- 582 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAN KENDİ HUZURUNU KENDİ BOZAR - 2
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
İNSAN KENDİ HUZURUNU KENDİSİ BOZAR - 2
Yer : İstanbul
Şirinevler; yolu üzerinde bulunan Akpınar internet kafeden 11 Adet bilgisayar çalınır...
Kafenin işletmecisi karakola gider; derdini anlatır. "Aracımız yoktur bir araç temin edin parmak izi alalım." Derler.
İşletmeci; işlemlerin ilk ayağında demoralize olmuştur.
Mağdur; bir araç temin eder. Olay yerine gelinir. Ölçme, biçme parmak izi alınır. Bir iki hafta karakola gidip gelen işletmeci sonuç alamayacağını anlar.
Şimdi koltuklarınıza yaslanın;
Filim başlıyor...
İşletmeci sonuç alamayacağını anlayınca; birkaç yerde bu olayı anlatır....
Dinleyenler birisi; olayın olduğu yeri sorar...
İşletmeci yeri söyleyince;
Soruyu soran kişi;
"Bak kardeşim şimdi iyi dinle... Burada her bölgede, her işe göre çete vardır...
Oto hırsızlığı çetesi, internet kafeden bilgisayar hırsızlığı çetesi, bilgisayar hırsızlığı çetesi, elektronik eşya hırsızlığı çetesi, kapkaç çetesi, dilenci çetesi, tırnakçılık çetesi, cepçilik çetesi, hanutçuluk çetesi, ev eşyası hırsızlığı çetesi, ziynet eşyası hırsızlığı çetesi, oto gasp çetesi, oto teybi hırsızlığı çetesi, sahte ürün imalatı yapma çetesi, sahte ürün pazarlama çetesi, korsan taksi çetesi, korsan dolmuş hattı çetesi, kan bulma (kan arayan acil hastalara kan temin etme) çetesi, organ temin etme çetesi, beyaz zehir çetesi, sara çetesi, kadınları kötü yola düşürme çetesi, sahte bozuk para piyasaya sürme çetesi, sahte banknot piyasaya sürme çetesi, kalpazan çetesi, gasp çetesi, kredi kartlarını kopyalama çetesi, ATM Makineleri çetesi, şantaj çetesi, haraç çetesi, şehir içi otobüs bileti çetesi, evlere telefon ederek ve okullara giderek çocuklara yada evde bulunanları hasta varmış gibi telaşlandırıp hastaneler çağıran; acil durum çetesi temin çetesi vb. çeteler vardır. Her çetenin çetebaşı vardır. Senin bölgenin internet kafeden bilgisayar hırsızlığı çetesinin çete başına ulaşınca bilgisayarların bulunur." Der...
( Ne mükemellel organize değil mi? En modern şehirimize de ne muhteşem yakışıyor. Sizin üniversitelerinizde böyle bir organizenin "Geleceğe kaliteli insan yetiştiren." Sistem şemanız var mı?)
İşletmeci biraz araştırma yapar ve o bölgenin "İnternet kafeden bilgisayar hırsızlığı." Çetesinin elebaşına ulaşır. Durumu anlatır.
Çetebaşı;
Bizden yana böyle şey olmadı. Demekki bizden habersiz bölgemize müdahale eden olmuş, merak etme buluruz. Der.
(İyiki onlardan habersiz olmuş, yoksa bir adım öteye iz sürmek imknsız olurdu.)
Çetebaşı kısa bir araştırma ile olayın faallerini bulur ve onlara; "Aldığınız eşyaları, aldığınız saatte yerine bırakın." Diyerek aşayişin sağlanması temin eder.
İşletmeci gecenin 01:00’de dükkanına gelir. Hırsızlar gelip eşyaları yine montaj yaparlar.
(Adamlarda her türlü teknik altyapı mevcut)
...
Yer : Ankara
Evin hanımı ile beyi; evin dışında yemeklerini yemişler eve dönmüşlerdir. Salonda birini televizyon seyrederken bulurlar.
Salondaki yabancı evin hanımına dönerek; "Şıllık madem eve birini alacaktın. beni niye davet ediyorsun. Utanmadan bir de kocam evde olmayacak diyorsun." Direek pişkin pişkin çıkışır.
Evin beyi de, hanımıda şaşkındır.
Evin beyi hanımına döner; "Bu ne demek oluyor." Deyince...
Ordaki diğer adam; "Sen ne pırlanta yürekli adamsın be kardeşin böyle hanımı hala evinde tutuyorsun." Der.
O an adamın elinde olan telsizden. "Kaç saattir ne yapıyorsun?" Sesi gelir. Evin beyi hem hanımına çıkışıyor gibi yapar, hem de hissettirmeden "155 polis imdatı." Arar. Polis eve gelir. Yabancı hala kadını suçlamakta hakaretler etmektedir. Polis adamı alıp karakola götürür. Evlere girip hanımlara suç atarak karı kocanın kavgasına sebep olarak, kadınları tuzağına düşüren bir çete oldukları anlaşılır...
