- 701 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Semtin güzeli ve dilsiz çocuğu
Semtin birinde bir kız varmış. Kızın birde dilsiz sevdiği. 8 aylık bir birliktelik evlenme kararı almalarına yetmiş aslında. Ve gençler kendi aralarında evlenme kararı almışlar. Delikanlı ailesini alıp kızı istemeye gelmişler. Ama kızın ailesi kızı vermemiş. Sebebi dilsiz olmasıymış.
Kız onu ne kadar çok sevdiğini söylese de ailesi ayrılmasını ve bir daha görüşmeyeceğini söylemiş. Dayanamamış ve ona mektup yazmış. "Olmuyor daha fazla yürümüyor bu ilişki, zaten ben seni sevmedim. Hem ailem seni istemiyor en iyisi ayrılmak." demiş. Delikanlı yalvarsa da yakarsa da kız kararından asla geri dönmemiş. Aradan bir kaç hafta geçmiş. Kız sahil kenarında bir bankta otururken kızın yanına genç bir delikanlı gelmiş. Tanışmışlar onunla sohbet etmişler. Arkadaş olmuşlar. Her gün o sahilde buluşuyorlar hep birbirlerin dertlerini anlatıyorlar. Delikanlı zamanla kızı sevmeye başlamış kızda onu tabi. Kız tamamen unutmuş eskiden sevdiği dilsiz delikanlıyı. Yeni tanıştığı çocuğa vurulmuş. Artık ondan başkasını gözü görmüyormuş. Evlenme kararı almışlar. Kız anlatmış ailesine delikanlıyı. Ailesi kabul etmiş bu evliliği. Bir zaman sonra evlenmişler.
Kız ailesini ziyarete geldiğinde eski sevdiğinin yıkık bir kulübenin önünde diz çökmüş ve sigarasını içerken görmüş. Bir anda göz göze gelmiş. Kızın içinde bir ateş yanmış tekrar çocukta gözlerinin içinde kaybetmiş kendini. İkisinin de gözlerinden inci tanesi gibi yaşlar akmaya başlamış. Tabi kız hemen toparlanmış ve yoluna devam etmiş. Çocuksa arkasından bakakalmış. Yüreğinde ateş dinmek bilmiyormuş genç delikanlının. Kursağında kalmış bir sevdayı kendine yedirememiş. Ne yapmalıyım diye iç geçirdi. Göz yaşları durmak bilmeyen genç delikanlının kulübesi kızın ailesinin evine yakındı. Çaresizlikle kulübesine geçti.
Aradan pekte zaman geçmemişken bir siren sesi yankılandı mahallede. Mahalle gibi kızda çıkmış. Kulübeye girenleri görünce bir telaşla oda oraya kaçtı. İntihar demişlerdi. Kız ağlamaya başlamıştı ve kimse durduramıyordu. Kızın annesinde ise pişmanlık duyguları baş göstermişti. Delikanlının kulübesine giren kız duvarda gençle yaşadıklarını an ve an gördü. Duvara kalem kalem işlemişti delikanlı yaşadıklarını.
İlk tanıştığım gün : ‘Onu hastanede gördüm. Bir böbreğe ihtiyacı varmış. Ben verdim ama o bilmiyor. Keşke kalbini de ver deseler. ‘
İkinci hafta : Onun gözlerine baktım. Çok güzel gülümsüyordu. Keşke birkaç saniye daha bakabilmiş olsaydım.
Birinci ay : Artık bana selam veriyor. Ona günaydın diyemesem de gözlerimden okuyor.
İkinci ay : O artık benim. Her şeyim o. Umarım mutlu oluruz.
Üçüncü ay : Ellerini bugün tuttum. O da heyecanlıydı . Ama gözleri gülüyor. Ah bide şu böbrek acım olmasa.
Dördüncü ay : Yanağımdan öptü. Bende öpeceğim bir dahakinde. Acaba kızar mı?
Beşinci ay : Keşke bende konuşabilsem. 1 kez seni seviyorum desem . Bana çok mu?
Altıncı ay : Böbreğim iyice acıyor artık. Bana sıkı sıkı sarıldığında acıyor bile diyemiyorum. Ama söylemeyeceğim hep bana sarılsın.
Yedinci ay : Ailemize söylemeye karar verdik. Ama ne derler acaba. Ya beni istemezlerse. Bence biraz daha zaman lazım.
Sekizinci ay : Bu sabah onunlaydım. Çok güzeldi günümüz. Ama böbreğimin acısı her yerime vuruyor. Dayanamaz oldum.
Dokuzuncu ay : Olmadı işte. Vermediler. Kahretsin dilsizim diye işte olmuyor ! O da sevmiyormuş beni mektubunda yazmış. Of Allah’ım.
Ve Son : Şimdi onu gördüm. Biraz durdu acıdı bana. Ağlıyordu üstelik. Beni her gördüğünde böyle ağlamasına dayanamam ki . Zaten sonuna geldik artık. İstesemde benim olmaz artık biliyorum. Bir insan 9 ayda doğuyor ben de tam 9 ayda ölüyorum. Elveda sevdiğim. Sana ölüyorum.
Hakan Özalp...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.