- 1880 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
100 YILLIK DİLEKÇE
NAKİBOĞLU KADI MUSTAFA KAMİL EFENDİ’NİN KALEMİNDEN
ELBİSTAN’IN MUTASARRIFLIK (İL) OLMASI TALEBİ (1909)
Doğan SOYDAN
Kadı Mustafa Kamil Efendi tarafından 1909 yılında kaleme alınan ve “Saray’a” gönderilen, Elbistan’ın Mutasarrıflık olmasına ilişkin bu belge, Elbistan’ın o yıllardaki sosyal, ekonomik, kültürel yapısını ortaya koyması açısından da önemli bir belgedir. Elbistan eşrafından 17 kişinin imzasını taşıyan 102 yıllık belgenin Türkçe çevirisi aşağıda sunulmuştur.
SADRAZAMLIK MAKAMINA
Acizane dileğimiz şudur ki:
Velinimetimiz, halife hazretlerinin mukaddes düşünce ve gayretlerinin halkının saadetine ve
vatanın ve milletin servet, bayındırlık ve refahının gelişmesine yönelik bulunduğu eserleriyle ortadadır Ancak bulundukları mevkileri kötüye kullanarak kişisel ç›karlarının peşinde koşan birtakım kimseler halk ile devlet arasına girmekte ve toplumun yararına olan fikir ve istirhamlar sonuçsuz kalmaktadır. Bu yüzden de, hızla ilerlemeye müsait birçok yerlerle beldelerin çeşitli gelişmelerden geri kalmış olduğu inkar edilemez. Bu kez anayasanın yürürlüğe konmasıyla Meclis-i Mebusan’ın toplanmasına dair ç›kan padişah iradesi üzerine ruhların bedenlere girmesi-yayılması gibi tüm memurlarda ve halkta görülen ilerleme birliğine ve ciddi gayrete dayanarak, vatanımız olan Elbistan ilçesinin servet ve bayındırlığının yetenek ve kabiliyetiyle orantılı olarak gelişmesi için gerekli şartları açıklayacağız:
1 Vatanımız olan Elbistan kasabası Halep, Sivas, Elazığ ve Adana vilayetlerinin uzak sınırlarında bulunup boyca otuz altı ve ence yirmi saattir. İlçe dahilinde Ceyhan, Söğütlü, Hurman ve Göksu nehirleriyle birçok çaylar çıkar. Bunlar, geniş arazinin üçte birinden fazlasını suladığı gibi Nurhak, Binboğa, Yarpo, Koçdağı ve Hezanlı dağlarıyla diğer yüksek dağların tepelerinden ve eteklerinden pek çok leziz p›narlar kaynar. Çok say›da ehlî hayvandan başka Musul, Halep ve Urfa sancaklarından her yıl yaz günlerinde kırk-elli bini aşkın hayvan getirilerek otlatılmaktadır. Tülüce, Gülüm, Yarpo, Tatar, Beyre ve saire isimlerinde pek çok ormanlarımız da vardır. Ekvatordan otuz sekiz derece kuzeyde bulunmakla arazisi münbit ve mahsuldar olup susam, pamuk, buğday, arpa ve diğer tahıllarla, sıcak iklimlere mahsus olanlar dışında da çeşitli ağaç ve üzümlerin dikimine uygundur. Bununla birlikte gezici aşiretlerin istilasından ve vilayet teşkilinden beri vali ve mutasarrıflarımızın imar ve ıslahına hiçbir şekilde dönüp bakmamaları yüzünden servet ve bayındırlıkça gelişmeden mahrum kalınmıştır. Yöremizin halihazırda gelişme ve servete kavuşması ilçemizin mutasarrıflığa dönüştürülmesine bağlıdır.
