- 1294 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GURUR VE KİBİR
GURUR VE KİBİR
İnsan oğlunun en büyük ruh hastalıklarından birisi,gurur ve kibirdir.İnsanlık var olduğundan beri bu hastalıkta maalesef insanlar arasında vardır.Var olmayada devam edecektir.Adem’in oğulları arasındaki (Habil ile Kabil’in ) olayda gurur ve kibirin sonucu olan kıskançlığın ve fesatlığın neticesidir.Anlayacağınız gurur ve kibir fesat ve kıskançlığı doğurur.
Gurur kelime itibariyle arapca bir kelime olup yanılma ve aldanma manasına gelir.Yani kendi kendimize aldanmadır.Kendimizi aldatmadır.İnsanda gurur manevi bir ruh halidir.Bir hastalıktır.Kibir ise kelime olarak üstünlük taslamak,büyüklük kompleksi, başkalarından kendisini farklı zannetmektir.Kibir de gurur gibi manevi ruhsal bozukluk hastalığıdır.
İşte insanın kendisini,kim olduğunu ve nerede bulunması gereğini,toplum içerisindeki mevki ve konumunu tayin edemeyişi,netice olarak kendisini gereğinden üstün görmesi dir.
Gurur ve kibir hastalığının böyle kişilerde hat safhada olduğunu gözlememiz yanlış olmayacaktır.Böyle hastalığa düçar olanlar inanışımıza göre iflah olmazlar.Çünkü bu kur’anın emridir.Kur’an gurur ve kibiri rettetmiştir.
Kişilerin bulunduğu mevkiler,zenginlik,soy sop bağnazlığı,başkaları ile olan münasebetleri,kendisinden büyük olan ve küçük olanlara karşı olan tavırları,başkalarının kendisinden daha ileride oluşu, üstün vasıf ve hasletlere sahipliği o kişi üzerinde bir nevi aşağılık kompleksi yaratarak gurur ve kibir hastalığının nüksetmesine (başlamasına) zemin hazırlar.
Gurur ve kibir hastalığı taşıyan kişide, tıp ilmindeki diğer hastalıklarda olduğu gibi sari bir hastalığı olan zamanında tedavi edilmese başka hastalıklara davetiye çıkardığı gibi, gurur ve kibir hastasında da diğer bazı yan hastalıklar görülür.Mesela aşağılık kompleksi gelişir.Buda bir nevi ruhsal bozukluktur.Aşağılık kompleksine kapılan kişide bakarsanız kendisini başkalarından üstün görme ve kıskançlık sendromunu ortaya çıkarır.
Çağımız böyle ruhsal hastalıklı kişilerle doludur. Çevremize baktığımız zaman,etrafımızda ve hatta yakınlarımız arasında dahi böylelerini görebiliriz.Çünkü böyleleri kimseyi beğenmez,onlar her şeyin iyisini bilir.Cahildirler ama bilenlerle yarışırlar.Doğru ile yanlışı ayırt edemezler. Kendi bilgi ve görüşlerinin doğruluğunu yanlışta olsa bile bile kabul ettirmeye çalışırlar.
Gurur ve kibir hastası kişiler alkışlanmayı, başkaları tarafından yağlanmayı, gaza getirilmeyi hülasa poh poh lanmayı severler, alaya alındıklarının farkına bile varmayarak gurur ve kibire kapılırlar.
Toplumumuzda böyle kişiler çok tehlikeli tiplerdir.İnsana bahşedilen her şey bir emanettir. Vücudumuz, aklımız, et ve kemik oluşumuz, yiyip içme hasletimiz,çalışma ihtiyacımız ve neslin devamı için öngörülen iç güdüler birer emanettir.Kur’an bütün üstünlük,büyüklük ve çok bilmişlik (ükalalık) vasıflarını kabul etmemiştir.
İnsanlar bu gibi kötü haslet ve alışkanlıklarından sıyrılmaları için kendilerinin bir hiç olduklarını bilmeleri gerekir. Kişi devamlı olarak kendisi ile hesaplaşmalı, nefis mücadelesi yapmalıdır.Her insanın kendisine has özellikleri olduğunu kabul etmelidir.Hiç kimsenin başkasından üstünlüğü ve büyüklüğü yoktur.Büyüklük ve üstünlük ancak akıl yoluyla elde edilen iman, bilgi, sevgi ve saygı ve hoş görü ile olur.
Kibirli olmayalım.Gurura kapılıp başkalarını hakir görerek gururlanmayalım. Devamlı kendi kendimizi yargılayarak doğruyu ve güzeli kendimize düstur edinelim. Kalp kırmayalım. Tamiri güç olur. Bir gün gelir seninde kalbin kırılabilir. Ortada yalnız kalabilirsin.
Ne demiş büyük ozan Yunus:Sevelim sevilelim,dünya kimseye kalmaz.
Durmuş KARABAĞLI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.