- 588 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NÖBETÇİ BEDENİME GİDİYORUM…
Ne kadar seni anlıyorum desek de aslında anlamak zordur karşıdakinin yaşadığı duyguları.ama nedendir bilinmez ,beklide biraz olsun yardım etme güdüsüdür bu. Ama işin aslına gelecek olursak anlamak değil bizim yaptığımız anlamaya çalışmaktır.biraz olsun karşıdakinin ruhunu kendi ruhumuzla değişerek onun duygularını kendi içimizde yaşamaktır.
Biliyorum senin için günlerin nasıl geçtiğini.Biliyorum ne acılar çektiğini.biliyorum geçmez geceler ,geçmez saatler ,öyle olur ki bir dakika sanki bir ömürmüş gibi gelir sana.Uyumak istersin bu azaptan kurtulmak için,zamanın hemen akıp gitmesi için,uyuyamazsın;gözlerini kapatırsın sıkı sıkı daha açılmasınlar diye.Ama olmaz yaşadıkların gözünün önüne gelir,korkuların ,açıların beşini bırakmazlar tüm vücudun terler,giysilerin sırılsıklam olur bedenin bir ateşte yanıyormuş gibi alev alev yanar. Düşünceler ,sıkıntılar kemirip sömürüyordur bedenini bir çıkış yolu bulmak için bir sağa bir sola çevirirsin bedenini ancak çıkış yolun yoktur,etrafında zindanın parmaklıkları baş ucunda ise bunları sana yaşatan şeytan.Seni tek anlayan sol tarafındaki gardiyan ama ona da ulaşamıyorsundur şeytan bir yolunu bulup onun seninle olan bağlantılarını kesiyordur.Gardiyan seni yönetemiyor şeytan her zaman gardiyanın bir adım önünde duruyordur.Dayanacak gücün kalmaz bedeninin ateş seviyesi her gecen saniye biraz daha yükseliyordur.Bedenin kasılıyor vücudun patlama noktasına geliyormuş gibi gelir sana bir şekilde içindeki boğunukluğu atman gerekir birden tek çıkış yolunu bulursun ağlamak…Ağlamaya başlarsın hem de nasıl bir ağlamak gözünden dökülen yaşlar birbirini yakalamak istercesine birbirinin artından o kadar hızlı gidiyordur ki,sanki bedenindeki bütün su bir kerende dışarı çıkmak istiyormuş gibi.Hıçkırıklara boğulursun,isyan edersin,kabul edemezsin olanları,düşünürsün bunları neden yaşadığını.Düşünürsün suçların nelerdir?, beni bu hallere sürükleyen nedenler.?İnanamazsın bu düşünceler bile seni biraz rahatlatmaya başlamıştır.Şeytan başucundan biraz uzaklaşmaya başlamış gardiyanın işini yapmaya başlamış birazda olsa yönetimi ele almaya başlamıştır.
Kalkıp oturursun yatağının kenarında.Sacların darmadağın,gözlerin yaşlı uykusuzluktan şişmiş ve kırmızı,boğazların akan yaşların bıraktığı izleri taşır yapışkan,eşofmanlarının fermuarı yarıya kadar açılmış omuzların açık.Eşofmanın bir bacağı dizine kadar sıyrılmış diğeri ise aşağıda duruyor,ayakların ise çırılçıplak.Tüm bedenin terlemiş sırılsıklam,üşüyorsun.Bedeninin her yeri titremeye başlıyor.gözlerini siler saclarını arkaya atarsın,eşofmanının fermuarını yukarı çeker omuzlarını örtersin.Eşofmanının yukarı sıyrılmış yerini aşağıya çeker yatağının sağ alt tarafında duran terlikleri ayağına giyersin.Ellerini yumruk şeklinde yapıp yataktan destek alarak yavaşça yataktan kalkar,kollarını göğsünde bağlayıp yavaş atımlarla pencerenin yanına doğru yürürsün.her adım da dışarıda yanan sokak lambasının ışığı gittiğin yeri daha da belirginleştirmeye başlar. Yavaşça penceredeki perdeyi kenara sıyırarak bu gece vakti evin önündeki yoldan gecen arabalara bakarsın,sokakta yürüyen köpeklere bakarsın öyle olur ki onların özgürlüğüne bile imrenirsin.Y anan sokak lambalarına,parlayan yaya geçidi taşlarına,yada bir dakikada bir değişen trafik ışıklarına.Nadirde olsa binalarda yanan ışıkları görür,gökyüzünde bu kış gecesinde kalma savaşı veren yıldızları izlesin.Başını cama yaslarsın camın soğuk yüzü seni biraz kendine getirir gibi olur,nefesinin buğusu camın kaplar.Belki de o buğunun üzerine parmağınla harfler yazasın.yine duygular sarmaya başlıyordur bedenini, düğümleniyordur boğazın,hatırlamak istediklerini güzel günlerini hatırlarsın her şeyi kendi kendine yaptığını hatırlarsın,tüm seçimlerin sana ait olduğunu ve gerekli seçimleri senin yaptığını hatırlarsın.Belki pişmanlığına yanarsın beklide yaşadıklarının tamamen kader olduğuna inanır bunların sonunun gelmesini dilersin.Yavaş adımlarla yatağına doğru yürür yatağına oturursun ellerinle gözlerini siler yavaşça yatağına uzanırsın.Üzerindeki battaniyeye sıkı sıkı sarılır dizlerini karnına doğru çekersin,ellerini ayaklarının arasına koyarsın biraz daha sıcak olabilmek için.Gözlerini sıkı sıkı yumarsın her şeyin en güzelini düşünür bütün her şeyinle ruhunu teslim edersin nöbetçi bedenine…
Senin bedeninde bir gardiyanın var uyuduktan sonra birde her gece sana gönderilen saatlerce başında bekleyen,gözlerini yüzünden ayırmayan ve her nefesini birer birer sayan nöbetçi ruh…
Şeytan daha gelmez bu gece bu gece ki görevini tamamlamıştır…