2 ilçemizin, devletimize tam bir itaat halinde bulunan ve bu yüce sıfatı dinî bir farz ve ebedi bir övünç saymakta olan zeki ve uyanık elli bini aşkın nüfusu vardır. Vilayet merkezine altmış altı, sancak merkezine yirmi dört saat uzaklıkta bulunması dolayısıyla bugüne kadar şanlı valilerimizden biri ilçemize teşrif etmedikleri gibi, bazan teşrif eden mutasarrıflar da istibdat yüzünden, kişisel çıkarları peşinde koşarak halk ve arazinin kabiliyetine önem vermedikleri gibi yapılan istirhamları da dikkate almamışlardır. Bu yüzden, eğitim nurlarından, ticaretin meyvelerinden, sanayinin aydınlığından ve zirai kalkınmadan tamamen mahrum ve ümitsiz kalınması da, ilçemizin mutasarrıflığa dönüştürülmesini gerektirmektedir.
3 İlçemiz arazisi; çeşitli tahılların ihracına elverişli ve arz edildiği üzere geniş toprakların büyük bir kısmı sulu olmakla kıtlık ve pahalılıktan emin, komşu bölgelerin dahi hayatlarını korumaya ve refaha kavuşmalarına hizmet etmeye uygun mübarek bir arazidir. Hiçbir tarafa düzenli yolu olmadığından, arazisinin kabiliyeti oranında tarıma önem verilmemekte ve su ile çalışan un, şeker, yün vs. fabrikaları yapılmasına son derece uygun olmasına rağmen taşıma araçlarının yokluğundan dolayı rağbet edilmemektedir. Bu ise ilçemizin vilayet ve sancak merkezlerine uzak bulunması dolayısıyla gelişme-kalkınma vasıtalarıyla ve gerekli araçların tamamlanmasıyla ilgilenilmemesinden kaynaklanmaktadır. Yine, inzibat bakımından da Sivas ve Elazığ vilayetlerine bağlı ve kasabamızla sınır olan Akçadağ kazası halkı ile Gürün ve Darende kazaları köyleri ve bunlarla Elbistan hududunda bulunan halk genellikle dağlı ve Kürt taifesindendir.Bunlar aynı sınıf ve meşrepte bulunmak dolayısıyla birbirleriyle dayanışma içerisinde bulunarak ilçemizle komşu olan Göksun kazası dahilinde mal yağmalama, hayvan kaldırma, kervan vurma ve adam öldürme gibi pek çok vahşice hareketler ve fiiller yapagelmekte oldukları gibi asker kaçaklarıyla eşkıyalar da içlerinde gizlenmektedir. Dört vilayetin uzak sınırlarında bulunduğundan, her ne kadar bunlar ilçemiz yönetimince ele geçirilmeye çalışılıyorsa da bazan sınır tecavüzü, bazan da pek çok haberleşme ile elde edilemeyerek idarenin icraatı sonuçsuz kalmaktadır. Sınır başlarında bulunmaları hasebiyle de yılda elli-altmış bin koyun kaçırtarak hazineyi zarara sokmaları ve nüfusu gizlemelerinden dolayı, birkaç tabur oluşturacak kadar gizli nüfuslarından başka içlerinde bulunan pek çok asker firarisini saklamaları gibi kanuna aykırı gayri meşru hareketlerinin önünün alınması da, bu kazaların ilçemize ilhakıyla bir merkeze bağlanarak mutasarrıflığa dönüştürülmesine bağlıdır.
4 Adliyece ilçemizin cinayet/ağır ceza ve istinaf mahkemelerinin ilçemize yirmi dört saat uzaklıktaki Maraş’ta ve soruşturma heyetinin altmış altı saat uzaklıktaki Halep’te bulunması, yollarının son derece güçlüğü ve mesafenin uzunluğu yüzünden, bir suç işlendiğinde, olayı gören kimselerin yol zahmetini düşünerek şahitliklerini gizlemek zorunda kalmalarıyla pek çok şahsi haklar ve kamu hukuku zayi olarak ilçemizin siyasi idaresi bozulmaktadır. İlçemizin idaresi mutasarrıflığa dönüştürüldüğünde bu gibi önemli mahzurların da önünün alınmış olacağı açıktır.
