BUZ SOKAĞI
Öğle güneşinin ardına düştüm. Karanlık odalardan dışarıya çıktım.. Gözlerimdeki ağırlığı gördüklerimle ,bir süre sonra unutacaktım.. Olanlar gerçekti. Kimse buna uydurma diyemez. Ben gördüm. O çocuğu kadınları. .
Sıcaklığa , güneşe yaraşmayan yüzler ; kadınların yüzleri.. Merhaba demeye ürkerek ,sessizce yanlarına oturdum.Yüzlerinde durmadan bir gülümseme arıyorum.
İkisi de arkadaşlarım.İkisinin de yüzleri buz gibi..Aman Tanrım! - Öğle güneşi bile buzlarını eritmiyor.Yanlarında gülümsemeyi unutuveriyorum. Onlar ikiliyken ,ben yanlarına oturun-
ca somurtkan bir üçlü oluşturuyoruz.Birisini buzdan -na/pıyorsun sözünü duyamıyorum.
Yanıt vermiyorum bu yüzden..Ah güneş ! Kime Gönderiyorsun sıcaklığını.
Güneşin suçu yok , güneşi soğutmaya kararlılar..
İki katlı ahşap evin duvarının dibinde oturuyoruz. Çıkmaz sokakta. Çeremiz böylesi evlerle
sarılı . Taşdan ve toprakla sıvanarak yapılmış bu sekide kimsenin kimseyi gördüğü yok.
Karşı evdeki duvarın dibindeki yaşlı kadın ,sekiye koyduğu leğende ne olduğu belli olmayan
çamaşırları yıkıyor.Duvar dibinde dizili naylon helke,bidon gibi kaplarından bidonuna sular
boşaltıyor. Çamaşırları duruluyor mu yıkamaya yeni mi başladı , kestiremiyorum..köpüklü
köpüklü sıktıklarını eskimiş alimimyum tencereye yığıyor..
Az ileride yanında duran çocuklar tartışıyor. Tek gözlü tuvalet gibi yerin önünde oynuyor-
lar. . Kız sarışın oğlan esmer.Oğlan çocuğu dört kız altı yaşında.Yaşlı kadının durmadan söylemelerinden anlıyorum . İki kardeşin anneleri ,huysuz babalarını bırakıp başka birine
kaçmış. Babaları yeniden evlenmiş..Gelen kadın sözde oğlan çocukla başedememiş.
Yaşlı kadın durmaksızı oğlana söyleniyor:
-Yiğit iken yıkılasıca ! Nerden aldım bunu başıma?.Sokaklarda geberseydi . Bir de babası analığına kızıyormuş ; bir kez kucağına al da sev diye.. Azaysız ! Kadın haklı .Elde avuçta durmuyorki..Sabahtan beri imanıma dinime yetti.Allah rızası için bakayım dedim.Çocuk değil canavar.
Elindeki çamaşırları karşıdaki tuvalet gibi yerin önüne bırakan kadın , benim yanıtsız kalacağını bildiğim soruları kendime sordoğum soruları yanıtlıyor :
-Yazık dört yaşındaymış daha ..ne biçim anneymiş, ne diye bırakmış küçücük çocuğu..
-Annesi na/psın , bu kadına yaptığını ona da yapmışadam besbelli..Eve gece yarısı gelip
yapmadığını bırakmıyormuş kadına. Vala alıp başımı gideceğim ya da kendimi öldüreceğim diyor kadın..Güzel canından ne istiyorsun , al başını git dedim. Kardeşlerine yüzü yokmuş,
onları dinlemeyip varmış bu adama. Adam onun çocuğunu da kabul etmiş. Kadının bu oğlandan haberi yokmuş.
Kadın çamaşır yıkadığı yere geliyor.Oturduğumuz yerde duvara gerilmiş ipe çamaşırlarını asıyor. Çocuk evin önündeki betona yüzüstü kapaklanmış durmadan ağlıyor. onun yaşındaki yeğenimi düşünüyorum. Yanımdaki arkadaşlarım buz, öylece donup kaldılar.
Kendi aralarında bir şeyler mırıldanıyorlar, soğuk yüzleriyle birbilerine bakıyorlar..çocuğu
gördükleri yok. çocuğun yanına bir koşu gidip onu okşamak,güzel sözler söylemek istiyorum . Yapamıyorum. Sanki buz yörüngesindeyim .Buzdan saçaklar ellerimi donduruyor. Ayaklarım oturduğu yere çivileniyor, kımıldayamıyorum.
Çocuk ağlamasını arada bir kesip küfürler ediyor. yaşlı kadın acımasızca:
-Sen o küfürleri seni bırakıp giden anana , deyyus babana söyle. Şimdi aldığı karıyı da elinden kaçıracak. (Gerçekten öyle oldu .Bir kaç ay dolmadan kadın evden kaçtı) Erkeklerin çalıştığı türden bir işe girdi . Adamı gördüğü yerde köşe bucak kaçıyor.
Bütün maaşını kumara yatırdığı bir gün karısını sigara alabilmek için para istemeye komşu-lara göndermek istemiş , kadın gitmek istemeyince de yemiş dayağı.)
Ya ben düş gördüm ya olanlar gerçekti. Çocuğun ağlamalarının arkası kesilmiyordu.Bir ara ayağındaki ayakkabıları çıkarıp kadına fırlattı..Yaptıkları bana son derece olağan geilyordu.Çocuk aldıklarını geri veriyordu.Hiç sevgi sözü işitmemişti.Sıcacık bir okşama,
sevgi. Çocuğun istediği şeyler Ağlaması bu yüzdendi..Belki kadının bağıran sesinden biraz uzaklaşmak amacıyla,dış kapıdan içeriye eve girdi. Evin girişinde yere kapaklanıp ağlamasını sürdürdü.
