Sessiz Sesler
İçerde sinek vızırtısı ,dışarda çayda çamaşır yıkayan kadınların çamaşıra vurdukları
tokaç sesleri .Çocuk seslerine araç seslerinin kuş seslerinin birbirine karışması. Yandaki
apartmanın altındaki demirci çırağının dövdüğü demirin bir tonda vızıldayan sesi.
Daha bir çok sesler.Tüm sesler dışımda mı? İçimde gümbürdeyen sesler; size kulak vermesem beni boğmaz mısınız? Sıkıntıdan canlı cenazeye döner yüzüm.
Dışardaki seslere kulak tıkayamadığım gibi içimdeki seleri de örtbas edemem. Beni bu yüzden tutuklayacaklarını bilsem bile.
Bu sesleri yazarken ne gülünç diyorum kendi kendime . Bıyık altından gülüyorum.
İnsan düşüncelerinin , fikirlerinin tutsak edilmesi çok saçma. Bir kişi öldürülebilir ,tutsak
edilebilir ama ya düşünceleri ; onlar bir başka kişinin beyninde yaşamını sürdürür.
Bir roman kişisi, gerçekte içimizden herhangi biri.Henüz kağıt üstünde kalan düşünceleri yüzünden tutuklanıp götürülüyor.Cengiz Aytmatov,un /Gün Uzar Yüzyıl Olur - kitabında.
İster istemez roman kişisiyle küçük bir benzerlik bulsa da insan onunla hemen özdeşleşe-
biliyor.
O tutsak edilerek ölüme itilen kişi benim. Artık ne kadın ne erkeğim; insanım. Onun baba
özlemiyle kavrulan çocukları benim çocuklarım..
Çaydan duyulan tokaç sesleri , araç gürültüleri arasında bir jeep duruyor ,tek katlı evimin önünde . Çamaşırları yıkayıp balkondaki iplere asmıştım.Elimde yarısı eskiyip yarısı dağılmış süpürge , evin önünü süpürüyorum.Polisleri görünce korkmuyorum; çünkü korkacak bir suç işlemedim.Polislerin yüzlerini inceliyorum,bir robot gibi belirli sözleri yineliyorlar .
- Burası Nefise Günay,ın evi mi?
Nefise Günay mı diye şaşkınlıkla soruyorum.
Eski divitin eteğimin belini düzeltiyorum. Başımı bağladığım yemenimden dışarı taşan saçlarımı yemenimin altına sokuşturuyorum. İçime bir sıkıntı giriyor.Benim polislik ne işim olabilir.Kendi halinde çocukları ,evi barkıyla didinen bir kimseyim. Yüzüm asılıyor, polisleri
azarlamak istiyorum. Naylon terliğime yapışan kapımın önündeki küçük bahçemin çamurlarını yerdeki taşa vurarak temizliyorum.
Polislerin robot sesleri sabırsızlanıyor:
-Sana soruyoruz bacı Nefise Günay,ın evi burası mı? Yoksa bize yanlış adres mi verdiler?
Çömeldiğim yerden kalkıyorum.Başım dik.Suç işlemedim.
-Sorduğunuz kimse benim.
Robot polislerin biraz insana benzer yanlarını görüyorum o an.Gözlerinde şeytanca pırıl-
tılar - Vay anasını - diyor daha iri yapılı olanı. İnce uzun , kara bıyıklısı beni tanıyor,sen-
li benli konuşmaya başlıyor.
-Sen bizim Seyit ağanın kızı değil misin?
-Evet.
-Halil senin kardeşin değil mi
-Öyle.
Hımm diyor anlamlı anlamlı ince polis:
-Arama emri var , evini arıyacağız.
Şaşkınlığım artıyor.Evimde esrar ya da tabanca bulacaklarını sanıyorlar herhalde .Ben
ağzıma sigara bile almam.
Polisler dış kapısı olmayan toprak evime girerken arkalarından sesleniyorum:
-Evimde ne var da arıyacaksınız?-Şiirler yazıyormuşsunuz.
- Ee ,yazıyorum ne kötülük var bunda?
başını salon kapısının üstüne vuran polis sertçe :
-Ne kötülğk olduğunu siz daha iyi bilirsiniz.
Çaydan gelen tokaç seslerini ,araç seslerini duymaz oluyorum.çocuklarımın sevgiyle
cıvıl cıvıl seslerini duyuyorum. Anne!
Ayakkabılarını dışarda çıkarmaya gerek görmeyen polisler ,çapulcu düşman askerleri gibi
dalıyorlar odaya .
Kağıt ,defter ne var ne yok kucaklarına yığıyorlar.Yazdıklarım; düşüncelerim ellerinde,bir çöp yığını sanki.Yere saçılan kitapları, kağıt parçacıklarını ellerim titreyerek yerlerine
yerleştiriyorum.