5 Ellibini aşkın nüfusu içeren ilçede günlük adi olayların eksik olmayacağı herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu bakımdan ilçemizde işlenen adi suçlardan dolayı, istinaf ve bidayet/asliye mahkemelerince her yıl beş-altı yüz kişi zanlı ve şahit sıfatıyla sancağa istenmekte; bu kişiler, mevki hasebiyle kar-kış demeyerek sancağa gitmeye zorlanmakta ve her yıl birkaç kişinin yollarda kar ve kışa tutularak ölmesine sebebiyet verilmektedir. şahit sıfatıyla sancağa istenilen kimselerin, yolun güçlüğü ve kışın gelmesi dolayısıyla ifadelerinin istinâbe yoluyla ilçemiz mahkemesinde alınması için yapılan başvuru ve istirhamları kabul edilmeyerek büyük masraflara mecbur edilmekte ve dinlenilmek üzere sancağa giden şahitlere de kanun gereği yol masrafları verilmemektedir. Hasat ve ziraat mevsimi gözetilmeyerek halkımızın çift ve çubuklarından vakitli-vakitsiz alıkonularak sancağa götürülmeleri mağduriyetlerine sebep olmanın yanısıra öşür/vergi gelirlerine de hayli zarar vermektedir. Bu bakımdan da ilçemizin mutasarrıflığa dönüştürülerek halkımızın mağduriyetten korunmasını yöneticilerimize arz ile gerekenin yapılmasını istirham ederiz.
6- Osmanlı topraklarının zenginliğinin artması, şehirlerin ve insanların birbirleriyle irtibat ve ulaşımın sağlanması, asker sevkiyatının kolaylaştırılması, halkın refah ve huzuru için gerekli şartların oluşturulması gibi yüce bir maksat üzerine kurulmuş olan yol bedellerinden ilçemizce şimdiye kadar binlerce lira raddesinde ödemede bulunulmuştur. Buna rağmen, arzolunan ihtiyaçların ve zaruretimizin giderilmesini sağlayacak yollardan bir karış yer dahi tamir ve inşa edilmek şöyle dursun, kasım başından mayıs sonuna kadar yolların bataklığından yüzkırk adet köyden kasabaya ve kasabadan köylere gidiş geliş mümkün olmaz dereceye gelerek ziraat ve ticaret geri kalmakta; mahallî ithalat ve ihracat için muhtaç olduğumuz Kısık yolunun az da olsa ıslah ve imarı cihetine gidilememesinden dolayı da, sadece halkça değil, askerî sevkiyatça dahi hayli yük hayvanı telef olarak büyük kayıplar meydana gelmektedir. Bununla birlikte bedenen hizmet edeceklerimiz de altmışaltı saat uzaklıktaki vilayet merkezi yoluna gönderilmektedir; bundan da şimdiye kadar kasabamızca bir maksat ve istifade elde edilememiştir. Kısacası her türlü gelişmeye elverişli, çalışkan halkımızın ve münbit-geniş arazinin kalkınma sebeplerinden vazgeçilmesi uygun değildir. Bu gibi önemli işlerin gerçekleşmesininse ilçe idaresiyle mümkün olamadığı ve sancak/mutasarrıflık merkezi gibi güçlü bir idarenin varlığını gerektirmekte
olduğu ortadadır.
7- İlçemizin geniş arazisinin, servetin artışında çok önemli bir yeri olan ipek ihracı için dutluğa çok elverişli olduğu bugün çok küçük bir tecrübeyle sabit ve ziraata olan uygunluğu Anadolu içerisinde Küçük Mısır denilmeye layık bir derecededir. İstirham olunan şartların sağlanmasıyla dut fidanlarının her tarafa dikilmesine, ziraatın kolaylaştırılıp geliştirilmesine önem verildiği takdirde ilçemizin ürün ve öşür-vergi gelirlerinin geçmiş yıllardan birkaç kat fazla olacağı ve bu fazlalıktan hem hazinenin, hem de halkımızın büyük istifadesi olacağı muhakkaktır. Bunun gerçekleşmesi, arz ettiğimiz üzere, kuvvetli bir idarenin sürekli nezaretini gerektirmekte ve bu da ilçemizin her halükarda mutasarrıflığa dönüştürülmesine bağlı bulunmaktadır.
