyüttüğü iş-ticaret-meslek-makam-mevki-sermaye-ev-araba gibi dünyeviliklere aşırı düşkünlüğü ile Rabb’ ini dışlayıcı bir hayatı büyük bir hırsla yaşama yarışındadır oysa helal ve meşru olan hiçbir şey yasak da değil haram da değil .Kararında ve yeterince adil ve paylaşımcı sömürüye dönüşmeyen toplumsal eşitliğin seviyesinde kalarak hayat devam etmeli .İnsanın zenginliği aralarında sermayenin devlet olmaması yani sadece belli veya bir zümrenin elinde birikmiş toplanmış olması doğru değildir bunun sonucu hayatı ve insanlığı istismar ve sömürü olacaktır.Peygamber insan tebliğlerinde ve toplumsal huzurun ana kaynağı burasıdır gerçekten zengin olanların fakirin de hakkı vardır dediğimiz bu kazançlardan vergi ya da zekat ve sadaka dediğimiz topluma ve insana hizmet hayır işlerine sarf edilecek miktarların gerçekleştirilmesidir icra edilmesidir “..komşusu aç iken tok yatan bizden değildir “ inceliği budur işte .Mekke nin şirk içindeki müşrik insan ile günümüzdeki şirk tehlikesi altındaki müşrikce yaşıyan insanı kıyasladım karşılaştırdım bir an Rabb’ imizin yasaklarını ciddiye almadan fütursuzca yaşayan insanın haline ne demeli..? veya yapın diye emrettiği öncelikleri yapmayan insanın haline ne demeli..? evet kalbi iman çok önemli.Allah insanın kalbine bakacak kalıbına ya da zenginliğine etiket ya da rutbesine makam ve mevkisine değil , ancak kalpteki iman da ,ibadetlerle kuvvetlenir paylaşımcı ve adil icraatlarıyla...
….Sıhhatli olup hem bir yolculuğa da çıkmamış olan biri oruç ibadetini terk ederse ya da zengin olup zekatını vermeyi terk ederse veya ömrün de hacca bir kez gitmeyi düşünmezse ve diğer farz ibadetleri de böyle olursa insanın kalpteki imanı nereye kadar sağlıklı duracaktır.Efendimiz in bir sözünde ’..insan cennetlik ameller işler cennete ramak kalmışken cehennemlik ameller işlemeye başlar ve bu hal ile ölürse cehenneme dahil olur,insan cehennemlik ameller işler cehenneme ramak kalmışken cennetlik ameller işlerse cennete dahil olur...’ buyuruyor işte temiz toplum oluşturmada ki ince çizgi burada önce ruh dünyaları tezkiye edilen insanlar yetiştirmek ruh ve beden temizliğine ulaşmış insanı yetiştirmek arınma ve yeniden yenilenme ayı ramazan ayı ne güzel di ve ne güzel misafirdi bereketiyle gelen en hayırlı misafir.Ve ne mutlu o inanan insanlara ki ayaklarına kadar gelen bu bereket bu hayır ve mükafaat ayında en karlı çıkmışlardır .İslam insanı olmanın en güzel yanı her işi ve eylemi yemeden-içmeye uykudan-çalışmaya kadar her işi ibadettir yoldan bir engeli kaldırması insanların geçeceği yeri emniyetli tutması bile ibadet...bir cam kırığını...bir dikeni...bir çirkinliği kaldırması...komşusuna tebessüm etmesi..iyilikleri teşvik etmesi..kötülüklere engel olması ..vb evet benzeri daha birçok işi ibadettir.İbadete dönüşen hayatın ve bu hayat içindeki insanın duruşunu bir izleyin görünen güzellik şudur insan islam ile şereflenmiş kaliteleşmiş medenileşmiş ve daha çok insanileşmiş meleksileşmiş.Evet siz insanı güzelleştirin ki insanda yaşadığı çevreyi toplumu güzelleştirsin işte ramazan ayı bunu kazandırmıştı kazandırıyor ve kazandırmakta.İnsan ne nankör gerçekten ramazan ayının kıymetini bilmekte ne sağır ne duyarsız oruç tutmadığı gibi orucun bayramına sahiplenir üstelik adını değiştirerek ramazan bayramı olan bayrama şeker bayramı demekle saptırma ve çarpıtma görevini israrla sürdürür.Mümin insan ne yaptığını bilendir ve bayramını sahiplenmesini bilir yaşasın ramazan ve onun kutlu bayramı.
MUSTAFA KAYA / 22.08.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.