...
Yer : Ankara
Batıkent’te 400 Dairelik bir sitenin bahçesinde komşular oturmuş sohbet ediyorlar.
Bütün apartman girişleri merkezi sistemli... Yani kim binaya giriyor ise; onun kaydı alınıyor.
Site yöneticisi; "Arkadaşlar, evinizin kapısını iyi kapatsaydınız. Her türlü olumsuzluk olabilir. Geçenlerde gece sabaha karşı benim evin balkonunda bir hızsız yakaladım. Yedinci kadar balkonlardan gelmiş, alınteri dökmüş diye; bir de tv hediye edeyim dedim kabul etmedi." Diyerek esprili şekilde bir uyarıda bulunur... Herkes kendinden emindir. Yarım saat kadar otururlar. Yarım saat içinde; 24 Dairelik bir apartmandan 8 Daire soyulmuştur. Kaşla göz arasında zor işi başarmak bu olsa gerek.
Bulundu mu?
Derseniz; mağdurlar en ucuz gazoz olan, "Belediye gazozu." İçtiler
....
Yer : Ankara
Adam taksicil yaparak ekmeğini kazanmaktadır.
Bir müşteri araba alır. Müşteri arabayı kendi evinin önünde durdurur. Müşteri; "15 Dakika bekler misin, dayıma uğrayıp geliyorum." Der.
Müşteri 15 dakika sonra gelir; arabaya geçer oturur ve gideceği yeri söyler. Taksici arabasını sürerken aynadan müşterisine bakar. Müşterinin üzerindeki gömlek dikkatini çeker. Gömlek kendi gömleğidir. Biraz düşünür... Az evel üstünde olan gömlek bu değildir.
Gömleğin yakasında sanki bir leke vardır. Biraz daha dikkatli bakar.. Leke kan lekesidir. Evine telefon açar. Telefona o sırada salonda oynamakta olan çocukları çıkar. "Anne banyoda." Derler.
Taksicinin akılında binbir soru az sonra yine evine telefon açar; yine çocuklar çıkar ve "Anne banyoda." Derler.
Taksici bir karakolun önünden geçerken arabasında arıza varmış gibi davranır ve polislerden yardım ister. Polislere; "Adamdan şüphelendim, bir sorgulayabilir misiniz?" Diyerek ricada bulunur. Soruşturma uzamıştır. Taksici; "Ben gideyim." Der. Fakat polisler; "Bekleyiniz lütfen az sonra hep birlikte gideceğiz." Derler...
Araçlara geçilir ve polisler ile az evelki müşteri öndeki araçta giderken, taksici de kendi arabasıyla önden giden aracı takip eder.
Durdukları yer; kendi apartmanın önüdür.
Katlara çıkılır. Kendi dairesinin önünde durular. İçeri girerler. Çocuklar salonda oynamaktadırlar.
Banyodan su sesi gelmektedir.
Banyo açılır...
Evin hanımının boğazı ve kolları kesilmiş şekilde cansız yerde yattığını görürler..
Yani taksici hanımın katilini kendi arabasıyla evine kadar taşımıştır.
Katil; evlerin kapılarını çalmış, o an o kapıyı çocuklar açışlar. Oysa o az evel evin hanımı çocuklarına; "Siz oynayın anne banyo yapacak." Diyerek banyoya girmiştir.
Katil kapıyı açan çocuklara; "Anne nerde." Demiş.
Çocuklar; "Anne banyoda." Diye cevap vermişler.
Katil; "Siz oyununuza devam edin." Demiş...
Çocuklar daha çok küçük olduklarından akılları yetmediği için oyunlarına devam etmişler...
Katil o esnada cinayeti işlemiş...
...
Yer: İstanbul
Bakırköy’de bir eve baskın yapan polis; şaşırtıcı manzarayla karşılaşıyor.
16 Yaşında bir genç kız çıplak olarak; 10- 15 Erkekle yakalanıyor. Tanınmış bir ailenin evladı olduğu bilgisinin dışında bu genç kızın kim olduğu hala açıklanmadı...
10- 15 Kişinin de kimler olduğu açıklanmadı?
(Ayıp açmak; günahtır, ayıpları örtün anşayışın hakimiyetinden olsa gerek)
Ne çetesi olduğu yönünde de bir bilgi yansımadı...
........
Yer : Arapgir
Halı ticareti ile uğraşan evin beyi ilçe dışındadır. Ev Arapgir Eskişehir Mahallesindedir...
Büyük geniş iki katlı bir ev...
