İÇİMDENKİ AŞK HİÇ BİR ZAMAN YAŞLANMAYACAK
Beni nasıl bıraktıysan yine aynı bıraktığın gibi bulacaksın.
Yaşım yirmi olmayacak, belki otuz, belki kırk, belki elli ama yüreğime düşen ilk köz, ilk ateş, ilk sevda hep yirmilik kalacak.
Gözlerimin altı çukurlanmış, ellerimdeki damarlar belirginliğini artırmış, anlımdaki cizgiler çoğalmış olabilir
ama içimdeki aşk hiç bir zaman yaşlanmayacak..
Gözlerimden yüreğime ilk nasıl düştüysen, gözlerimdeki uçurum yine yüreğime düşmen için kapamayacak kirpiklerini.
İçime yayılan nefesinle nasıl bütün hücrelerim dans ettiyse, elimde baston, belimde sırt ağrıları, inlemelerim olsada
gece yarıları, geldiğin gün unutacak yaşlılık bedenimi. Vereceğin tek bir nefesle bütün duygularım delikanlılığın kitabını
yazacak yeniden..
Kara gecelere kendime dost bilmişim hep. En duygusal en acı haykırışlarımın tek dinleyenidir. Susuşlarımda bile
neyi ifade ettiğimi çok iyi anlayabilen bir dost. Söyleyebileceğim en ağır cümleleri sabırla dinlemekten yüksünmeyen
bir dost. Zamanın bile farkındalığında olmadan saatlerce içine içine yürüdüğümde hiç bir soru-sual sormayan bir dost.
Adını milyonlarca kez en uzağına yankılandırdığımda bile kulak tıkamayan, sıkılmayan, benden ve adını duymaktan
bıkmayan bir dost. Sen gittiğin andan beri her daim yanımda yoldaş olan tek dost.
Şimdilerde daha bi kararmaya başladı gece. Bazen pusuyor, bazen çığlıklarını bulutlara yükleyip asabi tavrını sergiliyor,
Bazen durgun bir göl edası ile sisini bırakıyor üzerime ve gömüyor beni sessizliğe..
Aynı gecenin koynunda yattığımızdanmıdır bilinmez, sanki sen uzak diyarlardan kulağına birşeyler fısıldıyorsunda
bana hemen yüz çeviriyor dostum..
Yeterki sen gel, yeterki geri dön beraber yürüyelim içine içine gecelerin. Beraber haykıralım, beraber koşalım en ücralarına.
Ben bir şekilde gönlünü almasını bilirim kara gecelerin. Beni bugüne kadar nasıl beslediyse içinde, sanada kucak açacaktır eminim.
Çünkü adını bile haykırışlarımda sessizliğini gömüyor toprağa, sükuta bindiriyor kendini, çekiyor bulutlarını üzerimden.
Bakma sen onun öyle duruşuna kıskanmalarından kaynaklanıyor kendini unutacağımdan korkuyor. Ben sensiz geçirdiğim gecelerime
sana yapmadığım ihanet gibi onada ihanetkar olamam. Sana anlatamadıklarımı hep ona anlatmışımdır. Gece Vefakardır..
Gözlerim bugünlerde daha çok arar oldu seni. Yanlızlığım yüreğime inen bir sancı, pusulamın yörüngesi her geçen zamanla
dengesizliğini artırıyor.. Sana değil sevgine ihtiyacım var GÜL YANAKLIM. Beden her yerde çok, sevgi azımsanacak kadar çok az
ama sendeki sevginin yerini hiç biri tutmuyor. O sevgini içimde barındırmasaydım herhalde şimdiye çoktan ölmüş olurdum.
Halen yaşayabiliyorsam bunun tek vesilesi giderken bile gözlerime derin bir bakış bırakıp gitmendendir. O bakışın arkasında
çok şeyler gizliydi. Giden bir bakış değil, dönüşün olacağının sinyalleriydi. Bu nedenle ümitlerimi ve hayallerimi yokluklara bırakmadım.
’’ HAYAL EDİLEBİLEN VE GERÇEKLEŞTİRİLEBİLEN BİR OLGUDUR ’’
Yıllardır özlemlerimi biriktirmişim içimde, sana tekrar dokunmayı, sana yeniden sarılmayı, oturup karşına hiç birşey konuşmadan
bakamadığım yıllar kadar gözlerine bakmayı arzulamışım hep. Şimdi gel arzuladıklarımı yaşat bana. Yeter bu kadar çektiğimiz yanlızlıklar.
Bitirelim son bulsun yanlızlığımız ve yeniden taptaze yüreğimizden doğsun aşkımız..
Hadi gel ben yaşlanmış olabilirim ama içindeki aşk hiç bir zaman yaşlanmayacak..
Geldiğinde sorabileceğin bütün sorulara cevabım hazır benim. Tek bir yalanı içine iliştirmeden dilimin çıplaklığını bırakacağım sana, içinde
kurduğun mahkemenin tek sanığıyım. Karşında titrerse sesim, yutarsam cümleleri boğazıma dizilsin orada vereyim son nefesi..
’’ Ben ölmek için değil seni yine yeniden yaşamak için bekledim yıllarca ’’
Zaman sayacımın pilini gittiğin gün çıkardım, o gün orada durdurdum senli anlarımı. Şimdi gözlerime bir bakışınla zaman yine işlemeye başlayacak
ve sensiz yarım bırakılan hayatım yine seninle devam edecek.
Bilirmisin GÜL YANAKLIM ? hava önce durulur sonra bulutlar kaplar ve alabildiğine kararır, sonra çatar kaşlarını kükremeye başlar, sonra bir inilti
koparır sonra döker tüm birikmişlerini toprağa, arkasından göğün yüzeyinden ağır ağır çeker perdesini ve sonra yeryüzüne bir pencere aralar, aralıktan
güneş gösterir kendini, suslu ve puslu bir havadan geriye toprak kokusu ve dünyaya yayılan ışık süzmeleri kalır. İşte gittiğinde o havayı teneffus
ediyordum ben. Geleceğin gün için penceremi aralı değil sonuna kadar açık tutuyorum.
Sana bırakıyorum, gelip gözlerindeki parıltıyı bırakman için, yüreğimin sisini dağıtmak sana kalmış, içimdeki buzulları eritmek sana kalmış, gözlerimdeki
yorgunluğu almak sana kalmış.
Hadi gel üşüyen yanlarımı ısıt benim. Hadi gel körelen yanlarımı aydınlat benim, gözlerim her ne kadar iyi seçemesede sen geldiğinde kokundan tanırım seni ben.
Geldiğinde beni o yirmili yaşlarda bulamayacaksın bunu sende biliyorsun ama içimdeki aşk hiç bir zaman yaşlanmadı bunuda böyle bilesin GÜL YANAKLIM...
Ozan Özdemir
YORUMLAR
Hadi del ben yaşlandim ama içimdeki aşk hicbir zaman yaşlanmayacak.Beğendim yazınızı, tesekkur ederim.Saygilarimla