Sayrı yüreğim bunca gümbürtüye dayanamaz. Dışarı çıkan robot polislerin iri ayaklarının
tak takları uzaklaşırken söyleniyorlar: Bunlar bilir kişilerce incelenecek , şimdilik tutuklama emri yok.
Kendimi somyanın üstüne zor atıyorum. ağlasam biraz açılırım.içime bir sürü kara tokmaklı el uzanmış ,sıkıyorlar.
Bir saat uzandığım yerde kalıyorum.Soluk almaktan başka şey düşünmek istemiyorum.
Olmuyor.
Kim benim yayımlanmamış şiirlerimi tutuklattırır. Eltim Ayşenim ,küçük penceremin önünde okuyup yazdığımı görüyordu, üçüncü kat balkonundan.Geçenlerde elinize geçen çöpleri
bahçeye geçtiğim yere atmayın dediğimde kudurmuş köpek gibi azmıştı. Ağzına gelen sözleri cırlak sesiyle bağırmış, sokaktakileri ayağa kaldırmıştı.Cenabir mevlam ciğerin
yansın diye ilenmişti. İlencini yerine getirmek için ise hiç boş durmamış baksana.
Tutuklanırsam kocaman bir makasla yaşantım kesiliverecek.Çocuklarım küçük . Onların
yüzünü benden başka kimse güldüremez.Yayımlanmamış şiirler yüzünden tutuklanırsam
çok komik olur.Ölürken yüzümde alaycı bir gülümseme olur herhalde.
Yaşamak; çaydan gelen tokaç seslerini, köye , Karagöle,baraja giden araçların seslerini en güzeli çocuk seslerini , kendi çocuklarımın cıvıltılı sevgi dolu seslerini duymak istiyorum
Somyaya yanıma yedi yaşındaki oğlum koşarak geliyor.Eli yüzü toz içinde.Yüzünü okşarken:
-Polisleri gördün mü?
Afallayarak yüzüme bakıyor:
-Bir saattir kapıyı çalıyorum ,duymuyorsun.
-Ee, nasıl girdin içeriye.
Kapı açıkmış!
Oğlumun kirli yüzünü öpüyor okşuyorum.
-Demek polisleri görmedin.
-ııh! Biz ,ablam,Aynur,İlknur kapının önünde oynuyoruz.
Elini yüzünü bir güzel yıka da gene oynayın olur mu canım?
Oğlum gidince uzandığım yerden kalkıyorum.Yazdığım kağıtları, defterleri arıyorum .hepsi yerli yerinde.Gerçek gibiydi, eğer gördüğüm düş ise .
Boş ,yazılmamış temiz bir kağıt parçası alıyorum elime.Küçük penceremin önüne geçiyorum. Sesler duyuluyor.Sağır değilim.Yazacağım.
Ne bende ne kağıt üzerinde kalmamalı düşüncelerim..
nesin kapımı çalan
bütün düzenimi altüst eden
çiğneyerek küçük bahçemi
o doymayan ağzınla
buz gibi donduran sesinle
sesizliğime
ya da
-bir fide sokumu sesime-
mahkumlar tepeleyen
ve
özgürlüğümü
kilitleyen
nesin uykularımı kaçıran
düşlerimi çalan
geleceğimi zincirleyen
en onulmaz yaraları
bağrımda tetikleyen
durmadan ölüme yolcu uğurlayan
kaynağımın önünü ören
koca koca taşlarla
başımda gümbürdeyen
nesin?
sen nesin?
darmaduman eden
çocuklarımı !
seni beklemiyorduk!..
19 8 2011
YORUMLAR
ÇAMAŞIR
Tak,tuk,tak tuk.
Söğütlerin altından,
Çaydan gelir.
Tak,tuk tak tuk.
Entarisini bağlamış beline.
Elinde çamdan tokaç,
Elbiselere,çamaşırlara vurur.
Tak,tuk,tak,tuk.
Genç kızlığına, gelinliğine,
Acıyla gecen günlere..
Vurdukca boşalıyordu içindekiler
Tak,tuk,tak,tuk.
Topuklarını su okşar,
Ayaklarının yarıklarını çakıllar.
Saçları siyah örüklü,kuşağında.
Elleriyle çamaşırı koyar taşa.
Tak,tuk,tak,tuk.
Elinin tersiyle siler terini,
Tekrar koyulur işe
Tak,tuk,tak,tuk.
Çalıya asar elbiseleri kurusun,
Gelin kız çamaşırın ak olsun Tokaç seslerini okuyunca şiirim aklıma geldi .Saygılarımla.
glenay
Benzer bir olayı yaşadım. Polis değil jandarmayla. 1980 tabiiki. Çok güzel bir yazı idi. Tebriklerimle.Selam dost.
glenay
Seksenli zamanlardan kötüsünü yaşıyoruz .öyküyü de bu yüzden koy-
dum..Selamlar dostum.
glenay
saygılar.
glenay
Yorumunuza çok teşekkürler. Selamlar.