8 Malatya sancağına yirmidört saat uzaklıktaki Besni kazası ilçemize oniki, onsekiz saat uzaklıktaki Akçadağ kazası dokuz; Sivas vilayetine otuz saat mesafedeki Darende kazası sekiz, yirmidört saat mesafedeki Gürün kazası oniki ve yine Sivas’a yirmi saat uzaklıktaki Pınarbaşı kazası ondört; Maraş sancağına yirmidört saat uzaklıktaki Göksun kazası on ve her bakımdan kaza olmaya layık bulunan Afşin nahiyesi de sekiz saattır. Ve bütün bu kazalar hayvan ticareti, kereste, çeşitli tahıllar, ticari eşya vs. gibi alışverişte ilçemize muhtaç; hatta ticaret merkezleri durumunda olup sınırları birbirine bitişik ve girmiş bulunmaktadır. Bu bakımdan, vatanın saadeti ve hükümet idaresinin kolaylaşması açısından da sözkonusu kazalar ilçemiz Elbistan’a eklenip, kaza olmaya uygun Afşin nahiyesi de kaza haline getirilerek, ilçemizin, Halep vilayetine bağlı bir mutasarrıflığa dönüştürülmesini zorunluluk derecesinde göstermektedir.
9 İlçemizin nüfusu, yıllık geliri ve sairesinin Maraş sancağına denk olduğu resmî kayıtlarla sabittir ve sancağa dönüştürüldüğü takdirde elde edilecek gelir Maraş’ın gelirini kat kat geçecektir. Yaz günlerinde aşiretlerin dolaşma alanı olmak münasebetiyle asayiş ve inzibat bakımından da Maraş’tan daha önemli olduğu açıktır. Ve çevremizde bulunan hangi vilayete bağlanılsa uzak sınıra rastlamakla acil işlerde muamelelerin gecikmeye uğrayacağı aşikardır. Ve ticaretleri kasabamıza bağlı olan ve coğrafi konumları itibarıyla ilçemize ilhakına tam bir münasebeti bulunan Gürün, Darende, Akçadağ, Besni, Göksun ve Pınarbaşı kazalarının ilhakıyla ileride elde edilecek büyük faydalara karşı ilçemizin mutasarrıflığa dönüştürülmesindeki küçük-cüz’i masraflara bakılmayarak ilçemiz halkının gelişme saadetinden ve arazi gelirinden mahrum bırakılmamasını istirham eyleriz.
10 İlçe merkezimiz olan Elbistan kasabasının, geçmiş asırlarda birçok muntazam medresesi olan ve pek çok büyük alim yetiştirmiş meşhur medeni şehirlerden olduğu eserleri ve tarihi ile sabittir.
Mevkiinin öneminden dolayı, idari teşkilat düzenlemesinde Danıştayca (Şûrâ-yı devletçe) vilayet merkezi olmak üzere müzakereye konulmuştu. Ancak o sırada Bâb-ı Âlî’de katip bulunan Maraş eşrafından Kenan Bey, Elbistan kasabası vilayet merkezi olduğu takdirde Maraş sancağının Elbistan’a bağlanacağı; bununsa eskiden beri Elbistan kazasına hakim olan Maraş eşrafının Elbistan’a tâbi olmalarını gerektireceğini hatırlatarak, değil vilayet merkezi yapılmasına razı olmak, müstakil mutasarrıflığa layık iken, bahsi geçen Maraş eşrafının Elbistan kazasına olan nüfuz ve hakimiyetlerini korumak amacıyla Maraş’a tâbi bir kaza olarak bıraktırmıştır. Bu yüzden, mevcut medreseler harap olup vakıfları ortadan kalkarak ellibin nüfusun eğitimine hizmet etmekte olan ilim adamlarıyla öğrencilerin sayısı azalmıştır. Bunun dışında halkın eğitim namına vermiş oldukları altmışbin kuruşa yakın yıllık maarif hissesinden de yüzkırk parça köyümüz yararlanmak şöyle dursun, nüfusu onbini aşan kasaba merkezimiz dahi henüz resmî bir ilkokula kavuşamamıştır. Bu yüzden ilçemizde batıl inanç sahipleri artmaktadır. Bu tür kötülüklerin önünün alınması da her halükarda ilçemizin mutasarrıflığa dönüştürülmesine bağlı bulunmaktadır.