Tam özgür olsam ,kendime ait evim ,kazancım olsa bu çocuğu babasına rağmen alı yetiştirirdim. Ona sevgi dolu bir gelecek verirdim.Umarsızlık çok kötüsün.Eli kolu bağlı , buz kalıplar içinde olayı seyretmekle yetindiğime kahroluyorum..
Kadının söylenmelerinde , yanımdaki arkadaş olmayan arkadaşlarımdan ,donup durmaktan
sıkıldım. Tam kalkacaktım..Çocuğun azalan ağıdı dinmişti.Kadının çamaşır asması da söylenmesi de bitmişti.
Çocuğun yere kapaklanarak ağladığı yerden kara yağız bir genç çıktı. Demin ağlayan
sanki oydu. Kara kalın kaşlarının altında gözleri kan çanağıydı. Göz altları oğuşturmaktan kıpkırmızıydı. Kadına doğru yürüdü. Kadının öfkesi henüz geçmemişti , kendi kendine mırıl-
danıyordu. Genci görmemişti..Genç kadının önünde upuzun durdu ..Kadın yanında cüce gibi kalmıştı. Yanındaki gölgeyi farkedince , dönüp baktı..Şaşkın:
- Sen de kimsin?
- Ben Muratım , az önce şurada sana ayakkabısını fırlatan çocuk..Gördüğün gibi artık çocuk değilim .Hadi üstümden canımı acıtarak çamaşırlarımı sündür, külotumu çek! Sırtıma vur son gücünle. Döv hadi..
Kadın sinirle gülmeye başladı:
-Git başımdan oğlum. Beni güldürüyorsun.Sen nasıl Murat olacakmışsın..Murat daha küçük.
- Murat küçük öyle mi? Demin yaşıtın gibi kavga ediyordun ama.Boyuma aldırmadan nasıl da seninle baş etmeye çalışıyordum. Biraz acıman için ağlayıp duruyordum.İstediğim sevgiydi . Boyum senin söylenmelerini kaldıramazdı.
Kadın mavi gözlerini kırpıştırarak gence baktı. Gerçekten çocuğa çok benziyordu.
Tövbe estağfirullah Allah Allah diyerek evine yürüdü. Gençte onu izledi.
Yanımdaki buz arkadaşlar hiç görünmez olmuştu. Ben de tepemdeki sıcaktan az az eriyordum galiba. Ayağa kalktım,evin kapısına yaklaşarak ,durup içeriyi seyrettim.
Genç çocuğun giysilerini yerden almış, gözyaşlarını siliyordu. Kadına bağırarak :
- Hani nerede Murat ? Murat benim ben !
Kadın korkmuş , gence yaklaşmıyor, İki adım geride duruyordu.
Söylenmesi değişmişti. - Allahım nasıl olur ,nasıl olur.Aklıma sahip ol Allahım.-
Genç gözlerini kadına dikerek beni birdenbire sen büyüttün.Tıpkı bir hayvan gibi anlıyor musun bir hayvangibi.
Artık bir şey duymak istemiyordum..Yüreğim hızlı hızlı çarpıyor ,bacaklarım titriyordu.Kapıdan uzaklaştım. . Merdivenleri titrek bacaklarımla nasıl çıktım bilmiyorum . Annem kollarını sıvamış abdest almaya hazırlanıyordu:
-Arkadaşın evde miymiş , diye sordu.
Ne diyebilirdim.. Arkadaşım beni görmedi ki..Ben de gerçek arkadaşımı görmedim .
Buzlarla konuşamadım.Buz sokağıydı çıkmaz sokak.
Anneme bir çocuk vardı , dört yaşındaydı derken boğazıma doğru bir yanma hissettim..
Daha dört yaşında..
! 9 1991
YORUMLAR
tam siyahlı, mavili yazıyı okurken gözlerim sulanmaya başlamıştı ki, yazı beyaz-siyah oluverdi, çok sevindim ama okumam bitmek üzereydi, tam faydalanamadım... renkli karakterli-fonlu yazıları sevemedim bir türlü... yazıya gelince, keyifle okudum, çok güzel kurgulamışsınız...tebrikler...saygıyla
not:bir de o alt tarafa bırakılan bir kilometre uzunluğundaki boşluk nedendir, bir bilebilsem...
kemnur tarafından 8/24/2011 4:15:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
glenay
yazdığımı sanıyorum . Kontrol bile etmemiştim. Bir sürü yanlış yazılım.
kendimden utandım. Alttaki o kilometrelerce boşluğun neden olduğunu
bir çözebilsem. Öyküme yorum yazmanıza sevindim ayrıca beğenmenize de , çok teşekkürler .
Kurgu, dizilimve kullanım sıradışı, algısı zor ama gerçekötesi bir yerleşkeye götürüyor içine teslim olanları. Çok güzel ve bağışlanamaz derecede sanatsal buldum:)))Tebrikler..
glenay
Yorumunuza teşekkürler ,saygı ve selamlar.
glenay
öyküleri de masalsı bir tarzda yazmayı seviyorum .
düpedüz anlatım beni sıkıyor
öyküde biraz eğlenmeliyim .Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum.
selamlar.