- 1243 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GELİN TANIŞ OLALIM
Bazı anlar bazı günler vardır bilmem yaşayan var mı ben gibi? İçinizde bir bayram çocuğu coşar, yetim başı şefkatle okşanmış gibi. İşte benim bir bayram çocuğum vardı dün gönlüme misafir ettiğim. Bu gün ise dün yaşadıklarının tebessümünü hala yüzünde koruyan huzur şerbetinden içmiş dingin bir çocuk yaşıyor hala içimde bir yerlerde..Bilmem bu çocuğun sevincini sizinle bir nebze paylaşabilir miyim size de bulaşsın istiyorum tüm kalbimle pozitif enerji aksın okudukça satırları beraberinde gönül hanenize ve kandil gecenize. Bu gece aynı duygularla açın ellerinizi semaya tüm samimiyetinizle ruhunuzun en derinlerinden çağlasın dualar bırakın rahmet niyetine aksın yanaklarınızdan damlalar bir seher aydınlığı düşsün yüreğinize el değmemiş dağların karı ile yıkansın ruhunuz ve barışa kardeşliğe birlik beraberliğe huzura zulmeden ellerin kurumasına olsun dualarımız. Sevgiyi hissedin sevgiyle tanışmanın anlamını keşfedin daha doğrusu birlikte edelim İnşallah.
Neyse uzun lafın kısası yaşananlar güzel olunca güzellikler paylaşılanca güzel bakınca her şey güzel görülüyor. Uzun zamandan beri Türkçe olimpiyatlarına gitmek istiyordum. Nasipmiş ki bir güzel insan vesile oldu buradan tekrar ona teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderiyorum
Akşam 150 bin kişilik İzmir Atatürk stadı “Gelin Tanış Olalım” davetine koşmuş insanlarla doluydu. sanırım yerel, ulusal 35 TV kanalı ve İzmir Gündoğdu meydanına kurulan dev ekranlarla bu muazzam birlik ve beraberlik görüntüsü milyonlara ulaştı.Kah daldım, kah ağladım, kah güldüm. Nasıl bir emekti bize sunulan.Bu güzellikleri bize sunanların emeklerini, çekilen zahmeti bunun gelecekteki getirilerini düşündüm, bir de hepimizi… Bizde ne var demeyelim şimdi. Eğri oturup doğru konuşalım. Bu emeği takdir edenden, tutunda, yadırgayan, belli bir kapitalist güç yaratılmaya çalışıldığından tutun da, milliyetçi olmamakla başka oluşumlara hizmete gayretle suçlayanlar var.Şunu samimiyetle söyleyeyim o oluşumun içinden değilim, dışarıdan bakan, gören, gördüğünü inkar etmeyen bir gözüm sadece…Ve keşke içinde olabilseydim diyebileceğim kadarda gördüklerime hayran kaldım.
Havanda su döven, bu memleketin çalısına ak bir bez bile takmadan; başkalarına kara diyenler, milliyetçiliğe gelince sırayı başkasına vermeyenler, görmeyenler, görebilenler; hepimize sözüm; Orada olmalı milletinizle, halkınızla duyacağınız onurun, gururun hazzını an be an tatmanızı isterdim.150 bin kişilik statta Atatürk ve silah arkadaşlarının manevi huzurunda kendinizi hissettikten sonra o devasa topluluğun bayraklar altında okuduğu İstiklal Marşı ile tüylerinizi bile harekete geçirecek muazzam manevi gücü hissedin isterdim.
İsmini bilmediğim Samanyolu TV de zaman zaman izlediğim bir spiker kardeşimiz tertemiz bir Türkçe ile programı sunuyordu. Orada öğrendim ki 9 yıl önce İzmir de bu düşünce paylaşılmış ve harekete geçirilmiş 9 yıl zaafında da meyveleri toplanmaya başlanmış. O an yoğun bir milliyetçilik duygusu kuşatıyor sizi. İşte emek, işte ülkeni sevmek diyorsun o an. İnanın seviyorum demekle sevmek aynı şey değil. Emektir sevgi. Emeğin yoksa bu millete, bu toprağa; alnından akan ter, kaleminden mürekkep, damarından kan damlamıyorsa sen buraların adamı değilsin…
Ne olur başkaları hakkında da konuşma gitsin. Saksınla seni nereye koysalar orada yaşarsın.
İşte Fark ettim ki bu insanlar gerçek milliyetçi, bu insanlar insanlığa hizmetle ettikleri yarışla dünyalı, bu insanlar her geçen gün acılarla yüzü kararan dünyaya ışık götüren sevgi şefkat elleri ile insanlığın yaralarına dokunan merhem sahipleri. Ve hak yolunda yarışla birer hak neferi.