Sonuç
İşbu umumi dilekçemizin içerdiği on şıkta arzedilen ve açıklanan ifade ve istirhamlarımızın özü; Kasabamız bulunan Elbistan kazası, Halep, Elazığ, Sivas ve Adana vilayetlerinin uzak sınırlarında bulunup, öteden beri Osmanlı devletine itaat ve bağlılığı kendilerine ebedi saadet bilir ellibini aşkın uyanık ve zeki müslüman ve hristiyan halkı ve her tür ziraat, ticaret ve özellikle de servet açısından çok önemli bir yeri olan ipek ve şeker ihracına elverişli arazisi ile, sözkonusu dört vilayetin sınırında bulunduğu cihetle kalkınmasına ve servetine bakılamamaktadır. Bundan başka layihada ismi geçen kazaların halkının büyük bir kısmı aşiretlerden ve dağlı Kürtlerden ibaret olup ilçemizin genel emniyetini sürekli bozmaktadırlar. Sınırı geçip tedip edilemedikleri için asayiş ve inzibatın bozuk bir halde bulunmasından ve arz olunan daha başka sebeplerden dolayı ilçemize münasebet ve komşuluğu bulunan Besni, Akçadağ, Darende, Gürün, Pınarbaşı ve Göksun kazalarının ilhakı ve kaza yapılmaya tam manasıyla layık olan Afşin nahiyesinin de kaza haline getirilerek, ilçemizin, Halep vilayetine bağlı bir mutasarrıflığa dönüştürülmesi istirham ve dileğinden ibarettir.
Bu dileğimizin yerine gelmesine müsaade buyurulduğu takdirde ilçemiz dahilinde ve zikrolunan diğer kazalarda taburlar oluşturacak gizli nüfus ve asker firarilerinin kolaylıkla önü alınarak asker gücünün artması, halkın huzuru ile bölgenin asayişinin temin ve istikrarı, ticaret ve ziraatın gelişmesi, vatanın mamuriyeti; küçükbaş hayvan kaçırılmasına gerek kalmayarak bu kazalarla birlikte yılda yüzellibin fazla küçükbaş hayvan sayılacağı; asker sevkiyatının kolaylaşıp düzene gireceği, ticaretin gelişmesinden ve saireden başka sade zahire sevkiyatından yıllık fazladan beşbin liraya yakın öşür/vergi geliri elde edileceği gibi pek çok idari güzellikler ve hazine geliri elde edilecektir. Elde edilecek bu büyük gelir mutasarrıflığa dönüştürülmesindeki cüz’i masrafın kat kat üzerinde bulunacağından halk ve arazimizin yatkınlık ve kabiliyetini kalkınma-gelişme semeresinden mahrum bırakmamak için halktan aldığımız umumi vekalete dayanarak işbu dilekçemizi halife hazretlerine dualarla
imzalayıp mühürledik.
Ferman veliyyü’l-emr hazretlerinindir. 9 Ocak 1909
Ed-da’i
Re’isü’l-ulema
Elbistan Kazası Müderrisi
NAKİBZADE KADI MUSTAFA KAMİL EFENDİ
bende
Ed-da-i Müftülüzade Türab-ı akdamu’l müslümin ALİ RIZA, Müftülüzade AHMET MUİNÜDDİN,
Bede, Nakibzade MEHMET EMİN, Ermeni millet temsilcisi DEĞİRMENCİYAN.
Bende, HACI MEHMET AĞAZADE ES-SEYYİD ALİ RIZA. Bende, HACI HALİLZADE HALİL HAYRİ.
Bende, HACI EMİNZADE MEHMED TEVFİK, Bende, ES-SEYYİD MUSTAFA AĞA,
Bende, HACI MUSTAFA AĞAZADE ŞIRAHBİL, Bende, PROTESTAN MİLLET TEMSİLCİSİ MEKERYAN OHENNES , Bende, RIZA EFENDİZADE ES-SEYYİD AHMET TAHİR
Bende, KIŞLALZADE ES-SEYYİD AHMED HAMDİ , Bende, FAKİHZADE AHMET MİDHAT
Bende, ÇITAKZADE HASAN HİLMİ, Bende, KATOLİK MİLLET TEMSİLCİSİ MAĞDİSYAN .
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.