- 660 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUK KALBİ
Dünyaya gözlerimizi açmamızla birlikte, akan zaman içerisinde omuzlarımıza yüklenen sorumluluk artar.Kimi zaman, bu sorumluluk altında ezilir gideriz. Kimi zaman psikolojimiz bozulur aylarca Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde tedavi görürüz.
Bu olumsuzlukları, yaşamamak için hayatın bir noktasında durup kendimizi dinlemeliyiz.Ben neyin peşinde niçin bu kadar koşuyorum? Neden kendimi paralarcasına çalışıyorum? Neden bir parka gidip, salıncakta sallandıktan sonra kaydıraktan kaymıyorum.Bu da nerden çıktı koskoca adam, salıncakta sallanır mı kaydıraktan kayar mı? diyenler olabilir.Bu düşüncede olan kişilere, tavsiyem boş bir vakitlerinde bir parka gidip otursunlar oynayan çocukları izlesinler. Bırak salıncakta sallanmayı, salıncakta sallanan kaydıraktan kayan çocukların oynarken aldığı zevkten ne kadar keyif aldıklarını göreceklerdir.Tabi ki yaptığımız iş gereği veya ortam gereği çok ciddi olmamız gerekebilir.Fakat bu zaman diliminin dışında da içimizde saklı kalan, gülüp oynamayı unutan çocuk tarafımızı ortaya çıkarmalıyız.Böyle yaparsak, yüklendiğimiz sorumluluklar omuzlarımıza hafif gelecektir.Bunu söylerken de olaylar karşısında kayıtsız kalacağız demek değildir.Hem ailemize ve çevremize karşı üzerimize düşün sorumluluğu yapacağız hemde hayattan keyif alacağız.Göreceksiniz ki hayat böyle bir başka güzel oluyor. İçindeki çocuğun ortaya çıkmasına izin verenler, olumsuzluklar karşısında gayet sakin vakurlu bir şekilde olayı süzgeçten geçirdikten sonra tepki vermesi gerekiyorsa tepkiyi verir. Bizler, içimizdeki çocuğu uyandırmış isek bir arkadaşımız bize karşı yanlış bir davranışta bulunduğu zaman; acaba bu yanlışını düzeltir mi? diye bekleriz hemen tepki göstermeyiz.Bu süreçte hem karşı tarafa bir şans vermiş oluruz.Hem de kendimizi üzmemiş, yıpratmamış oluruz.Öyle bir kalbimiz, olsun ki hayattaki bütün katı kurallara rağmen hayata gülümseyebilelim.Çocuk parkına gidip salıncakta sallanamıyorsak bile çocukların o masum, tertemiz, yapmacıksız bir o kadar saf duruşlarını, oynayışlarını izlemeliyiz.Hayata, sitem edip ben bir çok olumsuzluk yaşıyorum. Ben çocukken çocukluğumu yaşayamadım. Bu yaşımda nasıl çocuk gibi davranabilirim? diye düşünenler olabilir.Zaten hayatın güzelliği de burada, yaşadığın olumsuzluklara rağmen, kısa bir zaman dilimi de olsa içindeki çocuğu orta çıkarmaktır.(Bunu yapsak da yapmasak da hayat devam ediyor.) Olumsuz durumlardan, kısa bir zaman içerisinden kurtulduktan sonra; çocuk yanımızı ön plana çıkarırsak hayatı, kendimize daha keyifli hale getirmiş oluruz.Bu şekilde davranmasak hayat hep kederli, sıkıntılı bir şekilde devam eder.Çevremizdeki kişiler, çevremizde dolaşan negatif enerjiden etkilenmemek için bizden uzaklaşır.Çünkü hiç kimse, ağlamak için para ödemez bakın çevrenize insanlar eğlenmek, gülmek için hatırı sayılır paralar harcamakta Bu gerçeği göz önünde bulundurarak hiç kimse, sıkıcı sürekli göz yaşları içerinde hayattan şikayet eden kişilerle birlikte olmak istemez.Çevresi geniş insanlara, baktığımızda bunu rahatlıkla görebiliriz.Çünkü neşeli, keyifli kişiler çevrelerine hep pozitif bir enerji verirler bu enerjide insanların kendilerini iyi hissetmelerini sağlar.Kendini iyi hisseden kişide, çevresindeki insanları mutlu eder.
Daha başarılı ve keyifli bir hayat sürdürmek istiyorsak içimizdeki çocuğu, öldürmeyip onu gün yüzüne çıkarmalıyız. Tercih bizim, istersek keyifli bir o kadar hayat dolu bir yaşam sürdürebiliriz.Her şeye rağmen hayat güzeldir.Kendimize yapacağımız en büyük iyilik, yaşam kalitemizi artıracak olan gülümsemeleri unutmamamızdır.En zor anımızda bile, bir tarafımızın çocuk kalmasını sağlamalıyız.Gün ola bu çocuk tarafımız, orta çıkıp da bizi hayata bağlasın. Nefes aldığınız sürece, sizi keyiflendirecek olan ve hayata daha sıkı sarılmanızı sağlayacak çocuğun orta çıkması dileğiyle….
YORUMLAR
Merhaba, yazınızı paylaşmaktan mutlu oldum...Sevgi eğitimi yazılarım var...Sizi tanıdığıma sevindim...Çok güzel ve müsbet düşünceler...yüreğinize sağlık...Tebrik ediyorum efendim...Entellektüel-41