……..
İlk Kosovalı çocuklarımız çıktı, ülkemizin halk motiflerinden örülü bizden görüntülerle karşımıza. Belediye başkanımız Sn.Aziz Kocaoğlu ev sahibi olarak güzel bir konuşma ile İzmir’in misafirperverliğini anlattı Milletvekillerimizden Işılay saygın İzmir Valisi Sn. Cahit Kıraç kısa ama anlamlı birer konuşma ile lafı uzatmak yerine dünya dostluğuna sözü bıraktılar.
Ukrayna-Kırım özerk bölgesinden 11 yaşlarında bir çocuğumuz Orhan babamızdan “Dil yarası” şarkısını söyledi. Ancak Türkçe olimpiyatlarının dili yara açmaktan ziyade yaraları onarmaya yönelikti sanki bunu işaret eder gibi tüm insanları dostluğun dilini söylemeye çağırır gibi söyledi şarkısını. ”Dudaktan kalbe giden yolun sevgi ve şefkatten geçtiğini ”Orhan babadan öğrendiği gibi bizlere aktardı.
Ardından Norveç’in o soğuk ikliminden çıkıp gelen sıcacık bir ses statta toplanan binlerle beraber “Çile Bülbülüm” dedi. Ama ne demek statta toplanan 150 binden fazla insanın “ALLAH” diye haykırmaları ile İzmir inledi. O an dedim ki artık kimse buralara “gavur” demesin bu kadar ALLAH çıkan hançereden sonra buraların gavurluğu da bitti.Arada da öğrendiği kendi aksanlı Türkçesi ile “Algişşş” diyerek alkış istemesi yok mu sevimliliği ile görülmeye değer bir renkti.
Tacikistan ve Türkmenistan’dan pırıl pırıl iki güzel evladımız Yahya Kemal’in Süleymaniye’de Bayram Sabahı şiirini okurken Osmanlı’nın yetimi, Bosnalı bir kızımız kumla Süleymaniye Camii siluetini şiir bitmeden tamamladı. Bu muazzam şiir ve bu muazzam görüntüyle inanın ki Yahya Beyatlının’da Mimar Sinan’ında ruhları şad oldu.
Ardından yine Bosnalı bir kızımız;
Karlı kayın ormanında
Yürüyorum geceleyin
Efkarlıyım, efkarlıyım
Elini ver nerde elin
Memleket mi yıldızlar mı
Gençliğim mi daha uzak
Kayınların arasında
Bir pencere sarı sıcak
Derken sıcacık mutlulukları da gelirken yanında getirmiş ve bizlere sunmuştu. Bakanlarımızdan Binali Yıldırım ve Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay yaptıkları konuşmalarla devlet adamlığı kimliği yanında ülkeye, millete, hatta tüm dünyaya verdikleri mesajla dünya insanı kimliklerini de ortaya koyuyorlardı.
Mısır’dan bir çocuğumuz “Biz bize yaşarken geldik oyuna/annem” şarkısını söylerken sanki oyuna gelmeyelim mesajını verme telaşındaydı. Brezilya’dan bir kız çocuğu “
Gelevera deresi iki dağun arasi
Yuzunden silinmesun piçağumun yarasi
Sevduğum senun aşkın ciğerlerumi dağlar
Hiç mi duşunmedun sen sevduğun boyle ağlar
Derken bizim Giresun’umuzdaki Gelevera Deresini bile tanımıştı.Tanımakla kalmamış bizlere de hatırlatmıştı.İki Amerikalı erkek çocuğu ise; bizim az biraz maço erkek tavrımızı ortaya koyan sinek kaydı traş konulu bir skeçle simalarda hoş tebessümler bıraktılar.
Hacı Kemal Erimez adını da O’na; “Hacı Ata” diyen Tacikistanlı çocuklardan duydum. kKm diye araştırdım. Hep geç kalmaz mıyız güzel insanları tanımakta; bozulmadı gelenek yine geç kalmışız onun torunları olarak kendini kabul eden Tacikistanlı bir çocuğumuz “Kara bulutları kaldır aradan “ türküsüyle seslendi. bir kaç kelime ile Hacı Kemal Erimez’i de hoş sadalarla rahmetle anmak istedim. Hacı Kemal Erimez İzmir zenginlerinden bir eşraf, ancak O Dükkanlarını, hatta evini bile ”Gelin Tanış Olalım” düşüncesine hizmet için satmış.