Evde üç insan yaşamaktadır...
Evin hanımı, evin beyinin annesi ve altı aylık bebek...
Evin hanımı bıçakça, evin bebeği telle, evin büyükannesi tarha ile parçalanarak öldürülür. İkinci kata merdivenle çıkılmıştır.
Kanlı tarha evin alt katındaki avluda bulunur...
Cinayeti işleyenler; aynı evin bahçesinde çalışan bahçıvanlardır. Yıllardan beri ekmeklerini yedikleri evi kana bulamışlardır.
Şimdi bu suçlular aramızda dolaşmaktadırlar...
...
Yer ; Tarsus
Pazar yerinde birinin sarası tutar; evinin pazar ihtiyacını karşılamak üzere orada olan hanımlardan birisinin yufka yüreği bu manzaraya dayanamaz.. Yerde dişleri kilitlenen, yumrukları kapanan şahsa yardım etmeye çalışır.. Yerdeki adam kendine gelir teşekkürler ederek oradan ayrılır. Yardımcı olan hanım az sonra bakar ki; çantasındaki cüzdanı ve cep telefonu yok...
Bu hanımın çantasından telefonu ve parası; sara hastası sanıp da yarıdmcı olduğu kişinin etrafında aynı çeteden elemanları tarafından alınmış ve bunları alanlarla, sara hastası sanılan şahıs gözden kaybolmuştur.
Bu da; sara çetesi...
....
Yer : Mardin
Bir düğün evine baskın yapan beş kişi; 47 kişiyi öldürüyor... Ölenlerden birisi de imamdı. Şeyh denen şahsın da etkili olduğu bir köy idi olay daha taptaze bir olay...
...
Yer : İstanbul
Akşam iş dönüşü tenha yerden geçen hemşire tecavüze uğruyor... Sonuç... Suçlu ortada bile yok..
...
Yer : Ankara
Ana okulu öğretmeni ve annesi tecavüze uğruyor... Öğretmeni öldürüyorlar...
Suçlular şimdi aramızda dolaşıyorlar...
....
Yer : Adana
Hafta sonu; bir akşam üstü...
Evin kapısı çalınır...
Elinde telsiz olan iyi giyimbi birisi... Kapıyı açan evin hanımına..
Hanımefendi bir ihbar aldık.. Bu evden bir hısız kaçmış... Herhalde evde yoktunuz, siz farketmediniz...
Evin hanımı "Evet hafta sonu nedeniye çocuklarda bir dinlendik."
Müsaade ederseniz evi kontrol edelim...
Evin beyi de o an gelir...
İyi giyimli olan kişi evin beyine de aynı şeyleri söyler...
"Buyrun o zaman kontrol ediniz." Der...
--- "Ziynet eşyanızı nerede saklardınız?"
..Şurada.. Diyerek yeri gösterir göstermez...
İyi giyimli olan dışardan gelen kişi...
Evin beyine dönerek;
"Beyefendi hemen şurada sokağın başında ekip otomuz var, telsiz irtibatı koptu. Siz bir zahmet hemen geleceğimizi söyler misiniz? Arkadaşlar merak etmesin."
--Evin beyi; "Peki." Deyip çıkar...
Evde; çocuklar ve anne kalmıştır..
Ziynet eşyasının yerini de öğrenen şahıs eterle kadını bayıltır...
Ziynet eşyalarını ve parayı alıp; evden çıkar...
Apartman çıkışında evin beyi ile karşılaşır...
Evin beyi; "Beyefendi ekip otosu filan göremedim."
Diğer şahıs.." Demek ki; ayrıldılar..."
Siz kontrolünüzü yaptınız mı?
"Evet, herhangi problem söz konusu değil.." Diyerek kayıplara karışır...
Bu çete de;
"Hafta sonu çetesi."
.....-....
Şimdi size bir tespitimi demeden geçemeyeceğim...
Bu tür insanların iki güzel sözüne aldanarak iletişim kurulmamış olsaydı bu tür olaylar olur muydu?
Kime Müslüman mısınız? Diyerek soru sorsanız;
Allah bir ismihakkı için... Diye söze başlarlar...
Memlekket kime sorarsanız; dindarlığı kimseye bırakmıyor...
Memleketin ağzını açıyoruz... İnsanlık ve ahlak kimsesizler kabristanında en derinlere defnedilmiş ki; bir daha yeryüzüne gelmesin...
Geçen cuma günü bir caminin tam karşısında durdum...
Camiye gelenin hesabını yapmak mümkün değil...
Cemaat asgari beşbin kişi...
Cuma sonrasında; insanlar biribirinin cumasını kutluyor....
Buraya kadar herşey gıptayla, hayranlıkla izlenecek görüntüler...
