- 600 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Sevecek Biri
Odaya girdiğinde tahminimden uzun boylu olduğunu farkettim. Gri bir takım elbise giymiş, böylece topladığı saçlarının sarılığını vurgulamıştı. Koltuğunun altında portföyüyle, kendinden emin bir tavırla masama yaklaştı ve elini uzattı:
“Aliza Sherman.”
“Memnun oldum, buyrun oturun.”
Oturmadı. İstediği cevabı alamamış gibiydi.
“Sizin adınız?”
“Kimin odasına girdiğinizi bildiğinizi sanıyordum.”
“Kimin odasına girdiğimi biliyorum; ama kiminle karşılaştığımdan emin değilim.”
“Başkasının masasını işgal etmediğime emin olabilirsiniz.”
Üstelemedi; az önce gösterdiğim koltuğa oturdu. Başarılı Mülakatlara Giriş 101 kitabında olmayan bir başlangıç yapmıştı. Bir bildiği olmalıydı.
“Evet, Bayan Sherman. İnsan kaynakları bana dosyanızı iletti. Okuduklarım arasında dikkatimi çeken bazı noktalar oldu; size onları sormak istiyorum.”
“Tabi ki, istediğiniz konuda sizi aydınlatabilirim.”
Koltukta daha rahat bir pozisyon aldı ve sorularımı beklemeye başladı.
Görüşme yapacağım günlerde masamın önündeki koltukları özellikle geriye çekerim. Böylece hem aday aramızdaki mesafeyi hisseder, hem de ben karşımdakinin tüm beden dilini takip etme şansı elde ederim. Aliza Sherman’ın karşımda kendine güvenli oturduğunu görebiliyordum. Ayaklarını sinirle sallamıyordu ve ince bilekliydi.
“Daha önceden Weyland-Yutani’de çalışmışsınız. Oradaki göreviniz neydi?”
“Özgeçmişimde bundan bahsetmiştim.”
“Eğer bir sakıncası yoksa bunu şimdi bir de sizden dinlemek istiyorum.”
“Yok tabi, niye olsun? Weyland-Yutani’de yapay zeka algoritmaları yazan bölümün başındaydım.”
“Özgeçmişinize bakılırsa iki yılda asistanlıktan bölüm başkanlığına yükselmişsiniz.”
“Tevazu göstermeye gerek yok, şirkette başarılı bir dönem geçirdim.”
“Peki bu başarıda yönetim kurulundan Siege Citadel ile ilişkinizin payı var mı? İddialara bakılırsa ilişkinizin başlamasından kısa bir süre sonra bölüm yöneticiniz yerini size bırakıp çıkmaz sokak diye tanımlanacak bir göreve atanmış.”
Bir anda ayağa fırladı ve bana doğru bir adım attı.
“Ne demek istiyorsunuz! Bay Citadel ile olan ilişkim tamamen özel bir konudur. Benden önceki bölüm yöneticisi ise yürütmekte olduğu projeyi sekiz aydır bir yere vardıramaması yüzünden gönderildi. Projeyi ben devraldığımda iki ay içinde sonuçlandırdım. Bugün onun türevleri üzerine bir çok yeni proje başlatıldı. İmanız son derece yakışıksız; bunu bilmenizi isterim.”
“Lütfen oturun Bayan Sherman. Lütfen...”
Ona koltuğu gösterip o oturana kadar sustum. Sakinleşmesi için biraz bekledim.
“Öncelikle belirtmek isterim, işyerindeki gönül ilişkileri, hele de sizinki gibi stratejik pozisyondakiler için, kesinlikle özel bir mesele değildir. Bir dakika! Sözümü bitirmedim.”
Uyarım üzerine itirazını yutmak zorunda kaldı.
“İkincisi, burada, United Robotics’te bu konu daha da önemlidir. Şirket genelinden bahsetmiyorum; sizin başvurduğunuz pozisyonun özel durumunu ima ediyorum.”
“Pozisyonun ne gibi bir özelliği var? Size bağlı çalışmıyor muyum? Bu durumda neyi ima ediyorsunuz?”
Sözü nereye getirmek istediğini farkettim; farkedince de gülmeme engel olamadım.
“Aklınıza ilk gelen durum söz konusu değil. Açıklamama izin verin. Zaten bilmek de hakkınız.”
Yüz hatları biraz gevşedi.
