- 584 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
“İnfak Et, Arşın Rabb'i Eksiltir Diye Korkma”
Peygamber Efendimiz(sav) Hz. Bilal (ra)’in evine ziyarete gider ve evin bir köşesinde hurmalarınyığılmış olduğunu görür. Allah Resulü; “ya Bilal bunlar nedir?” diye sorar, Hz. Bilal; “senin içinbiriktirdim ya Resulullah” diye cevap verir. Bunun üzerine Peygamber (sav); “İnfak et ya Bilal infak et, arşın Rabbi eksiltir diye korkma" der.
İnfak, “Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin.Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.” (Bakara Suresi, 195) ifadesinden anlaşıldığı üzereinsanı ahiretteki tehlikeden koruyan önemli bir ibadet. İnsanı manevi kirlerden arındırır, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya vesile olur. Ancak etmiş olmak için infak edilmez. Kur’an’abaktığımızda, infakın gerçek bir ibadet olabilmesi için bazı şartları olduğunu görürüz.
Rabb’imizin buyruğuna uygun olarak ve yalnızca O’nun rızasını kazanmayı hedefleyerek, ihtiyaçtan artakalan ve sevilen şeylerden vermek, gerçek anlamda infak etmektir. İnfakın Allah Katında kabul görmesi için, yapılan yardımı başa kakmamak, eziyet vermemek, bollukta da darlıkta da vermek, cimrilik etmemek ve göz yummadan alınamayacak bayağı şeyleri vermeye kalkışmamak gerekli. Ayrıca Allah, gösteriş amacıyla ve hoşa gitmiyorken edilen infakı kabul etmeyeceğini haber verir. İnfak gönülden olmalı. Zaten insan sevdiği şeyi istemeye istemeye değil, ancak gönülden arzu ederek verebilir.
Kur’an ayetlerinde mülkün asıl sahibinin ve rızık verenin yalnızca Allah olduğu haber verilir. Birçok insan ise yalnızca kendi çalışması karşılığında para kazandığını, evine götürdüğü rızkı da sadece kendi gayretiyle elde ettiğini düşünür. Oysa “Ve orda sizler için ve kendisine rızık vericiler olmadığınız kimseler (varlıklar ve canlılar) için geçimlikler kıldık.” (Hicr Suresi, 20) ayetinde çok açıktır ki; rızık verici olan ve geçimlikler kılan Rabbimiz’dir; insan niyet ederek, çaba göstererek sebep kılınmaktadır. Ve “kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.” (Bakara Suresi, 3) ayetiyle de bildirildiği gibi mümin yine Allah’a ait olan şeyden infak etmektedir.
Mübarek Ramazan ayındayız. Bu ay insanların kendilerini Allah’a daha yakın hissettikleri ve ibadetlerine daha titizlik gösterdikleri bir dönem. Ancak, Allah’ı daha fazla zikretmek, infak etmek, zekat ve sadaka vermek gibi ibadetler yalnızca Ramazan ayına özel ibadetler ve güzel davranışlar olmamalı. Hiçbir çıkar gözetmeden yalnızca Allah’ın rızasını arama ve Allah’ın sınırlarını koruma konusunda her zaman sadık ve kararlı olunmalı.
Kur’an ahlakını tam olarak yaşama çabası içinde olmayan birçok insan, bu ayda mallarından çok azını ihtiyaç sahiplerine verir ve önemli bir ibadeti yerine getirmiş olmanın rahatlığını yaşar. Oysa yapılan yalnızca vicdanı rahatlatmaktır. Kur’an’da bildirilen infak kavramı, "... Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz." (Bakara Suresi, 219) ayetindeki ‘ihtiyaçtan artakalan’ı vermektir.
İnsanın nefsi kıskançlık, bencillik gibi çeşitli kötü ahlak özelliklerine eğilimli bir yapıda yaratılmıştır. Kullarına karşı merhameti çok olan Rabbimiz, inanan insanların imanlarını güçlendirmek ve bu nefsani zayıflıklardan kurtulabilmeleri için fedakarlık yaparak sevdikleri şeylerden vazgeçmelerini ister:
Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Ali-imran Suresi, 92)
İnfak ederken insan niyetinde samimi olmalı, Allah’ın hoşnutluğu dışında bir amaç gözetmemeli, çıkar beklememeli. İnsanların "ne çok infak etti", ya da "takva sahibi" demeleri için salih ameline şirk katmamalı.
Allah’ın verdiği malı yine O’nun yolunda harcamayan ve yığıp biriktiren insan gelecek korkusu taşıyan ve dünyevi çıkarlarını ahiretten önde tutan kişidir. Böyle davranan kimse Rabb’ine tevekkül etmiyor demektir. Şeytan, imani yönden zayıf kimseleri dünyevi kayba uğrayacakları telkiniyle korkutur; ancak gerçekte ona uymanın sonu insanı kayıp ve yıkıma götürür. Rahmetiyle gerçek zenginliği vaadeden ise istediğini zengin eden (Muğni) Allah’tır. Hangimiz bereket yağmuruyla ıslanmak ve iki kat ürün almak istemez ki?..
Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki, ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 265)
Fuat Türker