Talebeye burs verme, okullar açma gayretlerinin öncüsü olmuş. Gönüllüler hareketinin artık her hamlesinde alınteri, emek harcamış. Dur durak hiç bilmemiş. Okullar yurtdışına açılınca öne düşmüş. Işık süvarilerinin önünde Orta Asya’ya, bu aziz milletin vefasını gösterme adına en önce o gitmiş. 80 bin kişinin hayatını kaybettiği Tacikistan’daki iç savaşta oradan ayrılmamış. Tursunzade Lisesi’nin kalorifer dairesinde yatmış, yağan mermilere aldırmamış.Malını canını Tacikistan halkına çocuklarının geleceğine harcamış. Buna karşılık Tacikistan O’nun bu fedakarlığını hiç unutmamış ve ona “Hacı Ata” ünvanını vermiş.
Azebeycanlı bir çocuğumuz “Zahidem’i” bağlamasını konuşturarak dillendirdi. ABD’li çocuklarımız horonlarla sahne aldılar. Yine Amerikalı bir kızımız “Boş ver sen aldırma “diyerek; derdi, gamı, kaseveti uzaklara attırdı..Hele iki şiir vardı ki karşılıklı düet olarak Endonezya ve Bendaroos cumhuriyeti den iki çocuğumuzun okuduğu,”Utansın” ve “Sıkılsın” ne muhteşem dizelerdi onlar.
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
Necip Fazıl’ın bu muhteşem şiirine düet olarak seçilmiş şiirin adı “Sıkılsın”dı.Eve geldiğimde Fethullah Gülen’e ait olduğunu öğrendiğim bu şiiri Bendaroos’lu kardeşimiz okuyordu.
Sen çalış; olmazsa âlem sıkılsın!
Yardıma koşmayan kalem sıkılsın!
Kanatlan üveykim hele kanatlan!
Sana yol vermeyen mekân sıkılsın!
Akıncımız akıp gitti dönmedi,
Gitmeyip yerinde seken sıkılsın!
Koca umran taş taş olup devrildi.
Bu ülkeden gelip geçen sıkılsın!
Mîmârlar çekilip gittiler çoktan,
Çıraklık bilmeyen kullar sıkılsın!
Var olup boy attı (bâtıl) bir yoktan,
Hakk’ı söylemeyen diller sıkılsın!
Ey canını fedâya and içmiş baş!
Sen çek git yoluna, kalan sıkılsın!
Keşke utanmaları gerekenler utanmayı, sıkılması gerekenler sıkılmayı becerebilse. Zaman adlı bir şiir vardı okunanlar arasında, ayrıca her şiire güfte yapılmış, yorumlanırken şarkı formatında düzenlenmiş şekliyle aktarılması daha da şiire dair anlamı perçinliyordu. Zaman ah o zaman var ya;
Zaman gelip geçmiş hissizlere ne!
Tulû’u, gurûbu gözsüz ne bilir!
Körler üzerinden geçse de sene,
Zaman der inler, zaman der esirir..
Zaman iç içe bir düğüm,
Zaman sırlı bir kördüğüm...
….
O “Ben O’yum” dediği sır,
Darda kalmışlara Hızır...
Amin diyelim kimseler darda kalmasın. Çok uzattım biliyorum ama çok güzeldi her şey ki yazmadıklarımda var ayrıca. Organizasyon, ışıklandırma, havai fişek gösterileri,sayısal bilgiler notlarım arasında…
Şu Mübarek Mirac Kandili Gecesinde gelin bizlerde Derviş Yunus’un dediği gibi "Tanış "olalım.Yine Yunus’un şu tavsiyelerine bu günlerde daha çok uyalım:
Bir hastaya vardın ise, bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi
Bir miskini gördün ise, bir eskice verdin ise,
Yarın anda karşı gele, Hak libasın biçmiş gibi
Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalır derler
Meğer HIZIR, İLYAS ola, Ab-ı hayat içmiş gibi.
Ab-ı hayat nasibiniz olsun dostlar kandiliniz ise mübarek. Dualarda buluşalım; Dünya barışı kardeşliği adına, çekilen acıların dinmesi adına, Ötelere göç ederken eli boş dönmemek adına ..
Perihan TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE 28 Haziran 2011 İZMİR
YORUMLAR
bu senenin en güzel en muhteşem görüntülerini seyrettik...
her kim sebep oldu ise,her kim zerre miktar gayretini kattı ise Allah razı olsun ondan...
İki cihan aziz olsun.
sizin eşsiz anlatımınızla bir başka güzelleşti o gece gözümüzde gönlümüzde
bir kişiyi eşeltirmeden yaptıklarına bakmalı imsam.
selam ve dua ile.
haziran ayının seçimlerden sonraki en muhteşem olayı..artarak ve büyüyerek devam eden yeni dünya düzeninin melodileri..seven sevmeyen-inanan inanmayan herkesin heyecan ve gözyaşıyla izlediği anlar...defalarca dinledim, canlı ve banttan...