“Bu pozisyonda en son Archibald Cox çalışıyordu. İki ay önce Bay Cox yetkili olmadığı halde United Robotics’in yönetim katına çıktı ve karşısına çıkan ilk on dört kişiyi vurdu. On beşinci kurşunu kendine saklamıştı.”
“Aman Tanrım! Bunu duymamıştım.”
“Duymamanız doğal. Güvenlik güçleri anlayışlı davrandılar; United Robotics de nüfuzlu bir şirkettir. Vurulmanın şanssızlık, daha doğrusu kişisel bir cinnet olduğunu düşünebilirdik. Ama Bay Cox’tan önce, aynı görevde çalışan Bay.. hımm.. Hah, Bay Gerald Rivera’nın başına benzer şeyler gelmiş olması olayların tesadüf olma ihtimalini azaltıyor.”
“Bay Rivera’nın başına ne geldi?”
“Evini ateşe verdi. Doğal olarak komşu daireler de bundan etkilendi. Aralarında Bay Rivera’nın ailesinin de bulunduğu yirmi kadar kişi yanarak ya da dumandan boğularak öldüler.”
“Genelde yananlar önce dumandan boğulurlar.”
“Bilemiyorum. Detaylar polis raporlarında kayıtlı. Eğer göreve başlarsanız onlara da erişme imkanınız olabilir.”
“Peki bu iki olayın sebepleri belirlendi mi? İkisinin de aynı görevde çalışmak dışında ortak noktaları var mı?”
“Görebildiğimiz kadarıyla yok. Biri aile babasıydı; diğeri ise pek sosyal olmayan, yalnızlığı tercih eden biri. İkisi de genel uyuşturuculardan uzak duruyorlar, alkolik değiller, yasadışı eğlencelere ilgi göstermiyorlardı. Kağıt üzerinde birinin düzenli bir cinsel hayatı var, diğerinin ise kayda değer bir aktivitesi yok. Özetle ikisinin de Anabel ile çalışmak dışında pek benzer tarafları bulunmamakta.”
“Anabel?”
“ Göreve başladığınızda kendisiyle tanışacaksınız.”
“Başlamadan kendisiyle görüşmem mümkün değil mi? Bahsettiklerinize bakılırsa olaylarda parmağı varmış gibi duruyor.”
“Ne yazık ki şimdilik olasılık dışı. Zaten Anabel bir kişi değil. Yapay zeka bölümünün üzerinde çalıştığı pozitronik beynin adı. Çok gizli sınıfında. Bu yüzden güvenlik dereceniz beşi bulmadan sizi istsem de onun yanına götüremem.”
“Bu derece için de işe başlamam gerekli, değil mi?”
“Aynen öyle.”
“Peki sizin olanlar hakkında bir tahminiz var mı?”
“Olanları açıklayacak bir teorim yok. Ama Anabel’in ilgisinden şüpheleniyoruz.”
“Pozitronik de olsa bir beynin bu konudaki etkisi ne olabilir?”
Ayağa kalktım. Beni bakışlarıyla takip ediyordu. Gidip odanın diğer ucundaki kahve makinesinden kendime bir fincan doldurdum. Galiba kendisine de önermemi bekliyordu. Farketmemiş gibi elimde fincanım, masama geri döndüm.
“Anabel ile onu geliştiren ekip arasındaki bağlantıyı kuvvetlendirmek için bilgisayarı dişi olarak yarattık. Böylece ekibin, özellikle de ekip liderlerinin kendilerini çalışmalara adamalarının daha kolay oluyordu.”
“Dişi olarak yarattık derken... Dişi karakter algoritması mı yazdınız?”
“Aynen öyle.”
“Bunu nasıl yaptınız? Böyle bir şey mümkün mü?”
“İsterseniz detayları işe alınmanız sonrasına bırakalım.”
İsteksizce kabul etti.
“Neyse, istediğimize ulaştık. Belki de hedeflediğimizden fazlası gerçekleşti. Her iki araştırmacı da günlük hayatlarından fedakarlık edecek bir tempoda çalışmaya devam ettiler.”
“Anlamadığım bir şey var. Bir dişi karakter yaratmışsınız; programcılar da ona bağlanmış. Ama bu cinnetleri açıklamıyor ki.”
“İtiraf etmeliyim ki, ilişkileri tek taraflı değildi. Daha doğrusu değilmiş, Bay Cox’un cinayetlerinden sonra keşfettik.”
“Anabel onlara telkinler de mi bulunuyormuş?”
