Akıtılmayan Gözyaşlarının Yazamadığı Islanmış Mektup*
hayrettin taylan
-Nafile ve naiflik çizgisinde fark edemedi kurumuş yarayı.
Bir damla indi üstsüz özlemlere.
Islandı gelecek. Kendinden geçti yaşanan arzuhal .
-Ayık olan yalnız içinde bana söylemediklerindi.Aşk,içsel tortularını hiç sunmazmış.
Şimdi ay şemini eritirken bu yaz ayşe kavursam doysam çok mu ?
-İyi bir aşçı oldum.Tazeliğinden sulu bir yemek çıkar.Rüyaların yağdan say.
Yüreğe dokunamayan içinde kalanları salça say. Damlalarını ab-ı hayat .
Tükenişleri yemeğin buharından.Dedim ya ruhum şimdi taze ayşe kavuruyor.
-Bu gece yemeğim bu.Pardon bir ömür yemeğim bu. Sevgi ekmeğini bandırarak, hasretin kaşığıyla yiye yiye büyüyoruz sensizliğe.
Senden sen’e taşındım,sığınamadı senden sonra ayrılık.Her gün farklı mecradayım. Adem-i mutlak ile aşkın zaviyesinde Zindlik yapıyorum.
-Oysa sen beni Zındık bilirdin.Zind halimi görmedin mi?
İçine yandaşlık eden ilkelerinden taviz vermelisin.Akamayan damlaya ıslanmış özlemler sunmalısın.Beni senden kurutacak sözler derle.
-Sensizliğin vaiziyim. Can kırıkları yaşayan cemaatim var.Ağlaya ağlaya onlara senden gidişimdeki hikemleri anlatıyorum.
Kaderin açılmamış kapağından değildi kopuş ya da yaşanan kofluk.Kederin içindekiler bölümünde senli yazgılar , yazılar çok.Kitabı okumadan kapattın bahtsızlığını.
-Desturların testere gibi test edilmemiş son yüreğimi kesmeye devam etti.
Şiir ya da roman gibi kırılan kalpleri okuyamazsın.Kırık mazisi olan her insanın içinde patlayamayan volkanlar var.Yüreğine mayın döşeyerek ben ülkesinden, sevda ülküsünden başka yalnızlık ülkesine gitmeyi yeni bir hayat sanma.
- İnsan en çok özüyle kumar oynar.Hislerin sis olmuş.Gözlerindeki nemli hava hangi acının atlasını tümlüyor.
- Bir damla da sen yolla diyor keder. Sen hangi kederin peş pare etmez acılarına ramak kalıyorsun.
Oysa huzurun başkentisin.Bir bakışına ömrünü sunan yaralı bülbülünün gülistanını çok gördün.
Zeylime ,meylime, seyrime, sevdama, dil uzatma sakın.
-Ben aşkta gurur yoktur diyenler derneğinin sensiz başkanıyım.
Ne zaman seni unutmaya kalksam sözcükler ağlar beynimde.Beni ağlatan cümlelerinden kalma hep sözcükler.
-Ya da sözsüz yazdığın dünyama en acıklı romanından kalma.
Ağlamayı ağlatanların var.
-Günahlarımı toptan sattım bir perinin cehennem azabında.Aklanmış bir
Mecnun edasıyla bağırıyor gelmelerim.
-Adım başı yadından kalmalar var.Söyle hangi damlanı seveyim. İlk akanı mı son akanı mı ?
-Hangisi daha sürgünleri süreğen yapar.Kapanamayan vicdani sızıma söz ve öz olur bilemedim.
-Yontulduğumuz hayat değirmeninden özümüzden ekmek yeme vakti gelmiş.
-Umarsız kalarak huzur denizindeki yosunlar temizlenmez.Ki deniz analarının taşıdığı kirliliğin sebebi de ben değilim.
Ağlama artık neon gecelerimde.
Bak ay tam sen halinde. Bense gündüz bile şemlerini yakıyorum.
Karanlık bir sensizlikten olmalı.
Bu karmaşanın karışık pizzacısı ben değilim. Sabır bir şeyler anlatıyor onca yaşadıklarımızdan.
-Ders de ağlıyor.
Tersten algıladığım her şey de kitabına giriyor.Vakti bekliyor anlaşılma.
Seni bekliyor bikri kavuşmalar.
-Herkesleşmek kirlenmek demektir.Oysa farkındalıklarımızın turfandası vardı.Düşlerimiz kirlenmemişti. Düşüncelerin de maşası ya da papağını değildik. Güzelliklerin eleğinden geçip kendimize özerk bir geçmiş oluşturmuştuk.
-Sen pelikan kuşu.Ben yüreğin ankası. Sen kul olmaya kadim, ben kül olmaya ol vakiydim.
-İşte bu yüzden senden aldı beni kader.Küllerden kulluğa geçişin iç mimarlığını yapıyorum.
-İçimde Yunus besteleri, Mevlana’ söylediğim ney sesi. Her şeyimde senin şarkın.
-Dilden düşmeyen fakat dile getirilemeyen şarkının onsuz sözlerisin.
Hiç yazılmamış,hiç okunmamış, içi hiç açılmamış ama çok bilinen, çok okunan, çok etkileyen bir mektubun tutku sonusun.
Açtım ,okudum kedime yazdığım bir yazgının yazısıydı.
Ağladım.
Okudum ,ağladım.
Ne kadar çok ağlamış bir mektup bu.Yine ağladı dizeler.
Gitmeler kadar kolay değildir, yeniden gelmeler biliyorum ;ama sen yeniden gelmenin özlem nuru olarak içime yansıyorsun.
-Şimdi son damlanın ömrü kadar olmasın bu kurumuş özlemlerin isteği.
Ki bir damladan bir umman olmanın sen vakti geldi de geçti.
*Duyuyor musun? Topla ıslanmışlığı, gayrı kurumuş günlerin güneş ortasındayız.Yarın ısındı yar olmana.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.