Aynı gün yatsı namazı sırasında; aynı caminin cemaatine baktım. 36 Kişi vardır
Ertesi gün erkenden sabah namazında kaç kişi var diye baktım...
5 Kişi.. Birde imam (Onun vazifesi zaten orda bulunmak)...
Bekledim namaz bitti...
Cemaate sordum...
İçlerinden kaç tanesi dün cuma namazını burada kılmışlar diye...
Birisi bu camide cuma namazını kılmış...
Namaz dürüstlüğün, iyi yada kötü tanımlanmasının ölçüsü olsaydı...
Beşbinde bir tane dürüst insan çıkmış olacaktı...
Dünkü manzara aklıma geldi.. O ne idi öyle insanlar huşu ile birbirlerinin cumasını tebrik ediyordu...
Cemaatten biri de beni ayıpladı... Nasıl namaza gelmezsin? Bunun hesabını nasıl vereceksin? Dedi..
Ben de; "Sevabın benim değil, günahıma karışma." Dedim...
Cennet mekân; Mehmet Akif aklıma geldi...
"Ne zaman ki; cuma namazına giden ahali, sabah namazına da iştirak ederse; işte o zaman bu memleket düzelir." Demiş...
Ne mükemmel bir tanımlama...
Ulemayı muhterem Mehmet Akif’i anlayabilseydik; din ticareti bu kadar yapılır mıydı?
Allah’ın rahmeti onun ve geçmişlerimizin üstüne olsun.
Ruhlarına; "Fatiha." Yollamak bize vazifedir....
Hazreti Ömer;
"Bir insanın iyi olup olmadığının ölçüsü; kıldığı namaz, tuttuğu oruç, yaptığı hayır hasanat değildir. Bunların ölcüleri yaşayışlarıdır. Para alışverişlerinde borçlarına sadık mı? Emanete sahip çıkıyor mu? Sır saklıyabilir mu? Yola çıktıklarına kaşı vazifesini yapıyor mu? Bunlara bakarak insanın iyi olup olmadığına karar verebilirsiniz." Buyurmuştur.
Hazreti Ömer’in adaletinin olmadığı yerde sözünün hükmü olur mu?
Yukarıda bahsettiğimiz olaylar toplumun içinde yaşayan sözüm ona insan denilenler tarafından yapılıyor...
Bunlardan hangisine müslüman mısınız? Deseniz kendilerini anlatırlaken; en büyük dindar olurlar...
Peki; kaybeden hep iyi taraftaki olmuyor mu?
Hıristiyan ülkelerinde bu tür vahşetler yaşanıyor mu?
Hayır..
Neden?
Onlar bizim gibi,,,
Vallah, billah diye söze başlayana kapı baca açıp; kol kanat germiyor da ondan...
Peki neden?
Hazreti Ömer’in sözünü onlar kendilerine şiar edinmişler...
Bizim Hazreti Ömer’in adaletinden dahi haberimiz yok...
İyi ile kötünün arasındaki iletişimde ana faktör, en büyük rol ne olduğunu hiç merak edenimiz var mı?
Ben söyleyeyim...
Din faktörü iletişimde en etkili yöntemdir...
Hazreti Ömer’i anlayabilseydik...
Bir kimse için;
Şu kişi nasıldır?
Dendiğinde;
Çok iyidir...
Nerden biliyorsunuz?
Namazında, niyazında... Cevabını verir miydik?
Bir Müslüman namazı kendisine kılar, orucu kendisine tutar...
Ne mürşidin, ne şeyhin, ne de ne bilem hangi tarikatın neresinde hangi vekilin kıldığı namazın kime ne faydası var.. Eğer faydası olursa o da kendisine olur...
Peki namaz kılmayı illa birinden mi öğrenmemiz gerekiyor?
Hayır...
Birine referans olur iken, yahut da kol kanat gerecekken, yahut da aileden biri gibi düşünecekken...
Ana babanızın, evlatlarınızın, kardeşlerinizin, birinci derecede yakınlarınızın, hatta ve hatta hanımınızın veya beyinizin; size karşı davranışını eleseniz bile net bir şekilde mesafeyi ayarlarsınız?
İyi insanlarımız, daha iyi olan insanla iletişim kurayım düşüncesiyle hareket ediyor... Bunu yaptıktan sonra da başına gelmedik bela ve musibet kalmıyor...
İyi insanlar keşke; musibet gelmeden, nasihati dikkate alabilseydi... O zaman ahlaksızlık bu kadar prim yapar mıydı?
Çünkü; ahlaksız olan iyi insanla iletişim kuramazdı...
...
Hayatın gerçeğinde bu kadar tuzak varken...
Dipsiz kuyu internette neler oluyor acaba?
>>>İnterne olayları konusunda da; 2001 Yılından başlayıp; hadiseleri eleyeceğiz...
Kadir DURAK