“Bilmiyoruz. Bir çok çalışma seansının kayıtları tutulmamış, olanlar da silinmiş. Söylemeye gerek yok, Anabel tarafından.”
“Peki neye güvenerek beni Anabel’in önüne sürüyorsunuz?”
“Her şeyden önce kadınsınız. Bay Siege Citadel ile olan ilişkinize bakılırsa heteroseksüel ilişkiler tercihiniz olmuş. Anabel’in sizin üzerinizde diğerlerine benzeyecek bir etki yaratacağını düşünmüyoruz. Belki anlaşamayabilirsiniz ama kesinlikle Anabel’in cazibesine kapılmayacaksınız. Anabel erkeklere karşı fettandır. Bizzat buna şahit oldum.”
“Oh!”
Dediklerimi sindirebilmesi için ona biraz zaman tanımaya karar verdim ve bir bahane bulup teknisyenlerin odasına gittim. Bir kadın şefin altında çalışma fikri teknik ekibi heyecanlandırmıştı. Bir süre onlarla sohbet ettim. Bayan Sherman’a yeterince zaman verdiğime ikna olunca teknisyenlerin odasından çıktım. Yanlarından ayrılırken de salyalarını silmelerini önerdim.
Odama döndüğümde içeride kimseyi bulamadım: Aliza Sherman binayı terketmişti.
YORUMLAR
Kuyruğunu kıstırıp kaçması baştan çizilen fotoğrafla çok uyuşmadı benim adıma. :) Maceracı bu cürretkar kadın başlayalım deyip ücret bile konuşmaz ve rakibiyle karşılaşacağı an için bastıramadığı bir heyecanla düğmeye basardı. Güzeldi, çok güzeldi. Özlemiştim İlhan Kemal okumayı.
İlhan Kemal
Anabel erkekleri etkiliyor, kadınlara ise bir şey yapmıyor. Ama elimizdeki kadının gözü bir nedenle korkuyor. Çok mu örtülü olmuş?
Yorumlarınızı da ben özlemiştim. Saygılarımla.
İlhan Kemal
Degişik ve güzel bir kurgu olmus.Bu arada Anabel'i çok da merak ettim.Kaleminize saglık.Saygılarımla...
İlhan Kemal
Değişik bir kurgulama,tebrikler.Yazınız, bir şirkette çalışan Mühendislerin şaibeli İntiharlarını getirdi aklıma .İnce bilekli Aliza boşuna kaybolmamış ortalıktan.
İlhan Kemal
Aliza olsam ortadan kaybolur muydum, yoksa hayatımın en büyük fırsatını değerlendirmeye mi çalışırdım, bilemiyorum. Başıma gelmedikçe de bilemem herhalde. Teşekkür ederim güzel yorumunuz için.
Yeşilvadi
İlhan Kemal
Haftaya çok saçma bir şarkıyla deneyeceğim; bakalım ne olacak?
'İlhan Kemal' ismini görünce, artık ne yazacağını, nasıl bir tarz ortaya koyacağını iyi biliyorum...
Ve öyle ki; her zaman okumuyorum bilerek...Çünkü ne kadar takip edersem bu kalemi, o kadar çok eksik olduğumu anlıyorum..Özellikle dünya edebiyatı tutkusu adına...
Bu bir kıskançlık değil; tamamen hak olan düşüncem abicim...
Ben ara ara gelip, okuyorum ve kefemi dolduruyorum..Şükür onlara da:)
Daim Saygı, Sevgi ve Selametle efendim...
İlhan Kemal
Bunu saymam, bir daha beklerim. Saygılarımla.
Aliza odayı terketmekte haklı...Aslında kaçmış.
Öyküyü çok iyi yazmışsınız sanki karakterler canlı gibi.
Hissettirmişsiniz, konunun içine girebildim. Tebrik ediyorum, sevgilerimle...
İlhan Kemal
Diyaloglara dayanan karakterleri hayal etmek daha kolay sanırım. Bir tiyatro eseri okur gibi onları kafamızda canladırabiliyoruz. Beğenmeniz ve öykünün içine girebilmenize sevindim. Sevgilerimle.
Siz yazıyorsunuz ben de bir film gibi gözümün önünde canlandırıyorum. Konu çok ilginç ve heyecanlıydı. Yine nefis bir kurgu. Tebrikler. Selamlarımla.
İlhan Kemal
Beğenmenize çok memnun oldum. Saygılarımla.